Gönderen Konu: Hayatınızın degerını bılın !  (Okunma sayısı 2850 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Abi-hayat

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 116
    • http://www.sadakat.net
Hayatınızın degerını bılın !
« : 25 Mart 2005, 20:59:00 »

Genç adam yogun is temposundan iyice bunalmisti.
Vakit aksama yaklasiyordu, ama mesai kavramina çok yabanci oldugu için evine ne zaman gidecegi belli degildi.

Basini iki elinin arasina aldi, gözlerini sikica kapadi.
Çok para kazaniyordu. Yöneticiydi, birçok insanin imrenerek baktigi bir konumdaydi.



Ama yasadigi hayati, hayat olarak görmüyordu.
"Bu ne biçim hayat böyle!" diye söylendi kendi kendine.



Hafta sonlarinda dahi evine gidemiyordu.
Toplantilar, is seyahatleri,yazismalar ve kosusturmacayla geçen bir hayat.



Ailesine, çocuklarina vakit ayiramiyordu.
Pek çok yakin dostunun adini dahi unutmustu.

Bu karamsarlik içinde kivranirken, birden çekmecesindeki küçük radyosu aklina geldi. Radyoyu açti. Yayinlanan müzik parçasi ile biraz rahatladigini hissetti. Müzigin ardindan yasli bir adamin konusmasiyla gayri ihtiyari radyoyu kapatmak istedi.



Ama birden durdu. Ilginç bir teoriden bahsedecegini söylüyordu yasli adam.
"BIN MISKET TEORISI"ni anlatacakti. Merakla dinlemeye basladi.



"Birgün oturdum ve biraz aritmetik yaptim.
Ortalama bir kisinin yetmis bes yasina kadar yasadigini varsaydim.

Biliyorum, bazilari daha çok, bazilari da daha az yasar.
Ama biz yetmis bes sene yasadigini düsünelim.



Bir yilda 52 hafta oldugu için, 75'i 52 ile çarptim ve ortalama ömre sahip bir insanin tüm
hayatinda yasayacagi Cumartesi sabahi sayisi olarak 3900 rakamina ulastim.

Þimdi beni iyi dinleyin. En önemli kismina geliyorum.
Bütün bunlari ayrintili olarak düsünmeye elli bes yasinda baslamistim.

Yaptigim hesaba göre bu yasa kadar 2180'in üzerinde Cumartesi yasamistim. Ve eger yetmis bes yasina kadar yasarsam, yasayacagim Cumartesi sayisi sadece bin adet olacakti.



Bir oyuncak dükkânina gittim ve elindeki tüm misketleri aldim.
1000 adet misketi bir araya getirmek için üç tane daha oyuncakçi dükkânini ziyaret ettim.



Bunlari eve getirdim ve atölyemdeki radyomun yaninda duran büyük,
seffaf bir kavanozun içine hepsini doldurdum.

O günden sonra, her Cumartesi kavanozdan bir tane aldim.
Misketlerin azaldigini gördükçe, hayatimdaki önemli seyleri daha fazla
DÜÞÜNME ye baslamistim.



Anladim ki, dünyadaki zamanimin akip gittigini seyretmek kadar
önceliklerimi düzene koymama hiçbir sey yardim edemez.

"Yasli adamin anlattiklari öylesine etkiliydi ki, genç isadami adeta dünyadan kopmus, radyoya kilitlenmisti.
Yasli adam su cümlelerle konusmasini tamamladi:



"Programi kapatmadan önce simdi size son birsey daha anlatacagim.
Bu sabah, kavanozun içindeki son misketi de aldim.
Eger önümüzdeki Cumartesiye kadar yasarsam, bana biraz daha zaman verilmis olacak.
Unutmayin, hepinizin kullanabilecegi en önemli sey, biraz daha fazla zamandir."



Farkinda misiniz bilmiyorum ama bizi mesgul eden o kadar oyun var ki..
Önemli ya da önemsiz..
Ama biz bunlarin arasinda kaybolup gittigimizi farkedemiyoruz bile..



Isin garibi farkettigimiz anda "su isimi de bitireyim ondan sonra..."
diye erteliyoruz.. dimi??



Hadi arkaniza yaslanin..derin bir nefes alin..
Hayatinizda önemli olan dostlarinizdan birisinin telefonunu çaldirin..



Vede civil civil sesinizle "ALO.." deyin.. gülümseyin..
Mutluluklarinizin kalici ve bulasici olmasi dileklerimle...
« Son Düzenleme: 28 Mart 2009, 01:47:38 Gönderen: moderatör »
.