SADAKAT MEDRESESİ > MEDRESE SALONU

İlme Davet ve ilim ile alakali cok degerli bilgiler mutlaka okuyunuz.

(1/2) > >>

müteallim:
forumdaki arkadaslardan ilimle meskul olanlari arabi ilimler sarf ve nahiv bölümüne davet ediyoruz.giyl ve gal ile ugrasmakdansa ilimle ugrasmak her seyden üstündür.

İLMİN NERESİNDEYİZ?

Ya âlim ol, ya da ilim öğrenmenin yolunda bulun veya ilmi dinlemeye râm ol,yâhut da bunları seven ol, (bu konuda) sakin besincisi olma, aksi takdirde helâk olursun." (Hadis-i Şerif) HZ. Ali; "Belimi iki kişi kırmıştır." der ve şunları söyler: şerefinin ayaklar altına alınmasına göz yuman, hayâ perdesi yırtılmış utanmaz alim.Allah 'a ibadet-u taatle yaklaşıp kullukta bulunan;ama ilim konusunda çaba göstermeyen câhil.

Her Müslüman'ın Allah'a karşı olan vazifelerinde, hangi ibadeti nasıl yapabileceğine matuf ilmi öğrenmeye çalışması farzdır. Bu ilmin insani Allah'a yaklaştırıcı olması gerekmektedir. Bu itibarla insani Allah'tan uzaklaştıran ilim fayda değil zarar getirir. "Allah'ım fayda getirmeyen ilimden... Sana sığınırım" hadisinden anladığımız da budur.

"Kimin ilmi artar da zühdü artmazsa, onun sadece Allah'tan uzaklaşması artmış demektir." hadisi de bize ilim-takvâ dengesini ikaz etmektedir. Eğer ilim, insani Allah'a ibadetten ali koyarsa, alıkoyduğu şeyler nafile ibadetler bile olsa o ilim bereket getirmez. Kişinin ilmettigi şeyler kendisini  yolundan alıkoyuyorsa bu takdirde ilim adına öğrendiği şeylere de dikkat etmesi gerekmektedir. Zira her öğrenilen şey ilim değil, insanin ayağının kayması için birer vesîle de olabilir. Kişi eğer nelerin ilim olup olmadığını öğrenmek isterse, öğrendiklerinin kendindeki etkilerine bakarak karar verebilir. Tabiî ki bu ifade ettiklerimiz, âlet ve fen ilimleri için uygulanamayabilir.

 İmam Malik (Rab) gerçek ilmin kalplerde huzur meydana getirecek bir özelliği olduğunu söyle ifade etmiştir: "İlim, her öğrenilen şeyin başkalarına aktarılması ve bolca rivayet edilmesi değil o; Allah’ın kalblere koyduğu bir nurdur."

Su da unutulmaması gerekir ki; aklin ve ilmin yüce değerini bir koz gibi kullanıp dînî değerleri bunlara feda eden bir anlayış ne kadar yanlışsa, müspet ilimlere uzak durup bunların fayda getirmeyeceğini iddia etmek de o kadar yanlıştır. İlim; insani gerçek değerlerine yükselttiği ve mutluluğa götürdügü ölçüde faydalidir. "Dinsiz ilim kör, ilimsiz din de topaldır."Allah'tan hakkıyla alimler korkar

"De ki Ey Habisim: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?"

 (Zümre/9)

Allah'tan ancak âlimler hakkıyla haşyet ederler, korkarlar

(Fahir/28)

 "Ya âlim ol, ya da ilim öğrenmenin yolunda bulun (kendini buna zorla), veya ilmi dinlemeye râm ol, yâhut da bunları seven ol, (bu konuda) sakin besincisi olma, aksi takdirde helâk olursun.

(Hadis-i Şerif)

Kim bildiği ile amel ederse,  ona bilmediğini öğretir.

 (Hadis-i Şerif)

Âlimler dışında insanlar helâk oldu, ilmiyle amel etmeyen âlimler de helâk oldu. Bunların içerisinde ilminde ihlalli olmayan,  rızası için ilim talep etmeyenler de helâk oldu. İste sadece muhlis ve ilmiyle âmil âlimler kaldı. Bunlar da büyük bir tehlike üzeredirler.

 (Hadis-i Şerif)

Bu ilmi nasıl elde ettin?

  İmam-ı A'zam'a sormuşlar: Bu ilmi nasıl elde ettin? Cevap vermiş: "Eşekler gibi sabır göstererek, köpekler gibi ilim adamlarına yaltaklanarak, kediler gibi tevazu göstererek, kargalar gibi sabaha kadar ilim yolunda seherleşerek..."İmam Şâfiî buyuruyor: "Hocam Vekî'ye hâfızamın zayıflığı hususunu şikâyette bulundum. Bana mahiyetleri günahları terk etmem hususunda irsadda bulundu. Ve bana dedi ki: 'Bu ilim nurdur. Allah’ın nuru da Allah'a isyan eden günahkarlara ulaşmaz."

müteallim:
ilim hususunda analara düsen vazife

Ahmed ve Muhammed Bican kardeşler, kendilerine mürşit aradıkları günlerde, Hacı Bayram-ı Velî, birkaç kişiyle Edirne’den Ankara’ya doğru yola çıkar.
Bir müddet sonra yanındakiler telâşlanır. Zîra Gelibolu’ya sapmışlardır birden.
Ancak büyük velî sâkindir.
- Devam! buyurur. Belki bu havâlide bizi bekleyenler vardır.
Gelibolu’ya varıp, bir evde konaklarlar.
Az sonra kapıya iki genç gelir.
Ahmed ve Muhammed Bîcân kardeşlerdir bunlar.
Girip, edeble otururlar.
Kendilerini tanıtmak istediklerinde;
- Lüzum yok! buyurur büyük velî. Biz sevdiklerimizi tanırız.
Sonra bu gençlere sevgiyle bakıp;
- Yağı ve fitili hazır iki kandil! buyurur. Bize yalnız kibriti çakmak kalmış.
İki kardeş, bulmuşlardır aradıklarını.
Huzurunda kemale gelirler.

NİÇİN AYAKTA DİNLİYORMUŞ?
Ahmed Bîcân, bir gün câmide vaaz ediyor:
- İnsanı Rabbinden uzaklaştıran perdelerin en büyüğü, günaha girmesidir.
Bir ara başını kaldırır.
Ağabeyi Muhammed’i görür kapıda.
Fakat o da ne?
Ayakta dinlemektedir kendisini.
Akşam, annesine anlatıp;
- Anneciğim, ağabeyimden bunun sebebini öğren, diye rica eder.
Kadıncağız sorduğunda;
- Anneciğim! der o da. Kardeşim, Hacı Bayram-ı Velî’yi gördükten sonra bir başka Ahmed oldu. Sözleri hikmet saçıyor. Ben de istifâde etmek için câmiye gittiğimde, sayısız melekler gördüm içeride. Huşû ile dinliyorlardı. İzdihamdan oturacak yer bulamadım. Mecbûren ayakta dinledim.
Ahmed Bîcân, sevineceğine mahzunlaşır.
Ve sorar annesine:
- Ben niçin melekleri göremiyorum?
Annesinin cevabı:
- Evlâdım! Sen bebek iken, bir gün namaza durmuştum. Ağlamaya başladın. Acıkmıştın. Bir komşu kadın seni emzirdi. Meğer abdesti yokmuş.

Mahi:
İlim şeriatın ayakta durmasını sünnetin muhafazasını kuran-ı kerimin hakimiyetini sağlar. Sahih din sahih amel yolu ancak ilimle elde edilir. İlmimiz ne kadar çok olursa o kadar salih ve muttaki oluruz. Mevla ilmin ve alimin kıymetini bilmeliyi bu yolda edepli olmalıyı nasip edip ilmi nafi peşinde son nefese kadar koşmayı ve bu öğrendikelrimizide aktarmayı nasip eylesin..

Fatihan:
Bir gün Ebu Abbas Seyyarı Hazretleri ceviz satın almak için bir dükkana girer. Ne kadar ceviz istediğini dükkâncıya söyler. Dükkâncıda çırağına seslenir:

–Oğlum! Ebu Abbas Hazretleri ceviz istiyor şöyle iyilerinden seç de , Efendiyi memnun edelim. Dükkan sahibinin bu uyarısını duyan Ebu Abbas:

–Her ceviz alana bu muameleyi yapıyor musun?
Dükkan sahibi:

–Hayır! Bunu sadece senin ilmin için sana yapıyorum.

Dükkân sahibinin bu sözü üzerine Ebu Abbas:

–Ben ilmimin faziletini, iki cevize değişmem, ceviz almaktan vazgeçtim.

müteallim:
İLMİN NERESİNDEYİZ?

Ya âlim ol, ya da ilim öğrenmenin yolunda bulun veya ilmi dinlemeye râm ol,yâhut da bunları seven ol, (bu konuda) sakin besincisi olma, aksi takdirde helâk olursun." (Hadis-i Şerif) Z. Ali; "Belimi iki kişi kırmıştır." der ve şunları söyler: şerefinin ayaklar altına alınmasına göz yuman, hayâ perdesi yırtılmış utanmaz alim. Allah'a ibadet-u takatle yaklaşıp kullukta bulunan;ama ilim konusunda çaba göstermeyen câhil.

Her Müslüman'ın Allah'a karşı olan vazifelerinde, hangi ibadeti nasıl yapabileceğine matuf ilmi öğrenmeye çalışması farzdır. Bu ilmin insani Allah'a yaklaştırıcı olması gerekmektedir. Bu itibarla insani Allah'tan uzaklaştıran ilim fayda değil zarar getirir. "Allah'ım fayda getirmeyen ilimden... Sana sığınırım" hadisinden anladığımız da budur.

"Kimin ilmi artar da zühdü artmazsa, onun sadece Allah'tan uzaklaşması artmış demektir." hadisi de bize ilim-takvâ dengesini ikaz etmektedir. Eğer ilim, insani Allah'a ibadetten ali koyarsa, alıkoyduğu şeyler nafile ibadetler bile olsa o ilim bereket getirmez. Kişinin ilmettigi şeyler kendisini Allah yolundan alıkoyuyorsa bu takdirde ilim adına öğrendiği şeylere de dikkat etmesi gerekmektedir. Zira her öğrenilen şey ilim değil, insanin ayağının kayması için birer vesîle de olabilir. Kişi eğer nelerin ilim olup olmadığını öğrenmek isterse, öğrendiklerinin kendindeki etkilerine bakarak karar verebilir. Tabiî ki bu ifade ettiklerimiz, âlet ve fen ilimleri için uygulanamayabilir.

 İmam Malik (Rab) gerçek ilmin kalplerde huzur meydana getirecek bir özelliği olduğunu söyle ifade etmiştir: "İlim, her öğrenilen şeyin başkalarına aktarılması ve bolca rivayet edilmesi değil o; Allah’ın kalbilere koyduğu bir nurdur."

Su da unutulmaması gerekir ki; aklin ve ilmin yüce değerini bir koz gibi kullanıp dînî değerleri bunlara feda eden bir anlayış ne kadar yanlışsa, müspet ilimlere uzak durup bunların fayda getirmeyeceğini iddia etmek de o kadar yanlıştır. İlim; insani gerçek değerlerine yükselttiği ve mutluluğa götürdügü ölçüde faydalidir. "Dinsiz ilim kör, ilimsiz din de topaldır."Allah'tan hakkıyla alimler korkar

"De ki Ey Habisim: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" (Zümre/9)
Allah'tan ancak âlimler hakkıyla haşyet ederler, korkarlar(Fahir/28)

"Ya âlim ol, ya da ilim öğrenmenin yolunda bulun (kendini buna zorla), veya ilmi dinlemeye râm ol, yâhut da bunları seven ol, (bu konuda) sakin besincisi olma, aksi takdirde helâk olursun.(Hadis-i Şerif)

Kim bildiği ile amel ederse, Allah ona bilmediğini öğretir.(Hadis-i Şerif)

Âlimler dışında insanlar helâk oldu, ilmiyle amel etmeyen âlimler de helâk oldu. Bunların içerisinde ilminde ihlasli olmayan, Allah rızası için ilim talep etmeyenler de helâk oldu. İste sadece muhlis ve ilmiyle âmil âlimler kaldı. Bunlar da büyük bir tehlike üzeredirler.(Hadis-i Şerif)

Bu ilmi nasıl elde ettin?

İmam-ı A'zam'a sormuşlar: Bu ilmi nasıl elde ettin? Cevap vermiş: "Eşekler gibi sabır göstererek, köpekler gibi ilim adamlarına yaltaklanarak, kediler gibi tevazu göstererek, kargalar gibi sabaha kadar ilim yolunda seherleşerek..."İmam Şâfiî buyuruyor: "Hocam Vekî'ye hâfızamın zayıflığı hususunu şikâyette bulundum. Bana mahiyetleri günahları terk etmem hususunda irsadda bulundu. Ve bana dedi ki: 'Bu ilim nurdur. Allah’ın nuru da Allah'a isyan eden günahkarlara ulaşmaz."

Navigasyon

[0] Mesajlar

[#] Sonraki Sayfa

Tam sürüme git
Seo4Smf 2.0 © SmfMod.Com | Smf Destek