Gönderen Konu: Gönül Sultanlarımızın Çocuk Yetiştirmeye Dair Tavsiyeleri  (Okunma sayısı 11641 defa)

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Lika

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 3892

Bu başlıkta siz değerli dostlarımızın da katkıları ile Gönül Sultanlarımızın çocuk terbiyesi, gelişimi adına güzel, veciz sözlerini, tavsiyelerini paylaşalım İnşaAllah :)
« Son Düzenleme: 27 Aralık 2008, 10:42:05 Gönderen: fatihan »
Ne içindeyim zamanın,Ne de büsbütün dışında;Yekpare geniş bir anın Parçalanmış akışında,
Rüzgarda uçan tüy bile Benim kadar hafif değil.Başım sukutu öğüten Uçsuz, bucaksız değirmen;İçim muradıma ermiş Abasız, postsuz bir derviş;
Kökü bende bir sarmaşık Olmuş dünya sezmekteyim,Mavi, masmavi bir ışık Ortasında yüzmekteyim

Çevrimdışı Lika

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 3892
Ynt: Gönül Sultanlarımızın Çocuk Yetiştirmeye Dair Tavsiyleri
« Yanıtla #1 : 22 Nisan 2008, 08:09:04 »
Bir adam Abdullah'übnü Mübârek Hazretlerine gelir.Çocuğunun kendisine âsî olduğunu,söz dinletemediğini söyleyerek şikâyette bulunur.İbni Mübârek :

— Sen hiç çocuğuna beddua ettin mi? diye sorar. Adam :

— Evet,zaman zaman ederdim, cevabını verince; İbni    Mübârek :

— Öyle ise ne diye kabahati çocukta arıyorsun!? Sen tâ başında onu ifsâd etmiş, âsî olmasını sağlamışsın, (ahlâkını sen bozdun) der.
Ne içindeyim zamanın,Ne de büsbütün dışında;Yekpare geniş bir anın Parçalanmış akışında,
Rüzgarda uçan tüy bile Benim kadar hafif değil.Başım sukutu öğüten Uçsuz, bucaksız değirmen;İçim muradıma ermiş Abasız, postsuz bir derviş;
Kökü bende bir sarmaşık Olmuş dünya sezmekteyim,Mavi, masmavi bir ışık Ortasında yüzmekteyim

Çevrimdışı Lika

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 3892
Hz. Peygamber (S.A.V) : “Cennet’in kokusunu duymak isteyenler çocuklarını koklasın...”

Rahmet ve Sevgi Peygamberi’nin hayatına dair incelemeler ve araştırmalar ortaya çıktıkça, müjdenin, ışıltının, sevginin bin renkli hüzmeleri de ortaya çıkıyor. Hz. Peygamber (SallAllahu Aleyhi Vesellem) tam anlamıyla billûr bir menşureye benziyor. Billûr menşure güneş ışıkları vurunca ondan türlü türlü renklerle parıldar. Hz. Peygamberin hayatı da en ince ayrıntılarıyla ele alınınca görüntü daha berraklaşıyor ve bir ışık fanusu gibi hayatımızı sevgi hâlesiyle aydınlatıp, kuşatıp bize onur ve gurur veriyor. Rahmet Peygamberi’nin engin ürpertisiyle mest oluyor, onun ümmetinden olmanın görkemli kıvancını yaşıyoruz.

Hz. Peygamber kelimenin tam anlamıyla bir sevgi üleştiricisi, sevgi fanusu... O eşlerinden, çocuklarından tutun da bütün ashabına sevgi dağılmaktan ne yorulmuş, ne de bıkmış... Aksine dağıttıkça dağıtmıştır gönüllere sevgiyi… Bu öylesine bir hâl almıştır ki, giderek bütün yeryüzünü tutmuştur. Çocuklar ise onun sevgi okyanusunda haklı olarak en büyük payı alan ümmetinin küçük bireyleri olmuştur. Allah’ın sevgilisinin, sevgi çiçekleri olan çocuklara gösterdiği olağan bir tavrıdır bu.

Rahmet Peygamberi her gördüğü çocuğa bîgâne kalmamış gereken ilgi ve alâkayı göstermiş ve onları sevdiğini ikrar etmekten de kaçınmamıştır. Hatta çocuklara sevdiğini “Sizi seviyorum, çocuklar” şeklinde ifade ettikten sonra bununla da yetinmeyerek sevdiğini ikrar için bir başka cümleyi daha telaffuz etmiştir: “VAllahi sizi çok seviyorum”. Bu kat’i ifade hele de rahmet Peygamberi’nin mübarek ağzından çıkmışsa, akan sular durur, rahmet deryaları arşı tutar.

Sevgide bile adaleti gözeten bir peygamberdir o. Nitekim bir defasında kızı Fatıma’nın evinde bulunduğu bir sırada sevgili torunları Hz. Hasan ve Hüseyin’in aynı anda su istemeleri üzerine, kızı Hz. Fatıma’dan daha önce davranarak suyu önce Hasan’a, sonra da Hüseyin’e vermiştir. Bu durumu gören kızı Hz. Fatıma, Resûlullah’ın önce suyu Hasan’a verdiğinden hareketle onu daha fazla sevdiği hükmünü çıkarmak istemesine itiraz etmiş ve suyu ilk isteyen Hasan olduğu için ona öncelik tanıdığını beyan etmiştir. Çünkü O büyükler arasında olduğu gibi, çocuklar arasında öpücüğe varıncaya değin eşit bir tutumu sergilemiştir.

Pek çok defa “Allah’ım ben onları çok seviyorum, Sen de sev” diye nida ettiği torunları Hasan ve Hüseyin oyun oynarken onlara eşlik etmiştir. Bir keresinde ise yine onlarla oyun oynarken farklı bir tutum sergilemiştir. Oyun esnasında görünürde Hz. Peygamber sürekli olarak Hz. Hasan’ı kollar, ondan yana tavır alır. Onu destekleyip yakalamaca oyununda Hz. Hüseyin’i tutması konusunda onu teşvik eder.

Bu farklı tutum ve durum, onları seyretmekte olan Hz. Ali’nin dikkatini çeker.  O, Hasan’ı destekledikçe oyunu izlemekte olan Hz. Ali’nin garibine gider. Dahası, ona göre desteklenmesi gereken birisi varsa o da Hz. Hüseyin’dir; çünkü o yaşça Hz. Hasan’dan daha küçüktür. Baba olarak üzülür, Hz. Hüseyin’e karşı Hz. Peygamber’in Hz. Hasan’a destek vermesine. Sonra da dayanamaz ve görünürdeki tabloya karşın Rahmet Peygamberi olan çocuklarının Dedesine şu soruyu tevcih eder:

– “Ey Allah’ın Resulü! Niçin Hasan’dan taraf alıyor, onu destekliyorsunuz. Unutmayın ki Hüseyin ondan daha küçüktür.”

Hz. Peygamber hafifçe tebessüm eder ve bu garip ve tek yanlı gibi görünen destek tavrının nedenini izah ederek torunlarının babasının gönlünü bir çırpıda rahatlatır:

– “Ben Hasan’ı desteklerken, tutarken, Cebrail de Hz. Hüseyin’i destekliyor, onu tutuyor”.

Hz. Ali birden rahatlar. Yüzü aydınlandığı gibi gönlü de aydınlanır.

Tabii en büyük meleğin çocuk oyununa dâhil olması ise çocuk sevgisinin rahmet deryasından ne derece pay aldığının bir ifadesi, bir göstergesidir…  Bir yanda rahmet Peygamberi, bir yanda Hz. Cibril ve bir yanda da çocuklar… Ne müthiş bir görkem değil mi?

Çocuk melekler olan Hz. Hasan ve Hüseyin’e, Cibril’i emin ve Muhammed’ül eminin eşlik etmeleri… “Çocukların ergenlik çağına gelinceye kadar “seyyiatları/ günahları yazılmaz. Yalnızca hasenatları/ sevapları yazılır.” Bu durum onların melek oluşlarına düpedüz bir işaret değil de nedir? O yüzden çocuklar sevilmelidir… Onları şeytana kaptırmamak için sevilmelidirler.

Bir sohbet sırasında Hz. Peygamber: “Ümmetimin çocuklarına şeytanın sahip çıkmasından korkarım” şeklinde bir cümle serdeder. Bunun üzerine orada hazır bulunan sahabeler hemencecik Hz. Peygamber’e şu soruyu yöneltirler:

– “Ey Allah’ın Resulü: Bunu nasıl önleyebiliriz?

Hz. Peygamber’in verdiği cevap alabildiğince ışıltılı ve berraktır:

– “Çocuklarınıza sevgiyi ve hayâyı öğreterek...”

Görüldüğü üzere şeytana karşı çocukları dirençli bir şekilde yetiştirmenin ve şeytanın egemenliğini yeryüzünde yok etmenin yolu da yine sevgiden geçmektedir.

Her çocuğu seven, onların ruhlarını cömertçe sevgiyle doyuran ve onları öpmekten bıkıp usanmayan Sevgili Peygamberimiz, kıyamete kadar çocukların yetiştirilmesinde bütün insanlığa şu evrensel ilkeyi miras bırakmıştır:

– “Çocuklarınızı çokça öpün ve koklayın. Unutmayın ki çocuklarınızın kokusu cennetin kokusudur.”

Cennet özlemcileri, cennete vasıl olmak, cennetten haberdar olmak için çocuklarını dövmek yerine, onların mis kokusunu doya doya içlerine çekmek ve onları doya doya koklamaları gerekmektedir… Aksi hâlde dünyada Cennet’in kokusuna vakıf olamayan, duyamayanların ahirette cennetin kokusuna duymaları pek mümkün görünmemektedir…


Fahri Güven / Milli Gazete
Ne içindeyim zamanın,Ne de büsbütün dışında;Yekpare geniş bir anın Parçalanmış akışında,
Rüzgarda uçan tüy bile Benim kadar hafif değil.Başım sukutu öğüten Uçsuz, bucaksız değirmen;İçim muradıma ermiş Abasız, postsuz bir derviş;
Kökü bende bir sarmaşık Olmuş dünya sezmekteyim,Mavi, masmavi bir ışık Ortasında yüzmekteyim

Çevrimdışı Lika

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 3892
Ynt: Gönül Sultanlarımızın Çocuk Yetiştirmeye Dair Tavsiyleri
« Yanıtla #3 : 24 Nisan 2008, 07:02:02 »
Çocuklarınızı, yaşadığınız devre göre değil; yaşayacakları devre göre yetiştiriniz !
Hz. Ali

Çocuklarınızın yarın söz sahibi olmasını istiyorsanız, daha bu günden onlara iyi kitaplar hediye ediniz.
Hz. Ali
Ne içindeyim zamanın,Ne de büsbütün dışında;Yekpare geniş bir anın Parçalanmış akışında,
Rüzgarda uçan tüy bile Benim kadar hafif değil.Başım sukutu öğüten Uçsuz, bucaksız değirmen;İçim muradıma ermiş Abasız, postsuz bir derviş;
Kökü bende bir sarmaşık Olmuş dünya sezmekteyim,Mavi, masmavi bir ışık Ortasında yüzmekteyim

Çevrimdışı Lika

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 3892
Ynt: Gönül Sultanlarımızın Çocuk Yetiştirmeye Dair Tavsiyleri
« Yanıtla #4 : 07 Mayıs 2008, 03:18:43 »
Bir çocuk gördüğü zaman Peygamberimiz SallAllahu Aleyhi Vesellem'in mübarek yüzünü neşe ve sevinç kaplardı. Onu tutar, kollarının arasına alır, kucaklar, okşar, sever ve öperdi.

Gördüğü ve karşılaştığı her çocuğa selâm verir, halini hatırını sorardı. Binekli bulunduğu zaman çocukları atın terkisine alır, gidecekleri yere kadar götürürdü. Çocuklarla arkadaşça konuşur, onların yanında çocuklaşır, anlayış seviyelerine göre sohbet eder, öğütler verirdi.

Çocuklarla o kadar içice olmuştu ki, bir defasında yarış yapan çocukları görmüştü de, onların neşesine katılmak için birlikte koşmuştu.

Peygamberimiz özellikle kendi çocuk ve torunlarına çok düşkündü. Onlar için şefkatli bir baba, merhametli bir dedeydi.

Hz. Enes diyor ki:

"Çoluk çocuğuna Peygamberimizden daha şefkatli bir kimseyi görmedim. Oğlu İbrahim'in—Medine'nin— Avali semtinde oturan bir süt annesi vardı. Beraberinde ben de bulunduğum halde Resulullah sık sık oğlunu görmeye giderdi. Varınca, demircinin duman dolu evine girer, oğlunu kucaklar, koklar, öper ve bir süre sonra da dönerdi."
Ne içindeyim zamanın,Ne de büsbütün dışında;Yekpare geniş bir anın Parçalanmış akışında,
Rüzgarda uçan tüy bile Benim kadar hafif değil.Başım sukutu öğüten Uçsuz, bucaksız değirmen;İçim muradıma ermiş Abasız, postsuz bir derviş;
Kökü bende bir sarmaşık Olmuş dünya sezmekteyim,Mavi, masmavi bir ışık Ortasında yüzmekteyim

Çevrimdışı Lika

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 3892
Ynt: Gönül Sultanlarımızın Çocuk Yetiştirmeye Dair Tavsiyleri
« Yanıtla #5 : 27 Aralık 2008, 10:17:59 »
Evliyaullahtan birinin hatırlattığı üzere çocuklara nur isminin(Nurettin, elifnur vb.) verilmemesi icap ettiğini, zira isimlerin semadan o isim sahiplerine müvafık olarak indirildiğini ve nur ismine sahip kişilerin dünya da ve ahirette çok sıkıntı içerisinde kalacaklarını biliyor muydunuz?

Kaynak:

"99 mesele-i mühimme" çalışması"
« Son Düzenleme: 17 Ekim 2012, 18:14:26 Gönderen: Mücteba »
Ne içindeyim zamanın,Ne de büsbütün dışında;Yekpare geniş bir anın Parçalanmış akışında,
Rüzgarda uçan tüy bile Benim kadar hafif değil.Başım sukutu öğüten Uçsuz, bucaksız değirmen;İçim muradıma ermiş Abasız, postsuz bir derviş;
Kökü bende bir sarmaşık Olmuş dünya sezmekteyim,Mavi, masmavi bir ışık Ortasında yüzmekteyim

Çevrimdışı Günbatımı

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 2490
  • Görelim Mevlâ'm neyler, neylerse güzel eyler...
Ynt: Gönül Sultanlarımızın Çocuk Yetiştirmeye Dair Tavsiyeleri
« Yanıtla #6 : 27 Aralık 2008, 11:56:56 »
Teşekkürler Lika, çok güzel araştırmalar...
Dua'sız üşürmüş yürekler!
Sana bir dua eden olsun, senin de bir dua ettiğin...
Bilmezsin hangi kırık gönlün duasıdır karanlıklarını aydınlatan,
Sana ummadık kapılar açan.
Bilmezsin kimin için ettiğin duadır, seni böyle ayakta tutan...


Hz. Mevlana 

Çevrimdışı Lika

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 3892
Hz.Peygamber Aleyhissalatu Vesselam Efendimiz çocuklarla olan iletişiminde günümüze ışık tutan çok önemli, belki de en çok gözden kaçırılan noktayı her zaman uygulayagelmiştir ki; çocuklarla konuşurken misal eğer ayakta ise çocukla aynı boy hizasını sağlamak adına eğilir, öyle konuşurlarmış.

Bir çocuğun psikolojisinde en çok ihmal ama en çok da dikkat edilmesi gereken bir husus. Zira çocuklarla iletişimde, heleki konuşmada tepeden konuşma çocuğun iç dünyasında sadece emir olarak idrak edilmekte bu da onun meseleyi farklı yönde değerlendirmesi, çoğu kez de olumsuz tepkilere neden olmaktadır.
Bu yöntemi denemeyenlere şiddetle tavsiye ederiz.
Ne içindeyim zamanın,Ne de büsbütün dışında;Yekpare geniş bir anın Parçalanmış akışında,
Rüzgarda uçan tüy bile Benim kadar hafif değil.Başım sukutu öğüten Uçsuz, bucaksız değirmen;İçim muradıma ermiş Abasız, postsuz bir derviş;
Kökü bende bir sarmaşık Olmuş dünya sezmekteyim,Mavi, masmavi bir ışık Ortasında yüzmekteyim

Çevrimdışı Lika

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 3892
Efendimiz (S.a.v) ve çocuk oyunları
« Yanıtla #8 : 10 Mart 2009, 09:08:44 »

Bizler sokakta arkadaşlarımızla oyun oynayarak büyüdük. Fakat günümüzde çocuklarımızı sokaklara salmaya korkuyoruz. Hâlbuki çocukların çocuklarla birlikte vakit geçirmesi gerekir. Fakat günümüzde görüyoruz ki çocuklar evde oturuyor ve özellikle bilgisayarla tek kişilik oyunlar oynuyorlar. En sosyal olan çocuklar da internet kahvelerde network ağı ile birbirleriyle pc başında vakit geçiriyor.

Çocuklarımızın birbiriyle doğal ortamlarda ve doğal oyunlarla oynamalarını önermekteyiz. Çocukları çok seven ve onlarla hep ilgilenen  Resûlullah(SallAllahu Aleyhi Vesellem) muhtelif yerlerde çocukların oyun oynadığını görmüş ve onlara şöyle yaklaşmıştır.

Câbir (ra) anlatıyor

Resûlullah (sav) ile beraberdik. Derken bir yemeğe davet edildik. Giderken Hüseyin`in çocuklarla birlikte yolda oynadığını gördük. Peygamber (sav) hemen insanların önüne geçti. Sonra (Hüseyin`i kucaklamak için) kollarını açtı. Çocuk ise yakalanmamak için şuraya buraya kaçmaya başladı. O esnada Resûlullah (sav) çocukla gülüşüyordu. Nihayet onu yakaladı ve bir elini çocuğun çenesinin altına diğer elini de ensesine koydu. Çocuğa sarılarak öptü ve şöyle dedi: `Hüseyin bendendir, ben de ondanım. Kim onu severse Allah da onu sevsin. Hasan ile Hüseyin torunlardan iki torundur:

Bizzat Peygamber de (sav) çocukluk yıllarında çocuklarla oyun oynamıştı. O esnada Cebrail(a.s) gelmiş, O`nu tutarak göğsünü açmıştı.

Ben onu yıkarım

Uhud savaşından az önce Peygamber (sav) iki çocuğun güreşine şahit olmuştu. Peygamber (sav) onlardan birini savaşa kabul etmiş diğerini kabul etmemişti. Kabul edilmeyen çocuk bu karara itiraz ederek `Yâ Resûlullah! Onu nasıl kabul ediyorsun? Şayet ben onunla güreşecek olsam onu yıkarım!` Derken Peygamber`in (s.a.v.) önünde güreş tuttular ve dediği gibi onu yendi. Bunun üzerine Peygamber (sav) ikisini birlikte savaşa kabul etti.

Men edilen oyunlar

Said b. Cübeyr anlatıyor: İbn Ömer Kureyş`ten birkaç gence uğramıştı. Bunlar bir kuşu (veya tavuğu) hedef dikmişler ona ok atıyorlardı. Hedefe isabet etmeyen her oku kuşun (veya tavuğun) sahibine veriyorlardı. İbn Ömer`i görünce hemen dağıldılar. Bunun üzerine İbn Ömer:

- Bunu kim yaptı? Bunu yapana Allah lanet etsin. Resûlullah (sav): `İçinde can olan bir şeyi hedef edinen kimseye lanet etmiştir` dedi.

Akşam ezanı ile eve...

İkinci nokta ise, akşamdan az önce çocuklar oyunu bitirerek eve girmelidir. O vakitte sokak ve caddelerde şeytanların dağıldığını haber veren hadisler bulunmaktadır.

Emrin Resûlullah`tan (sav) geldiğini bilmeleri için çocuklar bu hadisleri ezberlemelidir.

Cabir`den (ra) rivayet edildiğine göre Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: `Gece karanlığı bastığı zaman çocuklarınızın dışarı çıkmalarına engel olun. Çünkü şeytanlar o zaman dağılır. Gecenin bir bölümü (akşamla yatsı arası) geçtiğinde onları bırakın!`

Yine Cabir`den (ra) rivayet edildiğine göre Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: `Gecenin ilk saatleri geçinceye kadar çocuklarınızı dışarı çıkmaktan men edin çünkü o vakitte şeytanlar dağılır.`



Milli Gazete
« Son Düzenleme: 31 Mart 2009, 18:24:49 Gönderen: Lika »
Ne içindeyim zamanın,Ne de büsbütün dışında;Yekpare geniş bir anın Parçalanmış akışında,
Rüzgarda uçan tüy bile Benim kadar hafif değil.Başım sukutu öğüten Uçsuz, bucaksız değirmen;İçim muradıma ermiş Abasız, postsuz bir derviş;
Kökü bende bir sarmaşık Olmuş dünya sezmekteyim,Mavi, masmavi bir ışık Ortasında yüzmekteyim

selcuklu

  • Ziyaretçi
Ynt: Gönül Sultanlarımızın Çocuk Yetiştirmeye Dair Tavsiyeleri
« Yanıtla #9 : 26 Ağustos 2011, 05:09:44 »
Bebekler kendilerine gülünmesinden ve kendileriyle yumuşak bir sesle konuşulmasından mutlu olurlar ve algıları gelişir. Ağladığında onu kucağınıza almasanız bile, elini tutup yanında oturun! Böylece onun güven duygusu kazanmasına yardımcı olursunuz.

Bebeğinizin diş çıkartırken, yürümeye ve konuşmaya başlarken, huysuz olacağını kabullenin. Bebek bedeni veya ruhi bir ihtiyacı sebebiyle ağlar.

Küçük çocuğunuz eline almaması gereken bir şeyi alırsa, bağırmak yerine yumuşakça elinden alın ve sert olmayın ama, kesin bir ifade ile “hayır” deyin!

Küçük çocuğunuza her gün zaman ayırın. Çocukların eğitiminden TV ve sokak değil, anne-babalar sorumludur. Çocuğunuzun karşısına çıkan her şeyi seyretmesine izin vermeyin! Geç yatan çocuklar sağlıksız olur.

Hastalandığı zaman çocuğunuza aşırı ilgi göstermeyin! Böylece ilgi görmek istediği zaman kolayca hastalanmasını önlersiniz. Yemek konusunda çocuğun üstüne fazla düşmeyin! Onun da özel tercihleri olabileceğini kabul edin! Çocuğunuz önündeki yemeği yemekte zorlanıyorsa, tabağı bitirmeye mecbur etmek yerine, yarısını yemesini isteyin!  Oyun oynayarak, komiklik yaparak yemek yedirmeyin! Aksi takdirde yemek saatinde özel ilgi bekler. Helâ terbiyesi için, 2 yaşına gelen çocuğun annesi iki gece uykusuz kalmayı göze alırsa, bu iş hâllolur.

Küçük çocuğunuza bir şey söylerken, diz çökerek onunla aynı hizaya gelmeye çalışın! Sizinle işbirliği yapmaya daha istekli olduğunu göreceksiniz. Çocuğunuzun her yaşta anlattığını, sıkıntıdan patlasanız bile can kulağıyla dinleyin!

Korkuyorum, diyorsa “Ne var bunda korkacak?” diye karşı çıkmak yerine, “Demek korkuyorsun!” diyerek sarılın. Göreceksiniz hem korkusunu anlatacak, hem de onu yenme şansı artacaktır. (Ana-baba’nın El Kitabı)

Çevrimdışı Lika

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 3892
Ynt: Gönül Sultanlarımızın Çocuk Yetiştirmeye Dair Tavsiyeleri
« Yanıtla #10 : 18 Kasım 2011, 20:22:41 »
Teşekkürler kardeşim.
Ne içindeyim zamanın,Ne de büsbütün dışında;Yekpare geniş bir anın Parçalanmış akışında,
Rüzgarda uçan tüy bile Benim kadar hafif değil.Başım sukutu öğüten Uçsuz, bucaksız değirmen;İçim muradıma ermiş Abasız, postsuz bir derviş;
Kökü bende bir sarmaşık Olmuş dünya sezmekteyim,Mavi, masmavi bir ışık Ortasında yüzmekteyim