Gönderen Konu: İman Bir Lütuftur...*  (Okunma sayısı 4972 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı ENDERUN

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 8
    • http://www.caregenclik.com/forum
İman Bir Lütuftur...*
« : 18 Haziran 2004, 23:41:23 »

Selamünaleyküm.



İman Bir lütuftur.


İnsanlık ailesini genel hatlarıyla ele aldığımızda,iki ayrı iradenin hakimiyetini görürüz.Birbirine zıt ve düşman olan bu iki iradenin pratik hayattaki tezahürleride tamamıyla farklı ve birbirine zıttır.
Bunlardan biri nefsini putlaştıranların iradesidirki,temelinde vahyi inkar ile Hakkı gizlemek ve mahkum etmek yatar.Dünden bu güne tezahürlerine baktığımızda,her türlü inkarı sapıklığı,dengesizliği,ölçüsüzlüğü,başıbozukluğu bu iradenin temsil ettiğini,ortaya attığını ve savunduğunu görürüz.Bu gün dahi yaşadıkları hayatın gerçeklere ters düştüğünü,İlmi hiçbir mesnedi olmadığını bizzat anlasalar veya bizler onlara bunu anlatabilsek dahi,iman etmedikleri müddetçe bu durumdan kurtulmaları mümkün değildir.Bu yönüyle mesele,bilmek meselesi değil iman etmek meselesidir.Dolayısıyla bu gün hiçbir ayrım yapmadan iman nimetinden mahrum insanların hepsine birden baktığımızda,tesadüfen dahi olsa herhangi bir mü’minin inancına, anlayışına,ahlakına, şahsiyetine benzer bir özellik taşımadıklarını görürüz.
Diğer bir irade ise,mü’min iradesidir.Yani imanın hakim olduğu ve yönlendirdiği,disiplin altına aldığı iradedir.Bu iradenin temeli vahye dayanır.Zaten onun varlığı kendisine gelen teklifi anlamak ve kabullenmek içindir.Bu iradenin yani mü’min olmanın bir başka izah ve ifadeside;Bütün zaman ve mekanlarda mutlak doğrunun,mutlak hakikatin,gerçek manada insani değerlerin sahibi ve mümessili olmaktır.Bu öylesine yüce bir sahiplenme ve temsildirki, görülen yada görülmeyen bütün sınırları (çizgileri) Hakk taala tarafından çizilmiştir.
Onuın imandaki kemali,takvası ihlası,ahlak-ı hamidesi bütünüyle Hakk’ın rızasının ve lütfunun eseridir.Onun çizgilerini taşır.Mutlak manada Hz.Muhammde (sa) ve ona nispetle bütün mü’minler bu ilahi çizgilerin mükemmel ve müşahhas örnekleridirler.
Bu münasebetle hemen ifade edelimki,mü’min olmak demek,Allah tarafından seçilmiş olmak demektir.Yani mü’min,Hakk’ın iradesini temsil için seçilmiş ve vazifelendirilmiş örnek bir şahsiyet,kamil bir insandır.Dolayısı ile mü’min,bütün düşünce ve hareketlerinde seçilmiş olmanın idrakinde,şuurunda ve mesuliyetinde olmak mecburiyetindedir.Çünkü onun bir adı ve en yüksek makamı kul omaktır.Kul ise kendi iradesini değil,efendisinin iradesini;kendi rızasını değil efendisinin rızasını tercihe memurdur.
Böyle olunca ,insan,nefsani ve şeytani sıfatlardan sıyrılır,Rabbani ve Rahmani sıfatlara bürünür ki,Bu makama gelmek vahyi inkar eden iradeyle gelmek mümkün değildir.
Vahyi inkar ile akıllarını putlaştırıp ilahlaştıranların “hayvanlardan da aşağı” olmaları ile kul olmak arasındaki fark,inanmak veya inanmamaktır.
Bir insanın Allah’a,peygambere,ahrete,kadere,hesaba inanması,yaradılış gayesini bilmesi,insan olarak geldiği bir alemde insanca yaşayabilmesi,ancak iman nimeti ile mümkündür.Bu cümleden olarak,bu gün insanlığın içinde bulunduğu ferdi,ailevi,ictimai bunalımları göz önünde bulundurursak,iman nimeti ile Rabbimizin biz mü’minleri ne gibi sapıklıklardan,dalaletlerden,dengesizliklerden,ölçüsüzlüklerden,başıbozuklu
klardan kurtardığını daha iyi anlamış oluruz.Sadece bu mukayese ve muhasebe bile,imanın Rabbimiz tarafından bize verilen ne büyük bir nimet ve lütuf olduğunu anlamamıza yetecektir.
Mü’minlerin Allah tarafından seçilmiş ve vazifelendirilmiş olmaları,kendileri için olduğu kadar bütün varlıklar ve hususen insanlar açısındanda bir lütuftur.Çünkü iradesini yanlışa alet edenlerin içinde bulundukları bunalım ve buhranlardan kurtulabilmeleri,mü’minlerin örnek hayatlarını görmekle çok daha kolay ve mümkün olabilecektir.Ayrıca mü’minlerin tebliğ çalışmaları,onların kalben ve fikren uyanmalarına vesile olacaktır.Zaten mü’minlerin büyük özelliklerinden ve vazifelerinden biride,insanları hayra davet etmek,şerden sakındırmaktır.
Mü’minler hem birbirlerinin ve hemde tüm insanlık ailesinin muallimleri,mürebbileri ve rehberleridirler.Yüce Rabbimizin seçtiği bu kullarıyla mutlak doğru olan ilmi,irfanı,hikmeti,kendisinin din olarak razı olup gönderdiği İslamı insanlığa öğretmesi, ulaştırması bütün insanlık için bir lütuf ve ihsandan başka bir şey değildir.
Bu asli vazifesi ve mesuliyetiyle mü’minler,bütün insanlık ailesinin muhtaç olduğu gerçek kurtarıcılardır,bunun için mü’min imhaya değil ihyaya,yıkmaya değil yapmaya memurdur.Onun için mü’mini anlamamak ,gerçek manada bir nasipsizlik ve mahrumiyettir.Dolayısı ile insanlığın içinde bulunduğu çıkmazdan kurtulması,mü’mini anlamasına ve ona tabii olmasına bağlıdır.
Mü’minlerinde kendilerini,davalarını,ideallerini sırf Allah (cc) için insanlığa anlatmaları,bildirmeleri imanlarının bir gereğidir.



16/06/2004 ENDERUN


Selam ve dua ile,
Fi emanillah.

« Son Düzenleme: 20 Nisan 2009, 11:02:37 Gönderen: Nefer »
size=24]Sadakat Şerefimizdir[/size]

Çevrimdışı Miftahulkuluub

  • Administrator
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 1959
    • http://www.sadakat.net
İman Bir Lütuftur...
« Yanıtla #1 : 18 Haziran 2004, 23:55:12 »
Allah razı olsun..
İncemeseleler    Sadakat.Net    İns SadakatForum  Sevadı Azam


" Derviş isen kardeş takvaya çalış.."