Gönderen Konu: İlme Davet ve ilim ile alakali cok degerli bilgiler mutlaka okuyunuz.  (Okunma sayısı 34045 defa)

0 Üye ve 4 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı müteallim

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 4785
  • gizli mahzenlerde kalan tarihin yeni adresi
    • www.Libv- kamp-lintfort.de

forumdaki arkadaslardan ilimle meskul olanlari arabi ilimler sarf ve nahiv bölümüne davet ediyoruz.giyl ve gal ile ugrasmakdansa ilimle ugrasmak her seyden üstündür.

İLMİN NERESİNDEYİZ?

Ya âlim ol, ya da ilim öğrenmenin yolunda bulun veya ilmi dinlemeye râm ol,yâhut da bunları seven ol, (bu konuda) sakin besincisi olma, aksi takdirde helâk olursun." (Hadis-i Şerif) HZ. Ali; "Belimi iki kişi kırmıştır." der ve şunları söyler: şerefinin ayaklar altına alınmasına göz yuman, hayâ perdesi yırtılmış utanmaz alim.Allah 'a ibadet-u taatle yaklaşıp kullukta bulunan;ama ilim konusunda çaba göstermeyen câhil.

Her Müslüman'ın Allah'a karşı olan vazifelerinde, hangi ibadeti nasıl yapabileceğine matuf ilmi öğrenmeye çalışması farzdır. Bu ilmin insani Allah'a yaklaştırıcı olması gerekmektedir. Bu itibarla insani Allah'tan uzaklaştıran ilim fayda değil zarar getirir. "Allah'ım fayda getirmeyen ilimden... Sana sığınırım" hadisinden anladığımız da budur.

"Kimin ilmi artar da zühdü artmazsa, onun sadece Allah'tan uzaklaşması artmış demektir." hadisi de bize ilim-takvâ dengesini ikaz etmektedir. Eğer ilim, insani Allah'a ibadetten ali koyarsa, alıkoyduğu şeyler nafile ibadetler bile olsa o ilim bereket getirmez. Kişinin ilmettigi şeyler kendisini  yolundan alıkoyuyorsa bu takdirde ilim adına öğrendiği şeylere de dikkat etmesi gerekmektedir. Zira her öğrenilen şey ilim değil, insanin ayağının kayması için birer vesîle de olabilir. Kişi eğer nelerin ilim olup olmadığını öğrenmek isterse, öğrendiklerinin kendindeki etkilerine bakarak karar verebilir. Tabiî ki bu ifade ettiklerimiz, âlet ve fen ilimleri için uygulanamayabilir.

 İmam Malik (Rab) gerçek ilmin kalplerde huzur meydana getirecek bir özelliği olduğunu söyle ifade etmiştir: "İlim, her öğrenilen şeyin başkalarına aktarılması ve bolca rivayet edilmesi değil o; Allah’ın kalblere koyduğu bir nurdur."

Su da unutulmaması gerekir ki; aklin ve ilmin yüce değerini bir koz gibi kullanıp dînî değerleri bunlara feda eden bir anlayış ne kadar yanlışsa, müspet ilimlere uzak durup bunların fayda getirmeyeceğini iddia etmek de o kadar yanlıştır. İlim; insani gerçek değerlerine yükselttiği ve mutluluğa götürdügü ölçüde faydalidir. "Dinsiz ilim kör, ilimsiz din de topaldır."Allah'tan hakkıyla alimler korkar

"De ki Ey Habisim: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?"

 (Zümre/9)

Allah'tan ancak âlimler hakkıyla haşyet ederler, korkarlar

(Fahir/28)

 "Ya âlim ol, ya da ilim öğrenmenin yolunda bulun (kendini buna zorla), veya ilmi dinlemeye râm ol, yâhut da bunları seven ol, (bu konuda) sakin besincisi olma, aksi takdirde helâk olursun.

(Hadis-i Şerif)

Kim bildiği ile amel ederse,  ona bilmediğini öğretir.

 (Hadis-i Şerif)

Âlimler dışında insanlar helâk oldu, ilmiyle amel etmeyen âlimler de helâk oldu. Bunların içerisinde ilminde ihlalli olmayan,  rızası için ilim talep etmeyenler de helâk oldu. İste sadece muhlis ve ilmiyle âmil âlimler kaldı. Bunlar da büyük bir tehlike üzeredirler.

 (Hadis-i Şerif)

Bu ilmi nasıl elde ettin?

  İmam-ı A'zam'a sormuşlar: Bu ilmi nasıl elde ettin? Cevap vermiş: "Eşekler gibi sabır göstererek, köpekler gibi ilim adamlarına yaltaklanarak, kediler gibi tevazu göstererek, kargalar gibi sabaha kadar ilim yolunda seherleşerek..."İmam Şâfiî buyuruyor: "Hocam Vekî'ye hâfızamın zayıflığı hususunu şikâyette bulundum. Bana mahiyetleri günahları terk etmem hususunda irsadda bulundu. Ve bana dedi ki: 'Bu ilim nurdur. Allah’ın nuru da Allah'a isyan eden günahkarlara ulaşmaz."
« Son Düzenleme: 06 Mayıs 2009, 01:00:10 Gönderen: müteallim »
  Kuslar gibi ucmasini baliklar gibi yüzmesini ögrendik amma kardesce yasamasini ögrenemedik

Çevrimdışı müteallim

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 4785
  • gizli mahzenlerde kalan tarihin yeni adresi
    • www.Libv- kamp-lintfort.de
Ynt: İlme Davet
« Yanıtla #1 : 01 Haziran 2008, 01:35:52 »
ilim hususunda analara düsen vazife

Ahmed ve Muhammed Bican kardeşler, kendilerine mürşit aradıkları günlerde, Hacı Bayram-ı Velî, birkaç kişiyle Edirne’den Ankara’ya doğru yola çıkar.
Bir müddet sonra yanındakiler telâşlanır. Zîra Gelibolu’ya sapmışlardır birden.
Ancak büyük velî sâkindir.
- Devam! buyurur. Belki bu havâlide bizi bekleyenler vardır.
Gelibolu’ya varıp, bir evde konaklarlar.
Az sonra kapıya iki genç gelir.
Ahmed ve Muhammed Bîcân kardeşlerdir bunlar.
Girip, edeble otururlar.
Kendilerini tanıtmak istediklerinde;
- Lüzum yok! buyurur büyük velî. Biz sevdiklerimizi tanırız.
Sonra bu gençlere sevgiyle bakıp;
- Yağı ve fitili hazır iki kandil! buyurur. Bize yalnız kibriti çakmak kalmış.
İki kardeş, bulmuşlardır aradıklarını.
Huzurunda kemale gelirler.

NİÇİN AYAKTA DİNLİYORMUŞ?
Ahmed Bîcân, bir gün câmide vaaz ediyor:
- İnsanı Rabbinden uzaklaştıran perdelerin en büyüğü, günaha girmesidir.
Bir ara başını kaldırır.
Ağabeyi Muhammed’i görür kapıda.
Fakat o da ne?
Ayakta dinlemektedir kendisini.
Akşam, annesine anlatıp;
- Anneciğim, ağabeyimden bunun sebebini öğren, diye rica eder.
Kadıncağız sorduğunda;
- Anneciğim! der o da. Kardeşim, Hacı Bayram-ı Velî’yi gördükten sonra bir başka Ahmed oldu. Sözleri hikmet saçıyor. Ben de istifâde etmek için câmiye gittiğimde, sayısız melekler gördüm içeride. Huşû ile dinliyorlardı. İzdihamdan oturacak yer bulamadım. Mecbûren ayakta dinledim.
Ahmed Bîcân, sevineceğine mahzunlaşır.
Ve sorar annesine:
- Ben niçin melekleri göremiyorum?
Annesinin cevabı:
- Evlâdım! Sen bebek iken, bir gün namaza durmuştum. Ağlamaya başladın. Acıkmıştın. Bir komşu kadın seni emzirdi. Meğer abdesti yokmuş.
  Kuslar gibi ucmasini baliklar gibi yüzmesini ögrendik amma kardesce yasamasini ögrenemedik

Mahi

  • Ziyaretçi
Ynt: İlme Davet
« Yanıtla #2 : 14 Haziran 2008, 10:35:32 »
İlim şeriatın ayakta durmasını sünnetin muhafazasını kuran-ı kerimin hakimiyetini sağlar. Sahih din sahih amel yolu ancak ilimle elde edilir. İlmimiz ne kadar çok olursa o kadar salih ve muttaki oluruz. Mevla ilmin ve alimin kıymetini bilmeliyi bu yolda edepli olmalıyı nasip edip ilmi nafi peşinde son nefese kadar koşmayı ve bu öğrendikelrimizide aktarmayı nasip eylesin..

Çevrimdışı Fatihan

  • Administrator
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 6994
  • Milimi milimine Ehli sünnet...
İlmimi 2 Cevize Değişmem
« Yanıtla #3 : 17 Haziran 2008, 23:24:19 »
Bir gün Ebu Abbas Seyyarı Hazretleri ceviz satın almak için bir dükkana girer. Ne kadar ceviz istediğini dükkâncıya söyler. Dükkâncıda çırağına seslenir:

–Oğlum! Ebu Abbas Hazretleri ceviz istiyor şöyle iyilerinden seç de , Efendiyi memnun edelim. Dükkan sahibinin bu uyarısını duyan Ebu Abbas:

–Her ceviz alana bu muameleyi yapıyor musun?
Dükkan sahibi:

–Hayır! Bunu sadece senin ilmin için sana yapıyorum.

Dükkân sahibinin bu sözü üzerine Ebu Abbas:

–Ben ilmimin faziletini, iki cevize değişmem, ceviz almaktan vazgeçtim.

Çevrimdışı müteallim

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 4785
  • gizli mahzenlerde kalan tarihin yeni adresi
    • www.Libv- kamp-lintfort.de
Ynt: İlme Davet
« Yanıtla #4 : 28 Ağustos 2008, 16:28:57 »
İLMİN NERESİNDEYİZ?

Ya âlim ol, ya da ilim öğrenmenin yolunda bulun veya ilmi dinlemeye râm ol,yâhut da bunları seven ol, (bu konuda) sakin besincisi olma, aksi takdirde helâk olursun." (Hadis-i Şerif) Z. Ali; "Belimi iki kişi kırmıştır." der ve şunları söyler: şerefinin ayaklar altına alınmasına göz yuman, hayâ perdesi yırtılmış utanmaz alim. Allah'a ibadet-u takatle yaklaşıp kullukta bulunan;ama ilim konusunda çaba göstermeyen câhil.

Her Müslüman'ın Allah'a karşı olan vazifelerinde, hangi ibadeti nasıl yapabileceğine matuf ilmi öğrenmeye çalışması farzdır. Bu ilmin insani Allah'a yaklaştırıcı olması gerekmektedir. Bu itibarla insani Allah'tan uzaklaştıran ilim fayda değil zarar getirir. "Allah'ım fayda getirmeyen ilimden... Sana sığınırım" hadisinden anladığımız da budur.

"Kimin ilmi artar da zühdü artmazsa, onun sadece Allah'tan uzaklaşması artmış demektir." hadisi de bize ilim-takvâ dengesini ikaz etmektedir. Eğer ilim, insani Allah'a ibadetten ali koyarsa, alıkoyduğu şeyler nafile ibadetler bile olsa o ilim bereket getirmez. Kişinin ilmettigi şeyler kendisini Allah yolundan alıkoyuyorsa bu takdirde ilim adına öğrendiği şeylere de dikkat etmesi gerekmektedir. Zira her öğrenilen şey ilim değil, insanin ayağının kayması için birer vesîle de olabilir. Kişi eğer nelerin ilim olup olmadığını öğrenmek isterse, öğrendiklerinin kendindeki etkilerine bakarak karar verebilir. Tabiî ki bu ifade ettiklerimiz, âlet ve fen ilimleri için uygulanamayabilir.

 İmam Malik (Rab) gerçek ilmin kalplerde huzur meydana getirecek bir özelliği olduğunu söyle ifade etmiştir: "İlim, her öğrenilen şeyin başkalarına aktarılması ve bolca rivayet edilmesi değil o; Allah’ın kalbilere koyduğu bir nurdur."

Su da unutulmaması gerekir ki; aklin ve ilmin yüce değerini bir koz gibi kullanıp dînî değerleri bunlara feda eden bir anlayış ne kadar yanlışsa, müspet ilimlere uzak durup bunların fayda getirmeyeceğini iddia etmek de o kadar yanlıştır. İlim; insani gerçek değerlerine yükselttiği ve mutluluğa götürdügü ölçüde faydalidir. "Dinsiz ilim kör, ilimsiz din de topaldır."Allah'tan hakkıyla alimler korkar

"De ki Ey Habisim: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" (Zümre/9)
Allah'tan ancak âlimler hakkıyla haşyet ederler, korkarlar(Fahir/28)

"Ya âlim ol, ya da ilim öğrenmenin yolunda bulun (kendini buna zorla), veya ilmi dinlemeye râm ol, yâhut da bunları seven ol, (bu konuda) sakin besincisi olma, aksi takdirde helâk olursun.(Hadis-i Şerif)

Kim bildiği ile amel ederse, Allah ona bilmediğini öğretir.(Hadis-i Şerif)

Âlimler dışında insanlar helâk oldu, ilmiyle amel etmeyen âlimler de helâk oldu. Bunların içerisinde ilminde ihlasli olmayan, Allah rızası için ilim talep etmeyenler de helâk oldu. İste sadece muhlis ve ilmiyle âmil âlimler kaldı. Bunlar da büyük bir tehlike üzeredirler.(Hadis-i Şerif)

Bu ilmi nasıl elde ettin?

İmam-ı A'zam'a sormuşlar: Bu ilmi nasıl elde ettin? Cevap vermiş: "Eşekler gibi sabır göstererek, köpekler gibi ilim adamlarına yaltaklanarak, kediler gibi tevazu göstererek, kargalar gibi sabaha kadar ilim yolunda seherleşerek..."İmam Şâfiî buyuruyor: "Hocam Vekî'ye hâfızamın zayıflığı hususunu şikâyette bulundum. Bana mahiyetleri günahları terk etmem hususunda irsadda bulundu. Ve bana dedi ki: 'Bu ilim nurdur. Allah’ın nuru da Allah'a isyan eden günahkarlara ulaşmaz."

« Son Düzenleme: 28 Ağustos 2008, 16:44:17 Gönderen: Tuğra »
  Kuslar gibi ucmasini baliklar gibi yüzmesini ögrendik amma kardesce yasamasini ögrenemedik

Çevrimdışı müteallim

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 4785
  • gizli mahzenlerde kalan tarihin yeni adresi
    • www.Libv- kamp-lintfort.de
Ynt: İlme Davet
« Yanıtla #5 : 06 Mayıs 2009, 00:42:47 »
ULUM-İ İLAHİYENİN EHEMMİYETİ
                 (1)

 

"(Ya Muhammed) De ki: Ey Rabbim! İlmimi ziyadeleştir."
(Süre-i Tâhâ Ayet 114)

Bu Ayet-i Celile ile Rasülüllah Efendimize, Hz. Allah'tan ilminin ziyadeleşmesini talep etmesi emredilmiştir.
Denildi ki : Hazrct-i Allah, Rasülüne ilimden başka hiçbir şcyin ziyadeleşmesini istemeyi emretmemiştir.
(Rûh'ulbeyan C.5 S 452 )


Rasülüllah Efendimiz:
Üzerimden bir gün geçer de, o günde beni Allah'a yaklaştıracak ilmimde ziyadelik olmazsa, böyle bir günün güneşinin doğması benim için mübarek değildir." buyurmuşlardır.)
(Mektubat-ı Şerif. Cilt 2 Sayfa 66 kenar)
(İhyau UIimiddin.Cilt. 1 Sayfa 11)

İlim; Cenâb-ı  Hakkın Sıfat-ı Sübûtiyesindendir. "Bilmek" manasına gelen " " kökünden, Kur'an-ı Kerim de 780 kelime zikredilmiştir. Kur'ân-ı Kerim'de aynı kökten bu kadar tekrarlanan başka kelime yoktur.
(Kütüb-î Sîtte tercümesi) Akçağ Yay. Cilt. 1 Sayfa: 407)

Bazı Ulemâ, "İlmin mahalli (yeri) akıldır" demişler ise de, Hazret-i Üstâzımız:

"İlim Mevlâ'dan ruha iner, oradan kalbe geçer, akıl ise tercüman vazifesi görür" buyurarak ilmin kalpte olduğunu ifade buyurmuşlardır.
(Hatıratım A.Erol S 65)



  Kuslar gibi ucmasini baliklar gibi yüzmesini ögrendik amma kardesce yasamasini ögrenemedik

Çevrimdışı müteallim

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 4785
  • gizli mahzenlerde kalan tarihin yeni adresi
    • www.Libv- kamp-lintfort.de
Ynt: İlme Davet
« Yanıtla #6 : 06 Mayıs 2009, 00:46:47 »
ULUM-İ İLAHİYENİN EHEMMİYETİ
                     (2)

                                     ,
"Zahirîlerin ilmi akıldadır Halbuki ilim, evvela ruha iner, oradan kalbe geçer, akıl vasıtasıyla bütün vücuda sirayet eder. Akıl ruhun tercümanıdır." Buyurmuşlardır.
(Merhum Ziya Sunguroğlu notları, S, 5)


İmâm-ı Serahsî Hazretleri:
 Allahü Teâlâ'ya imandan sonra en kuvvetli farz, ilim talep etmektir. Nitekim Rasülüllah Efendimiz: "İlim talep etmek erke ve kadın bütün müslümanlara farzdır." buyurmakladır. İlim nübüvvet mirasıdır." buyurur.
(El Mebsut C1 Sayfa: 2)

İLMİN TARİFİ
İlmin birçok ta'rifi yapılmıştır. Seyyid Şerif Cürcâni Hazretlerine göre, ilmin en güzel ta'rifini Allâme-i Teftâzânî Hazretleri yapmıştır.

Şöyle ki:
 İlim bir sıfattır ki, onunla kâim olan kimse için inkişaf-ı tâmme ile mezkur(mâlum), münkeşif olur.
(Allame-i Taftâzani Şerh-i Akâid S. 25)

Yani, çok kıymetli ilim sıfatına sahip olan kimse için öğrendikleri şeyler, şüpheye mahal kalmayacak şekilde anlaşılır.
 
« Son Düzenleme: 06 Mayıs 2009, 23:56:54 Gönderen: mystic »
  Kuslar gibi ucmasini baliklar gibi yüzmesini ögrendik amma kardesce yasamasini ögrenemedik

Çevrimdışı müteallim

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 4785
  • gizli mahzenlerde kalan tarihin yeni adresi
    • www.Libv- kamp-lintfort.de
Ynt: İlme Davet
« Yanıtla #7 : 06 Mayıs 2009, 00:51:55 »
İLMİN KISIMLARI
     (3)

Umumi manada ilim, "Zahiri ilimler, Bâtını ilimler, Kisbi ilimler, Vehbî ilimler, İlâhi ilimler, Müsbet ilimler," diye kısımlara ayrıldığı gibi, farzı ayn olan ilimler, farzı kifaye olan ilimler, menhiyyün anh olan ilimler diyede kısımlara ayrılır.

Farz-ı Ayn olan ilimler :
Hadîs-i Şerifte Rasûlüllah Efendimiz:
İlim öğrenmek, her müslüman erkek ve kadın üzerine farzdır." Buyurur.

Ebû Muhammed Sehl Hazretleri:
'Rasülüllah Efendimiz yukarıdaki Hadîs-i Şerif’le İlmuhali murad etmiştir. Yani, kulun o andaki mevcut halinin ilmini öğrenmek, kişiye farz-ı ayndır." buyuruyor.

"İlmihâl" tabiri; insanın içinde bulunduğu halin ilmî manasınadır ki, her müslümanın dînî vazifelerini yerine getirecek, helâl ile haramı, hak ile bâtılı ayıracak kadar ilim sahibi olması farzdır.

Yâni, ticaret yapacaksa, İslâmın licaret'e ait hükümlerini, zengin ise, üzerine farz olan hac ve zekât ile alâkalı hususları bilmesi,    farz-ı ayndır.
İmanı Bürhânü'd-dîn Ez-Zernûcî:
"Hangi durumda olursa olsun, bulunduğu halde meydana gelen işlerle ilgili bilgilere sahip olması her müslümnna farzdır. Mesela, müslüman için namaz kılmak zaruridir.

Bu sebeple namazın farzlarını ede edecek kadar şart ve rükünlerine ait bilgilere sahip olması onun için farz olur. Yine vaciplerini eda edebilmek için gerekli bilgileri edinmek vacip olur. Zira farzı yerine getirmeye vesile olan şeyleri bilmek farz, vacibi yerine getirmeye vesile olan şeyleri bilmek de sünnet olur.
(Ta’lim ûl Mütealllim İst. Çağrı yay. Sayfa 9)

Durum böyle olunca, mü'minlerin içinde bulundukları haller "farz-ı ayn" olan ilimlerin hududlarını tâyin eder. Mesela; Nisap miktarı mala sahip olmayan bir müslümana zekatla ilgili ilimler farz olmadığı halde aynı mümin, nisap miktarından fazla mala sahip olursa zekatla ilgili ilimler "farz-ı ayın" haline gelir.
(Emanet ve Ehliyet, "İslam ilmihali" Sayfa 33)

İmâm-ı Gazali Hazretleri: Farz-ı ayn olan ilimleri şöyle izah eder:

Meselâ bir kimse kuşluk vakti müslüman olsa, yahut buluğa erse, o anda ona farz olan
kelime-i tevhidinin manasını bitmesidir
Kclime-ı Tcvhîd'in mânâsını öğrendikten sonra, iki kısım ilmi dahî öğrenmesi farzdır.

Biri:

Kalp ile alâkalı ilimlerdir ki;İhlas, Sadâkat, Teslimiyet vb. Gibi güzel hasletlerin yanında, kibir, haset, sû-i zan vb. Şeylerin de haram olduğunu öğrenmek farz-ı ayn'dır.

Diğeri ise:

Vücûdun azaları ile alâkalı, yani, bedenin yapacağı işleri (emirleri), yapmayacağı işleri (yasakları, nehileri) bilmesir.
Emredilen şeyler:
Meselâ; kuşluk vaktinde müslüman olan mezkûr şahsın öğle namazının vakti girince, abdest ve namaz için farz olan şeyleri öğrenmesi farz, sünnet olanları öğrenmesi de sünnettir.... Ramazan ayı gelince oruca niyet etmenin farz olduğunu ve sabahtan akşama kadar yemek, içmek ve oruca mâni' şeyleri işlemenin haram olduğunu bilmesi farz-ı ayndır.... Zekat ve hac da böyledir.

Kezâ evlenmek isteyen bir kimsenin, evlenmeye ait haram ve helâlleri bilmesi farz-ı ayndır.

Sanat sahibi olan kimsenin o sanata ait bilgileri bilmesi farzdır. Tüccarın ise ticaret ile alakalı haramı, helali, faizi... bilmesi farzdır.

Bunun için Hazreti Ömer R.A. "Alış verişe ait bilgileri bilmeyenlerin,  ticâret yapmaları doğru değildir. Çünkü haram işlerler ve faiz yerler de haberleri olmaz", buyurarak, ticâretle iştigal ettiği halde, ticârete âit hükümleri bilmeyenleri kamçılamıştır.

Keza her mesleğin bir ilmi vardır. Hatta "hacamat" yapanın (vücuttan kan alan), vücudun neresinden kan alacağını bilmesi lazımdır.

Bu ilimler herkesin haline göre değişir.' Manifaturacının doktorluğa ait bilgileri öğrenmesi farz değildir. Doktorun da manifaturacılığa ait ilimleri bilmesi farz değildir




  Kuslar gibi ucmasini baliklar gibi yüzmesini ögrendik amma kardesce yasamasini ögrenemedik

Çevrimdışı müteallim

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 4785
  • gizli mahzenlerde kalan tarihin yeni adresi
    • www.Libv- kamp-lintfort.de
Ynt: İlme Davet
« Yanıtla #8 : 06 Mayıs 2009, 00:53:16 »
Nehyedilen ŞeyIer:
      (4)

Yapılmaması gereken (nehyedilen) şeylerin bilinmesiyle alakalı durum ise şöyledir: Bir kimse ipek giyerse, içki içilen yerde (mazeretsiz) oturursa ... alimlerden bunlara ait hükümleri öğrenmesi farzdır.

Kadın-erkek münâsebetlerinde ise, mahrem ve nâ¬mahremin kimler olduğunu, kiminle beraber otarmanın caiz olup olmadığını Öğrenmesi farzdır. (Bu nehyedilen hususlar da herkese göre değişebilir. Başkalarının işlerine ait bilgileri öğrenmek farz değildir.)

Mesela; hayız zamanında talâk vermenin (boşamanın) caiz olmadığını öğrenmek kadınlara farz değildir.
(Kimya'yı Saadet, Bedir yay. Sayfa; 103-105)


"Talebelere en başta Kur'ân-ı Kerîm’i, tccvîd'i, ta'limi okutmak, hiç olmazsa Kur'ân-ı Kerim'i yüzünden okumasını temin, bir de asgarî din îman bilgisini ve ilmihalini öğretmek, bu kadarını okutmak anne babalara farzdır. Eğer yapmazlarsa çok ağır hesap verecekler." buyururlar.

Hulâsa her Müslümanın ilmihalini, zaruriyât-ı dîniyesini öğrenmesi farz-ı ayndır.
« Son Düzenleme: 06 Mayıs 2009, 23:57:55 Gönderen: mystic »
  Kuslar gibi ucmasini baliklar gibi yüzmesini ögrendik amma kardesce yasamasini ögrenemedik