Gönderen Konu: Hutbe zilhicce ayi ve hac  (Okunma sayısı 10223 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı müteallim

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 4785
  • gizli mahzenlerde kalan tarihin yeni adresi
    • www.Libv- kamp-lintfort.de
Hutbe zilhicce ayi ve hac
« : 22 Aralık 2006, 23:26:41 »

Muhterem Müslümanlar!
   Hutbemiz, Hac İbâdeti’nin Fazîlet Ve Ehemmiyeti, Zilhicce Ayının İlk On Gününün Esrârı Hakkındadır.
   Cenâb-ı Hak, bazı zaman ve mekânların, kıymet ve ehemmiyetine dikkat çekmek için, Kur’an-ı Kerim’in müteaddit ayetlerinde, “Vennecmi”, “Velleyli”, “Veşşemsi”, “Vedduha”, “Vel-asri” gibi ifadeler ile kasem buyurmuşlardır. Zilhicce ay’ının  ilk on günü ile alâkalı olduğu tespit edilen “Andolsun fecre, on geceye, hem çifte hem teke ve gelip geçeceği sırada geceye” mealindeki ayet-i kerimesi ile de Cenab-ı Hak, yine bazı zamanların kıymetine işâret buyurmuşlardır.
   Ramazân-ı Şerîfin son on günü ile Muharrem ayının ilk on günü gibi, kurban bayramının birinci gününü de içine alan Zilhicce’nin ilk  on günü, birçok  esrarın vuku’ bulduğu  zamanlar arasındadır.  Allâh(cc)’ın rahmeti, günahların bağışlanması, Cehennemden âzât olunmak, keseceği kurbanlarla manevî yakınlığa nâil olmak, yapacağı Hac vazîfeleriyle kazanılan ilâhî mükâfatlar hep bu gecelerin tecelliyâtı arasında bulunmaktadır.
   Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şeriflerinde: “Allah-ü Teâla’nın ibadet olunduğu günlerin hiçbiri, Zilhicce’nin (ilk) on gününden daha sevimli olmamıştır. Ondan her günün orucu, sene orucuna muâdil; ondan her gecenin kıyâmı, kadir gecesinin (ibadetle) ayakta geçirilmesine müsâvî olur” buyurmuşlardır. Diğer bir hadîs-i şeriflerinde ise: “İyi amelde bulunulan şu on gün kadar Allâh(cc)’a sevimli hiçbir gün yoktur”, buyurmuşlardır. Bunun üzerine Ashab:
- “Allah yolunda yapılan cihad da mı (böyle) dediler. Rasûl-i Ekrem:
-“Allah yolunda cihad da (bundan daha sevimli) değildir. Meğer ki, canı ve malı ile birlikte (savaşa) çıksın da bunlardan hiçbirini geri getirmemiş olsun”, cevabını verdiler.
Muhterem Mü’minler!
   Kamerî ayların On ikincisi olan zilhicce ayı, İslâm’ın beş esâsından biri olan Hac farîzasının îfâ edildiği umûmî afv ayıdır. Arafat’a çıkıldığı, Allah(cc) için milyonlarca kurbanın kesildiği ve bir senelik hesapların görülüp amel defterlerinin kapandığı mukaddes bir aydır.
   Cenâb-ı Hak âyet-i kerîmesinde buyuruyor ki:
   “... Beyt’i hac (ve ziyaret) etmesi Allah’ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim küfrederse şüphesiz ki Allah alemlerden ganidir. (Süre-i Ali İmran 97)

   İnsan mevkice yüksek bir şahıstan davet alsa sevincinden yerinde duramaz, hemen onun yanına varmak ister; büyüklerin huzurunda bulunmaktan ve onlar tarafından adının anılmasından büyük bir saadet duyar. Hac için vâki olan davet ise âlemlerin Hâlikı, Rabbı ve Kâinatın Mâ’bûdu bulunan Allah(cc) tarafından gelmektedir.
   Hangi mü’min, hac yapmak için yola çıkarsa, attığı adımların her birine bir sevap verilir ve derecesi yükseltilir. Arafat’ta vakfe yaparsa Aziz ve Celil olan Allah, meleklerine hitaben, “Ey meleklerim! Kullarımı (buralara kadar) getiren nedir?” buyurur. Melekler de:
   “Rızânı ve Cennetini istiyorlar” cevâbını verirler. Allâh-ü Tealâ buyurur ki:
   “Ben zâtımı ve bütün yarattıklarımı şâhit tutuyorum ki, onları bağışladım. Ne kadar çok olursa olsun; dehrin günleri, çölün kumları kadar çok  olsa bile, onların günahlarını bağışladım” buyurur.
   Peygamber Efendimiz diğer bir hadis-i şeriflerinde ise: “(İçine günah karışmamış ve) kabul olunmuş bir haccın mükâfatı ancak cennetttir”, buyurmuşlardır.
   Muhterem Mü’minler!
   Hacca gidemeyen mü’minlerin bu günlerde oruç tutmaları çok büyük fazîlettir. Bu bakımdan kurban bayramından evvel dokuz gün oruç tutmalı, onuncu günü kurban kesilinceye kadar bir şey yemeyip oruçlu bulunmalı ve orucunu kurban etiyle açmalıdır. Eğer bunu yapma imkânına sahib değilsek, hiç olmadı sekizinci günü ile beraber, dokuzuncu günü oruçlu olmak lazımdır. Yine bu ayda noksanların tamamlanması için istiğfar, salevât-ı şerîfe, diğer duâlar ve tesbih namazına devamda hayır vardır.
« Son Düzenleme: 28 Ekim 2008, 01:07:05 Gönderen: müteallim »
  Kuslar gibi ucmasini baliklar gibi yüzmesini ögrendik amma kardesce yasamasini ögrenemedik

Çevrimdışı kenz

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1129
Ynt: Hutbe zilhicce ayi ve hac
« Yanıtla #1 : 07 Aralık 2007, 12:49:07 »
On günün orucunun her günü 100 köle azat etmiş 100 deve kurban etmiş ve 100 atı Allah yolunda hibe etmiş gibi sevap olur.Terviye gününün yani 8. günün orucunda 1000 köle azat etmiş 1000 deve kurban etmiş ve 1000 atı Allah yolunda hibe etmiş gibi sevap olur.Arefe gününün orucunda ise 2000 köle azat etmiş 2000 deve kurban etmiş ve 2000 atı Allah yolunda hibe etmiş gibidir . Buyrulmuştur. Tefcirut-tesnim s.169...
İNSAN akli ile melekleşen nefsi ile iblisleşen bir aciptir İNSAN
İNSAN kendi kabahatini bilmeyen cehli ile dünyalara sığmayan bir mağrurdur İNSAN
İNSAN bütün zaaf ve acziyyetine rağmen kudrete kafa tutan taşkın bir şaşkındır İNSAN
İNSAN maziye bağlı hâle aldanmış istikbali gözler bir taştır İNSAN

Çevrimdışı müteallim

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 4785
  • gizli mahzenlerde kalan tarihin yeni adresi
    • www.Libv- kamp-lintfort.de
Ynt: Hutbe zilhicce ayi ve hac
« Yanıtla #2 : 07 Aralık 2007, 23:29:36 »
Muhterem Mü’minler,
Hutbemiz Hacc İbadetinin Fazilet ve Ehemmiyeti Hakkındadır.
Hacc lügaten; kasdetmek, yönelmek manasına gelir. Istılâhda ise; muayyen zamanda Kâbe-i Muazzama’yı ve civarındaki mübarek ve muhterem mekanları usulüne muvafık olarak ziyaret etmek ve buralarda yapılması gereken diğer ibadetleri yerine getirmeye denir.
Hacc ibadetinin hükmü farzdır. Farziyyeti kitap, sünnet ve icma-i ümmet ile sabittir. Kitabda delili Al-i Imran suresinin 96 ve 97. ayet-i kerimesidir ki bu ayet-i kerimesinde Mevlâmız mealen: “Doğrusu insanlar için vaz’olunan ilk ma’bed, elbette Mekke-i Mükerremedeki o çok mübarek ve bütün alemîne hidayet olan beyttir. O’nda açık ayetler var, İbrahimin makamı var ve O’na dahil olan eman bulur, yoluna gücü yeten her kimsenin O Beyti haccetmesi de insanlar üzerine Allah’ın bir hakkıdır ve kim bu hakkı tanımazsa her halde Allah’ın ihtiyacı yok, O bütün alemînden ganîdir.”  buyuruyor. Rasûlüllah (sav) Efendimiz’de Hadîs-i Şeriflerinde: “İslâm beş esas üzerine kurulmuştur. Allah(cc)’dan başka ilah bulunmadığına ve Muhammed (sav)’in Allah’ın Peygamberi olduğuna şehadet etmek, namaz kılmak, zekat vermek, haccetmek ve Ramazan ayında oruç tutmaktır.”  buyuruyorlar. Ayrıca bütün müctehidin-i kiram hazeratıda haccın farz olduğunda ittifak etmişlerdir.
Hacc ibadeti hicretin dokuzuncu senesinde farz kılınmıştır. Ancak Peygamber Efendimiz aynı sene Hacca gidememişler ertesi sene gitmişler ve hacc farizasını ifa buyurmuşlardır.
Muhterem Mü’minler,
Mevlâmız Kabe-i Muazzama’ya Beytullah demekle zatına nisbet ederek teşrif, tahkim ve minnet cihetlerinden faziletlendirmiştir. Kâbeyi, ziyareti ve tavafı, kul ile Cehennem azâbı arasında bir perde ve kalkan kılmıştır.
Namaz ve oruç bedeni ibadetlerdir. Zekât mali bir ibadettir. Hacc ise hem bedeni hem de mali bir ibadettir. Bu farz hem bedende olan sıhhat ve selametin, hemde mal varlığının bir şükrüdür.
İhlas ve samimiyetle sırf Allah(cc)’ın rızasını gözeterek hacca gitmek büyük bir fazilet, yüce bir ibadettir. Bu yüce ibadeti hakkıyla ifa eden bir mü’min, günahlarından arınıp tertemiz olduğu gibi, Allah(cc)’ın rahmetine de mazhar olur. Rasul-i Ekrem (sav) Efendimiz buyuruyorlar ki: “Yakışmayan sözü ağzına almayıp, Allah(cc)’ın hududunu aşmadan hacca giden kimse anasından doğduğu gün gibi, günahlarından tertemiz olarak hacdan dönmüş olur.”  Bir başka hadis-i şerifte: “Cenab-ı Hakk arafe günü kullarını ateşten azad ettiği kadar, hiçbir günde azad etmez. O onlara (rahmetiyle) yaklaşır. Sonra meleklerinin yanında onlarla iftihar eder.  Yine buyuruyorlar ki: “Hacc ve umreye gidenler Allah(cc)’ın temsilcileridirler. Duâ ederlerse (Allah cc) dualarını kabul eder. İstiğfar ederlerse günahlarını afveder.”   
Hz. Ali (kv) Efendimiz Hz. Ömer (ra) Efendimize hitaben: “Hz. Allah(cc) Elestü bezminde bütün ruhlardan söz aldığı zaman , o sözü yazdı ve Hacer-ul Evsedin içine koydu. İşte bu taş mü’minlerin, sözlerinde durdukları için lehine, kafirlerinde inkar ettikleri için aleyhlerine şahidlik edecektir.”  buyurdular. Bu sebebledir ki her namaz vaktinde kıbleye müteveccih olarak namaza durduğumuzda bir nüshası hacer-ul esvedin içersinde yazılı olan ahdimizi hatırlamış ve tazelemiş oluyoruz. İşte Hacer-i Esved’i istilâm esnasında okunan: “…………………………………………………..” “Allâhım! Sana iman eder; kitabını tasdik eder ve ahdimizde dururuz”  duâsının manası ve hikmeti de budur.
Hacc seferine çıkacak kimselerin riayet etmeleri icab eden bir kısım edebler vardır. Bunlardan başlıcaları:
* Tam helal bir mal ile hacc etmelidir. Çünkü helal olmayan bir mal ile hac yapılması haramdır.
* Yola çıkmadan evvel kul borçları varsa ödenmelidir.
* Günahlardan tevbe etmeli, kazaya kalmış ibadetler varsa, onları kaza etmelidir.
* Hac yolculuğuna Perşembe veya pazartesi günü sabahleyin başlamalıdır.
* Ailesi, komşusu ve dostları ile vedalaşmalı ve onların dualarını dilemeli, bunun için onları ziyarete gitmelidir. Onlarda kendisini hac dönüşü karşılayıp ziyaret etmelidirler ki bu da bir sünnettir.
* Hacca giderken ve hacdan dönünce evinde iki rek’at namaz kılmalı ve dua etmelidir.
   Muhterem Mü’minler,
   Yüce dinimiz İslâm’ın kendisi üzerine bina edildiği beş şeyden birisi olan Hac, ömürde bir defa yapılması gereken bir ibadet olup, emredilen ibadetlerin sonu, İslamiyetin tamam (a ermesi) ve dinin kemalidir. Alah-ü Teâlâ Hz.: “Bugün dininizi ikmal ettim. Size nimetimi tamamladım. Sizin için din olarak İslâm’ı ihtiyar ettim” mealindeki âyet-i celîlesini, Peygamber Efendimiz (sav) vedâ haccında cum’a günü Arafatta bulunduğu esnada indirdi. Ne büyük bir ibadettir ki, edâ edilmezse din kemalini kaybediyor. Mazeretsiz olarak onu terk edenler, sapıklıkta Yahudi ve Nasaraya  müsavî oluyorlar.   Ancak ihlas ve samimiyetle Allah ve Rasulünün hakkı için Hacc ibadetini ifaya çalışan Salih mü’minler ise Peygamberimizin şu duasına nail ve mazhar oluyorlar.   
Peygamberimiz (sav) Efendimiz Hz. Hadîs-i Şeriflerinde buyuruyorlar ki: “Allahım! Hacıları ve Hacıların mağfiret dilediği kimseleri affeyle.”


Ve hac hakkında Peygamber Efendimiz (sav): “Hac, kendisine borç olup bir manii olmadığı halde haccını yapmadan ölen, ister Yahudi isterse de Hıristiyan olarak ölsün” buyurmuşlardır.   Ne büyük bir ibadettir ki, edâ edilmezse din kemalini kaybediyor. Mazeretsiz olarak onu terk edenler, sapıklıkta Yahudi ve Nasaraya  müsavî oluyorlar. 

  Al-i Imran 96-97
  Buhari ve Müslim
  İhya terc. C:1 S:679
  Kütüb-i Site-i Sahiha
  Müslim, Nesai
  …..  …..
  …..
  ….
  age
  Hâkim, ebu Hüreyrede
  İhya terc. C:1 S:679
  age


  Kuslar gibi ucmasini baliklar gibi yüzmesini ögrendik amma kardesce yasamasini ögrenemedik

Çevrimdışı müteallim

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 4785
  • gizli mahzenlerde kalan tarihin yeni adresi
    • www.Libv- kamp-lintfort.de
Ynt: Hutbe zilhicce ayi ve hac
« Yanıtla #3 : 11 Aralık 2007, 01:31:44 »
Zilhicce'nin İlk On Gününün Fazileti

 

Ibni Abbâs'in rivayet ettigine göre, Peygamber 'imiz bir gün

«Zilhiccenin ilk on günü kadar içinde yapilan amellerin Allah Katinda degerli oldugu baska bir gün yoktur» buyurdu. Sahâbiler «Alah Yolu'nda cihad etmek de mi» diye sorarlar. Peygamber 'imiz «Evet. bu günlerde islenen amel, mali ve cani ile Allah ugruna evinden çikip geri dönmeyenler hâriç cihâddan da daha degerlidir» buyurdu.




Câbir Ibni Abdullah'in rivayetin ettigine göre de Peygamber 'imiz

«Içinde amel islenen günler arasinda Allah Katinda Zühicce'nin ilk on günü kader degerlisi yoktur» buyurdu. Sahâbiler «Allah Yolu'nda cihâd edilerek geçirilen günler de mi onlar gibi olamaz?» diye sordular, pegamber 'imiz onlara «Evet, Allah Yolu'nda ati ile birlikte can veren hariç, cihad edilerek geçirilen günlerden de daha degerlidir» buyurdu.




Hz. Ayse buyurur ki; «Bir delikanli vardi ki. Zilhicce ayi girince oruç tutardi.

Peygamber 'imiz bu hâlini ögrenince onu çagirarak ona

«Bu günlerde niçin oruç tutuyorsun» diye sordu.

Delikanli Peygamber 'imize «Yâ RasûlAllah anam - babam yoluna feda olsun! Bu günler hacc ve ibadet aylaridir. Ola ki, Allah beni bu günlerde yapilan dualara ortak eder» diye cevap verdi.
Bunun üzerine

Peygamber 'imiz delikanliya söyle buyurdu:

«— Senin oruç tuttugun her gün için Allah Yolunda yüz köle âzâd etmis, üzerinde gaza ettigin yüz deve ve yüz at vermis kadar sevab vardir. Terviye günü (Kurban bayrami arefesinden bir gün önceki gün) gelince senin için Allah Yolundo bin köle azâd etmis, üzerinde kaza ettigin bin deve ve bin at vermis kadar sevab vordir. Arife Günü de Allah Yolunda iki bin köle âzâd etmis, üzerinde gaza ettigin iki bin deve ve iki bin at vermis kadar sevab kazanirsin.»



Kurban Bayraminin arife günü oruç tutmak île sene oruç tutmaya. Asure Günü oruç tütmek da bir senelik oruca bedeldir.»

Tefsir âlimleri «Musa ile otuz gece için sözlestik, sonra da buna on gece daha ekledik» mealindeki âyette geçen «sonra da buna on gece daha ekledik» ifadesi ile Zilhicce'nin ilk on gününün kasdedildigini ileri sürerler.



Ibni Mes'ûd buyurur ki;

«Allah, günlerden dördünü, aylardan dördünü, kadinlarin dördünü seçkin kildi; Dört kimse Cennete ilk önce girer ve dört kimseyi de cennet hasreti ile bekler.

Mümtaz dört günün ilki Cum'â Günü'dür. Onun öyle bir âni vardir ki, ona rastlayip da dünya ve âhiret ile ilgili bir sey isteyen müslümanin dilegi kesinlikle kabûl edilir.

Ikincisi arife günüdür. Arife günü gelince, ulu Allâh meleklerine karsi övünerek «Ey meleklerim, kullarimi görün, mallarini harcayarak ve bedenlerini yorarak toz - toprak içinde huzuruma geldiler. Sâhid olun ki, onlarin günahlarini afvettim.»

Üçüncüsü Kurban Bayrami Günü'dür. Kurban bayraminda kul, Kurbanini kesince yere akan ilk damla kan islemis oldugu bütün günahlara kefaret olur.

Dördüncüsü Ramazan Bayrami'dir. Mü'minler Ramazanda oruçlarini tutup bayram günü'ne ulasinca, ulu Allah meleklerine «Her çalisan, ücretini ister. Kullarim da Ramazanda oruçlarini tutmuslar ve bayrama çikmislar, simdi mükâfatlarini istiyorlar. Sâhid olunuz ki, onlarin günahlarini afvettim.» Bu ara söyle seslenilir, «Ey Muhammed (S.A.S.) ümmeti Simdi evlerinize dönünüz, kötülükleriniz iyiliklere döndürülmüstür.»


Seçkin aylar Receb, Zilkade, Zilhicce ve Muharrem Aylaridir.

Seçkin kadinlara gelince bunlar da Imran kizi Meryem, kadinlardan Allah'a ve O'nun Rasûlüne ilk önce inanan Huveylid kizi Hatice, Firavun'un esi Müzahim kizi Asiye ve cennetlik kadinlarin bas hanimefendisi Muhammed (S.A.V.) kizi Fatma'dir

Cennete ilk önce girecek dört kimseye gelince bunlar her kavmin ilk müslümanlaridir.

Peygamber 'imiz araplarin ilk müslümani, Selman acemlerin ilk müslümani, Süheyb, rumlann ilk müslümani ve Bilâl de Habesilerin ilk müslümanidir.

Cennetin hasretle bekledigi dört kimse de Ali Ibni Ebû Talib, Selmân-i Farisî, Ammar Ibni Yasir ve Miktad Ibni Esved'dir.»

Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

«— Kim Kurban Bayrami arifesinden bir gün Önce oruç tutarsa. Allâh ona Hz. Eyyûb (A.S)'un karsilastigi belâlara karsi sabrederek kazandigi sevab kadar sevab verir. Arife Günü oruç tutana da Allah, Hz. Isâ (A.S)'ninki kadar sevab verir.»


Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor" ki:

«— Arife günü gelince, ulu Allah rahmetini saçar. Hic bir gün o günde oldugu kadar insan cehennemden âzâd olunmaz. Kim Arife günü gerek dünya ve gerekse âhiret ile ilgili olarak Allâh'dan bir sey isterse, Allâh onun dilegini karsilar. Arife Günü tutulan oruç hem geçmis ve hem de gelecek senenin günâhlarina kefaret olur.»




Allah bilir, ama bunun hikmeti su olabilir. Terviye ve arife günleri iki bayram arasinda mü'minler için sevinc günleridir. Mü'minler hesabina günahlarinin afvedilmesinden daha büyük bir sevinc kaynagi olamaz.

Iki bayramdan sonra gelen Asure Günü bir senelik günâhlarin kefareti olur. Cünki o gün Hz. Musa'nin (A.S.) ve Arife Günü Peygamber imizindir.

Peygamber imiz digerlerine karsi üstünlügü elbette ki, kat kat fazladir.
  Kuslar gibi ucmasini baliklar gibi yüzmesini ögrendik amma kardesce yasamasini ögrenemedik