Gönderen Konu: Fazlalığı yerinde kullanamamak*  (Okunma sayısı 2560 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Fazlalığı yerinde kullanamamak*
« : 21 Ağustos 2008, 19:46:09 »

Allah adamları, ihtiyaç miktarı mal edinirler, fazlasından sakınırlardı. Fazlasının hesabından korkarlardı. Zaten fıkıh alimleri de, helal malı, ihtiyaçtan fazla toplamak mekruhtur, demişlerdir. Zekatını vermezse, bu mal ayrıca günaha, azaba sebep olur. Hadis-i şerifte, “Paranın kuluna, paraya tapana lanet olsun!” buyuruldu. Malı ahıret için kullanmak çok iyi isi de, bu çok zor bir iştir, manileri engelleri çoktur.

Dünya malı peşinde koşmak, nefsinin şehevi arzuları peşinden koşmaktan daha fenadır. Mal, para peşinde koşmak, Allahü teâlânın emirlerini unutturursa, buna “dünya muhabbeti” denir. Bu muhabbet de Allahı unutturur. Allah zikri, düşüncesi bulunmayan kalbe şeytan yerleşir. Şeytanın en büyük hilesi, insana hayırlı işler yaptırarak kendisini salih, iyi zan ettirmesidir. Böyle kimse, kendisinin kulu olur. Hadis-i şerifte, “Geçen ümmetlerin herbirine fitneler verildi. Benim ümmetimin fitnesi, mal, para toplamak olacaktır” buyuruldu. Genelde dünyalık peşine düşenler ahireti unuturlar.

Halbuki, insanın rızkı bellidir. Hadis-i şerifte, “Allahü teâlâ, insanları yaratırken, ecellerini, ömürlerini ve rızıklarını takdir etmiştir” buyuruldu. İnsanın rızkı değişmez, azalmaz ve çoğalmaz ve zamanından geri kalmaz. İnsan, rızkını aradığı gibi, rızık da, sahibini arar.

Çok fakirler vardır ki, zenginlerden daha iyi, daha mesut yaşar. Allahü teâlâ kendisinden korkanlara, dinine sarılanlara, ummadıkları yerden rızk gönderir. Hadis-i kudside, “Ey dünya! Bana hizmet edene hizmetçi ol! Sana hizmet edene güçlük göster!” buyuruldu. Bir hadis-i şerifte, “Ya Rabbi! Beni sevenlere, hayırlı mal ver. Bana düşmanlık edenlere, çok mal ve çok evlat ver!” buyuruldu.

Bir zengin öldü. Bir köşk ile iki oğlu kaldı. Köşkü taksimde anlaşamadılar. Duvardan bir ses geldi. Benim için birbirinize düşman olmayınız. Ben bir padişah idim. Çok yaşadım. Mezarda yüz otuz sene kaldım. Sonra, toprağımla çanak çömlek yaptılar. Kırk sene evlerde kullandılar. Kırıldım. Sokağa atıldım. Sonra, benimle kerpiç yaptılar. Bu duvarın inşasında kullandılar. Birbirinizle dövüşmeyiniz. Siz de, benim gibi olacaksınız, dedi.

Ahıreti unutup dünya peşinde koşan, açgözlü olur, hep yokluk içinde kıvranır, işleri zorlaşır, nasibinden de fazla bir şeye kavuşamaz. Ahiret için çalışanın da, işleri kolaylaşır, gönlü zenginleşir, yüz çevirdiği dünyalık da kendisine teveccüh eder.

Mehmet Oruç
« Son Düzenleme: 06 Mayıs 2009, 00:13:07 Gönderen: mystic »
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Fatihan

  • Administrator
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 6994
  • Milimi milimine Ehli sünnet...
Rüyada işaret edilen üç şey
« Yanıtla #1 : 27 Nisan 2009, 11:23:16 »
Cabir bin Abdullah hazretleri bir rüya görür. Rüyasında gördüğü üç şey dikkatini çeker, korkar. Bunlarından birisi besili iri iri ineklerin küçük, zayıf inekleri sağmaları. İkincisi, suyu kurumuş bir dere, fakat derenin çevresinde su varmış gibi yeşilliklerin olması. Üçüncüsü, camide mimberde putların olması.
Bu rüyasını sabah hemen gidip halife Hazreti Ali’ye anlatır. Hz. Ali şöyle tabir eder: Bu üç şey, bu ümmetin ahir zaman hallerini bildiriyor: Birincisi, rüşvetin çok artacağına, rüşvetsiz iş görülmeyeceğine işarettir. İkincisi, dini anlatan âlimlerin halini gösteriyor. İçleri boş, kuru, ilimleri yok. Fakat, kendilerini çok ilim sahibi gösterdiklerinden halkın onları ilim sahibi zannetmelerini gösteriyor. Üçüncüsü, ahir zamanda din adamları o kadar bozulacak ki, kürsilerden din değil dinsizliği anlatacaklar, dinleyenleri dinden çıkartacaklar.
İmam-ı Rabbani hazretleri buyurdu ki: Allah adamı olmak ve İslamiyete yapışmak Müslümanların çeşitli fırkaları arasında, kurtuluş fırkası olduğu müjdelenmiş olan, Ehl-i sünnet vel-cemaatin doğru yoluna sarılmağa bağlıdır. Bu büyüklerin yolunda gitmedikçe, kurtuluş olamaz. Bunların anladıklarına ta’bi olmadıkça, seadete kavuşulamaz.
Bu büyüklerin doğru yolundan hardal danesi kadar, pekaz ayrılmış olan bir kimse ile arkadaşlık etmeyi, öldürücü zehir bilmelidir. Onunla konuşmayı, yılan sokması gibi korkunç görmelidir. Allahtan korkmayan ilim adamları, hangi fırkadan olursa olsun zındıktırlar.
Bunlarla konuşmaktan, arkadaşlık etmekten, evlerine, yanlarına gitmekten, kitaplarını okumaktan da sakınmalıdır. Dinde hasıl olan bütün fitneler ve azılı din düşmanlığı, hep böyle zındıkların bıraktıkları kötülüktür. Dünyalık ele geçirmek için, dinin yıkılmasına yardım ettiler.
Bekara suresinin onaltıncı ayet-i kerimesinde mealen, “Hidayeti vererek, dalaleti satın aldılar. Bu alış-verişlerinde birşey kazanmadılar. Doğru yolu bulamadılar” buyuruldu. Bu ayet-i kerime, bunları bildirmektedir.
Kötü kimselerle arkadaşlıktan, bunların kitaplarını okumaktan kaçınılmasını tekrar tekrar bildirmekten usanmıyorum. Çünkü, işin temeli bu ikisidir. Söylemek bizden, kabul etmek sizden. Daha doğrusu, hepsi Allahü tealadandır. Allahü tealanın hayırlı işlerde kullandığı kimselere müjdeler olsun!”

Mehmet ORUÇ