Gönderen Konu: Gevezelik çok moda çok!  (Okunma sayısı 2937 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı İsra

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 7482
Gevezelik çok moda çok!
« : 09 Nisan 2013, 06:46:40 »

Çok konuşuyoruz!

Gerekli, gereksiz durmadan konuşuyoruz!

Sokakta, otobüste, iş yerinde, evde, telefonda durmadan soluk soluğa konuşuyoruz… Hatta çoğunlukla da telefonda konuşuyoruz konuşuyoruz! Yetmiyor twitter'da, facebook'ta ve internetteki birçok alanda habire konuşuyoruz! Konuşuyoruz da bir şeyi unutuyoruz galiba!

Tefekkür etmiyoruz!

 Gerek tasavvuf ehli, gerekse büyüklerimiz  “söz gümüşse sükût altındır” diye yerli yersiz her söze girmenin, bilip bilmeden her meseleye atlamanın insanı her yerde hakir düşüreceğinin altını bilhassa çizmişlerdir.

“Mecliste arif ol kelamı dinle
El iki söylerse sen birin söyle
Elinden geldikçe iyilik eyle
Kötülerle konup göçücü olma!"


İnsanın bildiği, en iyi olduğu bir alanda söz söylemesi ne güzel bir haldir oysa. İnsanın haddini hududunu ve yerini iyi bilmesi insanı yüceltir. Ancak bunun böyle olduğunu kaç kişi bilir ve buna göre kaç kişi hal ve ahvalini düzeltir ki!

Hemen hemen bütün tasavvuf ehli dil nedeniyle insanların çokça günaha sürüklendiğini ifade ederler. Mesela İmam Gazali dilin gereksiz yere lafzı yüzünden insanın şu günahlara girdiğini ifade eder:

“Gıybet, parlak söz konuşmak, sırları yaymak, yalan söylemek, lüzumsuz tartışmalar yapmak,  iftira atmak, laf taşımak, yersiz medh ve zem, müstehcen şeyler konuşmak gibi hususlar insanı kötülerden kılar.”

İmam Gazali'nin bilhassa altını çizdiği bu kötü haller aynı zamanda insanı sosyo, psikolojik ve ahlaki açından da zor durumlarda bırakır!
Sükût mevzuunda erenlerin tasvip ettikleri noktaya gelebilmeleri için insanın bu konuda ciddi egzersizlere ihtiyacı vardır.

Mesela kalabalık ortamlarda fazla bulunmamak, göz önünde olmamak, bilip bilmeden mevzulara dalmamak, öne çıkmak için, görünür olmak için lüzumsuz konuşmalara girmemek vs…

Sükût orucu için büyük mutasavvıf Hacı Bayram-ı Veli şunları söyler:

“Sükûn ve sükût insanı büyük günahlardan korur. İnsan konuşma şehvetine müptela olduğu zaman, çeşitli günahlara girer. Bunlar halkın gizli yönlerini ortaya koymak, hatalı söz konuşmak, koğuculuk yapmak, iftira atmak vb. gibi yasaklanmış fiilerdir. Bunlar kişinin amelini zayi edip, sonuçta imansız ölmeye bile sebep olurlar.”

Fatih'in mürşidi Akşemseddin ise sükût için şunları söyler:

“Sükût ve sükun Allah'ı öğreten bir uygulamadır!”

Eşrefoğlu Rumi, Müzekki'n Nüfus adlı eserinde Hacı Bayram-ı Veli'nin lüzumsuz konuşmaktan hoşlanmadığını şu anekdotla anlatır:

“ Birgün Eşrefoğlu Rumi, izin istemeden Şeyhi Hacı Bayram-ı Veli'ye dünyevi bir konu arz eder. Ancak aldığı karşılık şu olur:

 ”Çok söyleme, küstahlık olur ve sen edepsiz olursun. Şeyhler huzurunda, müritlere çok söz söylemek ayıp olur ve uygun düşmez!”

Evet, irfani dünyamızın erenleri sükût ve sükûn üzerine böyle düşünürlerken gelelim günümüz insanına. Ne yazık ki günümüz insanı uyumanın dışında kalan bütün vakitlerini neredeyse konuşarak ve her şeye yorum yaparak geçiriyor.

Hele kadınlar!

Bazı kadınlar tanıyorum ki bir saniye susmadan, bir salise düşünmeden durup dinlenmeden gerekli gereksiz konuşup dururlar. Bir incir çekirdeğini bile doldurmayan mevzularda hiç sıkılmadan, hiç yorulmadan, bıkmadan konuşulur konuşulur!

Bu durum erkekler arasında da farksız değildir sanırım.

Siyasetten, edebiyata, hukuktan sağlığa, sanattan bilime, sosyolojiden psikolojiye, dinden eğitime kadar her alanda birer allame-i cihan olan böyle insanlar bazı anlar gelir ki akademik alanda eğitimini gördüğünüz alan üzerine bile sizinle tartışmaya girer ve bilgilerinizi Molla Kasım gibi sorgulamaya bile cüret ederler.

Hele televizyon ekranları bu hususta tam bir fecaati anlatır gibidir.

Ne kadar konuşma şehveti kabarmış insan varsa ekran başında toplanır gerekli gereksiz, yalan yanlış “cır cır cır” anlatır anlatırlar! Üstelik hepsinin tek bir derdi vardır. Reyting toplamak ve tanınmak! Şöhret olma gayesi toplantının amacının çok çok üzerindedir.

Saatlerce seyrettiğiniz bir televizyon programının sonunda aklınızda hiçbir şeyin kalmamış olması ise ayrı bir garabettir!

Hâlbuki o saatlerde kendi başınıza kalmak, tefekkür etmek, Allah ile hasbıhal etmek size çok fazla değer katacak iken böyle zamanınızı niçin israf ettiğinizi düşünmeye bile çoğunlukla vakit bile bulamazsanız!

Yani hâsılı kelam sadece konuşuyoruz artık!

Buna eskiler “gevezelik etmek” diyorlardı.

İşte kalbi tasfiye, nefsi tezkiye ve ruhu tesviye için sükûn ve sükûta ihtiyacımız olduğunu bilelim! Sözlerimizi Hacı Bayram Veli'nin söyleriyle bitirelim:

“Bu sözümü ârif olan anlar, cahiller bilmeyip tanlar
Hacı Bayram kendi banlar, ol şârın minaresinde!”


Muhabbetle kalınız!

Meryem Aybike Sinan- Haber7

Çevrimdışı Günbatımı

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 2490
  • Görelim Mevlâ'm neyler, neylerse güzel eyler...
Ynt: Gevezelik çok moda çok!
« Yanıtla #1 : 10 Nisan 2013, 12:34:08 »
Maalesef çok doğru! :((
Dua'sız üşürmüş yürekler!
Sana bir dua eden olsun, senin de bir dua ettiğin...
Bilmezsin hangi kırık gönlün duasıdır karanlıklarını aydınlatan,
Sana ummadık kapılar açan.
Bilmezsin kimin için ettiğin duadır, seni böyle ayakta tutan...


Hz. Mevlana