Gönderen Konu: Hz.Muhammed s.a.v.'me inanmak imanın şartı  (Okunma sayısı 4651 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Hz.Muhammed s.a.v.'me inanmak imanın şartı
« : 27 Eylül 2008, 01:28:50 »

Misyonerlerin önde gelen isimlerinden S. Zwemer, 1930'ların başında Kudüs'te Zeytindağı'nda toplanan misyonerler kongresinde yaptığı konuşmada, “Sizin göreviniz, Müslümanların Hıristiyan yapılması değildir. Asıl göreviniz onları dinlerinden soğutmak, dinlerini sorgular, tartışılır hale getirmektir. Bu sağlanırsa gerisi kendiliğinden gelir. Bizim yapmak istediğimizi kendi kendilerine yaparlar” demişti.

Bugün Müslüman ülkelerde bu, büyük ölçüde sağlanmış görünüyor. Çünkü dini tartışmadığımız gün geçmiyor. Geçtiğimiz günlerde, Sayın Hayrettin Karaman’ın, Reşid Rıza ve Abduh’tan naklen, " Son peygamber hazreti Muhammedin peygamberliğini kabul etmese de," Allah'a, ahiret gününe iman eden ve amel-i salih işleyen kimseler için korkacakları bir şey yoktur, yani bunlar Cenenete girerler; bütün insanların Müslüman olmaları dinin, Kur'ân'ın hedefi değildir.

Peygamberimiz 'Yahudiler, Müslümanlar mutlaka Müslüman olsun!' demiyor, “ sözlerinden sonra, bugünkü Hıristiyanlığın ve Yahudiliğin hak din olup olmadığı, mensuplarının Cennete gidip gitmeyeceği konusu tekrar tartışılır oldu.

“İSLAMİYET ÖNCEKİLERİN HÜKMÜNÜ KALDIRDI”

Bu önemli konuda şüpheye düşülmemesi için daha önce konu ile ilgili bir yazıma Diyanet İşleri Başkanlığı’nın verdiği cevabı  önemine binaen tekrar yayınlıyorum:

“İslamiyet, kendinden önceki dinlerin hükmünü kaldırmıştır. Bu itibarla, hangi dine mensup bulunursa bulunsun, tüm insanlar İslam'a girmekle yükümlüdürler.

Müslümanlar dışındaki kutsal kitap sahibi din mensupları için ehl-i kitap terimi kullanılır. Kur'an-ı Kerim'deki ehl-i kitap tabiriyle Yahudilerle Hıristiyanlar kastedilmektedir. Kur'an-ı Kerîm de Hıristiyanların Hz. Muhammed (s.a.v.) ve O'na indirilen Kur'an-ı Kerim'e inanmadıkları ve Hz. İsa (a.s.)'ya, Allah'ın oğlu ve üçün üçüncüsü dediklerinden dolayı kâfir oldukları bildirilmektedir.

Kuran-ı Kerim'de, Yahudi ve Hıristiyanların bozuk inançları yüzünden imansız durumuna düşmeleri hakkında şöyle buyurulur:

"Şüphesiz ki: "Allah ancak Meryemoğlu İsa Mesih'tir", diyenler kâfir olmuşlardır. Ey Muhammed! Deki: "Allah, Meryemoğlu İsa Mesih'i, anasını ve bütün yeryüzündekileri helâk etmek istese, O'na kim engel olabilir? Göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin mülkiyeti yalnız Allah'a aittir. O, dilediğini yaratır. Allah her şeye kadirdir" (el-Mâide, 5/17).

Peygamberlik müessesesini kökten kabul etmemek veya herhangi bir peygamberin nübüvvetini inkâr da küfürdür. Bu yüzden diğer peygamberleri kabul etmekle birlikte Hz. İsa (a.s.) ve Hz. Muhammed (s.a.v.)'i Allah'ın (c.c.) elçisi olarak kabul etmeyen yahudiler, yine Hz. Muhammed (s.a.v.)'in peygamberliğini tanımayan hıristiyanlar küfre düşmüşlerdir.


Bir peygambere ilâhlık isnat etmek de küfürdür. Nitekim Hristiyanlar Hz. İsa (a.s.)'nın Allah olduğunu söyledikleri için kâfir sayılmışlardır (bk. el-Mâide 5/17, 72).

"Yahudiler; "Uzeyr Allah'ın oğludur" dediler. Hristiyanlar da: "Mesih (İsa) Allah'ı n oğludur" dediler. Bu, onların ağızlarıyla geveledikleri sözler olup, güya bununla, daha önce yaşayan inkarcıların sözlerini taklit ediyorlar" (et- Tevbe, 9/ 30).

CENNETE GİREBİLMENİN ŞARTI!

Bir kısmına İşaret ettiğimiz bu âyetlerden açıkça anlaşılmaktadır ki, Allahu Teâlâ'nın varlığına ve birliğine, Hz. Muhammed (S.A.V.)’in O'nun kulu ve elçisi olduğuna ve Kur'an-ı Kerim'deki bütün esaslara, olduğu gibi iman etmeyen hiçbir kimse İslam inancına göre müslüman değildir.

Hz. Muhammed (s.a.v.) Efendimizin peygamber olarak gönderilmesinden sonra bütün insanların ve bilhassa Yahudi ve Hıristiyanların kendi dinî kitapları gereğince Hz. Muhammed (S.A.V.)'in peygamberliğini tasdik edip İslam'ı kabul etmeleri gerekir.

Aksi takdirde kendi kitaplarını ve dinlerini inkar etmiş olurlar. Bu itibarla,  Allah'ın varlığına ve birliğine, Hazreti Muhammed’in O'nun kulu ve elçisi olduğuna ve Kur'an-ı Kerim'deki bütün esaslara, olduğu gibi iman etmeyen bir kimse İslam inancına göre cennete giremez.”

 
« Son Düzenleme: 27 Eylül 2008, 01:32:19 Gönderen: Tuğra »
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Dünya ve ahıret saadeti O’nu sevmeye bağlı
« Yanıtla #1 : 27 Eylül 2008, 01:31:25 »
Dünya ve ahıret saadetine kavuşmak, ancak dünya ve ahiretin efendisi olan, Muhammed aleyhisselama tabi olmaya bağlıdır. O'na tabi olmak için iman etmek ve İslamiyeti öğrenmek ve hakkıyla yapmak lazımdır.

O'na tabi olmak, yani O'na uymak; O'nun gittiği yolda yürümektir. O'nun yolu, Kur'an-ı kerimin gösterdiği yoldur. Bu yola İslam dini denir. O'na hakkıyla uyabilmek için, önce iman etmek sonra Müslümanlığı iyice öğrenmek, sonra da farzları eda edip, haramlardan kaçınmak, daha sonra, sünnetleri yapıp mekruhlardan kaçınmak lazımdır. Bunlardan sonra, mübahlarda da O'na uymaya çalışmaktır.

İman etmek, O'na tabi olmaya başlamak ve saadet kapısından içeri girmek demektir. Allahü teâlâ O'nu, dünyadaki bütün insanları saadete davet için gönderdi ve Sebe' suresinin 28. Ayet-i kerimesinde mealen; "Ey sevgili Peygamberim! Seni, dünyadaki bütün insanlara, ebedi saadeti müjdelemek ve bu saadet yolunu göstermek için, gönderiyorum" buyurdu.

İKİ SEVGİ BİR ARADA OLAMAZ!

Muhammed aleyhisselama tabi olmak, dinin emirlerini beğenip, seve seve yapmak ve O'nun emirlerini ve İslamiyet'in kıymet verdiği üstün tuttuğu şeyleri ve alimlerini, salihlerini büyük bilip, hürmet etmek ve O'nun dinini yaymağa uğraşmak demektir. Dinine uymak istemeyenleri, beğenmeyenleri, aldırış etmeyenleri ise zelil, hakir ve aşağı tutmaktır.

Ahirette Cehennem'den kurtulmak, yalnız Muhammed aleyhisselama tabi olanlara mahsustur. Dünyada yapılan bütün iyilikler, bütün keşifler, bütün haller ve bütün ilimler, Resulullah sallAllahü aleyhi ve sellem efendimizin yolunda bulunmak şartı ile, ahirette işe yarar.

Yoksa, Allahü teâlânın Peygamberine tabi olmayanların yaptığı her iyilik, dünyada kalır ve ahiretinin harab olmasına sebeb olur. Yani, iyilik şeklinde görünen, birer istidracdan başka bir şey olamaz.

O'na uymanın ufak bir zerresi, bütün dünya nimetlerinden ve ahiret saadetlerinden kat kat üstündür. İnsanlık meziyeti ve şerefi, O'na tabi olmaktır.

Peygamber efendimize iman edip getirdiklerini tasdik etmek, O'nu sevip itaat etmek, nasihatlerini kabul etmek, kendisine hürmet ve tazim etmek farzdır.

Bu hususta Allahü teâlâ mealen; "O halde Allahü teâlâya ve O'nun ümmi nebisi olan Resulüne iman edin, O'na tabi olun ki, doğru yolu bulmuş olasınız" (A'raf suresi: 158). "Kim, Allahü teâlâya ve Peygamberine iman etmezse, muhakkak (bilsin) ki, biz o kâfirler için çılgın bir ateş hazırlamışızdır" (Feth suresi: 13).

O’na tabi olmanın alâmeti kafirleri, İslam düşmanlarını sevmeyip, onlara mahsus olan ve kafirlik alameti olan şeyleri yapmamaktır. Çünkü İslam ile küfür, birbirinin aksidir, zıddıdır. Birinin bulunduğu yerde, diğeri bulunamaz, gider. Bu iki zıd şey, bir arada bulunamaz. Bunlardan birisine kıymet vermek, diğerini hakaret ve kötülemek olur.

Peygamber efendimiz; "Bana kim itaat ederse, Allahü teâlâya itaat etmiş olur. Kim bana isyan ederse, Allahü teâlâya isyan etmiş olur. Benim emrime itaat eden, bana itaat etmiş, emirlerime isyan eden de bana isyan etmiş olur"

HERKESTEN ÇOK SEVMEDİKÇE


Bir kimse, her işinde, Resulullah sallAllahü aleyhi ve selleme tabi olmazsa, mü'min olamaz. O'nu, kendi canından çok sevmezse, imanı tamam olmaz. O, bütün insanların ve cinnilerin peygamberidir. Her asırda yaşayan her milletin O'na uyması vacibdir.

Her mü'minin, O'nun dinine yardım etmesi O'nun ahlakı ile huylanması, O'nun mübarek ismini çok söylemesi, ismini söyledikte ve işittikde, saygı ve sevgi ile salatü selam getirmesi, mübarek cemalini görmeye aşık olması, getirdiği Kur'an-ı kerimi ve İslam dinini sevmesi ve hürmet etmesi lazımdır.

Hadis-i şerif, “Bir kimse, beni çocuklarından, ana babasından ve herkesten daha çok sevmedikçe, imanı tamam olmaz” buyuruldu. Bu sevginin hasıl olması için, Resulullah efendimizin hayatı; mucizelerini, güzel ahlakını doğru olarak anlatan kitapları okuyup yakınlarımıza da okutmalıyız. ( Bu konuda, “KAİNATIN EFENDİSİ” kitabını – Arı sanat, 0212  5204151- önemle tavsiye edirim)
 
Mehmet Oruç
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Lika

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 3892
Ynt: Hz.Muhammed s.a.v.'me inanmak imanın şartı
« Yanıtla #2 : 24 Aralık 2009, 17:41:30 »
Teşekkür ederiz.
Ne içindeyim zamanın,Ne de büsbütün dışında;Yekpare geniş bir anın Parçalanmış akışında,
Rüzgarda uçan tüy bile Benim kadar hafif değil.Başım sukutu öğüten Uçsuz, bucaksız değirmen;İçim muradıma ermiş Abasız, postsuz bir derviş;
Kökü bende bir sarmaşık Olmuş dünya sezmekteyim,Mavi, masmavi bir ışık Ortasında yüzmekteyim

Çevrimdışı Ay Işığı

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1166