Bu başlıkta Biyolog ve tıp doktoru Aidin Salih ve Dr. Nurdan Akay, MPL TV’de gazeteci - yazar Güzin Osmancık’ın sunduğu Bâb-ı Âlem programına konuk olduğu, Dr. Aidin Salih’in Gerçek Tıp, Yitik Şifanın İzinde kitabı üzerinden yapılan ve birçok önemli konuların ele alındığı programın yazılı metnini paylaşacağız.
Kaynak:grikedi.com
Bâb-ı Alem – MPL TV - Ekim 2007
Program Sunucusu: Güniz OSMANCIK (Gazeteci – Yazar)
1.Bölüm
Güzin OSMANCIK: Bâb-ı Alem'e hoşgeldiniz. Bugün yine bir kültür ve sanat programında sizlerle birlikteyiz. Bugünkü konumuz beslenme sanatı üzerine. Doktorlarımız Sayın Aidin (Aydın) Salih hanım – aynı zamanda bir tıp doktoru ve biyolog, yine, Nurdan Akay, tıp doktoru. Hoşgeldiniz.
Dr. Nurdan AKAY: Hoşbulduk.
Dr. Aidin SALİH: Hoşbulduk.
Güzin OSMANCIK: Evet. Beslenme sanatı dedik. Allah insanı yaratırken en mükemmel şekilde yaratmış. Ve çok güzel bir mekanizma vermiş. Peki bu mekanizmayı bozması için insanın çok mu uğraşması gerekiyor? Yani nasıl hastalanıyoruz? Nasıl bu hale geliyoruz?
Dr. Nurdan AKAY: Evet, çok fazla müdahale etmesi, bozması gerekiyor.
Güzin OSMANCIK: Yani kendi kendine bozması (mı) gerekiyor?
Dr. Nurdan AKAY: Evet.
Güzin OSMANCIK: Tabi, dış etkenler de var?
Dr. Nurdan AKAY: Genetik hastalıklar ya da ağır zehirlenmeler, elde olmayan sebeplerle de olabilir ama insan, beslenme ve yaptığı bir takım hatalarla kendisi bunları zaman içerisinde oluşturuyor.
Dr. Aidin SALİH:Ve Amerikalı araştırmacılar da bu sonuca geldiler. Beslenme bozukluğuyla %97,5 hastalılar oluşuyor.
Güzin OSMANCIK: Beslenme bozukluğuyla?
Dr. Aidin SALİH: Evet. Büyük, çok büyük (bir) rakam. Ben (de) diyorum: %99,5 sebep oluyor.
Güzin OSMANCIK: Peki, Kur'an-ı Kerim'de veya hadislerde hep tokluğun insana zarar verdiği, yani bütün hastalıkların başında tokluk olduğu söyleniyor. İnsanlar ne şekilde beslenmeliler? Mesela biz diyetisyenlere gittiğimiz zaman bize çok sık yememiz gerektiğini söylüyorlar. Yani bu doğru br sistem midir? Mesela sekiz öğün, altı öğün...
Dr. Aidin SALİH: Bu çok yanlış bir sistem ve bütün hastalıklara yol açıyor. (Dr. Nurdan Akay'a dönerek) Anlatır mısınız lütfen?
Dr. Nurdan AKAY: Çünkü çok fazla sindirim işiyle uğraşıyoruz. Defalarca yemek yiyorsunuz.
Güzin OSMANCIK: Peki bu sindirim esnasında vücut çok mu enerji sarfediyor?
Dr. Nurdan AKAY: Elbette. Enzim sarfediyor, sindirim malzemelerinin tümünü kullanmış oluyor, organların yaşlılığını hızlandırmış oluyor, hücrelerin yaşlılığına sebep olmuş oluyor. Bugün Geriatri ile ilgili bir çalışma vardır, yani yaşlılık bilimiyle ilgili... Orada, tespit edilen, ellerindeki tek somut verinin - bir profesör bunu bana söylemişti, bir seminerde dinlemiştim- tespit ettikleri tek verinin, uzun ömrün tek anahtarının, yani bilinen tek somut sebebin aç kalmak ya da az yemek yiyen insanlarda olduğunu söylemişti. 'Başka bir somut... şu vitamin, bu ilaç... İşte, sirke içmek, şunu yapmak, bunu yapmak... Bunları hepsi rölatif (göreceli) şeyler' dedi. 'Somut tek veri var elimizde: Az yiyen çok yaşıyor.' Şunu sorabilirsiniz: 'Ama benim işte (bir) tanıdığım vardı. Çok yemek yerdi. 90 yaşına kadar yaşadı.' Demek ki o 150 yaşına kadar yaşayabilecekti. (Tebessümle) 90'a kadar anca yaşadı. Öyle düşünmek gerek.
Dr. Aidin SALİH: Şimdi ne için çok yemek o kadar tehlikeli? Çünkü insan (ancak) çok az miktarda yemeğe muhtaç. Enerji üretmek, yaşamak için... Enerji üretmek de çok büyük bir zahmet. Yaşamak için bir avuç yemek lâzım.
Güzin OSMANCIK: Zaten midemiz de avcumuz kadar değil mi? O kadarını ancak alabiliyor.
Dr. Aidin SALİH:Bir avuçtan fazla yemek olsa o zaman ne oluyor? Fazlalıklar, fazla yemek ne yapıyor vücudumuzda? Birincisi, tam hazım olmuyor. Tam hazım olmamış yiyecekler çürümeye başlıyor, midede veya bağırsaklarda veya karaciğerde veya kanda... Bakın. Biz hazım söylerken (derken) sadece mide ve bağırsaklarda(ki) hazmı kastediyoruz. Halbuki böyle değil. Bu sadece birinci hazım: Midede ve bağırsaklarda. İkinci hazım karaciğerde, üçüncü kanda, dördüncü hazım hücrelerde. O zaman dört hazım vücudumuzda mevcut ve biz sık yiyeceğiz? Şimdi diyetisyen diyorlar (ki):
Güzin OSMANCIK: ...altı öğün, sekiz öğün yiyin.
Dr. Aidin SALİH: Evet, 'Altı öğün, sekiz öğün yiyin.' O zaman hazım olmamış yemek üzerine...
Güzin OSMANCIK: Hazmedilmeden devamlı yemek alıyoruz.
Dr. Aidin SALİH:Ya. Devamlı yemek alıyoruz. O zaman ne olacak? Mideyi düşünün. Bizim midemiz bir kazan; o kazana biz hep bir şey ekliyoruz.
Güzin OSMANCIK: ...ilave ediyoruz.
Dr. Aidin SALİH: Biz ilave ediyoruz. Yemek pişmeden bir şey ilave ettik; pişmeden (biraz) daha ilave ettik. Ne kadar korkunç bir durum! O zaman midede hazım olmuyor; çürüme oluyor. Ne demek çürüme? 'İltihaplama'. Çürümüş yemeklerin kalıntıları kana karışarak ilk önce karaciğere karışır. Karaciğerde büyük hasarlar yapıyor ve hepatite yol açıyor. Ve bugün beş yaşından sonra her insan, bakın, çocuklar, kronik toksik hepatit sahibi.
Güzin OSMANCIK: Çok yaygın, evet.
Dr. Aidin SALİH: Bu, çarpık beslenme yüzünden.
Güzin OSMANCIK: Tamamen beslenme yüzünden? Çarpık beslenme yüzünden.
Dr. Aidin SALİH: Tabi. Ve hepatit çok yaygın Türkiye'de. A olsun, B olsun AB olsun, o önemli değil, C olsun... Ve nasıl korkutuyor halkı hepatitten.
Güzin OSMANCIK: Evet.
Dr. Aidin SALİH: Halbuki ben diyorum (ki) bu hiç hastalık değil. Hepatit A olsun, B olsun C olsun, ABC olsun...
Güzin OSMANCIK: Ama C biliyorsunuz ölümle sonuçlanıyor. Hepatit B ise belirli bir süre sonra, yani %60 zannedersem veya %40 kansere çeviriyor. Ama bunların tedavi şekilleri sizin kitabınızda var.
Dr. Aidin SALİH: Sadece, sadece beslenmeyi düzelt! Tamam. Hepatite yolu kapattık. Karaciğeri temizle, Hepatit yok!
Güzin OSMANCIK: Tamamen iyileşiyor?
Dr. Aidin SALİH: O kadar basit! Bir hafta içinde, üç hafta içinde... En ağır vakalar...
Güzin OSMANCIK: ...halloluyor.
Dr. Aidin SALİH: ...bir ay içinde kayboluyor.
Güzin OSMANCIK: Şimdi ben sizin kitabınızı okudum: 'Gerçek Tıp' diye... Gerçekten Aidin Hanım'ın harika bir kitabı var. Ve çok mantıklı verilere dayandırarak yazdığı bir kitap. Zaten kendisi bir tıp doktoru. Aynı zamanda biyolog. Şimdi orada çok değişik tedavi şekilleri var. Mesela onlardan bir tanesi açlık ile tedavi. Ben onu çok merak ediyorum. Bir insan on gün hiç yemeden nasıl dayanabilir? Nasıl hayatta kalabilir?
Dr. Nurdan AKAY: Evet. Şimdi aslında hücrelerde depo seviyesinde çok fazla enerji kaynağı mevcut. Artı insanoğlu zaten çok yemek yiyor. Yani biz bunu normal, mutat kabul ettiğimiz için - günde üç öğün yemek yemeyi hiç değilse... Altı öğünü bırakın, günde üç öğünü çok normal kabul ettiğimiz için bir anda tabi, uzun süreli açlıklar tedirgin edici. Ama bu konuda çok derin çalışmalar var. İstatistik rakamlar da var ellerimizde. Üç güne kadarki açlıklarda zaten metobolik hiçbir ciddi sıkıntıyla karşılaşılmıyor. Yaşlı insanlar, şeker hastaları olsun, çok ağır vakalar olsun...
Güzin OSMANCIK: ...tansiyon hastaları da?
Dr. Nurdan AKAY: ...tansiyon hastaları da.
Dr. Aidin SALİH:...çocuklar ve bebekler de.
Dr. Nurdan AKAY: Bebekler dahi... Yani üç günlük açlık yapılan büyük gruplar var ve bunlar çok rahat cevaplar verdiler. Bir problem yok. Yetmişiki saate kadar bir sıkıntı yok. Yetmişiki saatten sonrakinde de kişinin iradesi, dirayeti, yaklaşımı ve imân seviyesi de önemli aslında. Ve hekimin de orada onunla birlikte çalışması, durumu kontrol altında tutmasıyla on günlük, yirmi günlük, Rusya'da değişik yerlerde kırk günlük, altmış günlük açlıklar yapanlar var.
Dr. Aidin SALİH: ...doksan günlük açlık yapan var.
Güzin OSMANCIK: O kadar uzun süre aç kalabiliyor demek, metabolizma onu karşılayabiliyor.
Dr. Nurdan AKAY: Biz onu uygulamadık ama on güne kadar çok rahat insanoğlu dayanabiliyor.
Güzin OSMANCIK: Peki on gün hiç yemediği zaman vücut kendinden... yani besini nereden elde ediyor?
Dr. Nurdan AKAY: Kendinden yiyor. Zaten herkesin... Biliyorsunuz obezite bugün büyük sıkıntı.
Güzin OSMANCIK: Şimdi o konuya geleceğiz, obezite konusuna...
Dr. Nurdan AKAY: Herkesin depoları mevcut. Onları eriterek, onlar çözerek yakmaya başlıyor. Çöp hükmündeki - curuf da diyebilirsiniz, iltihap potansiyeli olan dokuları ve yapıları atmaya ve yakmaya başlıyor.
Güzin OSMANCIK: O zaman hastalıklı hücreleri yiyor, öyle mi?
Dr. Nurdan AKAY: Tabii ki.
Güzin OSMANCIK: Hastalıklı hücreleri yiyor ve kendi kendini temizliyor.
Dr. Aidin SALİH: Daha da doğrusu hastalıkları yiyor vücut.
Dr. Nurdan AKAY: Evet, aslında öyle de denebilir.
Dr. Aidin SALİH: Hastalıkları yiyor!
Güzin OSMANCIK: Çok enteresan.
Dr. Aidin SALİH: Çok etkili! Açlıktan daha etkili, daha zararsız ve daha masrafsız hiçbir tedavi şekli yok.
Güzin OSMANCIK: O zaman Peygamber Efendimizin (s.a.v.) Pazartesi ve Perşembe oruçları gerçekten çok muazzam bir şey.
Dr. Nurdan AKAY: Bir de orada ilahiyatçıları davet edip onlarla konuşabilirsiniz bu konuları. Asr-ı Saadet olsun, daha sonraki âlimlerin dönemlerinde olsun uzun süreli açlık yapan çok âlim vardı. Bunlar mesela, biz oruç dediğimiz zaman iftarla hemen akşam ezanıyla birlikte yemeyi algılıyoruz. Halbuki İslam kültüründe daha uzun süreli açlıklar yapan... İftar ediyordu, su içebiliyordu, çok hafif bir çay içebiliyordu... Bir şey içebiliyordu ama uzun süreli gıda alımını kesen, devam ettiren çok insan vardı. Eski kaynaklara biraz bu gözle bakıldığında bunları görüyoruz ama onlar böyle sanki kaybolmuş gibi net yirmidört saat orucu kastediyoruz, ya da onsekiz saat açlığı kastediyoruz gibi.
Güzin OSMANCIK: Ben aslında şunu dedim. Yani kendimde denedim. Onu da burada açıklamak istiyorum. Mesela günlük oruçlarda, tek günlük oruçlarda akşam yemeğinden sonra hiçbir şey yemeden oruç tutulursa oruç çok daha rahat tutuluyor.