Gönderen Konu: Garajdaki Ferrari  (Okunma sayısı 2696 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı İsra

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 7482
Garajdaki Ferrari
« : 13 Haziran 2010, 04:20:23 »

Her insanın garajında bir Ferrari olduğunu söylesem, muhalif kuvvetler hemen başlıyor. Hocam garaj yok ki Ferrari olsun.

Garaj dediğim kafatasımız, Ferrari ise beynimiz. Kabul herkesinki Ferrari değil, dört çekeri var, traktörü var, antikası var, her çeşitten araba var. Markası ve cinsi ne olursa olsun; hemen hepsi ancak dışarı çıkarıldıklarında işe yarıyorlar. Garajda duran arabanın kimseye pek bir faydası yok.

Yıllardan beri Sıra Dışı Yaşam Becerileri'ni anlatıp duruyorum; kendim de kurallara azami ölçüde uymaya çalışıyorum. Bazen insan gittiği yeri değiştiremez; birçoğumuzun işyeri hep aynı yer olduğu için çaresiz bir şekilde hep aynı noktaya gideriz ve işin doğası bunu değiştirmemize izin vermez. Mekanı değiştiremezsek gittiğimiz zamanı değiştirebiliriz ya da oraya gittiğimiz yolu ya da oraya birlikte gittiğimiz kimseleri. Bu değişiklik ve denemeler öyle bilgiler saklı ki...

"Denemediğini dene, gitmediğine git, yemediğini ye, konuşmadığınla konuş, öğrenmediğini öğren ve hep keşfet!" Bu öyle bir felsefe ki, insana çok sık çok güzel geri ödemeler yapıyor. Yeni bir yerin en güzel özelliklerinden biri, orada sizin için yeni insanların olmasıdır. Her yeni insan da henüz açılmamış bir hediye paketi gibidir. Bu paketin içinden bazen bir iş çıkıyor; bazen bir proje, bazen bir eş, bazen bir kardeş çıkıyor. Kendini bir noktaya sabitleyenler okyanusun ortasındaki ıssız adalara benziyorlar. Issız adaları, ıssızlıklarından kurtaracak şey ziyaretçi çekecek özel bir şeylerinin olması. Bir insan kendini çok farklı alanlarda geliştirirse, kimseyle iletişim kurmak istemese bile, farklı nitelikte olan bir insan mıknatıs gibi başka insanları çekiyor. Ama bundan daha önemlisi garajdaki arabayı dışarı çıkarmak. Renkli ve güzel bir ada olmaktansa keşfetmeye aç, sürekli yenilenen bir insan olmak.

Gördüğüm en ebleh insanlar bile arabalarını dışarı çıkardıkları ölçüde akıllanıyorlar. İnsanoğlu ile bir otomobilin en büyük farkı, gerçek yaşamda arabayı kullandıkça eskimesi, insanınsa aklını vücuduyla birlikte başka yerlere götürdükçe yenilenmesi.

Buradan Başbakan'a Türkiye'yi dünya liderliğine taşıyacak bir teşvik projesi sunmak istiyorum. Hayatlarında ilk defa yurtdışına çıkacak her vatandaşımıza 200 dolar verelim. Pasaportu bedavaya vermekten söz etmiyorum. Yurtdışına çıkıp nereye isterse gitsin ister kapı komşumuz ülkelerden birine isterse dünyanın öbür ucuna çıksın dönünce 200 dolar verelim. Yurtdışına çıkmak özgüven geliştirir; insanın ufkunu ilerilere taşır, fırsatları görmesine yardım eder, hayal kurdurur. Yüz kişiden biri bir proje yapsa bir yurtdışı deneyiminden sonra belki 200 kişiye iş sağlayacak bir iş kurabilir.

Sürekli aynı yerde beslenen insanlar hep aynı kümeste takılanlara benziyorlar. Dünya bu kümesten ibaret değil, kocaman bir dünya var. Tavukların bile özgür olanı makbul. Flotty diye bir marka var Elazığlı bir girişimciye ait. Tavukları geleneksel bir fabrika ortamında değil, özgür bir şekilde besliyor. Tavuklar çıkıyorlar çayıra her gün gezine gezine besleniyorlar. Onların yumurtasının kokusu da tadı da bir başka oluyor.

Tavukların bile özgürünün makbul olduğu bir dünyada, siz de zincirinizi kırın; Ferrari'nizi dışarı çıkarın.

Melih Arat