Gönderen Konu: Rıfat Araz Şiirleri  (Okunma sayısı 2728 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Uraldan

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 2
Rıfat Araz Şiirleri
« : 05 Haziran 2008, 22:43:30 »



İRFÂNA DÜŞTÜM

Ma’nâ âleminde, vefâ yolunda;
Aşk ile elendim bir cana düştüm!..
Gönül vecde geldi cezbe hâlında;
Derdime gül bastım, dermâna düştüm!..

Gurbet, gam bendini bende mi kurdu?..
Mevlâ’m emaneti sırtıma vurdu!..
Her katrem ‘hû’ dedi, duruldu, durdu;
Kaynadım, çağladım devrâna düştüm!..

Duydum can özümde ney’in zârını;
Özünden ayrılmış buldum varını!..
Başımda gördükçe nefsin dârını;
Ölmeden hesaba, mizâna düştüm!..

Ömrüm, kula döndü bir hak uğruna;
Hasret odu düştü gülün bağrına!..
Girdim ibret ile âlem seyrine;
Hayretten süzüldüm, hayrana düştüm!..

Ey gönül, dost için yüzümüz var mı?
İhlâs ocağında, közümüz var mı?..
Bu sesler, ahenkler özge diyâr mı?
Bir aşkın elinden mestâne düştüm!.. 

Takvâyla inceldi bu içli sözüm;
Edep dergâhında, tutuştu közüm!..
Bir zikrin nûruna kandıkça özüm;
Sınandım irfandan, irfana düştüm!..



                                                           
TÖVBEKÂR OLDUM

Yâ Rab bu aşk bende, benimle her an;
Aşk ile can buldum, canda var oldum!..
Bu zorlu nefsime neyledi zaman?..
Bazen kışa döndüm, kâh bahar oldum!..

Tevhîdin nûruyla, var ettin canı;
Ufkuna nakşettin eşsiz fermânı!..
Tedbirden, takdire dönen her sonu;
Tefekkür ettikçe tövbekâr oldum!..

Kader levhâsında, ince bir sır var;
Bir ömre sığmadı, aşk denen esrâr!..
Âlemi sardıkça bu derin efkâr;
Yanmış ney misâli, âh u zâr oldum!..
 
Ezelden ebede bu şevk, bu heves;
Firdevs’den, Mevâ’dan, Naim’den bir ses!..
Kutsal emanete yüklü her nefes;
Dal, budak saldıkça, lalezâr oldum!..

Hüzün tezgâhında, süsledin gülü;
Yardın, pâk eyledin mümin gönülü!
Sebepler içinde her tevekkülü;
Sezdikçe hem gizli, aşikâr oldum!..

Yâ Rab yakın sensin, ben benden uzak;
İçimde, iç içe binlerce tuzak!..
Ey gönül geç nefsi, benliği bırak;
Kim demiş âlemde bahtiyâr oldum?!..

   




VUSLAT  DEDİ

Yâ Rab kulum, geldim sana;
Aşk yazıldı bu fermâna!..
Bir çilede yana yana;
‘Sabır’ dedi, oldu gönül!..

Nasıl diner bu dert, bu gam?
Hüznüm artar her bir akşam!..
Sekiz cennet, makam makam;
‘Umut’ dedi, doldu gönül!..
   
Nefsim arza atmış ağı;       
Sökülmez mi hırsın bağı?..   
Bu gurbetin, hasret çağı;   
‘Biter’ dedi, daldı gönül!..

Ten, aşk ile mâ’rifette;
Can neylesin hakikatte!..
Bir ilahî adalette,     
‘Hesap’ dedi, soldu gönül!..
                                 
Hakk’tan aldı, halka verdi;
Nefsi, yerden yere serdi!..
Şükür, gizli sırra erdi;
‘Hikmet’ dedi, bildi gönül!..

Budur ömrün ayı, yılı;
Yüküm nerde, neyle dolu?..
Tefekkürde bulup yolu;
‘Vuslât’ dedi, güldü gönül!..






BİLMEM

Aşkın ile bir hoş oldum;
İlki bilmem, sonu bilmem!..
Neye baksam, seni buldum;
Yönü bilmem, yanı bilmem!..

Her hâl ile yandı yürek;
Dağ yükümde bin bir emek!..
Ömür bir çark, zaman elek;
Ten öğünür, canı bilmem!..

Safta döndü, doldu gönül;
Müptelâdır güle bülbül!..
Budur, böyle erkân, usûl;
Sevgimiz var, kini bilmem!..

Yâ Rab, sende her kararım;   
Gönül arar, ben ararım!..
Ötede mi ilkbaharım?..
Dünü bilmem, günü bilmem!..

Tâ ezelden bu hâldayım;
Sana gelen bir yoldayım!..
Bir bîçâre akıldayım;           
Malı, mülkü, şanı bilmem!..

Menzil menzil, kubbe kubbe,
Sebep, bağlı bir sebebe!
Ne sevdâdır iner kalbe;
Unuttum ben, beni bilmem!..






YAKARIŞ  EŞİĞİNDE

Aşk ile elendim, aşkla sınandım;
Bana, tutunacak dal ver İlâhî!..
Emanet yüküne, aşkla dayandım;
Bana menzil göster, yol ver İlâhî!..
                         
Çaresi özünde bîçare miyim?
Aklını, kaybetmiş divâne miyim?..
Bu gönül nûruna, pervâne miyim?   
Bana, od içinde gül ver İlâhî!..

Bu aşktır dost diyen, dostla eğleşen;
Sevgiyi sevgiyle seven, paylaşan!.. 
Bir içli yürektir, suyla söyleşen;
Devrine yağmur ver, sel ver İlâhî!..

Hakîkat sırrını açtın, bu canda;
Okudum, ben beni iki cihânda!..
Bildim seni bende, benden yakında;
Bana basiret ver, hâl ver İlâhî!..
                                                     
Âhım var içimi âh ile oyan;       
Acım var, acıma merhemi koyan!..
Seni tesbih eden, derinden duyan;
Bir ses ver, nefes ver, dil ver İlâhî!..

Bu hüzün ne zaman indi yüzüme?
Asrın vebâli mi bindi dizime?..
Dünyadan ukbâya dönen özüme;
Şefâ’at kapından, el ver İlâhî!..         



Çevrimdışı turab

  • yazar
  • ****
  • İleti: 608
  • Kefâ bil-mevt vaizan
Ynt: Rıfat Araz Şiirleri
« Yanıtla #1 : 06 Haziran 2008, 13:58:56 »
Teşekkürler. &))
Allahım!Ahirete mani olan dünyadan,ölümün iyiliğine engel olan hayattan ve amelin hayrına mani olan emelden sana sığınırım