Gönderen Konu: Yemek İçin Yaşamak / Yaşamak İçin Yemek?  (Okunma sayısı 3507 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Yemek İçin Yaşamak / Yaşamak İçin Yemek?
« : 13 Haziran 2014, 16:58:02 »

Yemek İçin Yaşamak / Yaşamak İçin Yemek?



Gıda konusunda tarafsız, ciddiyeti ve disiplini ile okurlara rehber olan yazılar son derece dikkatleri cezp ediyor. Çünkü insanlığın ortak noktalarının en başında gıda ve ona bağlı sağlık geliyor. En çok sorulan ve en çok takılıp kalınan konularda teknik olan birçok mevzuyu herkesin rahatça anlayabileceği bir sadelikte anlatabilmek ümidi ve gayretiyle kalemi elimize aldık.

Günümüzde insanoğlu şükür ve kanaat duygusunun azalması ve ekonomik imkânların artması ile yemek için yaşamaya doğru hızla sürüklenmeye başladı. Daha 30 sene öncesine kadar çok nadir duyulan obezite, insülin direnci, tat ve koku alma duygusunun zayıflaması yemek için yaşamanın sonucu bugün daha sık karşımıza çıkmaya başladı. İşin özünde doymama, sık sık acıkma ve hep aynı ürünlere olan düşkünlük, beslenme bozuklukları gibi istenmeyen yeni nesil problemler var.

Fakat bu temel problemlerin cevabı elbette ‘yaşamak için yemelidir’ olmalı. Yaşamak için yemek, vücudun ihtiyacı olan enerji ve yapı taşlarına (protein, yağ, mineraller) ulaşmak için kişinin ne fazla ne az miktarda yemek yemesidir.

Bu durum Hazreti Allah’ın ilahi ahkâmında belli bir devamlılık ve düzene göre zuhur eder. Dolayısı ile mütemadiyen acıkırız. Nefes almak gibi yemek yemek de bir iş ve zorunluluk olarak fiziken zuhur etse de lezzetlenme ile tat ve koku alma duyularının tatmini gerçekleşir, bu duyular tatmin olurken vücudumuz ihtiyacı olan yapı taşlarına ulaşmış olur. Beden ve başta
beyin olmak üzere organlarımız hayati faaliyetlerine problemsiz devam ederler.

Her gün yemek yeme hali bizde bir bıkkınlığa sebep olmanın aksine bir telezzüz hali verir. Bu hal için bazen işi gücü bırakır, bu lezzet için gereğinden fazla vakit ayırır ve nakit öder duruma geliriz.

Lezzetlenme hali aslında vücudun ihtiyacı olan düzenli ve her gün beslenme zorunluluğunu zevkle aşması için bir vesiledir. Bir asır öncesine kadar, yani gıdanın endüstrileşmesinden önce, lezzetli bir yemek kişinin önüne geldiğinde anlardı ki bu yemek belli bir usul ve maharet ile hazırlanmıştır. Ayrıca bu gıda zengin içerik ve kolay sindirilebilir halde hazırlanmış, vücut için bir ödül konumundaydı. Konumundaydı diyoruz, çünkü geçmiş yüzyıla kadar ancak iyi ve kaliteli hammaddeden hazırlanan gıda lezzetli iken, günümüzde vasatın altında seyreden kalitede ürün katkı maddeleri ile sözde lezzetli hale getirilmekte, sentetik aroma ve kimyasallarla tat ve koku alma duyuları kandırılmakta çoğu zamanda bu durum vücudun vitamin, mineral ve lif bakımından oldukça fakir ürünler ile karşılaşmasına sebep olmaktadır.

Endüstriyel gelişmeler, gıdayı insanın maharetli ellerinden makinelerin soğuk ve tek düze hatlarına doğru itmiştir. Ekonomik ve karlılığı yüksek bir gıda endüstrisinin ihtiyacı olan uzun raf ömrü, tazelik hissinin paket açılıncaya kadar, ürün tüketilinceye kadar muhafaza edilmesi şarttır. Ayrıca ürüne olan doyumun oluşmaması, bıkkınlık oluşturmaması gibi özellikleri için kimya sanayi koruyucu, kıvam arttırıcı, lezzet arttırıcı, tat alma duyusunu ve doyum hissini bloke eden kimyevi maddeler sunmuştur.

Bu katkılar ile hazırlanan ve şu an insanoğlunu her anlamda çepeçevre saran maddeler vücut için ceza haline gelmiştir, ki kısaca insanoğlunun yemek ile imtihanı olarak önümüzde durmaktadır.


Haber Merkezi | 03 Haziran 2014 | http://insanvehayat.com/yemek-icin-yasamak-yasamak-icin-yemek/