Gönderen Konu: Hürmet eden hürmet görür!*  (Okunma sayısı 3106 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı İsra

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 7482
Hürmet eden hürmet görür!*
« : 18 Mart 2009, 12:44:58 »

Yaşlılara, güçsüzlere yardım etmek dinimizin önemli bir kuralıdır. Dinimiz, çocuk, genç, yaşlı toplumun her ferdinin dayanışma içinde olmasını emreder. Peygamber efendimiz buyurdu ki: “Yaşlılarımıza hürmet ve ikram, Allahü teâlâya saygıdandır. Güçsüzlere, hastalara, yaşlılara ve küçüklere merhamet ediniz! Büyüklerimizi saymayan, küçüklerimize acımayan bizden değildir. Bir genç, bir ihtiyara, yaşından dolayı hürmet ederse, onun yaşına varınca, Allahü teâlâ, ona gençleri hürmet ettirir.”

Dinimiz, anne- baba yaşlanınca bakım evlerine atılarak üzüntü içinde ömürlerini tamamlamalarını değil, çocuklarının yanlarında kalmalarını onlara yumuşak davranmayı, tevazu göstermeyi, onları üzmemeyi, öf bile dememeyi emrediyor. Kendisine kulluktan hemen sonra, anne babaya itaati şart koşuyor: Ayet-i kerimede, “Rabbin, yalnız kendisine kulluk etmenizi, ana-babanıza da iyi davranmanızı emretti. Onlardan biri veya ikisi senin yanında yaşlanırsa, kendilerine öf bile deme; ağır söz söyleme, onlarla yumuşak ve tatlı konuş, onlara acı, tevazu kanadını gerip “Rabbim, küçükken beni yetiştirdikleri gibi sen de onlara merhamet et”diye duâ et.” (İsra 23, 24) buyuruyor.

Yaşlılar Olmasaydı

Resûlullah efendimiz, “Eğer süt emen çocuklar, beli bükük yaşlılar, otlayan hayvanlar olmasaydı, üzerinize azâb sel gibi gelirdi” buyururdu.

Cemiyetler dayanışma ile yaşlısı genci birbirlerine sevgi ve saygıyla ayakta kalırlar, ancak bu şekilde toplum huzur bulur. Eğer yaşlılar, artık sizin işiniz bitti, sizin faydanız yok diye terk edilirse o toplum çöker. Çökmese bile toplumda rahat, huzur kalmaz. Huzur olmayan bir ortamda huşu içinde ibadet de yapılamaz.

Ana-babasını razı eden kimse için, cennette iki kapı açılır. Bir kimsenin ana-babası zalim olsalar dahî, onlara karşı gelmek, onlara sert konuşmak caiz değildir. Çeşitli vesilelerle, onların elleri öpülüp, duâları alınmalı, haklarını helâl ettirmelidir.

Kandillerde, bayramlarda, ana-babaya çeşitli hediyeler almalı, uzakta olanların bayramları tebrik edilerek, hakları helâl ettirilmeli, duâları alınmalıdır. Arada kırgınlıklar varsa, bu vesile ile giderilmelidir. Allahü teâlâ buyurdu ki:

- Ya Musa, günahlar içinde bir günah vardır ki, benim indimde çok ağır ve büyüktür. O da, ana-baba evladını çağırdığı zaman, emrini dinlememesidir.

Ana-baba, kızıp birşey söylediği zaman onlara karşılık vermemelidir. Emrettikleri şeyleri bir an önce yapıp onların duâsını almalıdır. Onların üzülüp bedduâ etmelerinden korkmalıdır. Yanlış bir iş yapıp onları üzünce, hemen ellerine sarılıp özür dilemelidir. İnsanın saadeti ve felaketi, onların kalblerinden gelen ve ağızlarından çıkacak olan sözdedir. Atılan ok tekrar geri gelmez. Onlar hayatta iken kıymetini bilip, hayır duâlarını almak lazımdır. Vefatlarından sonraki pişmanlık fayda vermez. Onlar hayatta iken ne yapıp yapıp, onları memnun etmelidir.

Çaresi Olmayan Dert

Yaşlılık hallerine düçar olmak kimsenin elinde değildir. Yaşı uzun olan her insan için kaçınılmaz bir gerçektir. Yaşlanmamaya çare yoktur. Nitekim Peygamber efendimiz, “Ey Allahın kulları! Biri hariç Allah hiçbir dert vermemiştir ki, onun devasını ve şifasını da vermiş olmasın” Sahabenin, ‘Nedir çaresi olmayan şey” diye sorması üzerine Peygamber efendimiz, “Yaşlılıktır” cevabını vermiştir.

Yaşlılık halleri sıkıntılıdır; Bunun için Peygamberimiz, “Allah’ım! Ömrün en sıkıntılı günlerine kadar yaşamaktan sana sığınırım.”, “Allah’ım! Tembellikten, düşkünlük derecesinde yaşlılıktan sana sığınırım.” diye dua etmiştir.

İnsanlar yaşlandıkça çocuklaşır. Bunun için bize karşı bazı sıkıntıları, yanlış tutum ve davranışları olabilir. Bunları anlayışla karşılamalıyız... Unutmayalım ki, onlar bizim gençlik halimizi yaşamayacaklar fakat biz onların halini yaşayacağız!.. Bugünün yarını da var...

Mehmet Oruç
« Son Düzenleme: 06 Mayıs 2009, 00:17:15 Gönderen: mystic »