Sevgili büyükler, hafızanızı bir yoklayın, çocukluğunuzdan geri kalan hatıralar içinde bayram günlerinin yerinin çok daha fazla olduğunu göreceksiniz. Babanızın elinden tutup bayram namazına gitmiş, yeni elbiseler giyip el öpmüştünüz. Şimdi el tutma sırası sizde.
Yani babalar ve annelerde. Bölgenizde havalar müsaitse çocuklarınızın hasta olmasından endişe etmiyorsanız onları “Yarın ben oğlumla, kızımla bayram namazına gideceğim.” diyerek hazırlayın. Onların sıkılacağını düşünerek çok erkenden gitmeyin. Ama cami dışında kalarak da üşümeyin. Çocuklarınız bu tatlı anı uzun süre unutmayacaklardır.
Çocuğa verilen bayram harçlıklarını kullanma hakkı çocuğa aittir. Fakat harcama becerisi konusunda baskı yapılmadan çocuk yönlendirilebilir.
Bayram yerleri çocuklarla şenlenmeli. Kırık da olsa tahteravalliler, eski de olsa salıncaklar çocuk kahkahalarıyla dolmalı parklar.
Eller öpülmeli, büyükler ziyaret edilmeli. Sıla-i rahm dediğimiz akrabaların, tanıdıkların ziyaret edilmesinde ihmal edilmemeli. Hele ebeveynlerimiz ahirete irtihal etmiş ise onların hayatta olan arkadaşları, dostları ziyaret edilmeli, vefa duygusuna uygun davranılmalıdır.
Sohbetlerimiz Allah rızası için olmalı. Gittiğimiz yerlerde konuşmalarımızda “sahici” olmalıyız. “Ee, daha daha nasılsınız!”lar millet olarak ne kadar kuruduğumuzun, birbirimize karşı aslında ne kadar ilgisizleştiğimizin ifadesidir.
kaynak:
Zaman gazetesi Ailem dergisi Sayı: 160
Bölüm: Kurban ve Çocuk