Bir mü'min, diğer bir mü'minin aleyhine bir söz söylediğinde, sakın bu sözleri aleyhine söylenene ulaştırmayın. Müslümanlar hiçbir zaman kötü haberin değil, iyi ve güzel haberlerin postacısı olmalıdırlar. Bu söz taşıma olmadığı zaman mü'minlerin araları iyi olur, mü'minler de birbirleri ile iyi geçinirler. Bütün kötülükleri insana yaptıran nefistir, nefsi emmâre, insana kötülüğü emrediyor. Bu mânada ki bir hadis–i şerifte Resûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdular:
"Her kim bir kardeşini bir günahla ayıplarsa, o günahı işlemedikçe ölmez."
Bu hususun yanında bir de gıybet ve iftira vardır ki, Allah mü'min kardeşlerimizi bunlardan muhafaza eylesin. Gıybet; mü'minin, mü'min kardeşinin arkasından konuşması, bu konuşma duyulduğunda hoşlanmayacağı bir şeyse, işte bu gıybettir.
Gıybet büyük günahtır. Allah Celle Celâluhu Kur'an–ı Kerim'de gıybeti açıkça zemmetmiştir. O kadar pis bir şey ki gıybet, Rabbimiz onu ölü eti yemeye benzetmiş. Bir mü'min düşünün, o mü'minin canı, malı ve ırzı Müslümanlara haramdır. Gıybet de bu gruba girer ve dolayısıyla da gıybet mü'minin ırzı, şeref ve haysiyeti ile alâkalıdır. Bunun içindir ki, Allah Celle Celâluhu gıybet hususunu mal ve can ile birlikte tutmuştur.
Gıybetten uzak durmalı, hele hele birinin hatırı için, bir başkasının menfaati için, kendi menfaati için ya da sadece nefsin talebi için bu büyük suç işlenmez. Hatırı sayılacak biri var, emrine amade olunacak biri var o da Mevlâ'mızdır. Mevlâ'mızın hatırı sayılınca, emrine amade olununca, Resûlullah ve onun varislerinin de hatırı sayılmış olur.