Gönderen Konu: Ibret Almak  (Okunma sayısı 10860 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı müteallim

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 4785
  • gizli mahzenlerde kalan tarihin yeni adresi
    • www.Libv- kamp-lintfort.de
Ibret Almak
« : 26 Kasım 2008, 00:03:07 »

Muhterem Müslümanlar!
   Bu haftaki hutbemizin mevzuu; ibret almak hakkında olacaktır.
   İbret; uyanmayı icabettiren hadisedir. İbret almak ise;  ders alınacak hadise karşısında uyanıp, mevcut hali değiştirmektir.
Kulluk; ahde vefa, konulan hududa îtina, verilene rıza, alınana da sabır göstermektir.   İnsanoğlu yaratıldığından buyana, Allah’a kul olma gayretindedir. Her ne zaman ki bu gayret azalmış veya yok olmuş ise, Rahmet sıfatının sahibi bulunan Cenab-ı Hak, kullarını uyandırmak için muhtelif bela ve cezalar göndermiştir. Bir ayet-i kerimede şöyle buyrulmaktadır: “Yemin olsun ki Biz, Fir’avn ailesini düşünüp ibret alsınlar diye, senelerce kıtlık ve hasılat eksikliği ile sıktık”.
Allahü Teâlanın rahmeti o kadar geniş ki, Firavn gibi helake müstahak olan bir insanı bile, bir takım ikazlar ile uyanmaya davet etmeksizin helak etmiyor.  O halde Kişiye düşen; bu ikazlardan bir şeyler çıkarmak ve gidişâtını düzeltmektir. Çünkü Cenab-ı Hak:  “İşte ey akıl ve basiret sahipleri, siz (bunlardan) ibret alın. , buyurmaktadır.
Peygamber Efendimiz (S.A.V) bir hadis-i şeriflerinde: Benim tarafımdan (tebliğ edilen Kur’an’dan) bir ayet olsun (halka) ulaştırınız Benî İsrâil(in ibretli kıssalarından) da haber verebilirsiniz!..” , buyurmuşlardır. Zaten Kur’an-ı Kerim baştan sona bu ibret verici kıssalar ile doludur. Ayet-i Kerimede:  
“Celâlim hakkı için onlara (geçen ümmetlerin ahvâline ait) kıssalardan öyleleri de geldi ki onda; (vaz geçirecek tehdid, sakındıracak öğüt, sakınılması lazım gelen acı âkıbetler vardır.) , buyrulmuştur.
Putlara tapan ve kendilerine gönderilen Peygamberlerin nasihatlerini dinlemeyen Nuh ve Âd kavmine Cenab-ı Hak, kırk yıl yağmur göndermedi. Kuraklıktan bağ ve bahçeleri kurudu, hayvanlar telef oldu. Kafirlerin çocukları bile doğmaz oldu. Allah’ın onları büyük bir helake hazırladığı aşikar olduğu halde, ibret alan olmadı. Hatta bu felaketlerin Peygamberleri yüzünden başlarına geldiğini söylediler. Sonunda Cenab-ı Hak Nuh kavmini bir tufan ile, Âd kavmini ise, dehşetli bir fırtına ile helaketti.
Bereketli bağ ve bahçeler, türlü nimetler sahibi olan Semûd Kavmi de, hak yoldan ayrılıp sapıttılar. Peygamberini (haşa) şımarık bir yalancı olarak kabul eden bu kavim, yavaş yavaş cezalandırıldı. İlk gün yüzleri sarardı, ikinci gün kızardı, son gün ise simsiyah oldular. Yine de tevbe etmediler. Hatta kendilerince bu azabtan kurtulmak için, peygamberlerini öldürmeye kalktılar. Sonunda şiddetli bir zelzele ve kuvvetli bir ses ile paramparça oldular.
Yalancılık, iki yüzlülük ve her türlü sapıklığın pençesine düşen Lut kavmi ise, sapıklardan bazılarının kör edilmesi ile ihtar olundu. Fakat bu azabtan ders almadılar. Sonra şiddetli bir zelzele ile bulundukları şehirler yerle bir oldu. Bir taraftan yağan taşlar ile helak olurken, diğer taraftan da yerden çıkan pis kokulu su ile sular altında kaldılar.
Bu kavimlerin başlarına gelen ibret verici felâketler, Cenab-ı Hak tarafından bizzat kendi Kelâm-ı Kadîmiyle bizlere haber verilirken, her kıssanın akabinde şu ayet-i celileler tekrar olunmuştur:
Biz onu bir ayet olarak bıraktık. Düşünmek ve ibret almak icabederken düşünen mi var? Ki nasıl azâbım ve inzârım. Şanım nâmına Kur’anı da müyesser kıldık, kolaylaştırdık. Düşünülmek için. Fakat hani düşünen.”    Süre-i celilenin sonlarına doğru da şu ayeti kerimeler mevcuttur:
Sizin kâfirleriniz onlardan daha mı hayırlı? (kavmi Nuhtan, Fir’ana kadar helakleri zikrolunan kâfirlerden daha mı kuvvetli) Yoksa sizin için kitaplarda bir berâet mi var?  Yoksa biz yardımlaşır bir cemiyetiz, mi diyorlar. (Bizler yardımlaşır medeniyet vasıtalarını kullanıp öcümüzü alırız mı diyorlar?)  O cemiyet muhakkak bozulacak ve arkalarını dönecekler. “O hezimet onların asıl cezaları (da) değil. Asıl azablarının va’dolunduğu zaman (kıyamet) saatidir. O saat ise daha büyük bir musibet, daha acı ve daha beterdir.

Muhterem Müslümanlar!
Bir musîbet, bin nasihatten daha müessirdir. Fakat şuursuz kişi için musıbetin de kârı yoktur. “Mü’min kişi bir delikten iki defa sokulmaz”, hadis-i şerifi uyanık olmaya teşvik ederken, geçen hadiselerden ibret almaya da işaret buyurur. Çünkü her zaman kırkbeş saniye gibi bir mühlet verilmez. Bazen aniden ceza gelebilir. Bu hususta Cenab-ı Hak şöyle buyurmaktadır:
“Bizim emrimiz ancak birdir, bir göz kırpması kadar (sür’atli)’dir.”
O halde yapılması icabeden iş ibret almasını öğrenmektir. Unutmayalım ki, geçmişten ibret almayan, geleceğe ibret olur.

  Nasûhî, Dînî ve Felsefî Ahlak Lugatçesi, Bilmen Yay. İstanbul-1967
  Seyyid-i Şerif Cürcânî hz., Kitâbü’t-Ta’rifât s.63 (ubudiyyet maddesi) İran-Tahran
  elmalılı c.4 s.2263-64
  Haşr 2
  Sahîh-i Buhârî (Terceme) c.9 s.190 Hadis No:1411
  Kamer 3-4
  Peygamberler Tarihi, c.1 s.49 ve 58 Osmanlı Yay. İtanbul-1985
  a.g.e s.61
  a.g.e s.119

  Kamer 10-17
  Elmalılı, Hak Dini Kur’an Dili c.7 s.4643 (Kamer Süresinin tefsiri) Eser Neşriyat İstanbul
  Kamer 43
  Kamer 44
  Kamer 45
  Kamer 46
  Kamer 50


  Kuslar gibi ucmasini baliklar gibi yüzmesini ögrendik amma kardesce yasamasini ögrenemedik

Çevrimdışı neyzen.lal

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 160
Ynt: Ibret Almak
« Yanıtla #1 : 24 Şubat 2009, 16:19:28 »
Rabbim ...ibret alanlardan...istikametini Zatının razı olacağı yöne çevirenlerden eylesin....

Allah ...hem bu dünyanızı he ahiretinizi nurlandırsın hocam....
Hüzünle titreyen gönle ince bir ah dokunur....
Kalbi kırık olanın kalbine Allah dokunur...

Çevrimdışı kuruhüyük

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 44
Ynt: Ibret Almak
« Yanıtla #2 : 24 Şubat 2009, 23:43:24 »
Esselamüaleyküm...muhterem kardeş,ibret hususundaki derlemeleriniz fevkulade mühim uyarılar içeriyor,duamız yakarışlarımız dergahı Hak,ta makbul olması dileğiyle,kaleminize sağlık.kuru hüyük.

Çevrimdışı lalegül

  • yazar
  • ****
  • İleti: 513
    • Sidre.net
Ynt: Ibret Almak
« Yanıtla #3 : 25 Şubat 2009, 00:26:33 »
Rabbim ...ibret alanlardan...istikametini Zatının razı olacağı yöne çevirenlerden eylesin....

Allah ...hem bu dünyanızı he ahiretinizi nurlandırsın hocam....
Şu rahmete bakın ki,
insanlar bütün azalarıyla günah işlerken,
sadece diliyle yaptığı tövbeyle affolunuyor.

Aziz Mahmud Hüdai (k.s)