Gönderen Konu: Hüzün Şiiri  (Okunma sayısı 6563 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı duaekseni

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 209
Hüzün Şiiri
« : 21 Eylül 2004, 23:09:55 »

HÜZÜN ŞİİRİ
Osman Sarı / Önden Giden Atlılar


Çöl çöl olmuş kalbimiz bir hal olmuş bize
Ne bülbül kalmış ne gül bir hal olmuş bize

Yağmalanmış kalbimin ülkesi Kudüs
Filistin ve Endülüs bir hal olmuş bize

Buhara nerede ey baharı unutmuş  kalbim
ama nerede bu akşam bir hal olmuş bize

Sürülmüş sahipleri canım İstanbul'un
Tükenmiş gurbetlerde bir hal olmuş bize

Kurumuş ta içerden İstanbul çeşmeleri
Kalmamış bir damla su bir hal olmuş bize

Bizlere sunulmuş gerçi şarabı kevser
Nerdedir içenleri bir hal olmuş bize

Sen niçin susmaktasın ey şiiri şairin
Bu zulüm boğmuş bizi bir hal olmuş bize

Önümüzde uçuşan sayfaları tarihin
Savrulmuş dört bir yana bir hal olmuş bize

Geride paramparça bir şiir coğrafyası
yıkılmış viran olmuş bir hal olmuş bize

Çıkmaz olmuş nerdedir kahraman dergilerin
Kahraman sayfaları bir hal olmuş bize

Öpsek yeridir hüzünlü gözlerinden
Narin minarelerin bir hal olmuş bize

Kan gölleri içinde şimdi Filistin gülleri
Kapanmış Kudüs yolları bir hal olmuş bize

Derin uykular tutmuş bizi ey
Dağlar gürleyin bir hal olmuş bize

Ey bizi bekleyip bekleyip hüzünlenen çağ
Bir hal olmuş bize bir hal olmuş bize




TAŞ GAZELİ
Osman Sarı / Önden Giden Atlılar


I.

Taş taş değil bağrındır taş senin
Nereni nasıl yaksın söyle bu ateş senin

Bir katılıktır dinamit söker mi yürekleri
Başın bir kez bu kalbe değmesin ey taş senin

Kazmayı kayalara değil  kalplere vur ey
Ferhat niçindir kırdığın bunca taş senin

Anne seninle bağrın döğer gider mi acı
Hanidir Ferhattan aldığın ders taş senin

Sende mi taşla bir oldun ey sevgili
İşitmez oldun beni kalbin taştan taş senin

Ölüm sendendir bana nedir taşlamak beni
Bana güldür çiçektir attığın her taş senin

Gözünü dikme taşa işte parça parçadır
Şimşektir bir bakışın dayanır mı taş senin

Deprem değildir dağı ve beni sarsan
Bir bakışındır komaz taş üstünde taş senin

Niçin çıktın dağlara evren çöl oldu Leyla
Topuğun öpmek için toz oldu dağ taş senin


II.TAŞ GAZELİ

Taş taş değil bağrındır taş senin
Nereni nasıl yaksın söyle bu ateş senin

Ülkendir taş ve beton bu yanlışkent
Her gün bir yanın biraz daha taş senin

Taş alanlarıdır taş insanları taşır bir
Nereye gelsen ez aşk karşında bu taş senin

Uygarlığı taşla taşımak çağlar üzre
Kolların bu denli güçlü müdür taş senin

Bir taş devridir ama bağışla beni
Niçin bunca geldim üstüne ey taş senin

Bir İbrahim bıçağı ikiye biçer taşı
Sevgili nasıl kırdı kutlu dişin taş senin

Ölüm bir kasırgadır çevirir seni beni
Nedir kucağında kocaman bu taş senin


III.TAŞ GAZELİ

Bir bir yürürlükten kaldırıp çürümüş devrimleri
En gürbüz bir devrimi dikmek yerine taş senin

Nereye koysam seni söyle ey yüreğim
Bir gün beni ele verir bu güçlü atış senin




HABER VERSEM TOPRAĞA
Osman Sarı / Önden Giden Atlılar


I.

bütün varım toplasam sonra varsam toprağa
Hepsin üstüne atsam ve savursam toprağa

Ere geç basar bağrına sevgili gibi beni
Ne denli meydan okur gibi dursam toprağa

Elbet bilir uğruna niçin öldüğümüzü
Ve bir bir söyler bana bir gün sorsam toprağa

Anlatsam üzerinde ne olup bittiğini
Çıkar toprak olmaktan haber versem toprağa

Kimse karşı koymaz alır götürür bir bir
Çeker beni ne denli göğüs gersem toprağa

Uğraşıp biriktirip döksem alın terimi
Bir özgürlük evreni varıp kursam toprağa


II.HABER VERSEM TOPRAĞA

Bütün varım toplasam sonra varsam toprağa
Senin çağınla olsam senle girsem toprağa

Senin doğduğunu ve geldiğini senin
Atılır yerden yere haber versem toprağa

Bulsam ve saptasam bir bir ayak izlerin
Öpsem öpsem ve sonra alnım vursam toprağa

Kutlu ayaklarındır değdi diye sevgili
Yalnız senin adına bir kapansam toprağa

İncinmesin diye sen taşlara dikenlere
Diz çöküpte önünde ve yakarsam toprağa