“Halinden şikâyet etme!”
Nişabur’da yaşayan velilerden “Hamdun-u Kassar” hazretlerine, bir gün bir tanıdığı gelip de;
- Efendim, bütün sıkıntılar beni buluyor, çok bunaldım, diye dert yanınca;
- Hâlinden şikâyet etme, buyurdu. Şükredici ol!
- Nasıl şükredeyim efendim. Sıkıntıların biri bitip öteki başlıyor. Artık dayanamıyorum.
- Olsun kardeşim. Beterin beteri vardır. Sen halinene sabret yine.
Böyle deyince utandı, mahcup oldu ve başını öne eğip sessizce mırıldandı:
- Galiba haklısınız hocam. Tövbe ediyorum. Yine de hamd olsun bu halimize.
Sonra kaldırdı başını.
- Bir şey sorabilir miyim efendim?
- Tabii kardeşim, sor.
- Herkese iyilik yapmak zorunda mıyız?
- Hayır mecbur değiliz. Ama hiç kimseye de kötülük yapmaya hakkımız yoktur.
Acele şeytandandır
Bir gün de sevdiği bir gence;
- Sana bir nasihatte bulunayım mı evladım? diye sordu.
Delikanlı memnun olmuştu.
- Tabii hocam, çok sevinirim.
Buyurdu ki:
- Hiçbir işinde acele etme evladım, teenni ile hareket et. Teenni Rahmandan, acele şeytandır.
- Acele şeytandan mıdır?
- Evet. Hadis-i şerifte; “Teenni eden isabet eder, acele eden hata eder” buyuruldu.
- Teennî nedir efendim?
- Teennî, acele etmemektir.
Akıllı insan
kimdir?
Bir gün de;
- Akıllı insan kimdir? diye sordular bu zata.
- Akıllı insan, nefsini hesaba çeken ve ölümden sonrası için amel edendir, buyurdu.
- Nelerin kıymetini bilmeliyiz? dediler.
- İhtiyarlıktan önce gençliğin, hastalıktan önce sağlığın, meşguliyetten önce boş vaktin, fakirlikten önce zenginliğin, ölümden önce hayatın kıymetini bilin, buyurdu.
:gul: Abdüllatif Uyan
