Gönderen Konu: Feridüddîn Genc-i Şeker  (Okunma sayısı 3350 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Günbatımı

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 2490
  • Görelim Mevlâ'm neyler, neylerse güzel eyler...
Feridüddîn Genc-i Şeker
« : 24 Aralık 2008, 11:51:02 »


FERİDÜDDÎN GENC-İ ŞEKER

Hindistan'da yetişen evliyânın büyüklerindendir. Asıl adı Ferîdüddîn Mesûd'dur. Daha doğmadan kerâmetleri görülürdü.

Ramazan hilali görülmemiş, ertesi gün oruç tutup tutmamakta tereddüt olmuştu. Genc-i Şeker'in babası Cemâleddîn Süleyman'dan fetva sormaya geldiler. O esnada bir zat ortaya çıkıp; "Niye merak ediyorsunuz? Bu gece Cemâleddîn Süleyman'ın evinde bir çocuk doğdu. Eğer çocuk bu gece yarısından sonra annesini emmemişse, hilal görünmüş demektir." dedi. Seher vakti Cemâleddîn Süleyman'ın evine gidip, annesine sorduklarında, yeni doğan bebeğin gece yarısından sonra emmediğini öğrendiler ve oruca başladılar. Ramazan ayı boyunca bu bebek, gündüz annesini hiç emmedi. Sadece iftar ve sahur arası emerdi.

Neden Şeker Genç Dendi?:

* Camiye giderken, yolda ayağı kayıp çamur dolu bir çukura düştü. Ağzına kaçan çamur, şeker haline geldi. Hocası Kutbeddîn-i Bahtiyâr buyurdu ki: "Çamur ağzında şeker olduğuna göre, Allahü Teâlâ seni tatlı biri yapacak, tatlı dilli olacaksın." dedi. İnsanlar onu Şeker Genç diye anmaya başladılar.

*
Çok oruç tutuyor ve iftarda da yiyecek birşey bulamayırdu. Bir gece açken ağzına küçük taşlar koydu. Bunlar, şeker parçaları haline geldi. Hocası ona: "Genc-i Şeker" (şeker hazinesi) dedi.

* Develeri şeker çuvalı taşıyon tüccürü, ne taşıdığını sorunca, tüccar alay ederek; "Tuz" dedi. "Peki tuz olsun." buyurdu. Tüccar Delhi şehrine varınca, şekerlerin tuz olduğunu görüp şaşkına döndü. Geri dönüp, Genc-i Şeker'den özür diledi. O da; "Peki şeker olsun." deyince tuzlar tekrar şeker oldu.

*
Birgün çok susamıştı. Su çekecek kovası yoktu. Şaşkın halde iken, iki ceylanın oraya geldiğini ve kuyudaki suyun yükseldiğini gördü. Ceylanlar su içip oradan ayrıldılar. Genc-i Şeker kuyunun yanına varınca, su aşağı çekildi. Buna şaşırıp; "Yâ Dabbi, bunun hikmeti ne?" dedi. Şöyle bir nida işitti: "Hayvanlar rahmetime güveniyorlar, suya kavuşuyorlar. Sen kovaya güvendiğin için, sudan mahrum kaldın." Buna çok üzüldü. Tövbe istiğfar edip, 40 gün oruç tuttu. Sonra ağzına aldıkları şekere döndü.

Alıntı



Dua'sız üşürmüş yürekler!
Sana bir dua eden olsun, senin de bir dua ettiğin...
Bilmezsin hangi kırık gönlün duasıdır karanlıklarını aydınlatan,
Sana ummadık kapılar açan.
Bilmezsin kimin için ettiğin duadır, seni böyle ayakta tutan...


Hz. Mevlana