Gönderen Konu: Hüsuf (Ay Tutulması) Namazı  (Okunma sayısı 7158 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Hüsuf (Ay Tutulması) Namazı
« : 16 Haziran 2011, 03:55:20 »

Hüsuf (Ay Tutulması) Namazı

Ay tutulduğu zaman, müslümanların kendi evlerinde tek başına olarak güneş tutulması namazı gibi, gizli ve aşikâr okuyuşla iki veya dört rekat namaz kılmaları güzel görülmüştür. Bu namazın camide cemaatla kılınması, İmam Azam'a göre sünnet değildir; fakat caizdir.

(İmam Şafiî ile İmam Ahmed ve diğer bazı hadis alimleri de, bu namazın cemaatla kılınması görüşündedirler. İmam Malik'e göre ise, cemaatla kılınamaz. İnsanların geceleyin her taraftan toplanıp bunu cemaatla kılmaları güç bir iştir.)

Şiddetli rüzgâr, fazla karanlık, geceleyin fazla aydınlık, yer sarsıntıları ve taşkın hastalıklar gibi korkunç olaylar karşısında da güneş ve ay tutulması namazları gibi bir namaz kılınması güzel görülmüştür.

Bu gibi arızalar ve olaylar, hep Allah Tealâ'nın azamet ve kudretine, hikmetli işlerine delâlet eden birer nişandır. "Biz o âyetleri (mucizeleri) ancak korkutmak için göndeririz." (İsra: 59) âyet-i kerimesinin beyanı üzere, bu gibi alâmetler insanları korkutmak, onları günahlardan kurtarıp ibadet ve tevbeye yöneltmek için zaman zaman meydana gelen kudret alâmetleridir. Bunları gören sağduyulu bir kimsenin ruhunda bir korku ve bir heyecan belirir. Gözlerinin önünde Yüce Allah'ın celâl ve azameti canlanmaya başlar. Artık o kimse, büyük yaratıcımızın bu âlemi ne kadar muntazam ve mükemmel bir şekilde yaratmış olduğunu anlar. Daima o büyük yaratıcının korumasına muhtaç olduğunu kavrar. Bu anlayışla, ezelden beri var olan yaratıcısına döner. O'na saygı için namaz kılar, onun koruma ve yardımına kavuşmak için dua eder. Böylece gafletten uyanır. Anlayışlı bir ruha sahib olmak için çalışmış olur.

Güneş ve ayın tutulmasının ne gibi muntazam kanunlar dairesinde meydana geldiği bilinmektedir. Düşünen bir insan için, bu kanunları, böyle belirli ve mükemmel bir şekilde meydana getiren Yüce Yaratıcıyı anlamak en yüksek bir görevdir.

Güneş ve ay tutulması ile, aydınlık nimeti karanlığa dönüyor. İki parlak kürenin görüntüsünü yoğun bir gölge kaplıyor. Bu durum devam edecek olsa, hayatımızda kim bilir ne acı değişiklikler meydana gelir. Halbuki her şeyi bilen, hikmet sahibi olan âlemlerin yaratıcısının koyduğu tabiat kanunları buna engel oluyor. Bu korkunç üzüntü verici durum az sonra kalkıyor. O iki kudret kaynağı, yine olanca parlaklığı ile aydınlık ve nurlarını etrafa saçıp durmaya başlıyor. Artık bundan dolayı Kerim ve Rahim olan yaratıcımıza binlerce, yüz binlerce şükretsek, yine kulluk görevimizi yerine getirmiş olamayız.

Hiç kimsenin doğmasından veya ölmesinden dolayı ay ile güneşin tutulmayacağını Peygamber Efendimiz beyan buyurmuşlardır. Şöyle ki: Peygamber Efendimizin muhterem çocuğu İbrahim, bir buçuk yaşında iken hicretin onuncu yılında vefat etmişti. Onun ölümü gününde güneş tutulmuştu. İnsanlar bu masum yavrunun ölümünden dolayı güneşin tutulduğunu sanmışlardı. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz:

"Güneş ile ay bir kimsenin ne ölümünden, ne de hayata kavuşmasından dolayı asla tutulmaılar. Bunların tutulduğunu gördüğünüz zaman namaz kılın; Yüce Allah'a dua edin."

Diğer bir hadis-i şerifde de: "Bunlar Yüce Allah'ın alâmetlerinden iki nişandır". diye buyurulmuştur.

Peygamber Efendimizin mübarek ifadeleri daima böyle gerçekleri aydınlığa kavuşturmuş, insanları yanlış düşüncelerden ve inançlardan engellemiştir. Her yönü ile pâk olan İslâm dini, akla ve hikmete uygun olmayan inanç ve davranışlardan büsbütün beri bulunmuştur. Artık böyle yüksek bir Peygambere ve mukaddes dine kavuşmamızdan dolayı ne kadar şükür secdelerine kapansak, yine az değil mi?

Büyük İslam İlmihali
http://www.sadakat.net/bii/Htm2/bii219.htm


Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: Hüsuf (Ay Tutulması) Namazı
« Yanıtla #1 : 16 Haziran 2011, 03:56:42 »
Küsûf (Güneş Tutulması) Namazı

Güneş tutulduğu zaman, cuma namazını kıldıran imam, ezansız ve ikametsiz en az iki rekat namaz kıldırır. İmam Azam'a göre gizlice ve iki imama göre de aşikâre olarak fazla miktar kıraatta bulunur. Her rekatında bir rüku ve iki secde yapar. Namazdan sonra da güneş açılıncaya kadar kıbleye doğru ayakta veya insanlara karşı oturarak dua eder. Cemaat da "amîn" der. Böyle bir imam bulunmazsa, insanlar bu namazı kendi evlerinde tek başlarına kılarlar. Bunu büyük bir camide kılmak, mescidlerde kılmaktan daha faziletlidir. Sahrada da kılınabilir.

Küsûf namazında İmâm Azam'a, İmam Malik'e ve İmam Ahmed'e göre, hutbe okunmaz. Çünkü Peygamber Efendimiz, güneş tutulması olayından dolayı namaz kılınmasını, dua edilmesini, sadaka verilmesini öğütlemişlerdir. Hutbe okunmasını emretmemişlerdir. İmam Şafiî ile İbn-i Hacer ve bazı alimlere göre, namazdan sonra hutbe okunması müstahabdır.

Büyük İslam İlmihali
http://www.sadakat.net/bii/Htm2/bii218.htm

Çevrimdışı fuba30

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 101
    • http://www.islamiyetim.net
Ynt: Hüsuf (Ay Tutulması) Namazı
« Yanıtla #2 : 16 Haziran 2011, 18:18:34 »
onun adi ay tutulmasi husuf degilde küsuf namazi olmasin benim thatirimda öyle kalmisda

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: Hüsuf (Ay Tutulması) Namazı
« Yanıtla #3 : 20 Mart 2015, 10:32:04 »
onun adi ay tutulmasi husuf degilde küsuf namazi olmasin benim thatirimda öyle kalmisda


Küsûf; daha çok güneş tutulması, husûf ise, ay tutulması için kullanılır. Küsûf, astronomi ilmi bakımından; güneş ışıklarının tamamının veya bir bölümünün, gündüz, güneşle dünya arasına ay'ın gölgeşinin girmesiyle dünyanın belli bir yöresine ulaşamamasıdır. Husûf ise, geceleyin ay ışığının tamamının veya bir bölümünün, dünyanın gölgesinin güneşle ay arasına girmesi yüzünden dünyaya ulaşamamasından ibarettir. Bu iki terim, birbirinin yerine de kullanılabildiği için, bunlara "iki küsûf" veya "iki husûf" da denilmiştir.

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Güneş tutulması ve "küsûf namazı"
« Yanıtla #4 : 20 Mart 2015, 10:39:01 »
Güneş tutulması ve "küsûf namazı"

Doğumumuzdan ölümümüze kadar hayatımızın her safhasını düzenleyen Yüce dinimiz İslâm, biz mü’minleri bu hususta da başıboş bırakmamış, ne yapmamız gerektiğini haber vermiştir:
Namaz ve niyaz!

İşte güneş tutulduğu zaman kılınan bu namaza fıkıh dilinde, “küsuf namazı”, ay tutulduğunda kılınana da “husûf namazı” adları verilmiştir.
***
"Küsûf" ve "husûf" lûgatte; güneş ve ay tutulmasını ifade eden iki isimdir. Küsûf; daha çok güneş tutulması, husûf da ay tutulması için kullanılır.

Küsûf, astronomi ilmi bakımından; güneş ışıklarının tamamının veya bir kısmının, gündüz, güneşle dünya arasına ay'ın gölgesinin girmesiyle dünyanın belli bir yöresine ulaşamamasıdır.

Husûf ise, geceleyin ay ışığının tamamının veya bir bölümünün, dünyanın gölgesinin güneşle ay arasına girmesi yüzünden dünyaya ulaşamamasından ibarettir. Bu iki kelime, birbirinin yerine de kullanılabilmektedir.

***

Küsûf namazı ile ilgili olarak fıkıh kitaplarında şu açıklamaları görmekteyiz:

Güneş tutulduğunda; cuma kıldıran imam veya bununla vazifelendirilen kimsenin ardında (cemaatle) iki rek’at nafile namaz (küsûf namazı) kılmak sünnettir. İmam-ı A’zam Ebû Hanîfe'ye (rh.) göre, imam, küsûf namazında okuyuşu gizli yapar. Nitekim İbn Abbas (r.anhüma) şöyle demiştir: "Rasûlüllah (s.a.v.) ile küsûf namazı kıldım. O'nun kıraatinden bir harf bile işitmedim." (1) Husûf namazı ise, münferid olarak (tek başına) ve gene gizli okuyuşla kılınır.

Bu namazda ezan, ikamet ve hutbe olmadığı gibi, kıraat da açıktan okunmaz. Ezan yerine bir münâdî "essalâtü câmia” (namaz toplayıcıdır) diye seslenir.

Fâtiha’dan sonra okunan zamm-ı sûreleri uzunca okuyarak, rükû ve secde tesbihlerini çoğaltarak namaz uzatılır.

İmam Şafii’ye (rh.) göre; küsûf namazının her iki rek'atınde de iki rükû vardır. (2)

Namazdan sonra imam ya oturduğu yerde Kıble’ye karşı durarak, veya daha güzel olmak üzere, ayakta cemaate yönelerek, güneş tamamen açılıncaya kadar dua eder. Cemaat de “âmîn” der. (3)

Şayet güneş, namaz kılmanın mekruh olduğu bir vakitte (istiva anında) tutulursa, Küsûf Namazı kılınmaz. Cevheretü'n-Neyyire'de böyle ifade edilmiştir.

Küsûf ve husûf namazı âlimlerin büyük çoğunluğuna göre müekked sünnettir. Yalnız Hanefî ve Mâlikîler husûf namazını mendûb görürler. Kur'ân-ı Kerim'de şöyle buyurulur:

"Gece, gündüz güneş ve ay, O'nun varlığını gösteren âyetlerdendir. Güneşe veya ay'a secde etmeyiniz. Bütün bunları yoktan var eden Allah'a secde ediniz." (4)

Bu âyet-i kerîme, ay ve güneş tutulması sırasında, bunları yaratan Allah celle celâlühû için namaz kılmaya işaret etmektedir.

Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.), oğlu İbrahim vefat ettiği zaman üzülmüştü. Aynı gün güneşin tutulması üzerine bazı insanların, güneşin de Hz. Muhammed'in (s.a.v.) üzüntüsüne ortak olduğunu öne sürmesi üzerine, Resûlüllâh (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

"Şüphesiz güneş ve ay, Allâh'ın âyetlerinden iki âyettir. Herhangi bir kimsenin ölümü veya dünyaya gelmesi yüzünden tutulmazlar. Siz onların tutulduğunu gördüğünüz zaman, tutulma sona erinceye kadar namaz kılınız ve dua ediniz" (5).

Küsûf namazı, mukîm veya misafir olsun, beş vakit namazla yükümlü olan erkek ve kadın her Müslüman için meşrûdur. Çünkü küsûf ve husûf namazında Rasûlüllah Efendimizin (s.a.v.) uygulaması böyle olmuştur.

***

Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) bir küsûf namazından sonra yaptığı konuşmada şöyle buyurmuşlardır:

"Şüphesiz güneş ve ay Allah'ın âyetlerinden bir âyettir. Bir kimsenin ölümü veya dünyaya gelmesi yüzünden tutulmazlar. Bunu görünce Allah'a dua edin, namaz kılın ve sadaka verin. Şüphesiz şu makamımda size söz verilen her şeyi gördüm. Beni öne geçer gördüğünüzde ben de kendimi Cennet'ten bir salkım almayı arzu eder görüyordum. Beni biraz geri çekilirken gördüğünüzde ben Cehennem'in bir kısmının diğer tarafını yediğini görüyordum." (6)

Hadîsin başka bir rivayeti de şöyledir:

"Cehennemi gördüm. Bugünkünden daha korkunç bir manzarayı hiç görmemiştim. Cehennemliklerin çoğunun kadınlar olduğunu gördüm". Bir sahabenin, bunun sebebini sorması üzerine, de şöyle buyurdu: "Onlar, kocalarına nankörlük ediyorlar. Hatta sen onlardan birine bütün ömür boyu iyilik yapsan, sonra sende küçük bir kötülük görse (hoşlanmadığı bir şeyle karşılaşsa), şimdiye kadar senden zaten hiç iyilik görmedim ki, der." (7)
***
Deprem, fırtına, yıldırım düşmesi, şiddetli yağmur, dolu, kar ve salgın hastalık gibi felâket zamanlarında, cemaatsiz olarak, diğer namazlar gibi iki rek'at nafile namaz kılmak mendub'tur. Burada küsûf namazına kıyas yapılmıştır. (8)

Rabbimiz (c.c.) her türlü kaza-bela ve musibetlerden cümlemizi ve bilcümle Muhammed ümmetini muhafaza buyursun.


DİPNOTLARI

1) Molla Husrev, Düreru’l-Hukkâm fî Şerhi Gureri’l-Ahkâm, Fazilet Neşriyat, İstanbul, 1970, I, 147.
2) Şerhu Nûru’l-Îzâh, Hasan b. Ammar eş-Şürrübilâli, Fazilet Neşriyat, İstanbul, 1980, s. 107.
3) Fussılet sûresi, 41/37.
4) Buhârî, Sahîh, Küsûf, 1,3,8,13,15,17; Müslim, Sahîh, Kusûf, 10; Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 249, 253.
5) Zeylaî, Nasbu'r-Râye, II, 232.
6) Zeylaî, Nasbu'r-Râye, II, 234, 235.
7) Şamil İslam Ansiklopedisi, ilgili md.
8) Müslim, Sahîh, Küsuf, 3901; İmam Mâlik, Muvatta', I, 186; İmam Beyhakî, III, 323, 324.
9) Buhârı, Sahîh, İbn Abbas'tan, II, 28; İ. Mâlik, Muvatta', I, 186; İbn Huzeyme, 1379; Beyhakî, Sünen, III, 321.