Gönderen Konu: Hz Ömer, mercedes ve saltanat  (Okunma sayısı 4173 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Fatihan

  • Administrator
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 6994
  • Milimi milimine Ehli sünnet...
Hz Ömer, mercedes ve saltanat
« : 04 Kasım 2008, 13:22:42 »

İslam’ın efsanevi halifesi, güzide insan, örnek devlet başkanı Hz Ömer (ra), Hz Peygamberin ahlakını devlet yönetiminde ve kişisel hayatında tatbik eden nadide sahabelerden biriydi Öyle ki, gece makamında, özel işi olduğu zaman devletin mumu yerine kendi mumunu, devletin kalemi yerine kendi kalemini kullanıyor, devlete ait olan bir eşyayı özel işi için asla harcamıyordu Hz Ömer’in bu hassasiyeti hem Dünyadaki Müslüman yöneticilere hem de İslam dışı dünyada idarecilik makamında olan herkese ahlak ve fazilet adına önemli örnekler sunuyor İşte Hz Ömer’in hayatından birkaç kesit ve ardından Bugün Gazetesinde yayınlanan bir haberden kesitler:

“Halife Hz Ömer bir gün kırbasını (su tulumu, su kabı) sırtına yüklenmiş, Medine'nin en kalabalık sokaklarında dolaşıyordu Babasının sırtında kırba ile dolaştığı oğlu Abdullah'ın da gözüne ilişti ve kendisine yetişip sordu:

-Baba sen ne yapıyorsun, koskoca halife sırtında kırba taşır mı, taşıtacak kimse mi bulamadın?

-Oğlum, bunu taşıtacak adam bulamadığım için veya başka bir mecburiyet dolayısıyla taşıyor değilim Nefsime gurur gelir gibi oldu, kendimi beğenir gibi oldum, sırf onu küçültmek için bu yola başvurdum”

Yöneticiliğin verdiği güç ve iktidarın kendisini yoldan çıkarabileceği endişesi ile nefsini terbiye etmekle meşgul Hz Ömer, halkından çok çok daha iyi şartlarda yaşamayı da kendisi için ar sayıyordu:

“Bir Ramazan'da Medineli bir Müslüman Halife Hz Ömer'i iftar yemeğine davet etti Yemek sırasında yalnız Hz Ömer'e bir kap içinde bir içecek sunuldu Hz Ömer sordu: "Bu nedir?" Ev sahibi cevap verdi: "Bal şerbetidir efendim, sizin için ayırmıştık da" Hz Ömer onu içmeyi reddederek şöyle dedi: "Benim yönetimini üstlendiğim halkın çoğu içmek için henüz kuyu suyunu bile bulamazken ben burada bal şerbeti içemem"”

Yine bir gün Hz Ömer hutbede iken üzerindeki elbisenin nereden geldiği sorulmuştu O da oğlunun hakkı ile kendi hakkını birleştirip yeni bir elbise giyindiğini ifade etmişti Halk hesap soruyor Hz Ömer de hesap verebiliyordu Çünkü Hz Ömer bir devletin başında yönetici idi Halk adına kullandığı bütün kaynakların hesabını vermekle mükellef durumda hissediyordu kendini

Ya günümüz idarecileri? Daha yeni yeni siyasal yönetimde hesap verebilirliği ve şeffaflığı tartıştığımız modern çağda kaç devlet idarecisi Hz Ömer ve benzerlerinin gösterdiği hassasiyeti gösterebiliyor? Kaç vatandaş devlet adamlarından ellerindeki kaynak ve imkanlardan dolayı hesap sorabiliyor? Bunun cevabını vermek oldukça güç şüphesiz İşte Bugün Gazetesi’nin haberi: “Son yıllarda kamu araçlarına yönelik başlatılan denetlemeler, devletin parasıyla alınan araçlarla nasıl saltanat sürüldüğünü ortaya çıkardı Son üç yıldır denetimlerini artıran trafik ekipleri, kural ihlali yapan, aracı özel işlerinde kullanan kamu görevlilerine göz açtırmadı İşte, üç yılın dökümü: Trafik Şubeleri'ne bağlı ekipler şehirlerarası ve şehir içi yollarda resmi hizmet araçlarına yönelik sıkı denetimler gerçekleştirdi 2005'de; 28 bin 500 resmi hizmet aracı trafik kontrolünden geçirildi Bu araçlardan 27 bin 438'inin Taşıt Kanunu hükümlerine uygun kullanıldığı saptandı Emirlere uygun kullanılmayan bin 62 resmi araca ise 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu uyarınca para cezası kesildi 2006 yılında trafik polisleri 22 bin 856 resmi aracı denetledi Bu araçlardan 22 bin 283'ünün emre uygun kullanıldığı anlaşıldı Trafik kurallarına uymayan bin 872 resmi hizmet otosuna ise ceza kesildi Kontrollerde 552 resmi aracın ise "amaç dışı kullanıldığı" tespit edildi Polis, ceza uyguladığı görevliler hakkında tutanak tutup çalıştıkları kurumlara gönderdi 2007 yılının ilk 6 ayında ise 9 bin 996 resmi araç denetime tabii tutuldu Bu araçlardan 9 bin 692'sinin emirlere uygun kullanıldığı belirlendi 855 resmi araca Trafik Kanunu gereğince ceza kesilirken, 279 devlet arabasının amaç dışı özel işlerde kullanıldığı saptandı Trafik polisleri, resmi hizmet arabasını özel işleri için kullanan 279 kamu görevlisi hakkında tutanak tuttu 237 sayılı Taşıt Kanunu'na göre, resmi taşıtları kamu hizmetleri dışında özel amaçlı kullananlar hakkında bir yıla kadir hapis cezası veriliyor Başbakanlık tarafından tüm devlet kurumlarına yayınlanan 2007/3 sayılı genelgede ise Taşıt Kanunu'na titizlikle uyulması isteniyor Taşıt Kanunu'nda resmi hizmet ve makam araçlarının hangi amaçla nasıl kullanılacağı açıklanıyor Kamu hizmetleri dışında hiçbir özel amaçla kullanılamayacağı vurgulanan resmi taşıtlara eş ve çocuklarını bindiren, okullara taşıyan vb amacı dışında kullananlara 1 yıl hapis cezası veriliyor ve kullanımdan doğan benzin masrafları ve zararlar tazmin ediliyor”

Devletin otomobili deniz özeline kullanmayan keriz!

Devletin arabasını özel aracıymış gibi kullanan kamu görevlileri yanında onlara göz yuman ve onlar gibi davranan yöneticiler de var Ulaşılması güç saltanat makamları için neden insanlar birbirlerini yiyor dersiniz? Bu kavganın bu kadar mücadelenin arka planında ne var? Tabii ki saltanat ve rahatlık! Bir bölge müdürü bir genel müdür ataması bile nice tantanalarla gerçekleşiyor memlekette Seçim dönemlerine bakın Aynı partiden iki aday adayı bir birine silah dahi çekebiliyor, neden? Tek açıklaması var: Güç ve saltanat için

Hepsi bir yana makam aracı saltanatı kamuda hala devam ediyor Görev ve sorumluluk alanının çok çok üzerindeki lüks araçlar içinde bir şoför iki koruma ile arz-ı endam eden bürokrat ve siyasilerimiz devletin imkanlarını kullanırken ellerindeki kaynakların gerçek sahiplerine hesap vermeye yanaşabiliyorlar mı?

Özellikle seçilmiş yerel yöneticiler çeyrek ve yarım trilyonluk lüks araçlarla, yanlarında en az üç koruma ile gariban mahallelerinde boy gösterirken orada açlık ve sefalet çemberinde kıvranan insanlar içlerinden neler geçiriyor dersiniz?
Almanya’da bisikletle kentte dolaşan belediye başkanlarının varlığını öğrenince bizdeki durumun aradaki toplumsal kültür farkını nasıl yansıttığını daha iyi anladım Ya bizdeki yöneticiler büyük risk altında, alengirli işlere bulaştıklarından korunma ihtiyacı içindeler, ya da Batı’da görev yapan muadilleri etliye sütlüye karışmaksızın bir dönemi geçiştirmenin peşindeler Ya bizdeki toplum siyasetçiyi böyle görmek istiyor, bundan hoşlanıyor, ya da dışarıdaki muadilleri çok cimri, otomobilin oldukça ucuz olduğu, üretimin bol olduğu memleketlerde arabaya bütçeden para ayırmaya kıyamıyorlar!

Dün Hz Ömer’e sırtındaki gömleğin hesabını soranlar bugün yaşasaydı, acaba bugünkü yöneticilerin hali nice olurdu? Veya Hz Ömer gibi örnek yöneticiler bugün var iseler bunların varlığından rahatsız olan diğerleri nasıl bir psikoloji içindedirler?

Öğrencilik yaptığım mütevazi Anadolu kentinin belediye başkanı akşam iş çıkışında makam aracını kullanmak yerine evine yürüyerek gidiyor, hem esnafı selamlıyor hem de bizden biri olduğu hissiyatını gönüllerimize yerleştiriyordu Bazıları “Bazen bu adam nasıl belediye başkanı, başkan dediğin biraz havalı gezer” demesine rağmen bazıları da bu davranışı takdir ve saygıyla karşılıyordu Bendeniz de hayranlıkla bakanlardan biriydim doğrusu

Şimdilerde alan razı veren razı Kendi ellerimizle seçip yolladığımız siyasetçilerden hesap sormak şöyle dursun, siyasetin getirdiği güç ve imkandan “biz de nasıl müstefid oluruz”un hesabını yapıyoruz Hatta kimi zaman bazılarımız “adam yesin kardeşim hakkı ama iş de yapsın” diyebiliyor! Sığındığı bahane ise şu: “Öncekiler yiyordu ama iş yapmıyordu”

Suçlu aramak gerekiyorsa suçlu sadece siyasetçi değil Siyasetçiyi nereye konumlandırdığının şuurunda olmayan bizler de suçluyuz Siyasetçi içimizde biri ve bize hizmet etmek için bizler tarafından idareye getirilmiş, yönetimin ve kaynakların emanet edildiği kişi Ya emaneti korurken sadece yöneticiye sorumluluk yüklemeyeceğiz ya da kendimiz kendi içimizde dürüst olup, yöneticilerimizdeki hataların bizlerden de kaynaklandığının farkına varacağız

Yarım trilyonluk Mercedes’in içinde giden “adam’a” hayıflanmak ya da küfür etmek yerine memlekete kaç kuruşluk yatırım ya da hizmet yaptığının hesabını “şahsi menfaatlerimizden arınmış olarak” sorabilme erdemini gösterdiğimiz zaman, yöneticilerimiz de kendilerinden beklenen hassasiyeti gösterebilecektir

O zaman Ömer’lerin varlığı artacak, menfaatperest, güç görgüsüzü idarecilerin sayısı azalacaktır

Ne yazık ki bugün özellikle kamu yönetiminde sorumluluk duygusu gelişmemiştir En alt kademedeki çalışandan tepe noktadaki idareciye kadar-ister atanmış, ister seçilmiş olsun-her kamu görevlisi elinde bulundurduğu en küçük ve en geniş imkanlardan yüzde yüz sorumlu tutulmadığı müddetçe, bu sorunu aşmamıza yarayacak ahlaki sorumluluk duygusu söz konusu insanlarda gelişmedikçe devlet malı hor kullanılmaya devam edecektir

Sadece yasal tedbirler, cezalar da suistimallerin önünü alamaz Önemli olan ahlaklı, fazilet sahibi insanların göreve gelmeleridir Bir güzel örnek birçok insanın şuurlanmasına sebebiyet verebilir Güzel insanların sayısı arttıkça güzel yönetimin de var olduğunu hep birlikte görmek mümkün olacak Aksi halde Allah’tan korkmayanı yargıyla, kulla korkutmak kolay olmayacak!

Güçlünün hukukunun haklının hukukuna galebe çaldığı bir ülkede ahlak dışı davranışların yasa ile cezalandırılması “çok götürenin” işine yarayacak, “aç olduğu için ekmek çalanlar” ise daha büyük cezalarla cezalandırılacaklardır Ne de olsa bu ülke “Yüce Divan’da” bir şekilde aklanan arsız siyasetçilerin varlığı ile kaynıyor.

Akif Çarkçı


Çevrimdışı ay-yüzlüm

  • yazar
  • ****
  • İleti: 641
Ynt: Hz Ömer, mercedes ve saltanat
« Yanıtla #1 : 05 Kasım 2008, 08:32:46 »
çok güzel bir yazı RAHMAN Razı olsun

ama ben burdaki yazıdakileri çok görmedim
bunlar AllahTAN korkmaz kuldan utanmaz imanları kemale gelmemiş kişiler

bunlardan daha fazlasını beklemek abes olur zaten

bunu günümüzün mağnevi  idarecilerine eşitlersek işte asıl mesele ozaman çıkıyor
ne kadar bozulduğumuzun gerçek yüzü ...

sözüm meclisten dışarı bu gibi olmuyanları zaten tenzih ederim RAHMAN onlardan razı olsun..

benim demek istediğim yine yerini yurdunu bildiği halde idareci mevkiine kadar yükselmiş ama başa geldiği zaman geldiği yeri unutup,yanında çalışan personeline acaba kaçtanesi  HZ ÖMER gibi gibi davranmış
yine hangisi yada kaç tanesi  yanında çalıştırdığı hocasına maaşının dışında destek ve yardımcı olmuş

hocası hasbel kader ama ailesinden gelen bir yardım ,yada dişinden tırnağından
artırıpta bir araba ,bir ev alsa bunu nerden buldun da aldın diyebiliyor, senin hakkında suizana düşebiliyor

ama bir idarecinin başa geldiği gün elinde hiç bir imkanı olmadığını hem sen hemde onu başa getirenler  bildiği halde 2-3 senede hem arabası hem evi hemde gayrı menkulleri olduğunu gördüğün zaman sen sorguluyamıyorsun adın o zaman hasete fesata fitneciye itiatsize çıkıyor ..
başınıza taş konsa ona itiat ediceksiniz deniyor ve o görevinde yanlışları yapmaya devam ediyor  kimse höyytt diyemiyor...işte bunu irdelemek lazım...işte bu gibi konularda ne biz HZ ÖMER GİBİ ADİL NEDE ONUN GİBİ GÖZÜNÜ BUDAKTAN SAKINMAYAN CESUR KİŞİLER OLAMAYIZ OLAMIYORUZ...
« Son Düzenleme: 05 Kasım 2008, 09:54:56 Gönderen: ay-yüzlüm »
Yürü dünya yürü bu yol dergaha gider.
Bu yol gama,kedere,acıya,aha gider.
Çıkablirsen eyer bu yokuşu zirveye,
Hüzünlenme o zaman sonu felaha gider.

Çevrimdışı ihvan

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 2399
Ynt: Hz Ömer, mercedes ve saltanat
« Yanıtla #2 : 05 Kasım 2008, 11:48:31 »
idareciliğin de ne kadar sorumluluk altında olduğunu bilerek,mevlam hesabını veremeyeceğimiz imtihanla imtihan etmesin..teşekkürler fatihan

Çevrimdışı Fatihan

  • Administrator
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 6994
  • Milimi milimine Ehli sünnet...
Ynt: Hz Ömer, mercedes ve saltanat
« Yanıtla #3 : 05 Kasım 2008, 13:53:31 »
idareciliğin de ne kadar sorumluluk altında olduğunu bilerek,mevlam hesabını veremeyeceğimiz imtihanla imtihan etmesin..teşekkürler fatihan

amin...