Gönderen Konu: İlahi adaleti aramak!...  (Okunma sayısı 5573 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı ggedavett

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 20
İlahi adaleti aramak!...
« : 23 Ocak 2011, 00:42:39 »

İlahi Adaleti Anlayabilmek…


Aklıma hep takılır, bir türlü içinden çıkamam…

Bir Müslüman ki hayatının hitamına kadar alnı hiç secdeye gelmez, İslam adına da icra ettiği bir ameli yok iken Allaha ve rasülüne inancı var ise günahları ateşle yanarak temizlenir ve onun son durağı cennet-ü âladır. Bu ehl-i sünnetin itikat düsturları arasında geçer…Bu inanç ta ona çük büyük ihtimalle coğrafi konumu itibariyle  anadan ve atadan intikal eden taklidi imandır, üzerinde hiç düşünülmeyen kimlik imanıdır, yani Türkiye’mizin en az %70’inin gerçeği…

Diğer taraftan Hollanda’nın herhangi bir hristiyan kasabasında coğrafi konumu itibariyle gelenekten hristiyan olan bir ana babadan doğan hristiyan bir vatandaş, dini şuuru ne kadar mesafe kat ederse etsin muhallet finnardır, yani ebedi cehennemdedir…

Birisi atadan intikal eden, üzerinde düşünülmemiş içi boş bir inançla potansiyel cennetlik, diğeri hristiyan bir çevrede doğduğu için ptonsiyel cehennemlik… İnsanların doğdukları çevreleri irade-i külliyeye taalluk etmesi hasebiyle seçme şansları yoktur… Bu meseleye hangi tarafından bakarsam Allah’ın güneş gibi adaletini daha net seçerim diye uğraşmaktayım, uğraşmaktaydım…

Geçenler de İstanbul’da hizmet etmekte olan bir hocamızdan dinlediğim bir sohbetten aklımda kalanlar sıkışan konumuzu biraz araladı;

İki türlü iman vardır; iman-ı hakiki ve iman-ı sûri…

İman-ı sûri; Müslüman doğduktan sonra imanın hakikatleri üzerine düşünmemiş, dolayısıyla inancını amele çeviremeden hayatını sürdürmüş kişinin imanıdır. Bu tür inanç sahibi kimse, ölüm anında şeytanın muhatalarına dayanamaz, emek vermeden edindiği imanını kolay bir şekilde kaptırır, imansız bir şekilde dünyasını değiştirir. (Ve Hollanda kasabasında ki hristiyan la aynı kefe ve tartıda birleşir…) Ölmeden önce mutlaka yapılması gereken beş şeyi sayarken birinci maddede iman-ı hakiki sahibi olmayı saymıştı  hocamız.

Benim bundan çıkardığım (çıkarmak istediğim) netice; Tesadüfen Müslüman olmak tesadüfen Allah’ın rızasını ve cennetini gerektirmez, üzerinde çalışılıp amele dönüştürülmesi gerekir…Aynen Hollandalı hristiyanın etrafına bakıp islamı ve gerçek imanı bulması gerektiği gibi..

   Bu mevzuda ehl-i hakikat hocalarımızın ve kardeşlerimizin düşüncelerinden ve bilgilerinden istifade etmek isterim… Benimki sadece bir yorum, İlahi nizam karşısında insan aklının kısırlıkta dip yaptığını ispatlama çabaları falan…

Selam ve dua ile…

« Son Düzenleme: 23 Ocak 2011, 12:15:35 Gönderen: Tuğra »

Çevrimdışı mazlum

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 861
  • Allah'a giden tüm yollar.Kalp lerden gecer.
Ynt: İlahi adaleti aramak!...
« Yanıtla #1 : 23 Ocak 2011, 01:11:49 »
Yazınızı okuduk , bir şeyler anlatmak isteyin'desiniz güzelde kelimeler kullanarak yazmışınız  lakin .
Aklıma hep takılır, bir türlü içinden çıkamam… yazınız altında için den çıkamadığınız konuya pek açıklık getirememiş siniz , biraz daha net açarsanız paylaşırız İnşAllah
nasıl bir çıkış oldugu hakkında ,

Bur dan şunuda bilmenizde fayda vardır , sizin yukarda belirttiginiz gibi ,

Bir Müslüman ki hayatının hitamına kadar alnı hiç secdeye gelmez, İslam adına da icra ettiği bir ameli yok iken Allaha ve rasülüne inancı var ise günahları ateşle yanarak temizlenir ve onun son durağı cennet-ü âladır.
Böyle birinin makamı Cennet'i Ala degildir ! belki Cennetlik olabir .
Bir harf yeter inan, varsa o evde bir insan.

Dost Ararsan Kendine Bak
Dostun Ağlasını Bulursun
Düşman Ararsan Yine Kendine Bak
Düşmanında Ağlasını Bulursun .
vesselam .

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: İlahi adaleti aramak!...
« Yanıtla #2 : 23 Ocak 2011, 01:47:46 »
Îman, mü'minin kalbinde Allâh'ın yaktığı bir meş'ale, bir nurdur. İmanın koruyucu kaleleri, çerçevesi, surları ise, farzlar, vâcibler, sünnetler, müstehablar, mendublar ve nâfilelerdir.

Îman, bu ibâdetlerle çerçevelenip kale içine alınarak korunur.İmanı koruyan bu kaleleri yıkanlar yani, farzları, vâcibleri, sünnetleri terk edenler, imanlarını kolay kolay muhafaza edemezler.

Muhtasar İlmihal


Bu mevzuu ile ne zaman karşılaşsam, yukarıdaki alıntı aklıma gelir ve soranlara şekilli olarak anlatırım.

"Bir mevzuu ancak bu kadar kısa ve öz olarak açıklanabilir" diye eserin müellifine dua ederim.
Allah onlardan razı ve memnun olsun.

Farzlar, vâcibler, sünnetler, müstehablar, mendublar ve nâfile ibadetler olmadan iman korunamaz.
Bir takım iman kurtarıcılarına duyurulur ...


CENAB-I HAK cümlemizi ve cümlenizi son nefese kadar/son nefes dahi; imanda, hidayette ve Allah yolunda hizmette daim eylesin.

AMİN



Çevrimdışı ggedavett

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 20
Ynt: İlahi adaleti aramak!...
« Yanıtla #3 : 25 Ocak 2011, 01:14:31 »
yani ana baba müslümanı ile ana baba hristiyanı arasında Allah katında fark varmı demek istiyorum
birisi kendisinin dahli olmadan hristiyan bir ortamda dünyaya gelmiş vazifesi islamı aramak olmalı,
diğeri kendisinin dahli olmadan islam çevresinde dünyaya gelmiş iman ve islamının üzerine en ufak bir tuğla koymamış...bu adamın nihayeti cennete çıkarmı diye sormak istiyorum...
çıkarsa diğer taraftaki adamın ne suçu var onu anlamak istiyorum...

Çevrimdışı mazlum

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 861
  • Allah'a giden tüm yollar.Kalp lerden gecer.
Ynt: İlahi adaleti aramak!...
« Yanıtla #4 : 25 Ocak 2011, 02:53:22 »
H.z Allah Bütün insanları , islam fıtratı üzerine yaratmıştır .
Ana Baba nın müslüman olması , cocuğunda müslüman  olacagı kesindir denmez ,
Nitekim Nuh a.s mın Oğlu iman etmedi ! olaki bir müslüman dan doğma cocuk lafta müslümanım diyerek ömür gecirsin , sizin dediğiniz gibi hiç bir taatde hayırda bulunmasın ,
Bunun imani Şüpelidir ! Cennetlik demek azap cekip cennete girecek demek bile dogru değildir , çünkü imanı'nı koruyup imanlı gittiği şüpelidir , belkide imansızdır .
Son nefeste falan öyle ömrünü boş geçiripte , vay imanla gitmek her kişiye nasip olaçak işdeğildir , ançak gene yaptıgı bağzı güzel ameller vardırki öyle bir sona nail ola bile .

Şunuda bilmelisinizki Her ibadet edenin ,her müslümanım diyenin azaptan sonra cennete girecegide kesin değildir , Çünki imanı'nı ancak Allah bilir .
o sizin bahsettiğiniz azabını çekipte cennete girecek olanlar onlar mutlaka iman sahibi ,
fakat bagzı günahlara düşmüşler ve ancak azapla temizlenmeleri mümkündür .
Her müslümanım diyenin azapla dahi olsa kurtulacagı kesin değildir !

öbür yandan gayri müslüm ortamda dünyaya gelen , bir cocuk dine karşı sevgisi olabilir ,
bu sevgisini bulundugu ortamdaki dindarların bilgisiyle , inkişaf etirmek aşmak ister
Bunları yaşarken her şeye körü körüne teslim olursa , kendi kalp dünyasında
yanlışlarada dogru diyorsa onun fıtratı zaten kapanır , yok bakarki yaa din bu degil ,
burda yanlışlık var ben dogruyu bulmalıyım derseki ozaman . H.z . Allah ona yakınlaşır mutlaka islamla müşeref olur . birde şu vardırki gayri müslümlerin yediği haram lokmalar ,
fıtratlarını cok cok açılması zor kapılarla kapatmış tır . ama yinede mümkün'dür
eger dogruyu arama yönünde gayreti varsa .

Bu meselede size ışık olabileçek bir olay hikaye . H.z İbrahim A.s mın Cocukluk yıllarını okursanız
İnanıyorumki İnşaAllah Cok daha iyi aydınlanırsınız . Her şeyin en iyisini Bilen H.z. Allah yardımcınız olsun .
Bir harf yeter inan, varsa o evde bir insan.

Dost Ararsan Kendine Bak
Dostun Ağlasını Bulursun
Düşman Ararsan Yine Kendine Bak
Düşmanında Ağlasını Bulursun .
vesselam .

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Ynt: İlahi adaleti aramak!...
« Yanıtla #5 : 25 Ocak 2011, 13:06:04 »
ŞU AN ÖLÜME HAZIRMIYIZ

Berzah ne demektir, nerededir ve ne zaman gidilir?

....Ruhul beyanda bu ayet tefsir edilirken şöyle bir bilgi geçer.

Muhakkak ki âsî mü'minlerin ruhları, semâ ile arz (yeryüzü) arasında olurlar. Bazıları hava'da olurlar. Bazıları kabirlerini avlularında olurlar. (Bazıları kabirlerinin üzerlerinde olurlar. Bu kalma sûresi,); Yedi güne kadar, bir seneye kadar  veya bundan başka bir zamana kadar hemen mezarının avlularında olurlar.  Tâ ki yaşayanların dualarının bereketi ve kendisine yetişen (imdadına gelen) hayr ve hasenatın imdadıyla kurtulur "Dünyevî semâ"da bulunan karargahlarına yükselirler.

Cenab-ı Hakkın hakiki kulları için münker nekir meleklerinden korkmak yoktur. Onlar dünyadaki gibi rahat bir şekilde suallere cevap verirler.
Nitekim Hz. Ömer r.a.’a sual sormaya başladıklarında, onlara nereden ne kadar sürede geldiklerini sorar. Onlarda yedinci kat semadan yedi bin yılda geldikleri cevabını verince; siz yedibin yıllık yoldan gelinceye kadar Hâlıkı unutmadınız. Bugün evimden çıkıp, kabre gelince, Rabbimi ve dînimi ve Peygamberimi nasıl unuturum. Melekler dediler ki, yâ Ömer biz de senin böyle cevâb vereceğini bilirdik. Lâkin bu heybetle gelip, süâl etmeğe me’mûruz. (Menakıbi Çihar Yar-i Güzin)


Münker ve Nekir Meleklerinin sualleri

...."Bu âlemde insanların (yani ruhlarının) sayılamayacak kadar çok tabakaları vardır. Fakat bu tabakalar başlıca dört sınıftır.
1- Birincisi uyanıklık (yakaza) ehli olanlar ki iyiliklerinden ve kötülüklerinden dolayı iyilik veya azap görecek olan ruhlardır.
2- İkincisi ise tabiî uyku halinde olup rüya gören, rüya ile ferahlandırılan veya azaplandırılan ruhlardır
3- Üçüncüsü behîmî (hayvanî) ve melekî yönleri zayıf olanlardır.

Bunlardan başka bir de fazilet ehli iyi ruhlar vardır ki (dördüncü sınıf olsa gerek) bunlar meleklere karışır, melekî bir hayat sürerler." (Huccetullahi'l-Bâliğa, Kahire 1355, I, s. 34-36).


Kabir Nimeti

Kabir Azabı

Bu etkinin his ile olacağını belirten İmamı Rabbani hz.leri, bedenin azaptan etkilendiği halde hareketsiz kalmasını  şöyle ifade ediyor.

“Berzah hayâtı, dünyâ hayâtının yarısı gibidir. Kabrde, rûhun bedene bağlanması, diri iken olan bağlanmasının yarısı kadardır. İşte bunun için, gömülmemiş ölüler, berzah hayâtında oldukları için, azâbı ve elemi duyarlar ve hiç hareket etmez, kıpırdayamazlar.” (3.c-36) Yine de en doğrusunu bilen Cenab-ı Hak’tır. Bize düşen, azabın hak olduğuna itikad ederek keyfiyetiyle fazla meşgul olmamaktır.


Azap Şekilleri

2- Kabir ister Salih mümin olsun ister asi olsun herkesi sıkar. Zira Peygamber Efendimiz  (s.a.v.):
"Eğer kabrin sıkıştırmasından bir kişi kurtulsaydı Sa'd b. Muâz kurtulurdu." buyurmuştur. Ancak bu sıkmanın salih bir mü'mine, şefkatli bir ananın yavrusunun başını okşaması gibi olduğunu ifade etmiştir.(Beyhaki)

3- Yılanlar, akrepler kabirde ölüye musallat edilir, bu azabın kafirlere olacağı rivayet edilmektedir.
Zira Peygamber efendimiz s.a.v. “ Kim ki beni zikirden yüz çevirirse, onun için dar bir geçim vardır.” (Taha-124) ayeti kerimesindeki dar geçimden muradı kabirdeki kafirin azabı olarak ifade ediyor. azabıdır. Nefsim yed-i kudretinde olan Allah’a yemin olsun ki onun üzerine doksan dokuz tinnin musallat kılınır. Tinnin, doksan dokuz yılandır ve her yılanın da yedi başı vardır. Kıyamet gününe kadar onun cismine üfürürler, sokarlar ve onu tırmalarlar” buyurmuştur.

4- Dünyada yapılan bir takım günahlara mahsus azaplar vardır.
Bu minvalde Peygamberimizin ( s.a.v. ) rüyasında görüpte ashabına anlattığı bir takım uzun hadisi şerifler vardır. Mesela Semure b. Cündeb (r. a. )’in Peygamberimizden rivayet ettiği uzun bir Hadis’te:

- Kur’an öğrendiği halde terk eden ve farz namaz vaktini uykuda geçiren kimseye kafasına bir taşla vurulup ezilerek,  Etrafındaki insanlara yalan söyleyenlere avurdu, burnu ve gözleri demir çengellerle yarılarak,
-Zina eden erkek ve kadınlara fırın içine doldurarak,
-Faiz yiyen kimseye taş yutturularak azap edildiği ve bu azabın kıyamet gününe kadar devam edeceği peygamberimize gösteriliyor .” (Buhari,cenaiz,93)

Kabir azabından kurtaran ameller
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı ggedavett

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 20
Ynt: İlahi adaleti aramak!...
« Yanıtla #6 : 26 Ocak 2011, 00:12:37 »
bilgiler için teşekkürler