Öyleyse Kuranı Kerim yalnızca Peygamberimiz'e (sav) mi indirildi?
Biz o peygamberleri mucizelerle ve kitaplarla gönderdik. Ey Peygamberim! Sana da Kur'ân'ı indirdik ki, insanlara vahyedileni açıklayasın. Belki onlar da düşünürler. nahl 44 (Elmalı tefsiri)
Elbette Arapça bilen de tam anlayamaz zaten her dersin bir öğreticisi, hocası vardır diye mükerreren söylüyorum. Ben hocaya gerek yok demiyorum. Sadece bi şeyler öğrenmek için hocaların aklını bekleyenlere şaşıyorum. Onların "okuma" dediğini okumadan yargılayanlara şaşıyorum. Ve insanın "okuma, öğrenme" konusunda kendi iradesinin elinde olduğunu düşünüyorum. Bu kadarı için illa alime gerek yoktur diyorum. Ama insanoğlunun Kuran ve Sünnete her daim ihtiyacı vardır. Bunu gözardı etmemek gerekir.
Meallerde, manalar çok kısa ve öz olduğu için okuyan harama, hatta küfre düşürecek hükümler çıkartmaktadır. Mesela, Hicr sûresinin 99. âyetinde meâlen,
“Sana yakîn gelinceye kadar, Rabbine ibâdet et!” buyurulmaktadır. Burada kapalı olan “Yakîn” kelimesi için Osmanlıca lügate bakıldığında, “Kat’i olma, şüphe etmeme” manasını görecek, arkasından ister istemez âyetten, “Allaha, Cennete, Cehenneme benim inancım kat’i, şüphem yok; öyleyse benim ibadet etmeye ihtiyacım yok” hükmü çıkartılacak. (Halbuki müfessirler buna “Ölene kadar” manasını vermişlerdir. Çünkü gerçek “yakîn” ölünce hasıl olur.)
http://www.sadakat.net/forum/kurani_kerim_ve_sunneti_seniyye/mealden_din_ogrenilmeye_kalkisilirsa-t47758.0.htmlTefsirler ve Diyanet
Diyanetin hazırladığı (Kur’an-ı kerim ve Türkçe Anlamı) isimli tercümenin önsüzünde deniyor ki:
(Kur’an-ı kerim, Türkçeye değil, hiçbir dile hakkıyla çevrilemez. Kur’an-ı kerimde muhtelif manalara gelen lafızlar vardır. Böyle bir lafzı tercüme etmek, çeşitli manalarını bire indirmek olur ki, verilen tek mananın murad-ı ilahi olduğu bilinemez.)Prof. Dr. M.Sait Yazıcıoğlu da, Diyanet İşleri Başkanı iken, 8 Ocak 1989 gün ve 01/924/008 sayılı açıklamasında,
(Sadece Başkanlığımızca yayınlanmış olan Kur’an-ı kerim mealinde değil, diğer meallerde de, bazı hatalar bulunmaktadır) demişti.Kur’an-ı kerim hiçbir dile, hatta Arapça’ya bile tercüme edilemez. Herhangi bir şiirin bile, tam tercümesine imkan yoktur. Ancak izah edilebilir. Kur’an-ı kerimin manası tercümeden anlaşılmaz.
Bir âyetin manasını anlamak demek, Allahü teâlânın, bu âyette ne demek istediğini anlamak demektir. Bu âyetin herhangi bir tercümesini okuyan, murad-ı ilahiyi öğrenemez. Tercüme edenin, bilgi derecesine göre anlamış olduğunu öğrenir.Hangi tercüme olursa olsun, hiçbir Kur’an tercümesinden din öğrenilemez. Dinini öğrenmesi için bir kimsenin eline, en uygun tercümeyi vermek, okyanus ortasında bulunan insana bir tahta parçası vermekten daha kötüdür. Çünkü bu tahta parçası ile insan sahile çıkamayacağı için ölür, imanlı ise Cennete gider. Fakat tercüme ile din öğrenmeye kalkışan, imanını kaybedip Cehenneme düşebilir.
İmam-ı Şarani hazretleri de buyuruyor ki:
Hadis-i şerifler, Kur’an-ı kerimi açıklar. Mezhep imamları, hadis-i şerifleri açıkladı. Diğer âlimler de, mezhep imamlarının sözlerini açıkladı. Namazların kaç rekat olduğunu rüku ve secdede okunacak tesbihleri, bayram ve cenaze namazlarının nasıl kılınacağını, zekat nisabını, orucun ve haccın farzlarını, hukuk bilgilerini,
Peygamber efendimizin açıklaması olmadan Kur’an-ı kerimden anlamak mümkün değildir.Kur’an-ı kerimde, Resulullaha ve âlimlere uymamız emrediliyor. (Al-i İmran 31, Haşr 7, Nahl 43)Peygamber efendimiz de, (Âlimlere tâbi olun) buyuruyor. (Deylemi)(Fıkhı bilmeden ibadet eden, gece karanlıkta bina yapıp, gündüz yıkana benzer.) [Deylemi]Din nereden öğrenilir?
Dinimizi doğru olarak öğrenmek için Ehl-i sünnet âlimlerinin sözbirliği ile kabul ettikleri fıkıh kitaplarını okumak gerekir.
Ehl-i sünnet âlimi olan hakiki din adamlarının kabul ve tasdik etmediği kitaplardan ve sözlerden din bilgisi öğrenmeye kalkışmamalıdır! Her din kitabına yahut âlim görünen ve din adamı denilen herkesin sözüne veya kitabına uyarak ibadet yapmak caiz değildir. Ehl-i sünnet olmayan din adamlarının kitaplarına ve sözlerine uymamalıdır! Muteber kitaplardan toplanmış, tercüme edilmiş İlmihali okumalıdır! Böyle tercüme edilmemiş, kafadan yazılmış ilmihal kitaplarını ve uydurma tefsirleri okumak insanı dünya ve ahiret felaketlerine sürükler. (İslam Ahlakı)
http://www.sadakat.net/forum/kurani_kerim_ve_sunneti_seniyye/kurani_kerimi_herkes_anlayamaz-t46022.0.htmlŞu halde Kur’an metnini, sünnet başta olmak üzere diğer tamamlayıcı bilgi kaynaklarından yalıtarak anlama imkânına sahip olmadığımız ortadadır.
Bu sadece Kur’an-ı Kerim’in nüzulünden 1400 küsur sene sonra geliyor olmamızdan kaynaklanan bir tür imkân kısıtlılığı olarak görülemez. Çünkü sahabe için de durum bundan çok farklı değildi.
Allah Resulü önlerine geçip “salâtı benim uyguladığım gibi uygulayın” demeseydi onlar da salât nedir, bilemeyecekti. Bir yere kadar onlar da Kur’an-ı Kerim’i nebevî beyanın ışığında anlamak mecburiyetindeydiler. Bu durum Kur’an-ı Kerim’in talim edilen kitap olmasıyla yakından alakalıdır.
Mealci proje Kur’an’a, çerçevesinin Kur’an’ın şekillendirdiği anlam örgüsüyle yaklaşmaz. Kur’an’ın tabiatına ve kavramsal yapısına -gerek literal boşluklar nedeniyle gerekse farklı anlam dünyalarını referans alması sebebiyle- yabancı bir anlam projesiyle yaklaşır.
Ve yaptığı bilinçli ya da bilinçsiz “Kur’an ne diyor?” sorusuna cevap bulmak değil, “Kur’an’a ne söyletebiliriz?” sorusuna cevap bulmaktır.http://www.sadakat.net/forum/islamgenel/mealcilik_sorgulamasi-t49183.0.html