Gönderen Konu: En Uygun Kasko Bedeli Nasıl Alınır?  (Okunma sayısı 3725 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
En Uygun Kasko Bedeli Nasıl Alınır?
« : 21 Mayıs 2013, 11:24:36 »

En Uygun Kasko Bedeli Nasıl Alınır?



Zorunlu trafik sigortası ve araç kaskoları son günlerde gündeme daha sık gelmeye başladı. Hem trafik sigortasının hem de kaskonun fiyatları arttı. Fiyat artışının birinci sebebi kazalar. Böyle olunca kasko için yeni düzenlemeler getirildi. Araç sahiplerine farklı tarifeler sunuluyor.

Son değişikliklerin sebebi kanaatimce trafik sigortasıyla kaskonun birleştirilme düşüncesinin bir sonucu. Ancak araç sahiplerine farklı fiyatlar sunulmasının sebebi eski uygulamalara dayanıyor. Kaza yapan araçlarda kullanılan parçaların fiyatlarıyla alakalı. Yedek parça imalatçıları, ürünlerinin bazılarını uygun fiyata muadil parça olarak piyasaya sürüyorlar. Muadil parçayla tamiri yapılan arabaların masrafları daha az çıkıyor. Orijinal parça kullanıldığında ise fiyatlar farklı çıkıyor.

Araç sahipleri kasko yaptırırken firmaları dolaşarak en düşük fiyatı almaya çalışıyorlar. Sigorta firmaları da tamir yaptırırken en uygun fiyatı yakalamaya çalışıyor. Tamirci firmalar kaza sonrasında, “Aracını buraya getirirsen biz orijinal parça kullanırız.” diyerek araç sahibini etkilemeye çalışıyor. Özellikle trafik sigortası hasarlarında firmalar zaten muadil parça kullanıyordu. Böyle olunca müşteriyle sigorta şirketleri arasında problemler çıkmaya başladı.

Hazineye fazla sayıda şikâyet gidince 1 Nisandan itibaren farklı bir uygulamaya gidildi. Yeni uygulamada araç sahiplerine “Bin liralık kaskonun araç tamirini biz yaptırırız. Kaza olduğunda aracınızı siz istediğiniz tamirciye götürmek isterseniz bin beş yüz liralık kasko yaparız.” gibi farklı fiyatlar ve şartlar sunuluyor. Ama mantık, kaza sonrasında aracı kimin tamir ettireceği üzerinden gidecek.

Eskiden olduğu gibi yeni dönemde de araç sahipleri en uygun fiyatları araştıracaklar. Ancak sektör de artık zarar etmek istemiyor. Ben müşterilerin çoklu acenteliklere giderek fiyat almalarını tavsiye ederim. Bir de yaptırdıkları kaskonun ayrıntılarını tek tek sorsunlar. Biz Hisar Sigorta olarak 11 farklı firmayla çalışıyoruz ve müşterimiz için en uygun fiyatı bulmak istiyoruz. Türkiye’nin farklı illerinde sekiz şubemiz var. Şubemiz olmayan yerlerden arandığımızda fiyat verebiliyoruz ve hizmet ulaştırabiliyoruz.

Reklamlar kişi için, “ideal bir kimlik oluşturarak, tüketici öznenin bu kimlik için arzu duymasını, böylece reklamı yapılan ürünün satışını garantileme işlevini yerine getiriyor.” Hatta bu arzu o denli güçlü üretiliyor ki, kültür içerisinde otomobilin yerine kafa yoran yazar Herbert Marcuse’nin deyimiyle “insanın biyolojik doğasının dışında ikinci bir doğa oluşturuluyor.” Fıtrata aykırı oluşturulan bu ikinci doğa, zaten insanda var olan, istek ve hırs üzerine kuruluyor.

Hırs, “Herhangi bir nesneye karşı aşırı istekli ve düşkün olmak, açgözlülük, onu elde etmek için aşırı uğraşmak, ondan başka bir şey düşünmemek” olarak tarif ediliyor. Şayet hedefe ulaşılıp tatmin vuku bulmaz ya da kişi tedavi olamazsa, içindeki hırs ukde oluyor, yumru gibi düğüm olup büyüyor ve arzu edilip ulaşılamadığından kişinin içinde dert olarak kalıyor. Hırsın ukdeye dönüşüp onun da insanın içinde dert olarak oluşması, sadece “ekonomik bir süreç değil, gösterge ve sembollerin de içinde olduğu sosyal ve kültürel bir süreç olarak” karşımıza çıkıyor.

Gösterge ve sembollerin ağırlık merkezine oturtulduğu bu süreçte otomobil alması karşılığında kişiye sunulan “kimlik, temel olarak meta estetiği çerçevesinde örgütlenen simgesel anlamlardan”10 yani far, kaporta, jant gibi oto malzemeleri üzerinde oluşturuluyor. Kişi far, kaporta ve jantın kimlik olamayacağını biliyor lakin örgütlü semboller insanı sarıyor. Bir de işin üzerine modernlik kılıfı takılınca otomobil karşısında insan iki uç nokta arasında kalıyor. Benimseme, reddetme ya da vasıta olarak görme.


Haber Merkezi | 10 Mayıs 2013 | İnsan ve Hayat Dergisi