Gönderen Konu: Hilye-i Şerîfe  (Okunma sayısı 8048 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Hilye-i Şerîfe
« : 12 Mart 2012, 22:28:12 »

Arapça bir kelime olan hilye  “süs, zîynet, cevher, güzel sıfatlar, güzel yüz” gibi anlamlar taşımaktadır. Hilye-i Şerîf, hilye-i saâdet ve hilye-i nebevî gibi isimlerle de anılan hilye, İslâm edebiyatı ve hüsn-i hat sanatında Hz. Muhammed’in fiziksel özelliklerini, karakterini, insanî ve ahlâkî niteliklerini, tavır ve hareketlerini anlatan eserlere verilen genel isimdir. Ayrıca kadrini yüceltmek amacıyla Hilye-i Şerîfe de denir.
   
Hilyeler, Hz. Peygamber’in vefatından sonra onun nasıl biri olduğunu öğrenmek ve onu tanımak isteyenlerin çoğalması, onu tanıyanların, ona yetişenlerin bildiklerini anlatmasıyla oluşmuştur.
   
Rivayete göre, hastalığı sırasında kızı Hz. Fâtıma’nın, bir daha yüzünü göremeyeceği endişesini dile getirmesi üzerine Hz. Muhammed, damadı Hz. Ali’ye “Hilyemi yaz; benden sonra onu gören, beni görmüş gibi olur” demiştir.
   
Hilyelerin esasını, çoğunu Hz. Ali, Hz. Ayşe ve Hz. Hasan’ın, kimilerini de Abdullâh bin Ömer, Enes bin Mâlik, Ebû Hüreyre, ibn-i Hâlid, Ebû Tufeyl gibi güvenilir hadis rivayetçilerinin ifadeleri ve aktardıkları hadisler oluşturur. Bu bilgiler bağımsız bir eser durumuna gelmeden önce, kişilerin belleğinde saklanır veya hadis ve siyer kitaplarında parçalar halinde bulunurdu.
   
Hz. Muhammed’in hilyesi hakkında bilgi sahibi olmanın sağlayacağı faydalara dair teşvik edici rivayetler nedeniyle, Müslümanlar arasında önce bir saygı göstergesi olarak göğüs cebinde taşınmak üzere nesih hattıyla yazıldığı bilinen hilye metinlerinin, ilk defa XVII.yüzyılın en meşhur hattatı Hâfız Osman (1642-1698) tarafından levha şeklinde yazıldığı kabul edilmektedir. Levha olarak hilyeyi yazan ilk hattatın Büyük Derviş Ali (ö.1673) olduğu söylense de bunu doğrulayan bir örneğe rastlanmamıştır.
   
Hâfız Osman tarafından levha şeklinde tasarlanmış olan klasik hilye formu her dönemde vazgeçilmez olmuştur. Zaman zaman, hattatlar yeni arayışlar içerisinde olup farklı tasarımlar yapsalar da, yeni tasarımların çoğu klasik forma yapılan eklemelerden öteye gidememiştir.

Hâfız Osman, hilyelerinde besmele, âyet ve Dört Halife’nin isimlerini sülüs, hilye metnini nesih, imzayı  nesih veya icâze-rika hatlarıyla yazmış; bazen  besmele için muhakkak hattını kullanmıştır.

Hattatlar hilye yazmaktan onur duymuşlar, müzehhipler hilye tezhiplemeyi şeref kabul etmişler, adeta sanatlarının sınırlarını zorlamışlardır. Hâfız Osman’dan sonra güzel hilye yazan hattatlar arasında ilk akla gelenler, Yedikuleli Seyyid Abdullah (1670-1731), Mahmud Celâleddin (ö. 1829), Yesârîzâde Kazasker Mustafa İzzet Efendi (öl. 1849), Kazasker Mustafa İzzet Efendi (1801–1876), Mehmed Şefik (1819-1880), Mehmed Şevki (1829-1887), Yahyâ Hilmi (1833-1907), Hasan Rızâ (1849-1338/1920), Ahmed Kâmil Akdik (1861-1940) ve Hâmid Aytaç (1891-1982)’dır.
   

Özellikle XVIII.yüzyıl sonu ve XIX.yüzyıl başlarında, kimi hilyeler tahta üzerine yapıştırılmış kağıtlara yapılmıştır. Bu tür hilyelerin çoğu, ağaç kurtları tarafından delik deşik edilmiş ve pek çoğu camsız, çerçevesiz muhafaza edildiği için, kimi yerleri bozulup dökülmüş ve islenmiş olarak karşımıza çıkarlar. Ahşap üzerine yapıştırılan eski hilyelerin üst kısımları tepelik oluşturacak şekilde oyulup kesilmiş; buralara taç şeklinde zengin bir tezhibin yanı sıra Medîne-i Münevvere ve Ravza-ı Mutahhara, bazen de  Kâbe minyatürleri ayrı ayrı ya da birlikte yapılmıştır.
   
Hâfız Osman tarafından geliştirilen klasik hilye formunda şu bölümler yer almaktadır.



•Başmakam
•Göbek
•Hilâl
•Hz. Ebûbekir
•Hz. Ömer
•Hz. Osman
•Hz. Ali
•Âyet :
•Etek :
•Koltuklar :
•İç Pervaz
•Dış Pervaz :
   
Hz. Ali’nin (ö.661) rivâyeti olan metnin düzenlenme şekline göre tercümesi şöyledir :
 
“Hz. Ali (Allah ondan râzı olsun), Hz. Peygamber’i (Allah’ın salât ve selamı onun üzerinde olsun) vasfettiği zaman şöyle buyurdu. Hz. Peygamber’ın boyu ne çok kısa ne de çok uzundu, orta boyluydu.

Ne kıvırcık kısa, ne de düz uzun saçlıydı; saçı kıvırcıkla düz arasında idi. Değirmi yüzlü, duru beyaz tenli, iri  siyah gözlü ve  uzun kirpikliydi. İri kemikli ve geniş omuzluydu. Göğsü ortadan karnına kadar kılsızdı. İki avucu ve tabanları dolgundu, yürüdüğü zaman sanki yokuş aşağı iner gibi rahatlıkla giderdi.

Sağına ve soluna baktığında bütün vücuduyla dönerdi. İki omuzu arasında “nübüvvet mührü” vardı.  Bu, onun son peygamber oluşunun nişânesi idi. O, insanların en cömert gönüllüsü, en doğru sözlüsü, en yumuşak huylusu ve en arkadaş canlısı idi. Kendilerini ansızın görenler,  heybeti karşısında sarsılırlar, fakat üstün özelliklerini bilerek sohbetinde bulunanlar O’nu her şeyden çok severlerdi.

Onun üstünlüklerini ve güzelliklerini tanıtmaya çalışan kimse : “Ben gerek ondan önce ve gerekse ondan sonra, Resûlullah gibi birisini görmedim...” diyerek onu övmek konusundaki yetersizliğini itiraf ederdi. Allah’ın salât ve selâmı onun üzerine olsun”.
   
Hilye levhaları her zaman ilgi görmüş ve koleksiyonların vazgeçilmezlerinin başında gelmiştir. Bu gün Hâfız Osman, Yesârîzâde Mustafa İzzet, Kazasker Mustafa İzzet, Mahmud Celaleddîn, Hasan Rızâ, Kamîl Akdik ve Hâmid Aytaç gibi hattatların yazdığı hilyelere sahip olmak, her koleksiyonerin hayalini süsler.

Güzel yazılmış ve tezhiplenmiş bir hilye adeta seyredeni büyüler, kendine çeker ve sanatsever ne yapıp ne edip o hilyeyi evinin duvarına asmayı arzular. Bilinen en zengin hilye koleksiyonu 2003’de kaybettiğimiz merhum Sevgi Gönül’e aittir. 1987’de Sadberk Hanım Müzesi’nde açtığı “Hilye-i Şerîfler” sergisinden sonra, vefatına kadar sevgi ve coşkuyla topladığı yirminin üzerinde hilye-i  şerîf, bugün kendisinin arzuladığı gibi Sadberk Hanım Müzesi’nde sergilenmektedir.
   
Hilyelerin gerek yazan ve tezhipleyenlerin gerekse sanatseverlerin ilgisini çekmesinin nedenleri, hiç kuşkusuz Hz. Muhammed’in özelliklerini anlatıyor olmaları, insan ruhunu ve gönlünü doyuran muhteşem bir tasarıma sahip olmaları ve bulundukları yeri kötülüklerden korudukları ve o yerlere bolluk, bereket ve huzur getirdikleri inancıdır. “İnsan âlemde hayal ettiği müddetçe yaşar”... Dolayısıyla hilyelere olan ilginin her geçen gün artması son derece mutluluk vericidir.
   
Antik A.Ş. Kültür yayınlarının 7. olarak yayınlanan Hilye-i Şerîfe kitabı Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Öğretim Üyeleri Doç. Dr. Faruk Taşkale ve Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Gündüz tarafından titiz ve programlı bir çalışma sonucu hazırlanmıştır.

300 sayfalık eser; İslam Sanatları içerisinde önemli bir yer tutan Hilye-i Şerîfe’lerin doğuşunu, gelişimini, içeriğini ve sanat özelliklerini kapsamaktadır. Metinler bol ve değişik görsel malzemelerle örneklendirilmiştir. Hat dehası Hâfız Osman’dan eserin yazarı Hüseyin Gündüz’e kadar  birçok hat üstadının yazdığı yaklaşık 200’e yakın hilye resmini ihtiva  etmektedir. 

Türkçe ve İngilizce olarak hazırlanmış olan eser dört bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümünde Hilyenin tanımı ve oluşumu, Hz. Muhammed hakkında yazılmış hilyeler, diğer peygamberler hakkında yazılmış hilyeler ve dört halife hilyelerinden bahsedilmektedir. İkinci bölümde hat sanatında hilyelerden, hilye levhaları ve bölümlerinden ve hilye metinlerinden, üçüncü bölümde ise hilye formları ile hilye levhalarının yazımında kullanılan yazı çeşitlerinden bahsedilmektedir.

Eser birbirinden kıymetli ve değişik örnekler ile hilyeleri yazan hattatları hakkında bilgilerin yer aldığı katalog bölümü ile sona ermektedir. Kitapta yer alan hilyeler başta Sadberk Hanım Müzesi olmak üzere, Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi, Topkapı Sarayı Müzesi, Türk ve İslam Eserleri Müzesi ile özel koleksiyonlardan alınmıştır.

Kitapta; Sadberk Hanım Müzesi, İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi ile Topkapı Sarayı Müzesinde bulunan ve Türk Kültüründe Hz. Muhammed’in sembolü olarak kabul edilen gül resimleri süsleyici unsur olarak bolca kullanılmıştır.

Eser, Hilye-i Şerîfe konusunda büyük bir boşluğu dolduracak nitelikte olup ayrıca hat sanatında Hilye-i Şerîfe’ler konusunda geniş kapsamda hazırlanmış ilk eser olma özelliğini de taşımaktadır. Tasarımı ve içeriği ile sanatseverler için adeta bir görsel şölen olacak kitap, kısa zamanda kütüphanelerin vazgeçilmezleri arasında ve bir başucu eseri olma özelliğine sahiptir.

faruktaskale.com
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Ynt: Hilye-i Şerîfe
« Yanıtla #1 : 12 Mart 2012, 22:54:00 »
















« Son Düzenleme: 12 Mart 2012, 22:59:49 Gönderen: Tuğra »
〰〰〰〰🐠