Mektubattan levhalık derlemeler Kuran ve sünnetten sonra en muteber kaynağımız Mektubat-ı Rabbani'den levhalık sözler. Muhtelif mektuplardan derlenmiş bir çalışma
Düşmanların istîlâ ettiği ve muhaliflerin galip geldiği vakit mücahitlerin az hizmetleri o kadar büyük olur ki, emin zamanda kazanılan ecirle kıyası kaabil değil... {Şu halde: gam ve kederle gevşemek değil, mevcut imkânlarla gayret lâzım gelir.}
Eğer zâhirî hicret müyesser olmazsa, Allah dostlarına tâbî olmak [onların usûlüne uymak] sûretiyle bâtınî hicret bu zamanda müyesser olur... [Azîm nîmet büyük devlet...]
Muhammed Resûlüllah S.A.V. Rabbülâlemin’in sevgilisi olduğu halde onu tasdik edenler hor ve hakir, inkâr edenler de izzet ve itibardalar. [Devirlere göre bu iş devreder...]
Kıyamet günü, şeriattan sual olunur, tasavvuftan sorulmaz.
Şeriatın zaafa düştüğü zaman, Allah için hazineler harcayarak yemek yedirmek, şeriattan bir meseleyi anlatıp teşvik etmek kadar olamaz.
Nafaka ve sadaka bâzen nefse hoş gelen yerlere de verilebilir ve heder olur. Lâkin din ve millet hizmeti için harcamak, yüksek dereceye ve büyük rütbeye sebeptir. M.İ.R. C.1 M. 48 [Pîrân-ı Kiram Hazerâtı, bu işi İsm-i Âzam okumakla müsâvî görmüş ve her hâcete ulaşmanın yolu budur demişler...]
İki rekat sabah namazını cemaatla kılmak, bir sünneti yerine getirmektir ki, bir gecenin tamamında nâfile namaz kılmaktan bir kaç mertebe üstündür. M.İ.R. C.1 M. 52 [Şeytanın musallat olduğu nefsin en uyuşuk zamanı olmakla berâber az bir gayretle bu devlet elde edilir.]
Yeme-içmeye meyletmek ve zenginlerle ünsiyette bulunmak, öldüren zehir ve lokmaları da zulmetten ibarettir. Ziyâde (çekinip) korkmak lâzımdır. M.İ.R. C.1 M. 85 [Hak dostlarının hikmetli sözleri insanlara ilaçtır]
Ey Aziz! Tekrar beyan olunur ki, bu zaman tevbe ve nedâmet vaktidir. Hak'tan gayriyi terk edip ayrılma vaktidir. Belâların gelme zamanıdır ve yakında fitneler, belâlar nisan yağmuru gibi yağıp, âlemi kuşatır.
[Belânın büyüğü: Allah ve Resûlü’nü unutup şeytanla nefse uymaktır...]
Malûmdur ki zamanımızda dâr-ı harp kâfirleri, Müslümanlara ve Müslüman beldelerine çok ihanet ve eziyet etmekteler. Bunların hepsi âhir zaman alâmetleridir. M.İ.R. C.2 M.68 [Gönül aynasını günâhla kirletmeyip de ibâdetle parlatan insan bu sözlerden anlar...]
Âlemlerin Rabbi'ne gizli ve âşikâre, nimette, mihnette, rahmette ve zahmette, şiddette ve rahatta, ihsan ve belâ zamanında, daima hamd olsun. [Darılmak lâzım değil, dâima hamd etmeli...]
Vakitleri boş şeylere sarf etmeyiniz. Zikr-i ilâhîden başka şeyle meşgul olmayınız. M.İ.R. C.3 M. 2
Bazı kimseler, hâcetleri hâsıl olması için gün tayin edip, oruç tutarlar... İstedikleri olunca da bunu oruçtan bilirler. Böyle işler, şirk koşmaktır. [Dikkat etmeli...]
Kalbe ezâ vermekten (kalp kırmaktan) kork! Çünkü Allahü Teâlâ'nın zâtına ezâ etmekte, küfürden sonra, kalbe ezâ vermek gibi bir zulüm yoktur. (M.İ.R. C.3 M. 45)
Harp eden askerin kazâyı defetmeğe (harp kazanmağa) kudreti yoktur. Dua askeri zayıflık ve acizlik sebebiyle kazâ askerinden (cephedeki askerden) daha kuvvetli oldu. Dua askeri kazâ askerinin ruhu gibidir. Harp eden asker de onun kalıbıdır ve dua askerine (onun mânevî imdâdına) muhtaçtır. M.İ.R. C.3 M. 47
İnsanın zâtının hakikati yokluk ve sâde şerdir ki, noksanlıktan ibarettir.
Nefis "Yok" olduğu halde, hayâlî tasavvurla (düşünce ile) vücûdunu "Var" zannetti. İşte bu hayâl giderse sırf yokluk kalır. M.İ.R. C.3 M. 62
*Hak Teâlâ'ya tâlip olan (O’nun rızâsını isteyen), onun gayrisinden alâka kesmeden (bütün varlığı ile ona bağlanıp teslim olmadan) Mevlâ'ya ulaşamaz. M.İ.M. C.1M.
* [Bir cemiyet veyâ âile birliğinden] Kendi aralarında iyilikle emir ve kötülükten men etmeyip de (günleri-ni) müsamaha ile geçiştirenler, o günü hayırlı saymasınlar. M.İ.M. C.1M. 29 [Hayır olmayandan şer beklenir.]
* Amel niyetle itibar görür. Dârülharb düşmanları ile cihada başlamadan önce, niyeti düzeltmeli. [Her hareket ve yardım Allah’ın rızâsı ve dînin ihyâsı için olmalı...]
Mücâdele ederken niyeti hâlis ediniz, başka maksatlara kapılarak amellerinizi iptal etmeyiniz, (bu takdirde) şehitlerin ve gâzilerin ecirlerini ümit ediniz...
Namazı cemaatle kılıp, dârülharb düşmanlarıyla cihad etmektesiniz. Bu hal üzere yaşayan kimse gâzi ve mücahittir; ölen de şehit... M.İ.R. C.2 M. 69
“Lâ ilâhe illAllah kelimesiyle îmanınızı tâzele-yiniz” (Lâ) kelimesi ile kendi nefsinizin isteklerini (maksat ve muratları) def' ediniz. Zira kişinin kendi
muradını istemesi, kendi ilâhlığını iddia etmektir. Gönülde hiç bir murat için yer kalmadığı gibi, hayâl kısmında da havâ ve heves kalmasın. Kişinin kendi muradını istemesi, Mevlâ'nın muradını reddetmek ve kendi sahibine muhalefet etmek olur. Bunun mânâsı ise Mevlâsını bırakıp, kendisi Mevlâlık iddia etmektir. Bu işin kötülüğünü iyi bilmeli ve ulûhiyet dâvâsını kökten silmelidir. Öyle ki, havâ ve heveslerden tamamen temizlenip Mevlâ'nın muradından gayri bir murat kalmasın... [Kurtuluş yolu ve teslimiyetin özü.]
Zikr-i ilâhîden başka şeyle meşgul olmayınız. [İman, İslâm, ve ahlâkla alâkalı kitapları okumak da zikirden sayılır.]
Devamı için....
http://www.incemeseleler.com/manevi-meseleler/1456-mektubattan-levhalik-derlemeler.html#_ftn1