Gönderen Konu: Herkesle dostluk kurmak  (Okunma sayısı 6050 defa)

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı İsra

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 7482
Herkesle dostluk kurmak
« : 30 Kasım 2009, 03:53:05 »

Herkesle iyi geçinmek, sâlih, iyi kimselerle de dost, arkadaş olmak dinimizin emridir. Hadîs-i şerîfte; (Kişinin dini, arkadaşının dini gibidir, o halde kiminle arkadaşlık edeceğinize çok dikkat edin) buyurulmuştur.

İmâm-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki:

“Mü’minin kâfiri sevmesi üç türlü olur. Birincisi, onun küfrünü beğenir. Bunun için sever. Bu muhabbet yasaktır. Çünkü, onun dîninden râzı olmuştur. Küfrü beğenen kâfir olur. Böyle muhabbet, îmânı giderir. İkincisi, herkesle iyi geçinmek için, kâfire dost görünmektedir. Bu muhabbet memnû, reddedilmiş değildir. Üçüncüsü, ikisi ortasıdır. Onlara meyleder, yardım eder. Dîninin bâtıl olduğunu bilerek, akrabâlık, iş arkadaşlığı sebebi ile dostluk yapar. Bu muhabbet küfre sebeb olmaz ise de, câiz değildir. Çünkü bu muhabbet, zamânla dînini beğenmeye sebep olur.”

Müslüman, gayr-i müslim kim olursa olsun herkesle iyi geçinmeli ve sâlih, iyi kimselerle de dost, arkadaş olmaya çalışmalıdır. Hadîs-i şerîfte;
(Çok dostunuz olsun! Çünkü Rabbiniz hayâ sâhibidir, kerîmdir. Kıyâmette dostları arasından, din kardeşlerinin içinde bulunan kuluna azâp etmekten hayâ eder) buyuruldu.

ONU HAYIRLA AN!..

Ahmet Siyâhî hazretleri oğluna hitaben buyurur ki:

“Ey oğul! Eğer sana hakîkî dost arkadaş lâzım ise, Allah için sevenlerle beraber ol. Böyle kimselerden dostluk ve kardeşlik bağı kurduğun kimseye, muhtaç olduğunda ihtiyacından fazla malın varsa ver. Yahut onu kendinle beraber tut veya kendine tercih et. Beraber olduğunuzda ve arkasından ayıplarını ört ve gizle. Kusûru olduğunda sabır ve tahammül et. Hayatta iken ve vefât ettiğinde onu hayırla an.”

Şeytân, insana kötü arkadaş vasıtası ile günah işletir. Bu sebeple, arkadaş olacak kimseleri iyi seçmeli, herkesle dost olmamalıdır. İyi geçinmek ayrıdır, dost olmak farklıdır. Akıllı, ilim sahibi, iyi ahlâklı, doğru sözlü, cömert olan, fâsık olmayan kimselerle arkadaş olmalıdır. Hazret-i Ömer buyuruyor ki:

“Sâdık dost bul ve onların arasında yaşa! Dürüst ve samimi arkadaşlar, genişlikte süs ve ziynet; darlıkta yedek sermayedirler. Dostunun sana düşen işini güzelce gör ki, lüzumunda sana daha güzeli ile karşılıkta bulunsun. Kötü insanlarla düşüp kalkma, onlardan kötülük öğrenirsin. Onlara sırrını verme, ifşâ ederler. İşlerini, Allahtan korkanlara danış ve onlarla istişâre et.”

Ebû Bekr-i Dükkî hazetlerine;

-Kiminle dost olalım? diye sual edilince;
-Senin her hâlini bilen, kendisinden emîn olduğun, kendisinden bir şeyi saklamak lüzûmunu duymadığın, aranızda hiçbir şeyin saklı bulunmadığı kimse ile dost ol cevabını verir.

Şakîk-i Belhî hazretleri, talebesi Hâtim-i Esam hazretlerine, kendisinden neler öğrendiğini sorunca;

“Efendim çok şey öğrendimse de, bunlardan sekiz tanesi bana kâfi geldi. Bunlardan birincisi, insanlara baktım, herkes bir şeyi seçmiş, onu sevmiş gördüm ve bu sevgilerin çoğu, onlara ölüm yatağına kadar, bâzıları öldüğü vakte kadar, bâzıları da mezara girinceye kadar, arkadaşlık ediyor ve sonra onları yalnız ve zavallı olarak bırakıp ayrılıyorlar. Onunla berâber kimse mezara girmiyor, dert ortağı olmuyor. Bu hâli görünce, düşündüm ve kendime dedim ki, dünyâda öyle dost seçmeliyim ki, mezara benimle gelsin, bana orada arkadaşlık etsin. Aradım, taradım, Allahü teâlâya yapılan ibâdetlerden başka, böyle sâdık bir sevgili bulunmadığını gördüm. Dost olarak onları seçtim ve onlara sarıldım” cevabını verir.

İYİLERLE ARKADAŞ OL!”

Netice olarak kişi, dünyâ ve âhirette sevdikleri ile beraber olur. Onun için iyilerle arkadaşlık etmeye çalışmalıdır. Allahü teâlâ çoğu zaman, bir sevgili kulunun kalbinde, bir kimseye muhabbet görür de, onun hürmetine buna merhamet ederek sevdiği kullar arasına ilhâk eder. İmâm-ı Şâfiî hazretlerinin buyurduğu gibi:

“Sâdık dost, arkadaşının hüzün ve sevinçte ortağı olandır. Sâdık dost, arkadaşının ayıplarını görünce ihtar eder, ifşâ etmez. Bütün düşmanlıkların aslı, kötü kimseler ile dostluk etmek ve onlara iyilik yapmaktır.”

Osman Ünlü

Çevrimdışı Hâsıl-ı Kelam

  • Moderatör
  • yazar
  • *****
  • İleti: 678
Ynt: Herkesle dostluk kurmak
« Yanıtla #1 : 30 Kasım 2009, 13:09:42 »
Allah razı olsun
Nefsinle değil, kalbinle düşün ve karar ver!

Çevrimdışı alıntı

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 30
Ynt: Herkesle dostluk kurmak
« Yanıtla #2 : 01 Aralık 2009, 10:30:39 »
Allah razı olsun bu güzel öğütler için..

Çevrimdışı ihvan

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 2399
Ynt: Herkesle dostluk kurmak
« Yanıtla #3 : 01 Aralık 2009, 12:40:50 »

fasulye

  • Ziyaretçi
Ynt: Herkesle dostluk kurmak
« Yanıtla #4 : 01 Aralık 2009, 14:18:35 »
Birbirinden bilenen iki bıçaktan bir diğerinin derdi ne ...demi.

Çevrimdışı İsra

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 7482
“Öyle bir dost seçmeliyim ki...”
« Yanıtla #5 : 28 Aralık 2009, 03:29:25 »
Sâdık dost, arkadaş aramalı, böyle bir dost bulunca da ona gereken hürmeti, saygıyı göstermeli, kıymetini bilmeli, hizmette kusûr etmemelidir...

İnsan, kendisine, dünya ve âhiret zararlarından koruyacak iyi bir arkadaş, dost seçmelidir. Böyle bir dost bulunca da, onun kıymetini bilmeli, edeblerine dikkat etmeli, ona saygılı davranmalıdır. Aybını görmemeli ve hiç kimseye söylememeli, hattâ unutmalıdır! Onunla tartışmamalı, kalbini kırmamalıdır. Ancak herkesle de dost olmamalı, emin olanlarla arkadaş olmalıdır. Emin olanlar, Allahü teâlâdan korkanlardır.
İmâm-ı Muhammed Bâkır hazretleri, oğlu Câfer-i Sâdık hazretlerine hitaben;

“Ey evlâdım! Fasıklarla arkadaşlıktan çok sakın. Böyle insanlar seni bir lokmaya değişebilir. Cimrilerle dost olmaktan da sakın. Zîrâ çok ihtiyâcın olduğu bir zamanda az bir şey vermekten çekinirler. Yalancılarla dost olma, sana dost görünüp konuşur, ayrılınca hâli değişir. Ahmaklarla dostluk, arkadaşlık kurma, onlar, sana iyilik yapıyorum zannederek kötülük yaparlar. Akrabâyı ziyâreti terk edenle de dost olma. Çünkü, Kur’ân-ı kerîmin üç yerinde böyle kimseyi lânetlenmiş gördüm” buyurmuştur.

GAFİL O KİMSEDİR Kİ!..

Süfyân-ı Sevrî hazretleri buyuruyor ki:

“Bir kimsenin, duâ ederken yalnız kendisine duâ edip, ana-babasına ve diğer Müslümanlara duâ etmemesi, Kur’ân-ı kerîm okumayı bildiği halde her gün en azından yüz âyet okumaması, câmiye girdiği halde iki rekat olsun namaz kılmadan çıkması, kabristandan geçtiği halde mevtâlara selâm vermemesi, bir yerde yalnız olarak yaşıyorsa, cumâ günü şehre geldiği halde cumâ namazı kılmaması, bulunduğu beldeye bir âlim geldiği halde, onun ilminden hiç istifâde edememesi, bir kişi ile dost olduğu halde ismini öğrenmeden ayrılması, bir tanıdığı kendisini dâvet ettiği halde dâvetine gitmemesi, gençlik çağı büyük bir fırsat olduğu halde o zamanını boşa geçirmesi, kendisi tok ve komşusunun aç olduğunu bildiği halde, ona bir şeyler vermemesi o kimsenin gafletindendir.”

Yahyâ bin Muâz-ı Râzî hazretleri;

“Senden meydana gelen bir hatâ sebebiyle seni özür dilemeye mecbur eden, berâber olduğunuzda kendisine müdârâ etmen icâbeden ve kendisine, ‘Allahü teâlâya duâ ettiğinde beni de hatırla’ demeye ihtiyaç duyduğun kimse, hakîkî dost olamaz” buyurmuştur.

Bekir bin Abdullah el-Müzenî hazretleri bir talebesine şöyle nasîhat eder:

“Biri ile arkadaş olduğun zaman bâzı hususları yerine getirmen gerekir. Berâber olduğunuzda, şâyet onun ayakkabısının ipi kopar ve o bunları düzeltip bağlayıncaya kadar sen onu beklemezsen, sen arkadaşlık hukukuna riâyet etmemiş olursun. Çünkü sen, bu hâlinle dost olamazsın. Yine, senin arkadaşın bir ihtiyâç için bir yerde oturduğunda, o işini bitirinceye kadar onu beklemezsen, yine hakîkî dost sayılmazsın.

Din kardeşlerinden bir cefâ görürsen, bil ki bu, yaptığın bir hatâdan dolayıdır. Derhal Allahü teâlâya dön ve tövbe et. Ayrıca, bir sevgi görecek olursan, Allahü teâlâya olan tâattan ve Allahü teâlânın beğendiği işleri yapmaktan hâsıl olduğunu bil ve şükret.”

HİZMETTE KUSUR ETMEMELİ...


Netice olarak, sâdık dost, arkadaş aramalı, böyle bir dost bulunca da ona gereken hürmeti, saygıyı göstermeli, kıymetini bilmeli, hizmette kusûr etmemelidir. Çünkü sâdık olan dost, insanı tehlikelerden, korkulardan muhâfaza eder. Gerçi böyle bir arkadaş, böyle bir dost bulmak çok zor ise de, bulunmaz demek değildir. Hâtim-i Esam hazretlerinin, hocası Şakîk-i Belhî hazretlerine arz ettiği gibi:

“İnsanlara baktım, herkes, bir şeyi seçmiş gördüm ve bu sevgililerin çoğu, onlara ölüm yatağına kadar, bazıları öldüğü vakte kadar, bazıları da, mezâra girinceye kadar, arkadaşlık ediyor ve sonra onları yalnız ve zavallı olarak bırakıp ayrılıyorlar, gördüm. Onunla berâber kimse mezâra girmiyor, dert ortağı olmuyor. Bu hâli görünce, düşündüm ve kendime dedim ki, dünyâda öyle bir dost seçmeliyim ki, mezâra benimle gelsin, bana orada arkadaşlık etsin. Aradım, taradım, Allahü teâlâya yapılan ibâdetlerden başka böyle sâdık bir sevgili bulunmadığını gördüm. Dost olarak onları seçtim ve onlara sarıldım...”

Osman Ünlü