Gönderen Konu: Gül-i Bülbül (Gül Cephesi-1)  (Okunma sayısı 5093 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı duaekseni

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 209
Gül-i Bülbül (Gül Cephesi-1)
« : 16 Mayıs 2005, 00:25:57 »

GÜL-İ BÜLBÜL ( GÜL CEPHESİ-1)
    Kadim hikayedir biliriz.Gül ile Bülbül aşkı.
    Bülbül onulmaz gönül yarasının farkında. Ancak;bıkmaz, uslanmaz, feryadı,figanı nihayetsiz.Tıpkı aşkının sonunun olmadığını bildiği gibi.
    Bu kadim aşk hikayesinin acınılan,zavallı kutbunu temsil eder her daim.
    Ya Gül!
    Arife tarif gerekmez. Bin bir renk,bin bir kokusuyla manâ ikliminde yaşayıp da gülden habersiz mi kalınır? Zarafeti,letafeti,kokusuyla şâh-ı ezhârdır.
    Gül açmadan bahar gelmez,gülsüz bahçe anılmaya değmez.Zaten baharın mevsim-i gül diye anılması da bunun işareti değilmidir? Gönüllerde coşkunun doruğa tırmandığı,tabiatın coşkusunu da saklı birer inciyken,rengarenk fışkırırcasına ovada,dağda,bayırda bin bir desenle sergilemesi de baharda değilmidir?
   Gül nazla,itinayla beslenir,güzelleşir.Goncayken gülüp açması için hoyrat ellere değil,gönlünden kopup gelen sevda gözyaşlarıyla sulayan ehil bahçıvana ihtiyacı vardır.Baharın çabucak gelip geçmesi gibi gülünde ömrü azdır.Hazan mevsiminde solar.Şahaneliğini,baygın kokusunu bir yana bırakıp tek tük de olsa sürekli dikenlerinden şikayetlenen,nazlanacağı bülbüle düşmemesi hazana ermesine bile manidir.
   Sabâ yeli kokusunu okşayarak yedi iklim dört köşeye taşımasına rağmen hemen yanı başında olup da yapraklarının örselenmesi,parmakları arasında ezilmesiyle kokusunu alabileceğini sanan bülbülün maşuku olmaktır kaderi çoğu zaman.
   Bülbülün yürek yakan figanını duyan, gülün ;acımasız,vurdumduymaz olduğunu sanır zaman zaman.
   Öylemidir ya?
   Hep vakur,zarif,güzel görünürken,görünmeye çalışırken bülbül gibi söyleyen dili olmadığından yüreğine hep kan sızdırırken, rengini alır kan kırmızı olarak yüreğinden.
   Bülbülün yüzyıllardır acınası,biçare aşık,onulmaz dertlere gark eden maşuk sıfatıyla aşıklarla özdeşleşmesine sebep gösterilen;
   Gülün; hiç dert yanmadan ,aşkını içinde taşıyıp,hatta iki kişilik yaşayıp,gönül yarasını hiç kimseyle paylaşmadan, ser verip sır vermeden,
          Yinede güzelliğini,letafetini koruması şahaneliğine yakışır  şekilde takdire şayan değil mi?
   Ne dersiniz?
   Selam ve muhabbet ola…

(duaekseni)
« Son Düzenleme: 08 Eylül 2008, 20:02:18 Gönderen: mystic »

Çevrimdışı duaekseni

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 209
GÜL-İ BÜLBÜL (Gül Cephesi-1)
« Yanıtla #1 : 23 Mayıs 2005, 18:32:25 »
Rabbim cümlemizi "GÜL nesli"nden etsin inşAllah.Selam ve dua ile.

Çevrimdışı sahsuvar

  • okur
  • *
  • İleti: 80
GÜL-İ BÜLBÜL (Gül Cephesi-1)
« Yanıtla #2 : 24 Mayıs 2005, 17:45:02 »
denılır kı;bulbulun gule askı,HZ IBRAHIM atese atıldıktan sonra basladı....

butun hayvanlar aatese su tasıdılar en yakın bulbul ıdı derdıkı once ben su yetıstırıcem kucucuk gagasında su ıle atese saldırdı..... gorduku ondan evvel gelen olmus oyle kokar kı ıbrahım kokusundan mest olmustur......

dızlerı kırılır nedır bu,bu gonca gul nasıl ondan once gelmıstır.....baka kalır o gunden berı merakı bu gulun acması olur,sarhos eden kokusu olur...her daım gelır basında acması ıcın oter oter oter......ama bı turlu daha gorememıstır bır andalar gıbı olur bı bakar kı o anda gul acmıstır.

yıne otmeye baslar bu sefer yol yakındır takı kendını heder edene kadar.....selam ve muhabbetlerımle