Gönderen Konu: Hayat  (Okunma sayısı 101692 defa)

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı İsra

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 7482
Ynt: Hayat
« Yanıtla #30 : 27 Kasım 2008, 03:49:11 »

Sev­mek için o ka­dar fır­sa­tı­mız ol­ma­sı­na rağ­men dün­ya­da o ka­dar az sev­gi var ki...

İn­san­lar yal­nız ağ­la­mak­ta, yal­nız öl­mek­te­ler...

Ço­cuk­la­ra kö­tü mu­ame­le edil­mek­te, yaş­lı­lar son gün­le­ri­ni se­ve­cen­lik ve sev­gi­den uzak ge­çir­mek­te­ler...

Sev­gi gös­te­ri­si­ne bu ka­dar çok ih­ti­yaç olan bir dün­ya­da, ha­ya­tı­mız­da­ki in­san­la­ra sa­de­ce sı­cak bir ku­cak­la­ma ya da uza­tı­lan bir el­den da­ha kar­ma­şık ol­ma­yan bir ha­re­ket­le yar­dım ede­cek bü­yük bir gü­cü­müz ol­du­ğu­nu an­la­mak ne ka­dar önem­li!...

Dün­ya­yı da­ha iyi, da­ha sev­gi do­lu bir yer yap­mak için ne­ler yap­tı­ğı­mı­zı dü­şün­mek için en uy­gun za­man gü­nün so­nu­dur...

Ge­ce­ler bo­yun­ca ak­lı­mı­za hiç­bir şey gel­mi­yor­sa, dün­ya­yı da­ha iyi­ye doğ­ru na­sıl de­ğiş­ti­re­bi­le­ce­ği­mi­zi dü­şün­mek için de uy­gun bir za­man­dır bu...

Öy­le çok bü­yük bo­yut­lu şey­ler yap­ma­mı­za da ge­rek yok­tur; var olan ba­sit şey­ler üze­rin­de bir şey­ler yap­mak da ye­ter­li­dir...

Et­me­di­ği­miz bir te­le­fon, yaz­ma­yı er­te­le­di­ği­miz o not, tak­dir et­me­di­ği­miz o iyi­lik...

İş sev­gi­yi ver­me­ye ge­lin­ce fır­sat­lar son­suz­dur ve bu­nu he­pi­miz ya­pa­bi­li­riz...

Le­o Bus­cag­li­a

Çevrimdışı Şikaf

  • Çalışma grubu
  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 1
Yaşam
« Yanıtla #31 : 01 Aralık 2008, 10:52:15 »
Daha yüksek binalarımız, ama daha kısa sabrımız var;

Daha geniş otoyollarımız, ama daha dar bakış açılarımız var.

Daha çok harcıyoruz, ama daha az şeye sahibiz;

Daha fazla satınalıyoruz, ama daha az hoşnut kalıyoruz.

Daha büyük evlerimiz, ama daha küçük ailelerimiz;

Daha çok ev gereçleri, ama daha az zamanımız var.

Daha çok eğitimimiz, ama daha az sağduyumuz var;

Daha fazla bilgimiz ama daha az bilgeliğimiz var.

Daha çok uzmanımız, ama yinede daha çok sorunumuz;

Daha çok ilacımız, ama daha az sağlığımız var.

Çok fazla alkol ve sigara tüketiyoruz, çok savurganca para harcıyoruz,
çok az gülüyoruz, çok hızlı araba kullanıyor, çok çabuk kızıyoruz,
çok geç saatlere kadar oturuyor, çok yorgun kalkıyoruz,
çok az okuyor, çok fazla tv izliyoruz ve çok ender şükrediyoruz.

Mal varlığımızı çoğalttık, ama değerlerimizi azalttık. Çok konuşuyoruz,
çok az seviyor ve çok sık nefret ediyoruz.

Geçimimizi sağlamayı öğrendik, ama yaşam kurmayı öğrenemedik.

Yaşamımıza yıllar kattık, ama yıllara yaşam katamadık.

Aya gidip gelmeyi öğrendik, ama yeni komşumuzla karşılaşmak için caddenin
karşısına geçmekte sorunumuz var.

Dış uzayı fethettik, ama iç dünyamızı edemedik.

Daha büyük işler yaptık, ama daha iyi işler yapamadık.

Havayı temizledik, ama ruhumuzu kirlettik.

Atoma hükmettik, ama önyargılarımıza edemedik.

Daha çok yazıyoruz, ama daha az öğreniyoruz.

Daha çok plan yapıyoruz, daha az sonuca varıyoruz.

Koşuimayı üğrendik, ama beklemeyi öğrenemedik.

Daha fazla bilgiyi depolamak, her zamankinden daha çok kopya
çıkarmak için daha çok bilgisayar yapıyoruz,
ama git gide daha az iletişim kuruyoruz.

Zaman artık , hızlı hazırlanan ve yavaş sindirilen yiyeceklerin;
büyükadamlar ve küçük karakterlerin, yüksek karlar ve sığ ilişkilerin zamanıdır.

Günümüz artık , iki maaşın girdiği ama boşanmaların daha çok olduğu,
daha süslü evler, ama dağılmış yuvaların olduğu günlerdir.

Bugünler, hızlı seyahatler, kullanılıp atılan çocuk bezleri,
yok edilen ahlaki değerler, obez bedenler ve neşelendirmeden sakinleştirmeye
hatta öldürmeye kadar her şeyi yapabilen hapların olduğu günlerdir.

Vitrinlerde her şeyin sergilendiği, ama depolarda hiç bir şeyin olmadığı bir zamandayız.

Öyle bir zamanki teknoloji bu mektubu size getirebilir, siz bu içselliği ya paylaşmayı,
ya da sil tuşuna basmayı seçebilirsiniz.

GEORGE CARLİN    (ZAMAN PARADOKSU)




 

Çevrimdışı İsra

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 7482
Çevrenizi değiştirin..
« Yanıtla #32 : 13 Aralık 2008, 05:21:22 »
Bir za­man­lar bir pa­pa­ğan al­dım ve pa­pa­ğa­na ko­nuş­ma­yı öğ­ret­me i­şi­ne he­men baş­la­dım, bü­yük bir a­zim­le...

İ­ki ay bo­yun­ca her gün tam el­li de­fa, “Danny, Danny” di­yor­dum kar­şı­sın­da...

O bü­yük gün ge­le­ne ka­dar tam i­ki ay geç­ti... Pa­pa­ğa­nın bu­lun­du­ğu o­da­dan çı­kı­yor­dum ki, ar­kam­dan ba­na ses­len­di; “Danny, Danny...”

İl­ki ba­şar­mış­tım, ar­tık kim­se be­ni dur­du­ra­maz­dı. O­na bu de­fa da so­ya­dı­mı öğ­ret­me­ye ka­rar ver­dim; “C­lark, C­lark...”

­Bu de­fa yal­nız­ca i­ki yüz ke­re “C­lark” de­dik­ten son­ra öğ­ren­di...

­Son­ra çok il­ginç bir şey ol­du... Has­ta­lan­mış­tım ve i­ki gün ev­de kal­dım... Sü­rek­li ök­sü­rü­yor­dum... İ­yi­le­şir i­yi­leş­mez, ya­kın ar­ka­daş­la­rı­ma bir ye­mek ver­mek is­te­dim...

On­la­ra ko­nu­şan ku­şu­mu gös­te­rir­ken, e­ği­tim sü­re­ci­ne i­liş­kin çok ö­nem­li bir il­ke­yi öğ­ren­dim... Ku­şu par­ma­ğı­ma al­dım ve o­na “Danny
C­lark” de­dim... Fa­kat son­ra kuş ne yap­tı bi­li­yor mu­su­nuz?... Ök­sür­dü...

­Ku­şa ök­sür­me­yi öğ­ret­me­ye ça­lış­ma­mış­tım el­bet­te... Has­ta ol­du­ğum o haf­ta kap­mış­tı o­nu da... Fa­kat bu de­ne­yim, bir ku­şun bi­le çev­re­si­nin bir ü­rü­nü ol­du­ğu­nu öğ­ret­ti ba­na... İn­san­lar da öy­le­dir... İn­sa­noğ­lu­nun bey­ni­ne ne gi­rer­se, o çı­kar...

­Kö­tü bir­ta­kım a­lış­kan­lık­lar­la bü­yü­düy­se­niz, si­zi bü­yü­ten­le­re sa­kın kız­ma­yın... Şu der­si a­lın: De­ği­şe­bi­lir­si­niz... İs­te­di­ği­niz in­san o­la­bi­lir­si­niz... O­lum­suz çev­re­ni­zi de­ğiş­ti­rin ve is­te­di­ği­niz so­nu­cu a­lın­ca­ya ka­dar sab­re­din... U­nut­ma­yın, dış gö­rü­nü­şün hiç­bir ö­ne­mi yok­tur...

(...Danny C­lark)

Çevrimdışı İsra

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 7482
Ynt: Hayat
« Yanıtla #33 : 03 Ocak 2009, 03:29:11 »
Prof.Covey’in konuşmasını dinlemeye gelen annesi; arka sırada oturan iki kişinin toplantı boyunca sürekli konuştuklarını görerek çok öfkelenmiş ve “Oğlumu küçümsüyorlar” diyerek üzülmüş...

Yemek molasında oğluna, “Şunların kafasına çantamı indiresim geliyor” demiş...

Oğlu, “Anne o adam Finlandiyalı... Burada simultane tercüme yok, mecburen tercümanı yanına oturttuk” demiş...

Başkalarının düşünce ve davranışları hakkında hüküm verirken, elimizdeki veriler çoğu zaman yeterli olmuyor...

Davranışların sebebini bilmeden çok yanlış yargılara varabiliyoruz...

Covey bu örnekleri; “Aynı enformasyona farklı bakış, bizim davranışlarımızı belirler” diye özetliyor...

Buradan yola çıkarak çözemediğimiz problemler için, paradigma (zihin haritası) değiştirmenin gereğini vurguluyor...

Ve Einstein’ın bir sözünü hatırlatıyor;
“-Karşılaştığınız problemleri; o problem düzleminde kalarak çözemezsiniz...”

Çevrimdışı İsra

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 7482
Ynt: Hayat
« Yanıtla #34 : 26 Ocak 2009, 03:51:46 »
Başarının asıl sırrı coşkudur...

Evet... Burada, heyecanı da aşan coşkudan söz ediyorum ben...

Çünkü coşkulu olduklarından başarı destanları yazabilirler...

Coşkuluysanız her engeli aşabilirsiniz...

Coşku, gözünüzdeki ışıltı, yürüyüşünüzdeki salınım, elinizin kavrayışı,

arzunuzun karşı konulmaz yükselişi ve yeni düşünceler üretme enerjinizdir...

Coşkulu kişiler büyük savaşçılardır...

Azimlidir ve sarsılmaz değerleri vardır...

Tüm gelişmelerin temelinde coşku yatar...

Coşku olduğunda başarı muhakkak gelir..

Coşkunun yokluğunda ise ancak mazeret vardır...

(Walter Chrysler)

Çevrimdışı İsra

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 7482
Ynt: Hayat
« Yanıtla #35 : 02 Şubat 2009, 18:57:55 »
Zenginlik bize ne iyilik eder, ne de kötülük:

Her ikisi için de malzeme verir bize...

Ondan daha güçlü olan ruhumuz malzemeyi dilediği gibi evirir, çevirir ve kullanır; mutlu ya da mutsuz oluşunun tek sebebi ve sorumlusu kendisidir...

...
Dış varlığımız tadını ve rengini iç varlığımızdan alır; nasıl ki giysilerimiz bizi kendi sıcaklıklarıyla değil bizim sıcaklığımızla ısıtırlar:

Onu koruyup beslemektir yalnız görevleri...

Onları soğuk bir bedene giydirirseniz, soğukluğu korur ve beslerler:

Kar ve buz öyle saklanır...

...
Hiçbir şey kendiliğinden ne o kadar üzücüdür, ne de zor...

Bizim gevşekliğimiz, güçsüzlüğümüzdür ona bu niteliği veren...

Büyük ve yüksek şeyleri görebilmek için onlara göre bir ruhumuz olması gerekir; yoksa kendi çamurumuzu görürüz onlarda...

Doğru bir kürek suda eğri görünür.

Önemli olan bir şeyin görülmesi değildir yalnız, nasıl görüldüğü de önemlidir...

(Montaigne)

Çevrimdışı İsra

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 7482
Ynt: Hayat
« Yanıtla #36 : 06 Şubat 2009, 03:34:07 »
Dünyayı hayal gücü döndürür...

Yaptığımız her şey hayal kurarak başlar...

Hayat -herkes için- hayalleri gerçekleştirmek ve yapabileceğinin en iyisi, olabileceğinin en güzeli peşinde gitmektir...

Bobby Kennedy’nin sözü gibi: Diğerleri dünyaya bakıyor ve “Neden” diye soruyor...

Ben bambaşka bir dünya düşünüyor ve “Neden olmasın” diye soruyorum...

Albert Einstein

Çevrimdışı İsra

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 7482
Sevgi mi, korku mu?...
« Yanıtla #37 : 08 Şubat 2009, 04:30:09 »
Her türlü seçiminiz ya sevgi, ya korku düşüncesinden kaynaklanıyor...

Korku; daraltan, kapayan, içe hapseden, kaçan, gizleyen, biriktiren, yığan, zarar veren enerjidir...

Sevgi; genişleten, açan, yayılan, kalan, açık olan paylaşan, iyileştiren enerjidir...

Korku sahip olduklarına sımsıkı yapışır,

Sevgi sahip olduklarını paylaşır...

Korku zorba yakınlık ister,

Sevgi sevecen yakınlık...

Korku sımsıkı sarar, bırakmak istemez,

Sevgi özgür bırakır...

Korku kurutur,

Sevgi yumuşatır...

Korku saldırır,

Sevgi bağrına basar...

Her insan düşüncesi, sözü, davranışı bu duyguların birinden kaynaklanır...

Bu konuda başka bir seçiminiz yok,

Çünkü seçeceğiniz başka bir şey yok...

Ama bu iki duygudan hangisini seçeceğiniz konusunda özgürsünüz...

Neale Donald Walsch

Çevrimdışı İsra

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 7482
Ynt: Hayat
« Yanıtla #38 : 12 Şubat 2009, 06:40:35 »
Hayatını o şekilde yaşa ki; her an kendi elini
sıkabilesin ve her gün faydalı olan, hiç olmazsa bir
şey yap ki; gecelerin yaklaşırken örtüleri üzerine
çekip kendi kendine "ben elimden geleni yaptım"
diyebilesin.

W. Shakespeare

Çevrimdışı vaktileyl

  • okur
  • *
  • İleti: 72
  • söz...gümüş.sükût...altın
    • gece vakti
Ynt: Hayat
« Yanıtla #39 : 13 Şubat 2009, 00:58:25 »
Hayat silgi kullanmadan resim çizme sanatıdır. ve insanlar böyle büyürler.

unutmayın; yaşama kendimizden ne katarsak, yaşamdan onu alırız...hepsi birbirinden guzeldi teşekkürler zs2))
(استغفر الله العظيم التواب الرحيم لي ولوالدي وللمسلمين والمسلمات وللمؤمنين وللمؤمنات الاحياء منهم والاموات الى يوم الدين )


Hüzünle titreyen gönle ince bir âh dokunur,Kalbi kırık olann kalbine Allah dokunur...

Çevrimdışı İsra

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 7482
Ynt: Hayat
« Yanıtla #40 : 15 Şubat 2009, 06:23:28 »
Size bir vücut verilecektir. Onu beğenebilir ya da ondan nefret edebilirsiniz, ancak kesin olan bir şey varsa o da ömrünüzün geri kalanı boyunca ona sahip olacağınızdır.
...
Hatalar yoktur, yalnızca dersler vardır. Büyümek bir deneyim sürecidir. “Başarı” kadar “yenilgiler” de bu sürecin bir parçasıdır.
...
Bir ders öğrenilene kadar tekrar edilir. Bu ders, ta ki siz öğrenene kadar size çeşitli biçimlerde anlatılır. Ancak ondan sonra bir sonraki derse geçebilirsiniz..
...
Eğer kolay dersleri öğrenemezseniz bu dersler giderek zorlaşırlar. Dışsal problemler içsel durumunuzun kesin bir yansımasıdır. İçsel engelleri ortadan kaldırdığınız zaman dış dünyanız değişir. Acı, evrenin sizin dikkatinizi çekme şeklidir.
...
Diğer insanlar yalnızca sizin aynanızdırlar. Diğer bir kişinin bir yönü sizin kendinizde sevdiğiniz ya da nefret ettiğiniz bir yönünüzü yansıtmadıkça onu sevmeniz ya da ondan nefret etmeniz mümkün değildir.
...
Hayatınız size bağlıdır. Hayat size tuvali sunar, resmi siz yaparsınız. Hayatınıza sahip çıkın, yoksa başkası sahip çıkacaktır.
...
Daima ne isterseniz onu alırsınız. Bilinçaltınız kendinize çektiğiniz enerjileri, deneyimleri ve insanları doğrulukla belirler, dolayısıyla ne istediğinizi bilmenin en güvenilir yolu neye sahip olduğunuzu görebilmektir. Kurbanlar yoktur, yalnızca öğrenciler vardır.

Cherie Carter

Çevrimdışı İsra

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 7482
Ynt: Hayat
« Yanıtla #41 : 17 Şubat 2009, 04:06:08 »
Doğru ve iyi olanı bilmek ile doğru ve iyi olanı yapmak arasındaki en önemli bağlantı doğru ve iyi olanı yapacak bir karaktere sahip olmaktır...

Eğer karakter gelişmemişse tahsil işe yaramıyor...

Unutmayın ki; savaş çıkaranlar, banka hortumlayanlar, komşu cinayetleri hep okumuş, tahsilli adamlardan çıkmıştır...

O yüzden bir insanı ahlaken yetiştirmeden sadece zihnen eğitmek;
topluma bir bela kazandırmaktır...

Russel Gough

Çevrimdışı İsra

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 7482
Ynt: Hayat
« Yanıtla #42 : 24 Şubat 2009, 03:19:03 »
Herkes aslında yalnızdır...

Ve anlaşılmak ister, ama hiçbir zaman bir başkasını tümüyle anlayamayız...

Ve hepimiz bizi çok sevene bile bir parça yabancı kalırız...

Acımasız olanlar güçsüzlerdir...

Sevecenlik yalnızca güçlülerden beklenebilir...

Korkuyu bilmeyenler gerçekte yürekli değildir...

Çünkü yüreklilik, düşlenebilene karşı koyma gücüdür..

İnsanları çocukmuş gibi görürseniz...

Onları daha iyi anlayabilirsiniz...

Ne denli yaşlı ya da etkileyici olurlarsa olsunlar...

Çünkü çoğumuz hiçbir zaman büyümeyiz...

Yalnızca boyumuz uzar...

Mutluluğa ancak beynimizi ve yüreğimizi gücümüz yettiğince etkinleştirdiğimizde ulaşırız...

Hayatın amacı önemli olmaktır...

Saygın olmak... Sevmiş olmaktır...

Leo Rosten

Çevrimdışı İsra

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 7482
Ynt: Hayat
« Yanıtla #43 : 02 Mart 2009, 09:47:07 »
Beraber yaşayan insanların birbirini iyice anlaması gerektiğini iddia etmek yanlış bir anlayıştan doğar...

Anlaşılmak çok az insana nasip olan bir lükstür; hele en iyi ve en derin şeyler hayatta hep yanlış anlaşılır...

Biz bu dünyaya anlaşılmak için değil, anlamak için geldik...

Anlaşılmamanın üzüntüsünü duyacağımız yerde, bütün ruhumuzla başkalarını anlamaya çalışsak, hayat daha güzelleşir...

Zaten çoğu zaman biz bile kendimizi anlayamazken, başkaları nasıl anlayabilirler?...

F.W.Foerster

Çevrimdışı İsra

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 7482
Ynt: Hayat
« Yanıtla #44 : 07 Mart 2009, 03:23:38 »
Düşündüğünüz, inandığınız güvenle beklediğiniz her şey mutlaka gerçekleşir.

Gerçek huzur hayatın bolluğunu fark etmektir.

Kötü olan para değil parayı çok sevmek...

Onu bütün iyiliklerin önünde tutmaktır.

Cimrilik veya fakirlik bir erdem değildir...

Cimriler zenginleşiyor gibi görünseler de sevgiyi bulana dek fakirdirler...

Kendimizi neye bağlarsak ne olduğumuzu düşünürsek öyle oluruz.

Asıl zenginlik ruhsaldır...

Tüm iyiliğin kaynağının varlığından haberdar olma insanı zengin kılar.

Jack Ensign Addington