Bugün günlerden Cuma güzel bir gün güzel bir sabah sonrası günler yazı gösterdikçe artık içimiz biraz daha kıpır kıpır biraz daha neşe dolu. Bunun sebebini bilen var mı? Çünkü yaşamayı seviyoruz sevmeyi nefes aldığımızı hissediyoruz. Mutluyuz çünkü sağlıklıyız, huzurluyuz, kısacası yaşıyoruz. Dimi ama sadece yaşıyoruz. Nasıl yaşadığımız önemli mi sanki önemli olan yaşadığımız. Evet nedendir bilmiyorum ama bu sevinç beni biraz daha hayata bağlıyor. Hayata tutunmayı biraz daha sağlamlaştırıyor. Bir amacınız bir hedefiniz varsa o zaman başka daha başka oluyorsunuz. Düşünsenize bir de çocuğunuz evladınız sizin gelişinizi her akşam bekleyen bir melek varsa o zaman bırakın yaşamayı nefes almanız bile mükemmel geliyor. En kötü şeyler hiç yokmuş gibi geliyor. Kendi kendinize diyorsunuz ki bu benim canımın bir parçası sana ait bir şey her şeyiyle senin ilgini, sevgini, şefkatini bekleyen bir melek. Evet tek kelime ile bir melek sadece annesinin kuzusu, prensesi bir melek. Sabahları yüreğiniz burkularak onu bırakırsınız ona daha iyi bir gelecek sağlamak için… Bütün gün aklınızdan hiç çıkmaz gözlerinin o inanılmaz gülüşü… İçiniz gider ona sıkıca sarılmak için… İşin stresinden hayatın bazen omuzlarınıza fazla yük bindini hissedersiniz ama elinizden bir şey gelmez mecbur kalırsınız yapmaya yorulsanız da yaşarsınız inadına. Bazen gücünüzün bir gün biteceğini bile bile yaşarsınız. İşte o zaman anlarsınız hayatın sizi nasıl yıprattığını nasıl yok etmek istercesine savaş açtığını anlarsınız. Ama bazen de bu yaptıklarından bir haz alırsın bir mutluluk duyarsın tüm olumsuzluklarına rağmen. Hayatınızdan bahsederken sevdiğinizden söz etmek bile size mutluluk verir. Acı ve tatlı günlerinizi anarak. Kötü günlerinizde kimseyi istemezsiniz yanınızda sadece dünyada tek kalmak istersiniz. Herkese küsersiniz, yaşama bile… Her şey boş gelir o an size. O günlerde meleğinizi bile istemezsiniz yanınızda çünkü ona zarar vereceğinizden korkarsınız, ürkerek konuşursunuz onunla. Üzüleceğinden size kırılacağından korkarsınız. Mutlu olduğunuz günler yok mu? O zamanları dile getirmek kolay mı sanıyorsunuz. Hani derler ya anlatılmaz sadece yaşanır… bizimkisi de öyle işte…
Saatler ilerliyor zaman öyle hızlı geçiyor ki bazen takip etmek isteriz ama bunu asla başaramayız. Birazdan akşam olacak uçarcasına yetişeceğim arabaya eve 1 dakika daha erken gideyim diye. Trafiğe takılırsın o zaman nefret edersin insanlardan… Uzun yolu aldırmazcasına yürümek istersin sadece yürümek. Bak işte bir gün daha bitiyor. Bir gün daha kayboldu hayatımızdan. O zaman bir kez daha anlarsınız dünü yaşayamayacağımızı bugünü yaşamalıyız. Belki de yarını yaşayamayacağız. Nasıl yaşarsak yaşayalım soluduğumuz havanın kıymetini bilelim. Hayat elimizden gittiğinde o zaman demeyelim keşke şöyle yaşasaydım diye…
HAYATIMIZDA HİÇ KEŞKELER OLMAMASI DİLEĞİYLE…