Gönderen Konu: Hz. İsa'nın Dünyaya tekrar gelişi  (Okunma sayısı 10616 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Gülfabrikasısahibi

  • okur
  • *
  • İleti: 66
Hz. İsa'nın Dünyaya tekrar gelişi
« : 30 Mayıs 2012, 15:17:11 »

Hz. İsa'nın tekrar dönüşü ile ilgili olarak arkadaşlarla bayağı tartışıyoruz. Şimdi sünni inancına göre tekrar gelişi nasıl olacak?

1-Bir anne ve babadan doğarak mı gelecek?
2-Yoksa direk cismani bedeniyle mi gelecek? direk cismani bedeni ile gelecekse bir kimliği olmayacak herkes ondaki tuhaflığı farketmeyecek mi?
3-Herkes onu tanıyacak mı yoksa perdeli mi olacak yani perde arkasından mı çalışacak? tahminimce herkesin onu tanımaması lazım.
4-zaman ahir zaman ise gelmesi yakın mıdır? yoksa gelmiş midir? ya da belki de geldi görevini ifa etti gitti mi?
5-Hristiyan topluluğu arasından mı çıkacak?Bu durumda Amerika veya Avrupa'da ortaya çıkması mı gerekir?
6-Bazı zatlara F. G. ve  K. K. gibi Hz. İsa diyenler var bunun vebali var mıdır?

teşekkür ederim

 
« Son Düzenleme: 11 Haziran 2012, 02:30:05 Gönderen: müteallim »
Bu zamanda Husrev'in aleyhinde olmak benim aleyhimde ,risale-i nur aleyhinde ve bizi perişan edenlerin lehinde bir azim hıyanettir.Said Nursi

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: Hz. İsa'nın Dünyaya tekrar gelişi
« Yanıtla #1 : 30 Mayıs 2012, 16:20:44 »
Bu tür mevzuuları tartışmak yerine imzamızdaki yol haritasını hayatınıza uygulayıp tartıştığınız arkadaşlarınıza da bu yönde telkinde bulunsanız inanın çok daha hayırlı bir iş yapmış olursunuz.


Bir mü'min hayatı boyunca sırasıyla şu 3 fiili gerçekleştirmelidir.


1- İtikadını Ehl-i Sünnet Vel Cemâ'at İtikadına uydurmalı,
2- İlmihalini öğrenip ihlâsla uygulamalı (ilim, amel, ihlâs),
3- Kamil-i Mükemmil bir Mürşid olan Zamanın Hakiki Sahibini arayıp bulmalı, eteklerine yapışıp ölene kadar bırakmamalıdır.( Hakikisi mi? İstidraç Sahibi Sahtesi mi?)

Çevrimdışı azizistanbul

  • yazar
  • ****
  • İleti: 677
Ynt: Hz. İsa'nın Dünyaya tekrar gelişi
« Yanıtla #2 : 30 Mayıs 2012, 16:41:52 »
Hz. İsa'nın tekrar dönüşü ile ilgili olarak arkadaşlarla bayağı tartışıyoruz. Şimdi sünni inancına göre tekrar gelişi nasıl olacak?

6-Bazı zatlara F. G. ve  K. K. gibi Hz. İsa diyenler var bunun vebali var mıdır?


 

K.K. diye rumuzladığınız şahıstan duyandan duydum ki bana öyle bir isnadta bulunana hakkımı helal etmem demiştir.

Vebali var mı diye sormuşsunuz tabiki vebali var. Peygamber olmayan birini peygamber saymak irtidattır. Yani islam dairesinin dışına çıkmaktır.
جُلُوسُكَ سَاعَةً عِنْدَ حَلَقَةٍ يَذْكُرُونَ اللهَ خَيْرٌ مِنْ عِبَادَةِ اَلْفِ سَنَةٍ

Çevrimdışı Gülfabrikasısahibi

  • okur
  • *
  • İleti: 66
Ynt: Hz. İsa'nın Dünyaya tekrar gelişi
« Yanıtla #3 : 30 Mayıs 2012, 18:10:04 »
Haklısınız ama kime sorsak bunu benzer cevaplar veriyorlar hz. İsa'yı bekleyeceğine namaz kıl oruç tut vs. tamam eyvAllah onları da yapıyoruz ama bu konuda peygamberimizin neden hadisleri var önemsiz bir konu olsaydı peygamberimiz bu hadisleri neden söylemişti.

Bu hadislere islam alimleri ne demişler?

Hz. İsa'nın inişi hristiyanların gruplar halinde müslümanlan olması olarak yorumlanabilir mi? 

Bu tür mevzuuları tartışmak yerine imzamızdaki yol haritasını hayatınıza uygulayıp tartıştığınız arkadaşlarınıza da bu yönde telkinde bulunsanız inanın çok daha hayırlı bir iş yapmış olursunuz.


Bir mü'min hayatı boyunca sırasıyla şu 3 fiili gerçekleştirmelidir.


1- İtikadını Ehl-i Sünnet Vel Cemâ'at İtikadına uydurmalı,
2- İlmihalini öğrenip ihlâsla uygulamalı (ilim, amel, ihlâs),
3- Kamil-i Mükemmil bir Mürşid olan Zamanın Hakiki Sahibini arayıp bulmalı, eteklerine yapışıp ölene kadar bırakmamalıdır.( Hakikisi mi? İstidraç Sahibi Sahtesi mi?)
Bu zamanda Husrev'in aleyhinde olmak benim aleyhimde ,risale-i nur aleyhinde ve bizi perişan edenlerin lehinde bir azim hıyanettir.Said Nursi

mazhar

  • Ziyaretçi
Ynt: Hz. İsa'nın Dünyaya tekrar gelişi
« Yanıtla #4 : 30 Mayıs 2012, 23:24:37 »
   Konu gercekten önemli,önemli olan bir konuyu çok iyi bilmemiz gerekir'ki konu hakkında fikir beyan edelim,ben açıkcası siz ne biliyor,duyuyorsanız aşşağı yukarı aynı şeyleri biliyorum.

  Mucteba kardeşimizin söylediği gibi hayatımız da amel işlemek,yaşamak daha iyi olur...Şu da var'ki, İsa (a.s) konusunda fikir beyan edebilmek için çok büyük ilim sahibi olmak gerekir. Nasıl'ki Atom,kimya,matematik gibi vs. ilimlerin profları varsa.manevi ilimlerde de aynı seviyeye gelmek lazım...

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: Hz. İsa'nın Dünyaya tekrar gelişi
« Yanıtla #5 : 31 Mayıs 2012, 01:14:38 »
Buradan tekrar tekrar uyarıyoruz. Bu gibi itikadi meselelerde müslümanlara sordurulan soruların ve yaptırılan sorgulamaların tek hedefi dinimizin kırmızı çizgileri mesabesinde olan Ehl-i Sünnet Vel-Cemaat akidesini yok ederek boş-şuursuz-bilinçsiz-amelsiz güdülmeye hazır müslüman yığınları oluşturmaktır.

Tarihe bakarsınız bozuk sistemlerin hakiki muhalifleri daima hakiki ehli sünnet alimleri ve bağlıları olmuşlardır. Televizyonlarda, sokaklarda Ehli sünnetten ayrılanları görüyoruz. Yaprak gibi savrulup duruyorlar.

Bu zamanda;
Ne mutlu Nezih itikad Sahibi olanlara!
Ne mutlu Peygamberimiz (s.a.v.) 'in ve Ashabı Kiram'ın yoluna milimi milimine, hüvesi hüvesine tabi olan Ehl-i Sünnet Vel Cemaat müdafilerine!


Konuyla ilgili ayrıntılı bilgi linklerde mevcuttur.

Dikkatinizi çekiyor mu bilmiyorum. Son yıllarda, gazetelerde, televizyonlarda dinin emir ve yasaklarının tartışılmadığı, sorgulanmadığı gün olmuyor. Ramazan geliyor, oruç tartışılıyor. Bayram geliyor, kurban tartışılıyor... Namaz, tesettür, kadın, içki... her gün mutlaka bir tartışma konusu bulunuyor. Tartışmalarda ön plana çıkartılan kimseler de, yorumlarını İslama zarar verecek şekilde yapıyorlar. Muteber kitaplarda yazılan, ondört asırdır yaşanan İslama aykırı yanlış yorumlar hep. Bunların plansız, programsız, dış desteksiz olduğu söylenebilir mi?

Bütün bu olup bitenler bana, daha önce de yazdığım baş misyoner Zwemer’in misyonerler kongresinde yaptığı şu konuşmayı hatırlatıyor: “Sizin göreviniz, Müslümanların Hristiyan yapılması değildir. Asıl göreviniz onları, dinlerini sorgular ve tartışır hale getirmektir...”

Dini sorgulanır, tartışılır hale getirtmekten maksatları da, altyapısı olmayan, dini iyi bilmeyen kimselerin zihinlerine, “Biri öyle söylüyor diğeri başka türlü söylüyor, bu nasıl dindir!” şüphesini yerleştirerek dinden soğutmak, uzaklaştırmak ve kendi tuzaklarına düşürmek...

Son günlerde gündeme taşıdıkları konu; İsa aleyhisselamın gelip gelmeyeceği hususu. Halbuki bu tartışılacak bir konu değildir. Hakiki İslam âlimleri arasında, kıyamete yakın Hz. İsa’nın geleceği konusunda icma, söz birliği vardır. Bu konuda zihinleri karıştırıp İslamı içeriden yıkmak isteyenlere cevap olarak son devir Ehli sünnet âlimlerinden şeyhülislam vekili Zahid el-Kevserî, Hz. İsa’nın kıyamete yakın yeryüzüne ineceği meselesine dair “Nazretu’n-Abira” isminde bir kitap yazmıştır.

Kevserî, bu konuda Kur’an-ı kerimde bulunan ayetleri ele alarak inceledikten sonra, Hz. İsa’nın ineceğini çok açık, sarih, kesin bir şekilde ifade ediyor. Üstad Kevserî konu ile ilgili hadislerin mütevatir derecesine ulaşan hadisler olduğunu belirtir. Mütevatir hadis, her asırda yalan söylemesi mümkün olmayan çok kimselerin bildirdiği hadislerdir. Akide ve inanç konusunda mütevatir hadisler de Kur’an ayetleri gibi bir kaynak oluşturur.

Kevserî, Kur’an ve sünnet naslarının yanı sıra, bu hususta eskiden beri Müslüman âlimlerin arasında görüş birliği (icma) olduğunu belirtir. İslam âlimleri, Hz. İsa’nın kıyametten önce yeryüzüne ineceği ve aynı zamanda zuhur edecek olan kötülük ve şerrin lideri Deccal’i öldüreceği hususunda birleşmişlerdir.
Bu husus çeşitli muteber sahih hadis kitaplarında yer almış, akaid kitaplarında da kıyamet alametleri arasında sayılmıştır. Bu mesele, yorum yapılamayacak kadar açık olduğu için herkesin paylaştığı ortak bir dini akide olarak kabul edilmiştir.

Çünkü, mütevatir hadisler kesin bir bilgidir. Bu haberlerin doğru veya yanlış olması hiç kimse tarafından tartışma konusu yapılamaz. Bu nedenle Fıkıh usulü âlimleri bunlara inanıp gereği ile amel etmenin zaruri olduğunu söyler.

Bu konu geçmişte de Ehli sünnetin dışındaki kimseler tarafından zaman zaman dile getirildiği için, İslam âlimleri, İsa aleyhisselamın ölmediğine, ruh ve beden ile birlikte tekrar geleceğine, Muhammed aleyhisselamın dinine tâbi olacağına dair 20’den fazla kitap yazmışlardır. Bunların en meşhurlarından biri, Hindistan’ın büyük âlimlerinden Enver Şah Keşmiri’nindir. Enver Şah Keşmirî (1292-1352 Hicri) Hz. İsa’nın yeniden geleceği hakkında bildirilen bütün hadis-i şerifleri bir araya toplamış. “et-Tasrih bimâ tevâtera fi nuzuli el-Mesih” adını verdiği bir eser vücuda getirmiştir. Kitapta, bu konudaki 100’den fazla mütevatir hadis-i şerife yer verilmiştir. Keşmiri, bu eserinde, İsa aleyhisselamın geleceği konusundaki hadis-i şeriflerin mütevatir olduklarını inkarının küfür olduğunu bildiriyor.

Son günlerde bazı “aykırı” düşünce sahibi kimselerin tartışma konusu yaptıkları, Hazret-i İsa’nın gelip gelmeyeceği hususunda, Ehli sünnet âlimlerinin “Hz. İsa ölmedi, kıyamete yakın gelecektir. Bu husus ayeti kerime ve mütevatir hadis-i şerifler olduğundan geleceğine inanmayan dinden çıkar” sözlerini nakletmiştim. Bugün olduğu gibi geçmişte de, Ehli sünnet âlimleri arasında bu konuda icma yani söz birliği olmasına rağmen, çatlak ses çıkartan Ehli sünnet dışı marjinal fikirler üreten kimseler çıkmıştır. Bunlar, kendilerini mezhepler üstü gören, aklı vahyin üstünde tutan, İbni Teymiyye, İbni Kayyım, Abduh, Reşit Rıza, Şeltüt, Seyyid Kutup, Fazlurrahman gibi kimselerdir. Bugün ülkemizde, Hz. İsa’nın gelmeyeceğini iddia eden ilahiyatçılar da bunların uzantılarıdır.

Halbuki, Hz. İsa’nın ölmediği Nisa Suresinin 157. ayetinde; göğe kaldırıldığı, 158. ayetinde; Ehli kitabın her birinin Hz. İsa’ya ölmeden önce muhakkak iman edeceği 159. ayetinde, bildirilmektedir. Öldüyse nasıl iman edecekler? Âli İmran Suresi 55. Ayetinde de, “Ey İsa, doğrusu seni teveffi ettireceğim. Seni kendime yükselteceğim ve seni küfredenlerden temizleyeceğim...” buyurulmaktadır. Üstad Kevserî, “Nazretun Abira” kitabında ayette geçen “teveffi” kelimesini şöyle izah etmektedir: Hz. İsa’nın geleceğini inkâr edenler, bu kelimenin vefat ve öldürmek manasına geldiğini, dolayısıyla onun ölmüş olduğunu ileri sürmekteler. Halbuki teveffi kelimesinin buradaki manası “kabzetmek ve almak”tır. O halde âyetin anlamı: “Seni yerden alacağım ve semama kaldıracağım” şeklindedir.

Bu konu hadis-i şeriflerde de açıkca bildirilmiştir. İsa aleyhisselamın ruh ve beden olarak geleceğini haber veren 100’den fazla mütevatir hadisi şerif vardır. Bunlardan bazıları:

“Nefsim elinde olana yemin ederim ki, Meryem oğlu İsa, adil bir yönetici olarak aranıza inecektir. Sonra haçı kıracak, domuzu öldürecek ve harbe son verecektir.” (Buhari, Müslim, Müsned-i Ahmed)

“Meryem oğlu İsa, nüzül etmedikçe kıyamet kopmayacaktır...” (Buhari, İbni Mâce)

“On alamet belirmedikçe kıyamet kopmaz: (1) Duman, (2) Deccâl, (3) Dâbbet’ül-Arz, (4) Güneşin batıdan doğması, (5) Meryem oğlu İsa’nın nüzulu, (6) Ye’cüc ve Me’cüc, (7) Üç büyük yer kayması: Biri doğu’da (8) İkincisi batı’da, (9) Üçüncüsü Arap yarımadasında, (10) Yemen’de çıkacak ve insanlığı mahşere kadar körükleyen bir yangın.” (Müslim, Ebu Dâvud )

“İsa inecek ve Deccâl’i öldürecek. Bundan sonra İsa yeryüzünde adil bir imam ve hak tanır bir yönetici olarak kırk yıl kalacaktır.”
(Müsned-i Ahmed)

“Ümmetimden daima Hak üzere sebat eden ve düşmanları alt eden bir grup olacak. Tâ ki Allah’ın hükmü gele ve Meryem oğlu İsa nuzül ede...” (Müsned-i Ahmed)

Hz. İsa, yeni bir din getirmeyecek Muhammed aleyhisselama tabi olarak gelecektir. Çünkü, Allahü teâlâ, bütün peygamberlerden zamanına ulaştıklarında Muhammed aleyhisselama tâbi olacaklarına dair söz aldı (Âli imran-81). Hz. İsa, son din olan İslamiyeti dünyaya yayacaktır. Herkesi, Kur’an-ı kerime ve son peygamber Muhammed aleyhisselama imana çağıracaktır! (Göğe kaldırılmada Hıristiyanlar ile aramızdaki fark şu: Onlar, Hz. İsa’nın çarmıha gerilerek öldürüldüğüne, kabre konulduktan sonra diriltirilip göğe yükseltildiğine inanır. Biz Müslümanlar ise, çarmıha gerilenin hain Yehuda’nın olduğuna, Hz. İsa’nın diri olarak göğe kaldırıldığına inanırız.)

Bugüne kadar, Ehli sünnet âlimleri, bu açık ifadelere hiçbir yorum getirmemişler, olduğu gibi inanmışlardır. Bundan sonra da, ehli sünnet yolunda olanların böyle inanmaları, Ehli sünnet dışı aykırı yorumlara itibar etmemeleri gerekir.



http://www.sadakat.net/forum/islami_sorulariniz_ve_cevaplari/herhangi_bir_itikadi_konunu_inanilmasi_gereken_konulardan_olup_olmadigini_bilmek-t56073.0.html;msg256448#msg256448

http://www.sadakat.net/forum/fikih_ve_itikad/nuzuli_isa_aleyhisselam_hadisleri-t56553.0.html

Çevrimdışı Gülfabrikasısahibi

  • okur
  • *
  • İleti: 66
Ynt: Hz. İsa'nın Dünyaya tekrar gelişi
« Yanıtla #6 : 31 Mayıs 2012, 09:50:07 »
Cevap için teşekkürler mucteba hadisler adil bir yönetici olacak diyor Hz İsa yaşadığı zamanda bir yönetici değildi demek ki dünyaya tekrar gelişi daha farklı olacak
Bu zamanda Husrev'in aleyhinde olmak benim aleyhimde ,risale-i nur aleyhinde ve bizi perişan edenlerin lehinde bir azim hıyanettir.Said Nursi

Çevrimdışı yigido

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 13
    • Dini Forum
Ynt: Hz. İsa'nın Dünyaya tekrar gelişi
« Yanıtla #7 : 01 Haziran 2012, 21:01:14 »
Hz.İsa ve Hz.Mehdi a.s mı bu isimleriyle beklemenin ne kadar yanlış ve yanıltıcı olduğunu açıklamaya çalışalım.

Mehdi ve İsa a.s’mın bu isimleri ilahi takdir gereği gizli tutulmuştur. Bu gizlilik aynen Deccal içinde geçerlidir. Bu üç zaatın bu isimleriyle bil…inebilmesi mümkün değildir
.
Peygamber Efendimiz (s.a.v) den sırren sadır olan Hadisi Şerifte;
Mehdi ile İsa’yı (Deccal’ı) kimse bilemeyecek. Mehdi a.s kimin kalp penceresini açarsa onlar bilecek.

Bu perspektiften baktığımız zaman insanlarının beklemekliklerinin ne kadar boş anlamsız olduğunu anlayabiliyoruz.

Peki bu durumda insanlar ne yapacak birilerini beklemekten mi vazgeçecek?

Hadisi Şerifte buyrulduğu gibi;

“Kimki bildiğiyle ihlasla amel ederse Hz.Allah ona bilmediklerini öğretir.”


« Son Düzenleme: 01 Haziran 2012, 21:04:56 Gönderen: yigido »
Burası Türkiye!
Burda Türkçe Konuşulur!
Burda İstiklal Marşı Okunur!
Burda Ay - Yıldız Bayrağımızdır!
Bu Türkiye Bölünmez!
YA SEV - YA TERKET !
YADA SUS!!

Çevrimdışı kömürcini

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 1
Ynt: Hz. İsa'nın Dünyaya tekrar gelişi
« Yanıtla #8 : 04 Haziran 2012, 01:09:55 »
Bu gibi konular şifrelidirler. Yani kolayca anlaşılacak biçimde yazılı değiller. Kıyamete ait gizler ve deliller Meryemoğlunda var. Ben de çok şey tahmin ediyorum ama Allah ın açıkça söyledikleri dışında kendi kafamdan açıklama yapmaktan çekiniyorum. Ben Oyum, işte geldi diyenlere pek inanmayın bence.

mazhar

  • Ziyaretçi
Ynt: Hz. İsa'nın Dünyaya tekrar gelişi
« Yanıtla #9 : 04 Haziran 2012, 01:31:21 »

Selamün aleyküm muhterem hocam,




İş yerinde bir arkadaş malum tv hocalarından duyup ve etkisinde kalip Hz. İsa (a.s.) Ve Hz. Mehdi (k.s.) hakkındaki hadisi şeriflerin sahih olmadigını söylüyor. Tabii ki bunlara inanmıyoruz, fakat bu arkadaşı ikna edebilmek adına bizlere kaynakları ile malumat verirseniz sevinirim. Ayrıca bu hadis-i şerifler tevatür derecesinde midir? Tevatür derecesinde olan hadisi şeriflerin doğru olmadığına inanan kişinin durumu nedir?
 
Selam ve dua
 
Kemal Ateş



Huzeyfetü'l-Gifarî (r.a) anlatıyor:




Biz bir gün kendi aramızda konuşurken, Nebî (s.a.v) yanımıza çıkageldi. Bize,

 
 
- "Ne konuşuyorsunuz?" dedi. Biz de,

 
 
- "Kıyâmet gününden konuşuyoruz" diye cevap verdik. Rasûlullah (s.a.v),

 
 
- "Muhakkak ki on alâmet görülmedikçe kıyamet kopmayacaktır" buyurdu ve "Deccâl'i, duhanı (duman), Dâbbetü'l-arz'ı, güneşin batıdan doğmasını, İsa’nın (a.s.) yere inmesini, Ye'cûc ve Me'cuc'u, doğuda, batıda ve Arap yarımadasında olmak üzere üç yer çöküntüsünü, son olarak da Yemen'den çıkarak insanları Mahşere sürecek ateşin vuku bulacağını söyledi." [Müslim, Sahih, Fiten, 39; Ayrıca bkz. Rudânî, Büyük Hadis Külliyatı, c. 5, s. 362]
 


Bunlara toptan inanmamak –Allah korusun– insanı küfre sokar. Bunlardan birkaçını kısaca ele alacak olursak, şunları söylememiz gerekir:
 
 
 
Hz. Mehdî’yi (aleyhirrahmeti verrıdvân) inkâr eden, kıyamete yakın zuhur edeceğini kabul etmeyen dâl (sapıtmış, doğru yoldan ayrılmış, hataya düşmüş, günaha girmiş) olur. Zira bu mesele mütevatır hadislerle sabittir.

 
 
Hz. İsa’yı (aleyhisselâm) inkâr eder, yani ahir zamanda yeryüzüne ineceğine inanmayan kâfir olur. Aşağıda açıklamaya çalışacağız ki, bu husus ayetle sabittir.

 
 
Deccâl’in çıkacağını inkâr da yine insanı dalâlete sokar; çünkü bu mevzudaki hadisler de tevatür haddine ulaşmıştır.

 
 
***
 
 
 
Cenab-ı Mevla-yi zû’l-Celâl şöyle buyuruyor: “Kalblerinin mühürlenmesinin diğer bir sebebi de İsa'yı) inkâr etmeleri ve Meryem'e büyük bir iftirada bulunmalarıdır. Bir de ‘Biz Allah'ın peygamberi Meryem oğlu İsa Mesih'i öldürdük’ demeleridir. Oysa onu ne öldürdüler, ne de astılar. Fakat öldürdükleri kimse, onlara İsa gibi gösterildi. Onun hakkında anlaşmazlığa düşenler, ondan yana tam bir kuşku içindedirler. O hususta bir bilgileri yoktur. Sadece zanna uyuyorlar. Onu kesinlikle öldürmediler. Fakat Allah onu kendisine yükseltmiştir. Allah, aziz (daima üstün)dir, hikmet sahibidir.”[Nisa suresi, 156-158]

 
 
Bu ayetleri takip eden 159’uncu ayette ise şöyle buyrulrmaktadır:
 
 
 
“Andolsun, Kitap ehlinden hiçbir kimse yoktur ki, ölmeden önce ona (İsa'ya) iman etmiş olmasın. Kıyamet gününde o, onlara şahitlik edecektir.”[Nisa suresi, 159]
 
 
 
Demek ki; İsa aleyhisselam yeryüzüne indikten sonra, efrâd-ı ümmetten bir ferd olarak İslâm’a hizmet edecek… Ve ölmeden önce ona inanmayan kimse kalmayacak Ehl-i kitaptan... O da onlara ahirette şahitlik edecek.

 
 
***
 
 
 
Hz. İsa’nın (a.s.) nüzûlü (inişi) iki türlü olacak:
 
 
 
1) Nüzûl-i suğrâ (küçük iniş): Bu Nasrâniyetin (Hıristiyonlığın) yıkılmasıdır. Hakikatte Nasârâ yıkılmış ve Kilise sultasını/hâkimiyetini yitirmiştir.
 
 
 
2) Nüzûl-i kübrâ: Bu daha çıkmadı. Lakin yakın zamanda zhuru eder; putları kırar, Deccâl’i yok eder ve cizyeyi kaldırıp, “Ya iman ya ölüm” diyerek bütün küffârı kılıçtan geçirir.
 
 
 
Mehdî âl-i Rasûl, (idaresi) zamanında inşaAllah cizyeye (küffarı) bağlayacak. İşte o zaman tam manasıyla ahkâm(ı ilahi) tatbik edilecek. Ve Mehdî âl-i Rasûl bizim usûlümüz üzere gelecektir. Decâcile Yahûdilerin Mehdisi’dir. İnşaAllah İslâm Mehdîsi de yakında çıkacak, şimdi o devirdeyiz.[Ziya Sunguroğlu, Notlarım, s. 126]
 
 
 
***
 
 
 
İmam Kevserî (rh.) de Hz. İsa’nın (a.s.) inişi ile ilgili görüşlerini şu şekilde bildirmiştir:
 
 
 
“Hz. İsa’nın (a.s.) inişiyle ilgili hadis-i şerfilerdeki tevatür, “tevâtür-i manevîdir.” Sahih ve hasen hadis-i şeriflerin her biri, farklı manalara delalet etmekle birlikte hepsi de Hz. İsa’nın ineceği hususunda söz birliği içindedirler... Bu durum, hadis ilminin kokusunu koklayan bir kimse için inkârı mümkün olmayan bir gerçektir. Mehdî ile Deccal'in çıkacağı ve Hz. İsa'nın ineceği hususundaki hadis-i şeriflerin tevatür derecelerine ulaşmış olmaları, hadis ilmi ehlince asla şüphe edilecek bir husus değildir. İlm-i kelam ehlinden (akaid ilmiyle meşgul olanlardan) bazısının, kıyamet alametleriyle ilgili hadislere inanmanın vacip olduğunu kabul etmeleriyle beraber, bu hadislerden bir kısmının mütevatir olup olmadığı hususundaki şüpheleri ise, hadis ilmiyle ilgili bilgilerinin azlığından kaynaklanmaktadır.” [M. Zâhid el-Kevserî, Nazratü'n-Âbira, s. 44-49]

 
 
Müfessir İbn-i Kesîr (rh.) ise, mevzuyla ilgili ayetlerin tefsirini yaptıktan ve ilgili hadisleri açıkladıktan sonra fikrini şöyle ifade etmektedir:
 
 
 
“İşte bunlar Rasûlullah’tan (s.a.v.) mütevatir olarak rivayet edilmiştir ve bu hadis-i şeriflerde, Hz. İsa'nın nasıl ve nereye ineceği hususu açıklanmıştır. Hz. İsa'nın cesed-i şerifiyle dünyaya ineceği hakkında zikredilen sahih ve mütevatir hadis-i şerifler, te’vile (başka şekilde yorumlanmaya) elverişli değildir. Dolayısıyla, zerre kadar imanı ve insafı olan herkesin, Hz. İsa'nın yeryüzüne ineceğine inanması gerekmektedir. Bunu ancak şeriata zıt, Allah'ın Kitabına, Rasûlü'nün sünnetine ve Ehl-i Sünnet’in ittifakına muhalif olan kimseler inkâr edebilir.” [Tefsîru İbni Kesîr, 1, 578-582]
 
 
 
Hasılı, İsa aleyhisselâm hakkındaki hadis-i şerifler tevatür derecesindedir.
 
 
 
***
 
 
 
İslâm âlimleri Hz. İsa'nın nüzûlini/inişini, akîde (inanç-iman) mevzuu olarak değerlendirmektedirler.

Ehl-i Sünnetin inanç mevzularını açıklayan hemen bütün eserlerde, Hz. İsa’nın kıyametten önce yeryüzüne ineceği, Deccal ile mücadele edip onu öldüreceği, gerçek din ahlakını dünyaya hakim kılacağı yer almaktadır. İslâm âlimleri, Kur'an-ı Kerim'de yer alan delilleri ve hadislerde bildirilen haberleri bir arada değerlendirerek, Hz. İsa’nın dönüşüne inanmayı önemli bir inanç esası olarak kabul etmişlerdir. Ve mevzuyu şu şekilde açıklamaktadırlar:
 
 
 
Nisa suresi'nin 157. ayetinde Allah, “... Oysa onu öldürmediler ve onu asmadılar. Ama onlara (onun) benzeri gösterildi...” diye bildirmiştir. Bu ayetle birlikte Kur'an'ın diğer pek çok ayetinde Hz. İsa’nın Allah katında diri olduğu bildirilmekte ve yeryüzüne ikinci kez geleceğine işaret edilmektedir. İslâm âlimleri bu mevzuda ittifakla, bunun aksini savunmanın hiçbir şekilde mümkün olmadığını söylemektedirler. Mesela İbn Hazm (rh.) bu ayeti tefsir ederken; “Hz. İsa’nın öldürüldüğünü söyleyen bir kimsenin mürted (İslâm dininden dönmüş) veya kâfir olacağını” vurgulamıştır.[İlmü'l-Kelam, İbn Hazm, s.56-57]

 
 
Cabir İbn-i Abdullah'dan (r.a.) rivayet edilen “Mehdi'nin çıkışını inkâr eden, muhakkak Muhammed’e (s.a.v.) indirilene küfretmiştir. Meryem oğlu İsa'nın inişini inkâr eden de muhakkak kafir olmuştur. Deccal'in çıkacağını kabul etmeyen de muhakkak kafirdir.” hadisi de İslâm âlimleri tarafından kullanılan bir diğer delildir.

 
 
Bu hadis, Şeyh Hace Muhammed Pârsâ'nın Faslu’l-Hitab, Şeyh Ebu Bekir el Kelabazi'nin Meani’l-Ahbar, İmam Süheyli'nin er-Ravzu’l-Ünüf, İmam Süyûtî'nin el-Arfu’l-Verdi fi Ahbari’l-Mehdi gibi meşhur İslâmi kaynaklarda yer almaktadır. Ayrıca Şeyh Ebu Bekir, bu hadisin senedini de, “Bize Muhammed İbni Hasen, ona Ebu Abdillah el-Huseyn İbni Muhammed, ona İsmail İbni Üveys, ona Malik İbni Ebes, ona Muhammed İbni Münkedir, ona da Cabir İbni Abdillah hazretleri böylece bildirmişlerdir” diyerek açıklamıştır.
 
 
Halis Ece.Com

 



Çevrimdışı azizistanbul

  • yazar
  • ****
  • İleti: 677
Ynt: Hz. İsa'nın Dünyaya tekrar gelişi
« Yanıtla #10 : 04 Haziran 2012, 11:05:21 »

Ayrıca bu hadis-i şerifler tevatür derecesinde midir? Tevatür derecesinde olan hadisi şeriflerin doğru olmadığına inanan kişinin durumu nedir?
 

At izinin it izine karıştığı ağzı olan herkesin konuştuğu şu dönemde tüm kardeşlerime Hadis Usulu ile alakalı bir kitap alıp 2-3 defa okumalarını tavsiye ederim.

  Hadisle alakalı olarak tevatür derecesinde mi değil mi denildiği zaman bugün akla ilk gelen hadisin doğru olup olmadığı ve onunla amel edilip edilemeyeceğidir. Yani bir çok müslüman Tevatür= Doğru Sahih zannetmektedir.

 Halbuki durum böyle değildir. EVet  MÜtevatir = sAHİH amma Sahih=MÜtevatir değildir. yani her mütevatir sahihtir ama her sahih mütevatir değildir.

 Hadisin doğru olduğu ve kendisiyle amel edilebilmesi için hadise verilen isim veya sıfat SAHİH ve HASEN dir . Eğer bir hadis sahih veya hasen ise onunla amel edilir.

  Ayrıca Sahih olan hadis mütevatir olabilir veya meşhur olabilir veya Ahad olabilir. bu ayrı bir taksimattır.

 Hadisin mütevatir olması hadisi her devirde nakleden kişilerin 10 dan fazla olmasıyla alakalıdır. Bu sebepten dolayı lafzen mütevatir olan hadislerin bazılarına göre 40 bazılarnıa göre 200 bazılarına göre 1000 civarında olduğu söylenir.  Amma bu sahih hadislerin bu kadar olduğu anlamına gelmez.


 Nursuz ve şerli bir adam vardı o adam diyordu ki Mütevatir hadisler 80 'i geçmez . Adam burada hadis usulu ile hile yaptı. Yani aslında söylediği söz doğru veya doğruya yakındır. Çünkü hadis ilminde lafzen mütevatir olan hadislerin sayısı konusunda 40 tan 1000 e kadar ihtilaflı rakamlar vardır. ve bunlar hadis alimleri tarafından tartışılmıştır.

Amma bahsettiğimiz adam mütevatir hadislerin adedini sanki sahih hadislerin adedini veriyormuş gibi verdi ve o dönemde bütün insanlar bunu böyle anladılar. Yani kafaları karıştırmış oldu.

Eğer o bir hadisçi tarafından sıkıştırılsaydı o zaman  ben sadece mütevatir hadislerden bahsettim. Sahihlerden bahsetmedim diyerek işin içindende sıyrılmayı başaracaktı.


Netice olarak hadisin doğru olup olmadığını mütevatir kelimesiyle değil sahih veya hasen kelimesiyle konuşmak gerekir.
جُلُوسُكَ سَاعَةً عِنْدَ حَلَقَةٍ يَذْكُرُونَ اللهَ خَيْرٌ مِنْ عِبَادَةِ اَلْفِ سَنَةٍ

Çevrimdışı müteallim

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 4785
  • gizli mahzenlerde kalan tarihin yeni adresi
    • www.Libv- kamp-lintfort.de
Ynt: Hz. İsa'nın Dünyaya tekrar gelişi
« Yanıtla #11 : 11 Haziran 2012, 02:29:48 »
Itikadi konularda fazla ileri geri yapmak dogru degildir ehli sunnet inanclari beleidig bilmiyorsak inanmaliyiz sahislara Isadir Demek yanlistir  Mehdi ve deccal ehlince malumdur.bu Meseleyi kapatsak iyi olur
Maasselam Müteallim
  Kuslar gibi ucmasini baliklar gibi yüzmesini ögrendik amma kardesce yasamasini ögrenemedik