İNGİLİZ İSTİHBRAT UZMANININ EMELİNE HIZMET EDENLER
İngiliz istihbarat uzmanı Hempher "İSLAMI NASIL YOK EDELİM " isimli kitaptaki bir bölümde bakın neler demektedir.
1- Fıkıh kitapları saf dışı edilerek , dinin dogrudan Kur'an'dan ögrenilmesi için yönlendirme yapılacak.
2-Sonra, Müslümanları Kur'an hakkında şüpheye düşürecek ve içinde noksanlık ve fazlalık bulunan tahrif edilmiş her dilde Kur'an tercümeleri hazırlayıp , diyeceksiniz ki :
" Kur'an bozulmuş , birbirini tutmuyor ! "
3- Aynı şekilde , hadisler hakında da şüphe uyandırılacak .
4- Ayrıca, Arap memleketleri dışında , EZAN , NAMAZ gibi ibadetlerin Arapça yapılmasını önleyeceksiniz...."
İşte bu planlar 250 sene önce yapılmıştı. Başarılı olmuşmu , olmamışmı ? Basiret sahibi müslümanların nezih anlayışlarına bırakıyorum..
BUGÜN:
A- Fıkıh kitaplarını hafife alarak, onları saf dışı bırakıp,"Kur'andaki İslam" aldatmaca sloganı ile ,herkezi sadece Kur'an Meali okumaya sevk edip ,(yalan-yanlış da olsa ) kendi kısır görüşleri ile İslamı ve O'nun emirlerini dogrudan Kur'an'dan ögrenmeye sevk edenler yokmu ? Hadis'i, İcma-i Ümmet'i ve Kıyas'ı saf dışı bırakanlar bunlar degilmi ?
B- Bugün Türkiyede -birbirinden farklı-yüzlerce Kur'an-ı Kerim meali var. Ayet-i Kerimeler’in mealini verirken , kendi sapkın görüşlerini parantez içinde vererek müslüman halkımızın nezih itikatlarını bozmuyorlar mı ?.
Buna yeni bir örnek olarak arzetmek istiyorum.
Dini konuları tartışmaya açarak ,kendilerince uygun gördükleri Filozof—İlahiyatçıları TV. ekranlarına çıkartıp kötü niyetlerini izhar eden mahud TV.kanallarından birinde geçen hafta üç ilahiyat Prof'u çıkmıştı . Biri kanalda diger ikisi telefonda , karşılıklı kendi yazdıkları Kur'an meallerinden bahsederek karşılıklı hediyeleşiyorlar ( Prof.Bayraklı Bayraktar ve Prof.Abdülaziz Bayındır ) . Asıl önemli olanı konuşmaları.
TV. Kanalında bulunanı (B.Bayraktar) kendi hazırladıgı Kur'an Mealinden hüküm çıkararak, ismini verdigi bir Ayet-i Kerime'yi - kendi görüşü üzere yorumluyor ve " HAC ibadeti senenin belli ayına mahsus degildir, her ayda yapılabilinir ; ben bu Ayet'den bunu anlıyorum..." diyerek ,Ehl-i Sünnet'e aykırı fikrini açıkça beyan edebiliyor ; binlerce yıllık uygulamaya ters olarak.
Bu zat halen M.Ü.İlahiyat Fakültesinde görevlidir ve Diyanet Teşkilatına Müftü, Vaiz veya M.E.B. na Din ve Ah.Bilgisi Ögretmeni yetiştirmektedir. Vah benim memleketim..vah. Başka Ehl-İ Sünnet'e aykırı bir çok fikri olsada telefondaki Prof.Abdülaziz BAYINDIR ( O'da Ayet-i Kerime okuyarak) bu görüşe itiraz ediyor ve bugünkü dogru olan uygulamadaki gibi, HAÇ İbadetinin sadece senenin belli ayında -ve bir defa- yapılabilecegini söylüyor.Görüyormusunuz , B.Bayraktar gibi nevzuhur müçtehit taslakları –filozof/İlahiyatçılar var oldukça daha neler duyacagız.
Bunun yanında , aynı konuşmasında,( B.BAYRAKTAR )Haç ibadeti esnasında " Şeytan Taşlama" yapılmasını da zaid görüyor.Öyle bir şeyin olmadıgından bahsediyor.
(Zekeriya BEYAZ da telefonda katılıp, Haç ve Şeytan Taşlama hususunda B.Bayraklı'ya katıldıgını, ( Haç ibadetinin her ay yapılabilecegini , Şeytan Taşlama , gibi bir şeyinde olmadıgını) söylüyor (Şıracının şahidi bozacı misali)
Bunları ve bunlara benzeyen FİLOZOF/ İLAHİYATÇILARI iyi tanıyalım.
Bundan seneler önce merhum Ali Fuat BAŞGİL " Kayalıkta pirinç yetişmez " diyerek,teşhisini koymuş.Din ve Laiklik, isimli kitabının 195. sayfasında şöyle demiş
" Maarif Vekaletine baglı ve onun murakabesi altında yahut bugün Üniversite camiası içinde çalışan bir İlahiyat Fakültesinde , itiraf ederim ki , yüksek ilahiyat felsefecisi ve sosyologu yetişebilir. Fakat (yüksek diyanet mütehassısı ) din adamı ve alimi asla yetişemez .
Çünkü tekrar edelim ki , ( yüksek diyanet mütehassısı ) herşeyden evvel halis bir dindardır , zahid ve müttekidir ; sonrada inandıgı ve içinin samimiyeti ile kani oldugu dinde yüksek ilim ve kemal sahibidir...Şurası muhakkaktır ki , dünyanın hiçbir yerinde laik üniversite çatısı altındaki İlahiyat Fakültelerinde din adamı ve alimi yetişmemiştir.
Üniversite gibi ladini bir camia içinde din adamı ve alimi yetişmemiştir.
Ve bunun yetişmemesine degil , yetişmesine hayret edilse yeridir . KAYALIKTA PİRİNÇ YETİŞMEZ . “
Merhum,Ord.Prof.A.F.BAŞGİL'in fikir ve kanaatı bu dogrultuda.
Prof.Dr.Cevat AKŞİT , Prof.Dr.H.Kamil YILMAZ vb. Ehl-İ Sünnet'e baglı İlahiyatçılar da var ; denilse de , dogrudur , fakat bunlar hem istisnadır hemde bunlar başka manevi kanallardan da beslenmiş nasipli kişilerdir.
Diger bilinen istisnalar varsa da , kendi gayretleri ile ve de Allah'ın cc. lütfu ile korunmuşlardır. İmalat hatası da diyebiliriz .
İmam-Hatip ve İlahiyat Fakültelerinin kurulması babında, Sadık ALBAYRAK’ın “TÜRKİYEDE DİN KAVGASI” isimli Kitabının 282-283 sayfalarında, şu tesbitlerde bulunulmaktadır “..İlk edapta Diyanet İş.Bşk.lıgına baglı kurulması düşünülen İmam-Hatip mektepleri ve ilahiyat Fakülteleri,CHP.li. Nihat ERİM ve Tahsin BANGUOGLU’nun muhalefet şerhleri sonucu Milli Egitime baglı olarak 1.2.1949(İnönü devrinde) açılıyor. Verilen kanun teklifine, CHP ‘li Nihat ERİM ile Tahsin BANGUOGLU’nun Muhalefet şerhlerinde şöyle deniyor :
”Bu ögretimin bizim modern mekteb nizamı ve havası içinde MİLLİ EGİTİM BAKANLIGI eli ile mahsursuzca başarılabilecegi kanaatindeyiz.
Hedef bu mekteplerin hocalarına kısa zamanda İlahiyat Fakülte’ lerinden yetişecek genç din adamlarını getirmek olmalıdır . BİZİ YENİDEN ŞERİATÇILIKLA UGRAŞMAKTAN BUNLAR KURTARABİLECEKTİR.”
Anlaşıldı herhalde. İlk Kuruluş gayesi,dini mihraptan yıkmak. Ne kadar muvaffak oldukları okuyucuların taktirine kalmıştır.Ancak , ( yukarıda da arzettigimiz gibi ) Kendini özel yetiştirenler ve ayrıca İlahi himayeye mazhar olanlar ile İcazetli Ehl-i Sünnet alimlerin egitminden geçenler Ehl-i Sünnet cizgisini devam ettirebilmişlerdir.
C- Aynı şekilde HADİS-İ ŞERİFLER hususunda da şüphe uyandıranlar yokmu ?
Kendi görüşlerini teyit etmiyet Hadis-i Şerifleri hemen çala-kalem
bunlar zayıf hadistir deyip saf dışı bırakanlar ; Prof. olanlardan veya olmıyanlardan, yokmu ? Hemde pekçok var; hayretle,dehşetle ve üzülerek görüyoruz.
D- Zaman zaman gündeme bilerek getirilen, EZAN ve hatta namazda okunan AYETLER TÜRKÇE okunsun diyenler yokmu ?
Çok. Hatta Askeri bürokrasi bile -haddi ve vazifeleri olmıyarak-bazı devir teslim konuşmalarında dile getirip ,EZAN Türkçe okunsun diyebiliyorlar ( bazı İlahiyat Prof'ları derse bunlar demezmi , yol göstericileri bu FİLOZOF-İLAHİYATÇILAR )
Şimdi tefekkür ve tezekkür edelim , salim bir kalb ile şöyle bir düşünelim.
Yazımın başında sözlerini oldugu gibi naklettigim , İngiliz istihbarat ajanı Hempher'in hayali gerçekleşmiş mi,gerçekleşmemişmi ? Hedefine ulaşmışmı,ulaşmamışmı ?
Bu hedefine ulaşmak için - bilerek veya bilmiyerek- kimler destek olmuş ; Siz karar verin. Ehl-i İman kardeşlerim , Siz siz olun , İngiliz ajanı Hempher'in emeline hızmet edenleri ve yalancıktan ihtida etmiş olup Hz.Osman (RA) devrinde ve ondan sonraki fitne ateşini kaynatanların başında gelen Yahudi Asıllı ABDULLAH İBN SEBE 'nin yolunda gidenleri ve onların tuzaklarına düşenleri iyi tanıyalım . Biz de onların tuzaklarına düşmiyelim , çok uyanık olalım.
Bugün, bir müslümanın eline , bir Kur’an-ı Kerim tefsiri ile Hadis-i Şerif Külliyatı verip
“Bunları oku , dinini buradan ögren “ demek büyük cinayettir. Her Müslüman, Kur’an’dan ve Hadis’ten kendi anladıgı gibi amel ederse, asıl karmaşa o zaman meydana gelir , binlerce mezhep olur. Bizler , dinimizim emir ve yasaklarını – Mutlak Müçtehit İmamların İÇTİHATLARINDAN meydana gelen FIKIH ve AKAİD kitaplarından ögrenecegiz.
Dört ana mezhepten birini tercih edip, O’nun hükümlerice amel edecegiz .Oradaki hükümler de -Kur’an ve Sahih Hadis’den çıkarılmış hükümlerdir.MEZHEPSİZLİK DİNSİZLİGE KÖPRÜDÜR . Mütehassıs bir HEKİM’in Recetesini almadan Eczaneden alınan İlaçlar , ayrıca yanlışta kullanılırsa / şifa vermez. ilaç yerine zehir vazifesini görür .
Din’deki Mütehassıslar da MÜÇTEHİT İMAMLARIMIZDIR.
Bozuk itikatlar ,bizi küfre kadar götürebilir . O'nun için itikad meselesi çok önemlidir . Bozuk itikad ile yapılan ameller,temel yapmadan bina yapmaya benzer. Ameller , ancak sahih iman ile geçerli olur. Açık Ayet'leri yok sayan onları dikate almıyan , görüşler de elbette ,o itikat sahibini uçuruma götürür.
Aşagıdaki Ayet-i Kerime meallerini de bu görüş ve düşünceyle inceliyelim :
Ali-i İmran 3/19.da "Hiç şüphe yok ki,Allah indinde hak Din İslamdır"
Maide Sur. 5/3. de "Bugün sizin dininizi kemale erdirdim ve üzerinizdeki nimeti tamamladım. Size DİN olarak İSLAMA razı oldum."
İlahi hükmü geldikten sonra da artık, / Diger Dinlerin tamamının Hükmü ortadan kalkmış olup / arz üzerinde uyulması gereken , insan oglunu Cennet ve Cemal-i İlahiye’ye götüren yegane DİN “İslam Dini “ olmuş oluyor. Kur’an-ı Kerim’in hükmü bütün insanlıga şamil olup, O’nun Peygamberi olan Hz. MUHAMMED de (SAV) bir bölgenin degil, bütün CİHANIN PEYGAMBERİDİR.Sahih itikat budur.
Yürürlükte olan 1982 ANAYASA’sı var iken, l96l veya l924 Anayasa’sının hükümlerine uyacagım, diyebilinirmi ? Denilse bile ne kadar geçerli olur.Ve bize hangi Anayasa’nın hükümleri uygulanır. Elbette 1982 Anayasa’sının Aksini söyliyenlerin ise ne kadar gafil ve de cahil oldukları ortaya çıkmaz mı ?
Maide 5/72.de "Allah,Meryem'in oglu Mesih'dir".diyenler,ELBETTE KÜFRETTİLER..hiç şüphe yokki Allah'a ortak koşana,Allah CENNETİ HARAM KILMIŞTIR."
TEVBE 9/30.da "Yahudiler ”Üzeyr Allah’ın ogludur” dediler. Hiristiyanlar da “ Mesih Allah’ın ogludur “ diyerek şirke girmişlerdir.” 9/l7.de “ Müşriklerin- Allah’a ortak koşanların , bütün yaptıkları – iyi amelleri- boşa gider Cehennemde ebedi kalacaklar da onlardır. “ İLAHİ EMRİRLERİ ORTADADIR.
Ehl-i Sünnet Ana Caddesinden ayrılmıyalım , bölünmiyelim , bir ve beraber olalım.Allah cc. cümlemizi dalalet fırkaların tuzagına düşmekten korusun.
SUAT SAGLAM