Bayan Smith doktorunun bekleme odasında otururken odaya küçük bir erkek çocuğuyla annesi girdi.Çocuk hemen Smith'in dikkatini çekti:çünkü çocuğun tek gözü sargılıydı ve durumundan hiç rahatsız olmamasına şaşırdı,annesinin peşinden yürümesini izledi.Çocuk sessizce oturdu.Koltuğun kolluğunda askerleriyle oynuyordu.Sonra yavaşça yere indi ve orda oyununa devam etti.Smith çocuğa gözüne ne olduğunu sordu.Çocuk bir süre düşündü ve gözündeki sargıyı kaldırdı;"Gözüme birşey olmadı.Ben korsanım!"dedi.Bayan Smith'in orada bulunma sebebiyse araba kazası sonucu bir bacağını kaybetmesiydi.O gün protez takılıp takılamayacağına karar verilecekti.Bacağının kesilmesine çok üzülmüştü.Düşündüğünde bacağının kesilmesinin hayatını etkilememesi gerektiğine karar veriyor ama duygularını bir türlü denetim altına alamıyordu.Doktoru kendisini sağlam olarak gözünde canlandırmasını istiyordu ama bunu birtürlü sağlayamıyor ve bu acı olayı kabullenemiyordu."Korsan"kelimesi Smith'in bir anda hayatını değiştirdi.O anda kendisini korsan gemisinde gösterişli şekilde duran Long John Silver gibi gördü.Bacaklarından biri takmaydı.Şiddetli rüzgar ceketini ve saçlarını savuruyordu.Fırtınanın şiddetiyle geni bir o yana bir bu yana sallanıyordu.Ama o dimdik ayakta duruyordu.O an sakat sembolü yerine bu sembolü seçti.Oyuncaklarıyla oynamakta olan çocuk onu etkilemişti.Birkaç dakika sonra hemşire kendisini çağırdı.Koltuk değneklerine uzandı,ayağa kalkıp dengesini kazanmaya çalışırken küçük çocuk "Hey bayan!Bacağınıza ne oldu?" dedi.Çocuğun annesi bu sorudan dolayı çok utandı.Bayan Smith bir an için kesik bacağına baktı ve gülümseyerek "Hiçbirşey!"dedi"Ben de korsanım"