Gönderen Konu: Hüsn-i Hat yazı çeşitleri  (Okunma sayısı 81257 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Nakkaş

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 250
Hüsn-i Hat yazı çeşitleri
« : 09 Şubat 2008, 19:41:55 »

Hüsn-i Hat yazı çeşitleri başlıca altı kısımda toplanmış olup, buna Aklâm-ı sitte (altı kalem) denir. Aklam-ı sitte peyderpey icat olunarak, Bağdat’da Yakut-ı Musta’sami tarafından kesin şekli verilen altı çeşit yazının tamamına verilen isimdir.

Bu altı ana çeşit yazı ile, ondan türeyen başlıca yazı çeşitlerini şöylece sıralayabiliriz:
  

Sülüs--2-3 mm. Kalınlığındaki kalemle yazılan Sülüs’te harfler yumuşak ve ahenkli olarak döner. Nesih’in biraz daha büyüğü olup, harflerin yuvarlaklığı Nesih'e nazaran daha azdır. Hattın esasını teş­kil eder. Sülüs bu karekteriyle Mikyasül-hat ve Mizanü'l-hat diye şöhret bulmuştur.

Bütün hat çeşitleri ve kaideleri Sülüs'ten çıkmış>­tır. Hüsn-i hatta da Sülüs öğrenmekle başlanır. Kur'an'ların ve el yazması kitapların başlık ve sure başları Sülüs'le yazılır. Kıvrak, yumuşak ve göz doldurucu bir yazı olduğundan hat levhaları Sülüs'­le yazılmıştır. Osmanlı - Türk zevkine çok uygun bir yazıdır.

  
Nesih-- Kalınlığı Sülüs'ün üçte biri kadardır. Küfi yazının köşe­leri'nin yuvarlanması ile meydana gelmiştir. Hicri IV. yüzyılda ilk örnekleri görülen Nesih, V. ve VII. yüzyıllarda klasik olgunluğa ka­vuşmuştur. Daha çok Kur'an'lar Nesih'le yazılmıştır. Türk hattat­larınca çok kullanılmış bir yazıdır.


Muhakkak - Sülüs ve Nesih arasında bir yazıdır. Murakka  kıt'alar yazılmış, ancak Besmelesi hariç rağbet görmediğinden fazla kullanılmamıştır.


Reyhani - Nesih'in yatay kısımları bu yazıda daha yatkın bir hale getirilmiştir. Nesih'e nazaran daha sert ifadelidir.

  
Tevki' - 2-3 mm. kalınlığında ve kelimelerin arası birleştirile­rek yazılır. Tevki' , Osmanlı Divani yazısının esasını teşkil etmiş, be­ratlarda ve menşurlarda (ferman) kullanılmıştır. Bazı eski tuğrala­rın imzalarında da bu yazıya rastlanır. Tuğrakeşlere de önceleri Tevki-i denilmiştir. Tuğra, İmparatorluk devrinde padişahın imzası yerine kullanılmıştır.

" .. An'aneye göre tuğra Oğuz Han'ın yazılı ni­şanıymış. Bir kısım Türk tarihçileri bu tabirin efsanevi bir kuş ve aynı zamanda Oğuz Han'ın arması olan Tuğra'dan geldiğini ileri sür­mektedirler. Kelimenin aslı Oğuz lehçesinde Tuğrağ olup, hükümda­rın basılı nişanı, damgası anlamına gelmektedir. Bu husus Kaşgarlı Mahmud'un Divan ü Lügat-it-'Türk'ünde de belirtilmiştir. Batı Türk­çesinde kelimenin sonundaki gayın harfi okunmadığından, kelime Tuğra şeklinde kullanılmıştır.

Kelimenin Farsçası Nişan, Arapçası Tevkii'dir ... Osmanlı tarih vesikalarında değişik tabirlerle kullanılan Tevki-i hümayun, Tevki-i refi, Şerif-i alişan-ı sultani, Tuğray-ı gar­ray-ı sami mekan-ı hakani, Tevki-ı refi-i hiimayun, Nişan-ı  hümayun, MisaJ.-i meymun, Nişan-ı şerif-i alişan, Alamet-i şerife ve Tuğrayı-ı garra gibi tabirlerin hepsi tuğra demektir.

Ahidname, fer­man, berat ve name-i hüınayun gibi vesikaların baş tarafına yazılan tuğra; Nişancı, Tevki-ı, Tuğrai veya Muvakki denilen şahıslar tara­fından çekilirdi... XVIII. yüzyılın sonlarına doğru Nişancıların 'Tıığra­keş adlı bir yardımcıları olmuş, tuğra çekmek vazifesini bunlar üzer­lerine almışlardır. 1836'da Nişancılık ilga edilmiş ve bunların vazifesi Defter eminlerine devredilmiştir. Defter eminleri de tuğra çekmek için Tuğranü-vis adlı memurlar tayin etmişlerdir.

  
Rıkaa' - Rık'a denilmişse de aslı Rıkaa'dır. Nesih yazının yuvar­lak şekli olan ve hareketsiz yazılan Rıkaa', süratle yazılabilen, harf­leri bitişik, kalem kalınlığı değişik bir yazıdır. Latin harflerinin ka­bulüne kadar, devlet yazışmalarında kullanılmıştır.

"Tevki' ve Rıkaa', XII. yüzyılda yetişen Bağdad'lı Ebü'I-Fazl Fazl İbn-i Hazin diye tanınan Ahmed İbn-i Muhammed İbnü'l-Fazl tarafından ortaya konmuştur."

  
Kufi - Geometrik karakterli bir yazı olan Küfi'nin her çeşidin­de göze çarpan özellik, parçaların dikey ve yatay olmasıdır. "Küfi yazı; yazma küfi (kalın-celi ve ince küfi) ve yapma küfi olmak üzere ikiye ayrılabilir. Yapma küfi'ye, örgülü, yapraklı, çiçekli, geçmeli küfi gibi adlar da verilmiştir. Yazma küfi kalemle yazılan, yapma küfi gönye, pergel gibi aletlerle çizilerek yapılan yazılardır. Bunlar abide yazılarıdır.

Kağıt üzerinde IX. yüzyıla kadar devam eden Küfi'nin celisi (bü­yüğü), dekoratif kıymetinden ötürü XII. yüzyıla kadar devamlı ve XV. yüzyıla kadar da seyrek olarak taş, alçı üzerinde mimari bir un­sur olarak kullanılmıştır. Kur'an'lar ve el yazması kitaplar, başlıklar ve sure başları bazı hallerde Küfi ile tezhibli olarak yazılmıştır.  


Ta'lik - XII. yüzyılda İran'da ortaya çıkan bu yazı, Sülüs'le aynı kalınlıktaki kamış kalemle yazılır. Ta'lik, "Ma’kınli'nin karakter itibari ile tam aksi olup, harflerde düz hat yoktıır. Ta'lik kalemine Mcşk kalemi de denir. İranlılar Ta'Iik kalemine Çardank'da demişlerdir.

Bu yazı nev'ini ilk defa ortaya kayanın Hoca Ebü!l-Al olduğu söy lenir. Bu yazının esaslarını Pehlevi hattiyle Küfi'nin parçalarından çıkarmıştır. Ta'lik'in incesine Hafi veya İnce Ta'lik, yahut Hurda Ta'lik, kalınlarına da Celi Ta'lik veya Ta'lik Celisi denmiştir.

Ta'lik bir ahenk yazısı olup, yetişmiş en büyük üstadı bizden çıkmış olan Yesarı Esad Efendi (ölümü 1766) 'dir. Ta'lik'i İranlılar ortaya koymuş olmakla beraber, bu yazının en güzel örneklerini ver­mek yine Türk hattatlarına nasip olmuştur.

  
Celi - Sülüs'ün istenilen büyüklükte kalın kalemle yazılan çeşi­di olup, her tezyini şekil ve istife müsaittir. Büyük levhalarda, taş üzerine yazılan kitabelerde kullanılmıştır. Yerine göre 3·5 cm. kalınlığa kadar olanları vardır. Ayasofya'daki çıhar-ı yar levhaları 55 cm. kalınlıkta yazılmış olup, dünyanın en büyük yazı örneklerinden­dir.

 
Müsenna - Levha ve kitabelerde kullanılan bu yazı, Sülüs ilc Celi'nin karşılıklı olarak çift yazılan şeklidir.

  
Divani -- Türk'ün kendine öz, hareketli ve girift bir yazıdır. Hem Tevki'i, hem de Ta'Iik'i andırır. Bu yazıda harf ve kelimeler birbiri­ne kaynaşmıştır. Bu harf ve kelimeler birbirlerine ulaşa ulaşa uza­nıp giderler, sona yaklaşınca yükselmeğe başlarlar. Bu yükseliş, Di­vani yazısındaki değerlere ayrıca bir yükselme değeri katar. Yalnız berat, menşur yazmak için tercih edilmiş bir yazıdır.

  
Siyakat - Küfi'ye benzeyen bu yazı ile; arazi, emlak, mali ve Defter·i Hakanı kayıtları yazılmıştır.

  
Eski Kitapçılık Sanatlarımız—İsmet Binark
www.herkonudan.com


« Son Düzenleme: 24 Aralık 2009, 09:17:48 Gönderen: mystic »

Çevrimdışı Nakkaş

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 250
Ynt: Hün-i Hat yazı çeşitleri
« Yanıtla #1 : 11 Şubat 2008, 13:15:06 »
Ta'lik Yazı Örnekleri



Hattatı bilinmiyor.
(Küllü men aleyna fan)
Yeryüzündeki her şey fanidir.




Necmettin Okyay
(Hüvel Baki)
O kalıcıdır.

Çevrimdışı Nakkaş

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 250
Ynt: Hün-i Hat yazı çeşitleri
« Yanıtla #2 : 11 Şubat 2008, 13:30:22 »
Sülüs Yazı Örnekleri



Mehmet Şevket Vahdeti
H.1270
(Hüvel Hay)
O diridir.



Hattat bilinmiyor.
(Hüvel hallakul baki)
O kalıcı ve yaratıcıdır.
« Son Düzenleme: 11 Şubat 2008, 13:32:04 Gönderen: Nakkaş »

Çevrimdışı Miftahulkuluub

  • Administrator
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 1959
    • http://www.sadakat.net
Ynt: Hün-i Hat yazı çeşitleri
« Yanıtla #3 : 11 Şubat 2008, 23:56:21 »
Sizin bu işlere meylinize hayranım. Keşke sizdeki merakın tozundan biz de yutabilsek..
İncemeseleler    Sadakat.Net    İns SadakatForum  Sevadı Azam


" Derviş isen kardeş takvaya çalış.."

Çevrimdışı İsra

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 7482
Ynt: Hün-i Hat yazı çeşitleri
« Yanıtla #4 : 12 Şubat 2008, 04:12:31 »
Bilgi ve örnekler için teşekkürler Nakkaş
« Son Düzenleme: 12 Şubat 2008, 04:15:32 Gönderen: isra »

Çevrimdışı ankebut-57

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 908
Ynt: Hüsn-i Hat yazı çeşitleri
« Yanıtla #5 : 12 Şubat 2008, 10:08:57 »
Şükranlar...

Âlimleri irfan sahib eden, üç harf ile beş noktadır.(عشقْ)
Mü'minleri duhûlü cennet eyleyen, beş harf ile üç noktadır. (ايمان)

www.ayasofya.org

Çevrimdışı Nakkaş

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 250
Ynt: Hüsn-i Hat yazı çeşitleri
« Yanıtla #6 : 12 Şubat 2008, 19:23:58 »


Küfi yazı Örneği



Prof. Emin Barın
(Hüvel Baki)
O Kalıcıdır.


Divani Yazı Örneği



Prof. Ali Alparslan
(Hüvel Baki)
O kalıcıdır.
« Son Düzenleme: 17 Ocak 2010, 10:46:23 Gönderen: Tuğra »

Çevrimdışı Nakkaş

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 250
Ynt: Hüsn-i Hat yazı çeşitleri
« Yanıtla #7 : 12 Şubat 2008, 19:29:49 »
Müsenna yazı örneği



İsmail Hakkı Altunbezer
H.1363
(Hüvel Baki)

Rik'a yazı örneği



Prof Ali Alparslan

1. (Küllü men aleyna fan)
    Yeryüzündeki herkes fanidir.

2. Ah minel mevt
    Ahh ölümden


Çevrimdışı Nakkaş

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 250
Ynt: Hüsn-i Hat yazı çeşitleri
« Yanıtla #8 : 17 Şubat 2008, 19:32:33 »
Renkli yazı örnekleri



Ahmet Kutluhan
Müsenna Sülüs
(Ya  Münevvira'n Nur)



Ahmet Kutluhan
Sülüs
(Ya Malikü'l-Mülk)

Çevrimdışı Gül_Sultan

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 2139
Ynt: Hüsn-i Hat yazı çeşitleri
« Yanıtla #9 : 19 Şubat 2008, 23:17:33 »
Sizin bu işlere meylinize hayranım. Keşke sizdeki merakın tozundan biz de yutabilsek..
Dünya geçer, İnsan göçer ancak kurtuluş Müttakîlerindir.

Çevrimdışı Lika

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 3892
Ynt: Hüsn-i Hat yazı çeşitleri
« Yanıtla #10 : 30 Nisan 2009, 00:02:04 »









« Son Düzenleme: 30 Nisan 2009, 00:07:12 Gönderen: Lika »
Ne içindeyim zamanın,Ne de büsbütün dışında;Yekpare geniş bir anın Parçalanmış akışında,
Rüzgarda uçan tüy bile Benim kadar hafif değil.Başım sukutu öğüten Uçsuz, bucaksız değirmen;İçim muradıma ermiş Abasız, postsuz bir derviş;
Kökü bende bir sarmaşık Olmuş dünya sezmekteyim,Mavi, masmavi bir ışık Ortasında yüzmekteyim

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Ali Hüsrevoğlu (Hüsn-i Hat Sanatçısı)
« Yanıtla #11 : 29 Mayıs 2009, 11:20:13 »
Ali Hüsrevoğlu şimdiye kadar Bedir ve Uhud Savaşları ile Habeş'e hicreti Kuran ayetleri ile yazdı. 26 yıllık hattat, 'Belki ömrüm ve gücüm yetmez ama, Saadet Asrını ve Peygamberin hayatını yazmak, sonrada tüm bunları kalıcı bir müzede toplamak istiyorum' diyor.

Ali Hüsrevoğlu Küçük Çamlıca'da yükselen binalardan birinde oturuyor. Adresi bulmak zor olmadı. Fotoğraf çekiminin ardından dört tarafı hat tablolarına bezenmiş bir odada başlıyoruz konuşmaya. Sanatın içinde yoğrulan 26 yılın ardından ilgisizliğe biraz kırgın görünen Hüsrevoğlu, kafasındaki kocaman projelerin ağırlığına inat sohbetimiz başlar başlamaz, iyimser bakışlarını çıkarıyor ortaya.



Oturduğu evin hemen yanında kiraladığı dairede çalışmalarını sürdüren Hüsrevoğlu, icra ettiği sanatın benzerlerinden farkını mesajına bağlıyor. İslam tarihi ve saadet asrı dönemlerini eserlerinde işleyen Hüsrevoğlu, şu ana kadar Bedir, Uhut ve Hendek Savaşları ile Habeşistan'a hicret isimli eserlerinde, konuyu işlemiş.



Doğup büyüdüğü Afyon'da cami ve tarihi binalarda gördüğü hatlardan oldukça etkilenen Hüsrevoğlu, İstanbul'a geldiğinde bu sanatı öğrenmeye karar veriyor. Önce Hattat Çelebi'den, daha sonra ise Osmanlı'nın son hat ustası Hattat Hamit Aytaç'tan icazet alıyor. Hatta Hattat Hamit'in ölümünden önceki son hatını yazmak Hüsrevoğlu'na nasip oluyor.



Ders aldığı Süheyl Ünver'in 'Oğlum, hat sanatına çalıştığın kadar, hattın tarihine de çalış' tavsiyesine uyan Hüsrevoğlu, uzun bir dönem hat tarihi üzerine çalışma yapıyor. Hat tarihinin önemine değinen hattat, 'İnsan, eline aldığı örnek için durmadan gayret etse de, uzun vadede bir verim alamaz.



Önce bir görüş kazanması, bir bakış yakalaması gerekir' diye konuşuyor. Hat sanatının ustalarından söz eden Hüsrevoğlu, 'Hattat Halim ve Ustam Hattat Hamit'in hat sanatına baktığı açıyı, biz hala kestirebilmiş değiliz. Hattat Halim'in bir caminin bütün yazılarını bir gecede bitirdiğini biliyorum' diye konuşuyor.



Uzun zamandır üzerinde çalıştığı Asrı Saadeti İhya Projesine değinen Hüsrevoğlu, sadece Asrı Saadet içinde bir dönüm noktası olan Bedir Harbi'ni Kuran ayetleri ile yazmak için 8 ay uğraşmış. 'Bir tablo için 8 ay. Bu sizi yormadı mı' diye sorduğumuz Hüsrevoğlu, 'İnsan idealleri üzerine yaşar. Bu tablo, projelerim içinde önemli bir aşama.



Asrı Saadeti'in en önemli ayaklarından. O yüzden bu sekiz aydan ve ortaya çıkan sonuçtan oldukça memnun kaldım' diyor. Hüsrevoğlu'nun ömründen sekiz ayı götüren tablonun önünde duruyoruz. Tabloda iki grup, iki yakaya konuşlanmış. İyilik ve kötülük, savaş ve barış, kibir ve tevazu Hüsrevoğlu'nun çizgilerinde ve aynı tabloda hayat bulmuş. Tablo sanki canlı ve gözünüzün önünde bir dünya savaşı dönüyor..



Marifet iltifata tabidir

Ali Hüsrevoğlu, hep Asrı Saadet eserlerini öne çıkarsa da evinin dört köşesi farklı hatlarla süslenmiş. Yasin Suresi'nin işlendiği üç büyük tablo, besmele, çeşitli ayetler evin duvarlarına renk katıyor. Şimdiye kadar 30'un üzerinde bireysel ve karma sergiye katılan Hüsrevoğlu, hat sanatının hakettiği ilgiyi görememesinin üzücü olduğunu kaydediyor:



'Evet bir çok kez söylenmiştir. Kuran Metke'de inmiş, Mısır'da okunmuş ve İstanbul'da yazılmıştır. Hat sanatı gerçekten Allah tarafından milletimize bahşedilmiş bir yetenek. Buna rağmen hat, ülkemizde hakettiği ilgiyi bir türlü göremedi. Şimdi bunca yıldan sonra kalkıp bir hattat, maddi sıkıntılardan ötürü yurtdışına gitmeyi düşünüyorsa bu kimin ayıbı.'



Kurumların ilgisizliğine rağmen, geleneksel sanatlara karşı gençlerde sürekli bir kıpırdanma olduğunu dile getiren Hüsrevoğlu, popüler kültürün onca ağırlığına rağmen geleneksel sanatlara karşı hep zate kalan ilgiyi, samimi gayretlerin Allah katında kabul görülmesine bağlıyor. Hüsrevoğlu, bu konuda Prof. Dr.Uğur Derman gibi, hatın çöküş dönemlerinde Anadolu'yu şehir şehir dolaşıp hat sanatını anlatan ve insanlara sevdiren isimlerin unutulmaması gerektiğini kaydediyor.



 'Marifet iltifata tabidir' diyen Hüsrevoğlu, 'Yaptığınız eser iki üç yıl elinizde kalıyorsa, bu olay sanatkar için vahim bir durumdur. Elbette her eser satılması için yapılmaz. Ancak satılması gereken eserler sanatçının elinde kalıyorsa, bu, sanatkar için maddi ve manevi açıdan önemli bir sorun haline gelir' diyor.



Ali Hüsrevoğlu kimdir?

1956 yılında Afyon Sandıklı'da doğan Ali Hüsrevoğlu, İstanbul Üniversitesi Yüksek İslam Entitüsü'nde lisans eğitimi aldı. Askerliğinden sonra Medine'ye giden Hüsrevoğlu, Cizre ve Medine üniversitelerinde 10 yıl görev yaptı.



Mescit-i Nebevi'nin son genişletme çalışmalarının yazılarını yazdı. Sonraki yıllarda Türkiye'ye dönen Hüsrevoğlu, bir süre Sakarya Üniversitesi'nde görev yaptı. Sonraki yıllarda Marmara Üniversitesi'ne geçti.



Evliliğini Medine'de gerçekleştiren Ali Hüsrevoğlu'nun beş çocuğu var. Hattat Hamit Aytaç ve devrin diğer ünlü hattatlarından ders alan Hüsrevoğlu'nun şu ana kadar 33 bireysel ve karma sergisi izleyiciyle buluştu.

hatvesanat.com

Ayrıca aşağıdaki linkte sanatçının diğer çalışmalarına bakabilirsiniz.

http://www.sadakat.net/forum/fotograf-galerisi/husni-hat-calismalari-t16972.0.html;msg191939#msg191939
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Ynt: Hüsn-i Hat yazı çeşitleri
« Yanıtla #12 : 21 Şubat 2010, 23:56:44 »
Muhteşem, hepsi birbirinden harika.
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Küfi Yazı
« Yanıtla #13 : 09 Kasım 2010, 18:22:23 »


〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Ta'lik Yazı
« Yanıtla #14 : 21 Kasım 2010, 20:32:28 »


Mehmed Esad 1798 Ta'lik meşk örneği



Veliyyüddin Ta'lik Meşk  Besmele

〰〰〰〰🐠