Gönderen Konu: Hakimin Böylesi, Tarladaki Köstebeği Bile Mahkûm Eder  (Okunma sayısı 2635 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Ay Işığı

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1166


Türk adalet tarihinin en garip kararlarından biri, 1913’ün 19 Haziran günü Afyon'un Sandıklı kasabasında verildi. Sandıklı'da yaşayan Tokatlıoğlu Ahmed, tarlasındaki mahsulü yiyen köstebekleri kadıya şikâyet edince, kadı yardımcısı Mehmet Said Efendi, köstebekler hakkında 'Mahsulü yemeye devam ederseniz, Allah'a havale edileceksiniz' şeklinde bir karar çıkarttı ve mahkeme ilâmını da tarlanın bir köşesine gömdürttü.
               
Trablusgarp ve Balkan Savaşları'nın yaşandığı 1910’lu yıllarda Anadolu maddi-manevi sıkıntılarla inliyor, halk nasıl yaşayacağının, ne yiyip içeceğinin derdini çekiyordu.

O yıllarda Bursa'ya bağlı bir ilçe olan Afyon'un Sandıklı kasabasında yaşayan Tokatlıoğlu Ahmed, tarlasına bolca patates ekmiş, hem kendisi, hem de dostları ile közde patates pişirmenin hayalleri ile yanıp tutuşmaya başlamıştı.

Ancak, beklentileri boşa çıktı, çünkü patateslerini 'kör köstebekler' yemişti. Sandıklı eşrafı, Tokatlıoğlu Ahmed'le alaya çoktan başlamıştı bile. Ahmed bırakın doya doya közleme patates yemeyi, artık borçlarını bile ödeyemiyordu. Borç ve sıkıntıdan bunaldığından mı, yoksa bir 'şaka yapalım da biraz da bizim gönlümüz şenlensin' diye düşündüğünden midir nedir bilinmez, bir dilekçe ile Sandıklı Adliyesi'ne giderek, patateslerini yiyen 'kör köstebekler'i dava etmiş, bir başka deyişle köstebekleri mahkemeye vermişti.

Sandıklı Naibi, yani kadı yardımcısı olan Mehmet Said Efendi, Tokatlıoğlu Ahmed'in gülerek okuduğu dilekçesini kabul etmekle kalmamış, bu ilginç davayı resmen başlatmıştı. Mahkeme kısa sürmüş, 19 Haziran 1913 günü kör köstebekleri 'gıyabında (!)' suçlayıp mahkûm eden şu ilginç kararı vermişti:

'Zararlı hayvanlar arasında bulunan kör köstebekler haberdâr olsunlar ki;
Sandıklı sakinlerinden Tokatlıoğlu Ahmed, kör kapıda felan ve filan tarlalarıyla sınır olan tarlasındaki patatesleri imha ettiğinizden dolayı, dini mahkemede aleyhinize dava açmıştır. Bundan sonra tahribat yapmamanızı, size kemâl-i ehemmiyetle ihtar ederim. Bu tebligata rağmen tahribata devam ederseniz, emin olunuz ki, hakkınızdaki şikâyetler Cenab-ı Hakk'a havale edilecektir. İşbu karar istek doğrultusunda tasdik edilip bir de davetname gönderilmiştir. Sandıklı Kadı Yardımcısı Mehmet Said.'

İşin daha da ilginci, belgeye düşülen notta, kararın boş bir dosyaya konulmasından sonra köstebekler tarafından saldırıya uğrayan tarlanın kuzey hududunun bir köşesine gömülmesinin istenmesiydi.

Ancak bu iş bu kadarla kalmamıştı. İlçenin Fransızca bilen bir memuru, durumu bir ihbar mektubu ile İstanbul'a, İçişleri Bakanlığı'na bildirmişti. Muhbir muhtemelen el yazısının ve üslubunun tanınmaması için mektubunu Fransızca olarak ve daktilo ile yazmıştı.

İçişleri Bakanlığı ihbar üzerine hemen harekete geçmiş, 28 Ağustos 1913'te bir yazı ile
Hüdavendigâr, yani Bursa Valiliği'ni olayı soruşturmakla görevlendirmişti. Valilik, 6 Kasım 1913'te İçişleri Bakanlığı'na yazdığı cevapta, olayı doğrulayarak kararın bir suretini bakanlığa göndermiş ve böylelikle soruşturma sonuçlanmış ve bu garip kararın doğru olduğu ortaya çıkmıştı.

İçişleri Bakanlığı bununla da kalmadı, 20 Kasım 1913'te Meşihat'a, yani dini işlerden ve şer'i yargılamadan sorumlu olan Şeyhülislamlık makamına bir yazı yazdı. Yazıda soruşturmanın safhaları özetlendikten sonra, olayın sabit olduğu vurgulanarak bu 'pek garip ve şer'i mahkemeyi küçük düşürücü' kararı aldığı için Sandıklı kasabası kadı yardımcısı Mehmet Said Efendi'nin hemen azledilmesi ve bu gibi işlerin bir daha olmaması için önlem alınması istenmişti. Kadı yardımcısı görevden alındı, ancak baktığı dava hukuk tarihimizin en ilginç hadiselerinden biri olarak tarihteki yerini aldı.

AHMET UÇAR