234. Mektub'tan...
Bu ümmetin âlimlerine Beniisraiiin peygamberlerine verilen mertebe; verildi: peygamberlerin varlığı yerine ulemanın varlığı ile yetinildi.
Her yüz sene başında bu ümmetin uleması arasından bir muceddid gelecek ve şeriatı ihya edecektir. Bilhassa, aradan bin sene geçdikten sonra.. Zira, böyle aradan bin senenin geçtiği vakit, geçen ümmetlerde ülülazm bir peygamberin geldiği vakittir. Ama, bu aralarda hangi peygamber olsa iktifa edilirdi.
Bu içinde bulunduğumuz vakte gelince., marifette tamam bir arifin ve âlimin gelmesi gerekir ki; geçen ümmetlerde gelen ülülazm bir peygamberin makamına kaim olabilsin.
Bir şiir:
Alsaydı ruhül-kudüsten yardımını;
İsa'nın gayrı, yapardı yaptığını..
bak kardeş mektubu iyi okursan şiirden hemen önceki cümleler" Bu içinde bulunduğumuz vakte gelince., marifette tamam bir arifin ve âlimin gelmesi gerekir ki; geçen ümmetlerde gelen ülülazm bir peygamberin makamına kaim olabilsin." şöyledir. Bu da İmam-ı Rabbaninin kendisni işaret etmesine delalet eder.
Senin dediğin " "nice uzun asırlardan sonra böyle bir cevher dünyaya gelir" cümleyi nerede söylüyor hazret.başka bir mektupta söylüyorsa bu şiirle bağlantı kurman yanlış. bu mektupta söylese bile Şiirin hemen öncesinde söylenen söz o zamana ait olduğunu açıkça gösteriyor. Bu durumda "Fehmin ve algılama meleken yerinde mi acaba ?.." sözünü size iade ediyorum.
ama bu durumunuzu normal karşılıyorum. Onu bunu ima ederek birşeyler ispat etmeye programlanmışsınız. Ama işin garibi yeni ima ve ifade etmek istediğinizi de söylemiyorsunuz.
tamam biz yanlış anladık anlama kapasitemiz yok. gerizekalıyız. ee hadi buyur söyle bakalım o ifadelerle kimi kastediyor imamı rabbani hazretleri. Bak buraya yazmaya başladığından beri birilerini işaret etmeye çalışıyorsun onlarca mesaj yazdın ama ispat etmeye çalıştığın ululadığın kişinin ismini yazmaktan imtina ediyorsun. İmamı rabbaninin işaret ettiğini zannettiğin kişinin ismini yazmaya cesaret edemiyorsan ne diye uğraşıyorsun buralarda .
Son günlerde hiç bu kadar lüzumsuz bir işle uğraşmamıştım ama vardır belki bir hayır.