Gönderen Konu: Ashabı Suffe  (Okunma sayısı 5292 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı mazlum

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 861
  • Allah'a giden tüm yollar.Kalp lerden gecer.
Ashabı Suffe
« : 21 Kasım 2010, 20:45:34 »

Verin o fakirlere ki, Allâh yolunda kapanmışlardır. Yer yüzünde dolaşmaya kadir olamazlar, istemekten çekindikleri için bilmiyen onları zengin zanneder, onları simâlarından tanırsın: Onlar insanlardan ısrarla bir şey istemezler, hem işe yarar her ne verirseniz hiç şüphesiz Allâh onu bilir. (Sûre-i Bakara, âyet 273) Bu âyeti kerîme, �suffe� ashâbı denilen zâtların vasıfları ve o gibi zâtlara verilecek sadakaların medhi hakkında nâzil olmuştur.
Asrı saadette Medine-i Münevvere�ye hicret etmiş olan dört yüz zât vardı. Bunların evleri, servetleri, aşiretleri yok idi. Bu mübârek zâtlar, mescid'i nebevide �suffe� denilen belirli bir yerde eyleşiyorlardı. Bu cihetle bunlara �ashâb-ı suffe� denilmiştir. Bu zâtlar nefislerini cihad için hapsetmiş, bütün seriyyelerde bulunmuşlardı. Vakitlerini ibâdete, dinî hükümleri öğrenmeye hasreylemiş bulunuyorlardı. İşte bu zâtların vasıfları şöylece beyan buyuruluyor:
Ey mü'minler! Vereceğiniz sadakaları asıl (o fakirlere) o suffe ashâbına veriniz ki onlar Allâh yolunda, ibâdet ve itaat husûsunda nefislerini hapsetmiş kapanmış kalmışlardır. Ticaret için, nafakalarını tedarik için yer yüzünde dolaşmaya kadir olamazlar. Onların oraya buraya koşmalarına dinî meşguliyetleri veya kudretsiz durumda olmaları müsaade etmemektedir.
Onları bilmeyen, onların hallerine vâkıf olmayan bir şahıs istemekten, ihtiyaçlarını arzederek ondan bundan bir şey dilenmekten çekindikleri böyle bir şeye tenezzül etmeyip hallerine kanaat ettikleri için onları zengin kimseler sanarlar. Fakat sen dikkat edince, onları yüzlerinden ne kadar iffetli, kanaatkâr, ihtiyaçsız zâtlar olduğunu tanırsın. Bir takım alâmetlerden dolayı onların o yüksek hallerini anlarsınız. Onlar ne kadar ihtiyaç içinde bulunsalar da yine insanlardan yüzsüzlükle bir şey istemezler.
Ey müslümanlar! Siz hayırdan maldan ne harcarsanız, insanlık âlemine maddî ve mânevî ne gibi yardımlarda bulunursanız her ne infak ederseniz, şüphe yok ki, Allâhü Teâlâ onu tamamen bilir. Onun mükâfatını ihsan buyurur. Artık böyle neticesi sadece hayır olan fedakârlıklardan çekinmeyiniz, elden gelen hayır ve yardımlara çalışınız.
Peygamberimize bir şey ikram edildiği zaman Efendimiz, ne maksatla getirildiğini sorardı. Sadaka olduğu söylenirse kendisi kabul etmez Ashabı Suffe'ye gönderirdi. Şayet hediye olduğu söylenirse, bir kısmını ailesi için alıkor, bir kısmını yine Ashab-ı Suffe'ye gönderirdi.

Buhârî'nin rivayet ettiği bir hadis-i şerifde Resulullah (s.a.s.): "İki kişilik yiyeceği olan, Ashab-ı Suffe'den bir üçüncüsünü, dört kişilik yiyeceği olan, bir beşincisini, yahut da altıncısını alıp birlikte götürsün" buyurmuş ve bizzat kendisi on tanesini evine götürmüştür. Ebû Bekir (r.a.) da üç tanesini götürmüştür. (Tecrid-i Sarih Tercümesi, II, 540)

Suffede sadece, kimsesiz sahabîler değil, zaman zaman, sevgili peygamberimizi görmek için gelen ve kalacak başka bir yeri olmayan misafirler de kalıyordu. Bunun yanında, evlenip ev-bark sahibi olarılar da Suffe'den ayrılıyordu. Bunun için, Ehli Suffe'nin sayısı daima aynı kalmamıştır. Kaynakların bildirdiğine göre Suffeliler'in sayısı;10-30-70-90-400 arasında değişmektedir. Bu rakamlar da, sayılarının zaman zaman değiştiğini göstermektedir.

Peygamberimiz Suffe ehlinin sadece maişetiyle değil, ibadet ve ilim hayatıyla da yakından ilgileniyordu. Şu hadise bunu göstermektedir: "Bir gün Resulullah (s.a.s.) evinden çıkarak mescide girdi. Mescidde iki halk ile karşılaştı. Bunlardan biri Kur'an okuyor ve Allah'a dua ediyor, diğeri ise ilim öğreniyor ve öğretiyordu. Bunları görünce "İkisi de hayır işliyorlar.

Bunlar Kur'an okuyor ve Allah'a dua ediyorlar. Allah, dilerse verir, dilerse vermez. Ama şunlar, ilim öğreniyor ve öğretiyorlar. Şüphesiz ben bir muallim (öğretmen) olarak gönderildim" buyurdu ve ilimle meşgul olanların yanına oturdu." (Dârimî, İbni Mâce)
[/color]
« Son Düzenleme: 21 Kasım 2010, 21:08:22 Gönderen: Rahmani »
Bir harf yeter inan, varsa o evde bir insan.

Dost Ararsan Kendine Bak
Dostun Ağlasını Bulursun
Düşman Ararsan Yine Kendine Bak
Düşmanında Ağlasını Bulursun .
vesselam .