Gönderen Konu: dinii islam  (Okunma sayısı 3464 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı ebuzerr

  • okur
  • *
  • İleti: 72
dinii islam
« : 23 Temmuz 2006, 16:23:00 »

HİDAYETE TABİ OLANLARA SELAM OLSUN
 

İslâm:

İslâm dini son ve ekmel bir dindir. Hazret-i Allah’ın katında makbul olan, seçip beğendiği, rızâsının, hoşnutluğunun olduğu din İslâm’dır.

“Allah katında din İslâm’dır.” (Âl-i imrân: 19)

İslâm dini Allah-u Teâlâ’nın râzı olduğu ve ondan başkasını kabul etmediği bir dindir.

Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde:

“Bugün sizin dininizi kemâle erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak İslâm’ı beğendim.” buyuruyor. (Mâide: 3)

İslâm’dan yüz çevirip bir başka din arayan kimse, faydalıyı kaybedip büyük bir zarara düşmüştür.

Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde kendisine inanan ve Resul’ünü tasdik eden kullarına; İslâm’ın bütün hükümlerini benimsemelerini, buyruklarını uygulamalarını, yasaklarını terketmelerini emir buyuruyor:

“Ey iman edenler! Hep birden tam bir teslimiyetle İslâm’ın sulh ve selâmetine girin.” (Bakara: 208)

Allah-u Teâlâ’ya gerçek mânâda teslim olun, hem dışınızla hem içinizle O’na itaat edin. İslâm’a bir başka şeyi karıştırmayın.

İslâm bir bütündür. Hükümlerinden hiçbiri birbirinden ayrılmaz.

Ayrıca bu Âyet-i kerime müminleri ittifak ve ittihada dâvet etmekte, tefrikadan bölücülükten şiddetle sakındırmaktadır.

İslâm dini Allah-u Teâlâ’nın emridir ve Hazret-i Adem Aleyhisselâm’dan beri gelir.

Bu din Allah’ın kullarına hüccetidir. Bu dinin kitabı olan Kur’an-ı kerim ise; Allah-u Teâlâ’nın emir ve nehiylerini vaz eden ilâhi bir kitap, Rabbani bir hitaptır.

Hazret-i Allah Kelâm-ı kadim’inde Resul’üne hitap ederek şöyle buyurur:

“Gerçekten bu Kur’an insanları en doğru yola götürür ve sâlih amellerde bulunan müminlere de kendileri için büyük bir mükâfat olduğunu müjdeler.” (İsrâ: 9)

Bu dinin elçisi Hazret-i Muhammed Mustafa -sallAllahu aleyhi ve sellem- ise Hazret-i Allah’ın yeryüzündeki mahlûkatına bir merhametidir, lütfudur. Onunla kullarına rahmet eder.

“Andolsun ki, Allah müminlere büyük bir lütufta bulunmuştur. Çünkü onlara Allah’ın âyetlerini okuyan, kendilerini tertemiz yapıp arıtan, Kitap ve hikmeti öğreten kendi içlerinden bir peygamber göndermiştir.” (Âl-i imrân: 164)

Allah-u Teâlâ’nın varlığına, birliğine inanan, Hazret-i Muhammed Aleyhisselâm’a, getirdiğine ve onun sünnet-i seniye’sine gönülden inanıp teslim olanlara mümin denilir.

Âyet-i kerime’de:

“Siz beşeriyet için meydana çıkartılmış en hayırlı bir ümmetsiniz. İyiliği emreder kötülükten vazgeçirmeye çalışırsınız ve Allah’a inanırsınız.” buyuruluyor. (Âl-i imrân: 110)

Hazret-i Allah’a, Kitabullah’a ve Resulullah’a gönülden inanmak ve iman etmek bu imanın icabı olarak da güzel ahlâk sahibi olmak, amel-i sâlih işlemek, işte mümin olmanın vasfı budur.

Bu ilâhi düstura riâyet edip ahlâkî fermanlara uygun hareket edenler, ahlâkın yüksek payesine vâsıl olarak hürmete lâyık bir millet olmuşlar, allâmeler ve en yüksek medeniyetin yetiştirebileceği en büyük insanlar vücuda getirebilmişlerdir.

Dünya tarihinde eşi ve emsali görülmemiş bir insanlık göstermişler, muazzam ve muhteşem devletler kurmuşlar, adaletli hükümdar, kumandan ve idareciler yetiştirmişler, Allah’ın dinini yaşamak ve yaymak için can ve mal vermişler, her alanda insanlık âlemine yeni buluşlarla, keşiflerle örnek olup, her alanda hayırlı hizmetler vermişler, hülasa insanlığa medeniyeti öğretmişlerdir.

Güzel ahlâkı, fazilet ve meziyeti, edep ve hayâyı, hürmet ve saygıyı, sevgi ve merhameti, hak ve adaleti, nezaket ve nezafeti, fitne ve fesattan uzak durmayı, birlik ve beraberliği öğretmişlerdir.

Zira onlar Hazret-i Resulullah’a tam iman etmiş, ona ve getirdiği Hazret-i Kur’an’a gönülden teslim olmuşlardır, onunla hemhaldirler.

“Andolsun ki Resulullah sizin için, Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı arzu edenler ve Allah’ı çok zikreden kimseler için güzel bir numunedir.” (Ahzâb: 21)

O Resulullah Aleyhisselâm ki insanlık alemine, İslâmiyeti, insaniyeti öğretmiş, şirk ve dalâlet içinde yüzen beşeriyeti hidayet ve saâdete kavuşturmuştu.

Zulüm yerine adâlet, bedevilik yerine medeniyet, cehalet yerine ilim ve fazilet, sefalet yerine asalet ve bereket gelmişti. İnsanlık âlemine hem dünya saadetinin hem ahiret selametinin kapılarını açtı.

İşte o müstesna Hatemü’l-Enbiya Resulullah Aleyhisselâm sosyal adaleti tesis eden, güzel ahlâkı tamamlayan bir hâl ile insanlığa yaratılış gayesine matuf güzellikleri öğretti. İlim, irfan, edep, ahlâk, fazilet ve ismet gibi erdemleri ve İslâm kardeşliğini yaşayıp yaşattığı gibi, her alanda; tıp, astronomi, ekonomi, matematik, fizik, kimya, tarih ve bütün alanlarda örnek oldu. Bilinmeyenleri öğretti. Bugün ilim onun 1400 yıl önceki beyanlarını yeni keşfediyor.

Ahlâkı hamide denilen güzel ahlâkı getirdi. Edep, hayâ, hilm, cömertlik, şükür, merhamet, af ve müsamaha gibi güzel huyları, dürüst olmayı, doğruluğu, yalan konuşmamayı, söz verilince durmayı, emanete hıyanet etmemeyi, ahlâkı, kalp temizliğini öğretti.

Kibirden kaçınmayı, tevazu sahibi olmayı, aza kanaat getirmeyi, sabırlı olmayı, tevekkül etmeyi, söz taşımamayı, gıybet etmemeyi, adaleti gözetmeyi, zekâtı ve öşürü vermeyi, haram yememeyi, fuhuş ve zinâdan, kumar ve içkiden, hırsızlık ve arsızlıktan, riyâ ve gösterişten, hülasa kötülüklerin cümlesinden kaçmayı öğretti.

Ana-babaya itaat etmeyi, her zaman hüsn-i zan beslemeyi, iyi davranışlarda bulunmayı, din ve vatanı için can ve malın verilmesi gerektiğini öğretti.

Ahkâm-ı ilâhi’ye sımsıkı sarılmayı, sünnet-i seniye’ye ittiba etmeyi, imandan taviz vermemeyi, İslâm’ın beş şartı olan; Namaz, Oruç, Hac, Zekât ve Şehadeti öğretti.

Komşusu aç iken tok yatmamayı, hediyeleşmeyi, akrabayı ziyaret etmeyi, muhtaçlara yardım etmeyi, fakirleri okşamayı, yetimlere iyilik etmeyi öğretti.

Âyet-i kerime’de şöyle buyuruluyor:

“O peygambere uyun ki doğru yolu bulasınız.” (A’raf: 158)

Hazret-i Resulullah en güzel örnektir, onu örnek alan kurtulmuştur.

Allah-u Teâlâ’ya kul ve Resulullah Aleyhisselâm’a ümmet olabilmek için; O’nun emirlerine itaat, nehiylerinden içtinap etmelidir. Ve Resulullah Aleyhisselâm’ın ahlâkı ile ahlâklanmak, tabiatı ile tabiatlanmak gerekiyor. İslâm laf işi değildir. İmandan sonra hemen amel-i sâlih geliyor.

Âyet-i kerime’de:

“İman edenler ve amel-i sâlih işleyenler.” buyuruluyor. (Asr: 3)

Resulullah Aleyhisselâm Hadis-i şerif’lerinde şöyle buyuruyorlar:

“Allah sizin suretlerinize ve mallarınıza bakmaz, kalplerinize ve amellerinize bakar.” (Müslim)

İlâhî hükümlere riâyet ettikçe insan her zaman faziletlidir, neciptir. Çünkü mükerrem olarak yaratılmıştır.

Fakat dinden saparsa, nefsine uyarsa, şeytana tâbi olursa, artık onun Hazret-i Allah ile, Resulullah Aleyhisselâm ile ilgisi kalmaz. O necip dediğimiz millet bu faziletlere sahip idi. Biz bu faziletleri bıraktık da bu hâle düştük.

Bu necip İslâm milleti nereye gidiyor. Bu hâl İslâm’a yakışmaz, bu güzel vatana gitmez. Kendimize gelmemez, asâletimize dönmemiz, Hazret-i Allah’a yönelmemiz gerekir. Onun için böyle olmaktansa böyle olmamak daha hayırlıdır.

Eğer Hazret-i Allah’a, Kitabullah’a, Resulullah’a dönersek, tevbe edersek, yine bu fazileti yakalayabiliriz. Dünyada huzur ve saâdetiyle yaşarız, ahirete de iman selâmetiyle geçebiliriz. Orası ebedî bir saâdet yurdudur.

Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde:

“Halidine fiha ebedâ” buyuruyor. “Orada ebedî olarak kalacaklardır.”

Ecdadımız dinleri ve vatanları için nasıl çalışmışlar?Nasıl sadakat göstermişler?Eğer biz de o vatanın çocuğu isek onların yaptığını yapmamız lâzımdır.

Binaenaleyh; İslâm milletinin bugünkü âkıbetinden kurtulması, tekrar eski şevketine kavuşabilmesi Hazret-i Allah’ın emir ve yasaklarına boyun eğip, Cenâb-ı Fahr-i Kâinat -sallAllahu aleyhi ve sellem-Efendimiz’in Sünnet-i seniye’sine sımsıkı sarılmakla mümkün olacaktır.

Hazret-i Allah’ın emirlerine riayet, nehiylerinden ictinap Resulullah Aleyhisselâm’a tâbi olmak ve güzel ahlâka nail olmaktır. Yani önce iman-ı kâmil, akabinde güzel ahlâk...

İslâm tarihinde iman-ı kâmil ve güzel ahlâk örnekleri sayılamayacak kadar çoktur.

Çevrimdışı Mstfx67

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 354
dinii islam
« Yanıtla #1 : 23 Temmuz 2006, 22:14:01 »
Allah razi olsun
BA$KASININ AYIBINI SÖYLEMEYi DÜSÜNDÜGÜN ZAMAN NEFSININ AYIBINI hATIRLA!!!