Gönderen Konu: Gap Turu-3 Ashab-ı Kehf (tarsus)  (Okunma sayısı 5991 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı duaekseni

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 209
Gap Turu-3 Ashab-ı Kehf (tarsus)
« : 29 Ekim 2008, 01:40:37 »

GAP TURU-3 (Ashab-ı Kehf  Tarsus)

Kur’an ‘da kıssaları anlatılan “Mağara Arkadaşları” nın hicret ettikleri yer olarak inanılan, Tarsus’a 14 km uzaklıkta, Ulaş Köyü’ndeki mağaraya gidiyoruz.(1)



 (Tarsus’taki) Mağaranın da yer aldığı dağın yamacında minarelerinden biri kısa, diğeri uzun cami uzaktan dikkatimizi çekiyor.(2)



Aslında bu gelişimde buraları bir hayli sakin gördüm. Daha önceki gelişimde yatağıyla yorganıyla, tasıyla tenceresiyle gelenler bir hayli çoktu. Hastasını getirip şifa bulduğuna, dilekte bulunup kabul olduğuna inananlar adadıkları kurbanlarını getirip kesiyorlardı. Birde kutsadıkları bu mekânlara ziyaret amaçlı gelenlere, bizim gibi gezme gayesiyle gelenler eklenince bayram yeri gibiydi buraları.

Yine yöreye özgü ürünleri satanların sayısı da şimdikinden çok daha fazlaydı.

Gezimizin hemen bayram sonrasına rastlaması veya yazın bitip ekim ayının gelmeside yoğunluğun azalmasının sebebi olabilir.

Geçen gelişimde bir diğer dikkatimi çekende caminin içinde canlı olarak ( mikrofonla sesi dışarıya verilmiş halde )sürekli Kur’an’ı Kerim okunmasıydı. Şu anda bu uygulama yapılmıyor.

Caminin hemen yanından 14–15 kadar basamağı olan merdivenlerden mağaraya doğru yöneliyorum. Girişinde ahşap korkuluklarla çevrelenmiş bir bölüm var.(3-4) Orası Mağara Arkadaşları ve köpeklerinin sığınıp uzunca bir süre kaldıklarına inanılan bölüm. Hemen herkes orada bir müddet durup ellerini açıp huşu içinde dua ediyor.






Hem Hıristiyanlarca hem de Müslümanlarca kutsal kabul edildiğinden her iki dine mensup insanlarda dinince davranıyorlar. Ama bir şey var ki hiç fark etmiyor kadın-erkek, Müslim-gayrimüslim bu insanlar üzümler misali birbirine baka baka kararıyorlar.

Mağaranın içinde normal kilodaki insanın zor geçebileceği bir delik var.(5-6) Hadi ayıp olmasın kilolu demeyeyim ama balıketinde bir hanım girmiş deliğe ne dışarı çıkabiliyor ne içeri dönebiliyor.Eline yapışmış birileri dışardan çekiyor ….. yapışmış birileri içerden itiyor.





ııggıhh! Mümkün değil sıkışıp kalmış bu günahkâr zavallıcık (!)Nereden mi bildim günahkâr olduğunu? Daha önce tecrübe eden oradaki deneyenler söyledi.

İnanışa göre günahkârlar bu delikten geçmeyi başarabilirse günahları dökülüp anasından yeni doğmuş bebek gibi tertemiz oluyorlarmış. Geçemeyenler ise cehennemde veyl çukuruna yuvarlanmayı hak edenlermiş. Ha bir de günahsız olup olmadığınızı anlamanın en kestirme yolu buradan geçiyor. Günahsız olanlar hiç zorlanmadan fıldır fıldır hoppp bir hamlede geçebilirlermiş!

Bu ibret dolu sahneyi seyrederken sabırla neticeyi bekledim. Ohhh! Nihayet onca mücadeleden sonra hanım kardeşim cehennemin üzüntüsünden, korkusundan mı nedir zayıfladı galiba ve günahlarından arındı, delikten dışarıya paldır küldür yuvarlandı.

Yanına yaklaştım” Geçmiş olsun bacı. İzninle bir şey söyleyebilirmiyim? Daha önce günahkâr mıydın bilmiyorum ama şu sahneden sonra Allah bilir senin durumunu. Rabbim bizi affetsin, ayaklarımızı kalbimizi dosdoğru yol üzerinde sabitlesin inşAllah” diyorum.

Peki, nedir bu “Mağara Arkadaşları” nın aslı?

Kur’anda 18/ Kehf Suresinin 9–27. ayetleri arasında kıssaları anlatılan Müslüman gençlerin şahsında verilen mesajlardan çıkarılması gereken öğütlerdir aslolan.

—Küfür ve iman kavgası insanlar var oldukça sürüp gidecek. Aydınlık ve karanlık nasıl bir arada olamaz ise küfür ve imanda birbirinin içine geçmiş bir halde olamazlar. Hakk ya da batılı seçmek kendi iradeniz neticesinde olacaktır ki sonu cennet ya da cehennem olsun.
—İmanının bedelini ödeyenlere Allah yardım eder. Küfürden/kâfirden, zulümden/zalimden Rabbine hicret edenleri en güzel şekilde rahmetinin gölgesine alır.
—Eğer siz Allah’ın dinine yardım ederseniz Allah’ta size yardım eder.
—Yaratılmışların, mahlûkatın en temel yasası olan hayat ve ölüm gerçeğine bir atıf vardır. Ölümden sonra diriltilip hesaba çekileceğine inanmayan yamuk bakış sahiplerinin dikkati çekilmekte ve yapanın yaptığının yanına kâr kalmayacağına bir uyarı vardır.
—Kıssaları masal olsun için anlatıyormuşuz gibi “Size lazım olan her şeyi açıklamamıza rağmen yaratılmışlar içinde tartışmaya en düşkün olan siz insanlar(54.ayet), bu kıssadan ibret alacak yerde; kaç yıl uyudular, kaş kişiydiler, ölümlü olan bu insanları ölümsüzleştirmek adına üzerlerine bir anıt mezar mı diksek, mescid mi yapsak derdine düştünüz.
—Her yeni günle; gece-gündüzü, ölüm-yaşamı iç içe yaratıp dururken bu mucizelere basiretle bakamayan, hikmetle göremeyen gözleriniz sırf alışkanlık yaptı diye bu kıssadan daha mı az mucize olduğunu sanıyorsunuz? “Tüm bunlar daha mı az ibret ve hayret vericidir?”(9.ayet)

Ashab-ı Kehf Mağarası bir tek Tarsus’ta mı vardır?

Kahramanmaraş’ta ve Efes/İzmir’de olmak üzere iki yerde daha Ahsab-ı Kefh Mağarası olduğu biliyorum. Efes’te yan yana yedi tane çukurunda yine mağara arkadaşlarının mezarları olduğuna inanıldığını gittiğimde yerinde müşahede etmiştim.

Taberi’nin tefsirinde uzun uzun anlattığı Süryani’li Papaz Suruçlu James  yazdığı eserinde, olayın Efes’te geçtiğini söylemektedir. İmparator Decius zamanında(249-251) Ay Tanrıçası Diana’ya tapınılmaktadır. Bu putperest toplumda İsevi Müslümanlardan, yörenin zengin ve soylu ailelerinin çocuklarından oluşan bir grup genç tek tanrı inanışlarından tüm baskılara rağmen vazgeçmezler. Ve batıldan/zalimden ayrılıp hakka/Allah’a hicret ederek bir mağaraya sığınırlar. Yanlarında köpekleri de vardır.

1963 yılında Amman yakınlarında bir başka mağarada bazı bulgular ele geçmiştir. Burada elde edilen bilgilere göre ise önceleri burada bir Bizans Kilisesi varken, bölgenin Müslümanların yönetimine geçmesinden sonra bu kalıntılar üzerine mescid inşa edildiği anlaşılmaktadır. Rabim Köyündeki bu mağarada 7+1 mezar mevcuttur. Mağaranın duvarlarında Latince yazılar ve kırmızı boya ile çizilmiş bir köpek resmi mevcuttur. Buradaki bulgular da Sezar Trajan (98–117) döneminde İsevi Müslümanlara yapılan baskılar zamanında gerçekleştiği bilgisine götürmektedir.(Hüseyin Tabatabâi / el-Mizan)

Selam ve muhabbed ola…

(duaekseni)

« Son Düzenleme: 29 Ekim 2008, 01:47:14 Gönderen: Tuğra »