Gönderen Konu: İlm-i Nahv'in gayesi ve faidesi üzerine  (Okunma sayısı 4990 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Tesniye

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 395
  • Nişan aldık yıldızları..
İlm-i Nahv'in gayesi ve faidesi üzerine
« : 29 Haziran 2009, 20:09:57 »




       Yüce Allah insanları doğru yola, karanlıklardan aydınlığa çıkarmak üzere, öncekileri teyit eden son kitabını arapça olrak indirmiştir. O dönemlerde araplar, edebiyat dalında ileri düzeyde idiler. Şiirler söylenir, hutbeler verilir ve herkes fasih dil konuşurdu. Kur-an’ı Kerim onların bu fasih lehçesi üzerine inmiştir.
       Ashab-ı Kiram inen ayetlerin manalarını güzelce anlamışlar ve kısa olarak değinilen veya başlı başına zikredilmeyen konuları  ve ayrıntılarını bizzat Peygamberimiz (s.a.v.)’den öğrenmişlerdir. Peygamberimiz (s.a.v.) inen ayetlerdeki emirleri önce nefsinde uygulayarak örnek olmuş ve sapıklık içinde bulunan, cahiliyetin buhranlı yaşantısının ağır yükleri altında ezilen insanlığa kurtuluş meş’alesi olmuştur.
       Zamanla islam, bütün yeryüzüne yayılmaya başlamış, değişik ırk ve milletler bu dine girmişlerdir. Müslümanların sayısı hızla artmıştır. Tabiatıyla, kendi dillerini konuşan bu insanlara Kur-an’ı ve onun açıklayıcısı niteliğinde olan hadisleri anlatmak ihtiyacı doğmuştur. Arap dili kurallarına uygun olarak indirilen bu kitabın doğru olarak anlaşılması ve islam düşmanlarının kötü emellerine araç yapılmaması için “Sarf ve Nahiv” ilmi geliştirilmiş ve cahiliye devri şiirlerinden örneklerle takviye edilmiştir.
        Daha Hz. Ali (r.a) devrinde başlayan bu yoğun çalışmalar neticesinde nahiv kuralları tespit edilmiş, kitaplar yazılmış ve büyük nahivciler yetişmiştir. Nahiv ıstılahları böylelikle oluşarak, diğer islami ilimlerde de değiştirilmeden kullanılmıştır. O bakımdan tefsir, hadis ve fıkıh ilminde yazılan kitapların anlaşılması, önemli ölçüde nahiv ilminin bilinmesine bağlı kalmıştır. Özellikle “Dirayet” tefsirinin kaleme alınışıyla gelişen tefsir ilmi, bu sahada eser veren müslümanların aynı zamanda büyük bir nahiv alimi olmalarını zorunlu kılmıştır. Zemahşeri, Beyzavi ve Ebu Hayyan gibi müfessirler, Arap Gramerini oluşturan nahiv ilmine dair eserler vermişlerdir.
       Hem ayetlerin nahiv yönünden tahlilini yapmak, hem de kitabın hacmini büyütmeme çabası, bu tefsirlerin adeta birer bilmece haline gelmelerine yol açmıştır. Mesela Beyzavi tefsirindeki gramer ağırlıklı açıklamaların iyice anlaşılabilmesi için ikiyüzden fazla haşiye kaleme alınmıştır. O nedenle iyi bir nahiv eğitimi görmeyen talibin, bahsettiğimiz eserleri iyice anlaması mümkün olmamaktadır.
       İşte burada Molla Cami (r.a)’ın “El-Fevaid Ez-Ziyaiyye” adlı eserinin önemi ortaya çıkar. İbn-i Hacib (r.a)’ın “kafiye”sini şerheden Cami (r.a) daha önceki şarihlerin eserlerini gözden geçirerek, kısa fakat her cümlesi derin anlamlı ve ibaresi çetin bir kitap hazırlamıştır. Cami (r.a)’ın bu eseri ilim çevrelerinde hüsnü kabul görmüş, asırlarca medreselerde okutulmuş, üzerine haşiyeler ve talikatlar yazılmıştır.

Ezeli sırları ne sen bilirsin ne de ben
Bu muammayı ne sen okuyabilirsin ne de ben
Perde ardında sen ben dedikodusu var amma.
Perde kalktı mı ne sen kalırsın ne de ben..
<< Lüzumsuz Konular Atlası >>

Çevrimdışı GADİM

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 1
Ynt: İlm-i Nahv'in gayesi ve faidesi üzerine
« Yanıtla #1 : 29 Ağustos 2009, 15:06:13 »
ESSELAMÜ ALEYKÜM SİTENİZE YENİ ÜYE OLDUM . ARAPÇA DERSLERİNDEN FAYDALANMAK İSTİYORUM.LÜTFEN YARDIMCI OLURMUSUNUZ.Allah YAR VE YARDIMCIMIZ OLSUN