S. Vahdettin ve M.Kemal Paşa

Başlatan 33.yıldız, 05 Mart 2010, 15:56:59

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

33.yıldız

Yıl 1920, Nisan ayının 27'si... Büyük Millet Meclisi, bir Cuma namazından sonra dualarla, tekbirlerle tehlillerle, kurbanlar kesilerek açılmış...Bu açılıştan dört gün sonra Mustafa Kemal Paşa imzasıyla İstanbul'daki Padişah'a bir bağlılık yazısı gönderilmiştir. Bu yazıdan birkaç satırı aşağıya alıyorum.Lisanımız kasıtlı olarak değiştirildiği için bu metnin bugünkü Türkçesini de hemen altına yazacağım.

"Padişahımız!.. Kalbimiz hiss-i sadakat ve ubudiyetle dolu, tahtınızın etrafında her zamandan daha sıkı bir râbıta ile toplanmış bulunuyoruz. İctimâının ilk sözü Halife ve Padişahına sadakat olan Büyük Millet Meclisi, son sözünün yine bundan ibaret olacağını, Südde-i Seniyelerine büyük bir tâzim ve huşû ile arz eder."

(Bugünkü Türkçe ile...) "Padişahımız!.. Kalbimiz bağlılık ve kulluk duyguları ile dolu olarak, tahtınızın etrafından her zamankinden daha sıkı bir bağ ile toplanmış bulunuyoruz. (İlk) toplanışında ilk sözü Halife ve Padişahına bağlılık olan Büyük Millet Meclisi, son sözünün de yine bundan ibaret olacağını, Yüce Kapınıza, gönlü büyük bir ululama ve saygı ile dolu olarak arz eder."


Yakın tarihimiz okullarda genç nesillere doğru şekilde öğretilmiyor.

23 Nisan 1920'de Büyük Millet Meclisi nasıl açıldı. Bunu bilen kaç kişi vardır?

İlk Büyük Millet Meclisi bir İslâm meclisi idi.

Mebusların (milletvekillerinin) içinde ulemadan, meşayihten 70 kadar sarıklı vardı.

Meclis'te başkanlık kürsüsünün arkasında kocaman bir levhada Kur'ân-ı Kerîm'in şûra (danışma) ayeti yazılı idi.

Millet Meclisi bir kanun çıkartarak içki içilmesini, içki üretilmesini, içki satışını yasaklamıştı.

Halkımız, gençliğimiz yakın tarihimizi doğru bir şekilde öğrenmeli ve bilmelidir.

Tarihi tahrif etmek büyük bir suçtur, büyük bir ahlâksızlıktır.

1920'lerin canlı tarihleri artık yaşamıyor ama belgeler, resimler elimizdedir. Sahih bilgilere, sağlam belgelere dayanan yeni ve doğru tarih kitapları yazılmalıdır.

Böyle kitapları bedevî kültürlüler, arivistler, türediler yazamaz. Bu iş ve hizmet için gerçekten medenî, haysiyetli, ciddî gerçek tarihçilerin bulunması gerekir.

Bir sayfasında tarihî bir fotoğraf veya belge yer alan, onun karşısında çok doğru ve isabetli yorumlar ve açıklamalar bulunan albümler hazırlanmalı ve yayınlanmalıdır.

Meselâ bir sayfada Sultan Vahidüddin Han'ın kızı Sabiha sultanın bir fotoğrafı, onun karşısında gerekli açıklamalar.

Bir sayfada Meclis salonunu gösteren tarihî bir fotoğraf... Mebusların içinde beyaz sarıklılar, bir kırdaki papatyalar gibi...

Başka bir resim: Meclis riyaset kürsüsünün arkasında yukarıda celi talik yazıyla şûra ayeti görülüyor. Karşısındaki sayfada tokat gibi açıklamalar.

Bu yazdıklarım yapılamayacak şeyler değildir. Ancak böyle hizmetler para kazanmak, köşeyi dönmek, voli vurmak için yapılmamalıdır. Hakikata, vatana, halka, devlete, tek kelimeyle Türkiye'ye hizmet için yapılmalıdır.

Hiçbir yalan gerçeğin önünde ilelebed pâyidar olamaz (devam edemez, ayakta kalamaz).

Gerçeğe hizmet edenlerin bilgili, irfanlı, ahlâklı, faziletli, yüksek karakterli, bilge, cesur olmaları gerekir.

M.Şevket Eygi
Ortak paydamız, İbrahimi dinler değil! EHLİ SÜNNET, EHLİ SÜNNET...

fasulye

#1
Tarih tahrif edimiş vaziyette..

Misalen Kürt teali cemiyetine, müdafai hukukçular  birlikte vatanı kurtaralım sonrada sizlere ayrı bir devlet kuracağız diye söz verilmiş, sonrada bahsi dahi açılmamış.........

Bugünki DTP Terör  PKK dayanağı bu..Katılmıyorum o ayrı mevzu..

Öncesinden yapılan hataların bedeli ödenmekle bitmiyor, sizce bu sınırlar bugünmü çizilmiş..

Türkiyemizde sözde işleyen demokraside çözüm üretilmiyor insanlar tüketiliyor

80  yıldır esen fırtına bugünki açılımla nihayi bulacaktır diye  umut ediyorum..