Haberler:


X adresimiz

Ana Menü

Çalışmayan (!) Kadın : Ev hanımı

Başlatan Tuğra, 27 Eylül 2012, 18:08:13

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Tuğra

Çalışmayan (!) Kadın : Ev hanımı

Kalkınma ekonomisi dersinde , insana “beşeri sermaye” gözüyle bakan Adam Smith gibi meşhur iktisatçıların görüşlerini okuduğumda çok şaşırmıştım. Sonra düşündüğümde bu görüşün günümüzde hemen hemen tüm toplumlarda insanlığın değer ölçütü haline geldiğini fark ettim.

Kapitalist sistem insana ücretlendirilmiş üretimi kadar değer verir , yani çalıştığınız kadar (daha da kötüsü çalışmadan kazandığınız kadar ) insansınızdır. Ancak maddi değerlerle ölçülemeyen sevgi, ilgi, güven gibi manevi kavramlar kapitalist düzenin tıkandığı ve görmezden geldiği noktalardır.

Özellikle annelerin sunduğu bu tür manevi ya da psikolojik hizmetlerin başka hiçbir kurum yada kişi tarafından sağlanamayacağı göz önüne alınmadığı için sağlıklı bir analiz yapmak da mümkün olmamaktadır.

Kadınlar, yaratılıştan gelen bir cinsiyet özelliği olarak muhatabının duygularını anlayabilme, duygusal iniş çıkışlarını fark edebilme ve empati kurabilme yeteneğine sahiptir. Sosyal hayatın meydana getirdiği tahribatı, yaralanmayı, aşırı stresi, yorgunluğu karşılayan evdeki kadının yeri hiçbir şekilde doldurulamaz.

Erkek işten dönüp evinin kapısına geldiğinde, cebinde anahtarı olduğu halde kapıyı çalıp kendisini tebessümle karşılayan bir hayat arkadaşını görmeyi arzuluyorsa burada söz konusu olan özlem ve ihtiyaç hiç de azımsanacak türden değildir.

İşin manevi boyutuyla ilgili çok fazla açıklama yapmayı hem gereksiz hem de şahsım adına yetersiz görüyorum. Yüce dinimiz İslam’ın kadına verdiği değer zaten paha biçilemez bir manevi vazifeye sahip olduklarının en açık delilidir.

Manevi yönden bu kadar değer atfedilen bir varlığa maddi açıdan bakmak ne derece doğrudur bilemiyorum ama gündemi meşgul eden tutarsız düşüncelere cevap olması açısından işin maddi boyutuna da acizane değinmek isterim. Ev hanımlarının yaptığı işlerin ekonomik bir karşılığının olmadığı düşünülmektedir.

Çalışmayan, üretmeyen insan oldukları için ekonominin kanayan yarasıdır onlar, Medya yoğun bir çalışma ile onların hayat tarzını değiştirme amacında.

Peki tüm bunlar ne derece doğru ? Çalışmayan ,üretmeyen kadın = Ev hanımı mı acaba ? Bu noktada olaya mikro iktisatta önemli bir kavram olan “gölge fiyat” (shadow price) penceresinden bakmak gerektiği kanaatindeyim. Gölge fiyatlar ; piyasada gözlemlenen fiyatların yetersiz olduğu ya da fiyatın hiç oluşmadığı durumlarda toplumsal fayda ve maliyetleri yansıtması için mallara ve faktörlere bağlanan fiyatlardır.

Buradan yola çıkarak ev hanımlarının yaptığı işleri gölge fiyat bağlamında değerlendirdiğimde karşıma çıkan iki çarpıcı örneği size aktarayım. Birincisi geçtiğimiz yıllarda Amerika’da yapılan bir araştırma.

Bu araştırmada ev hanımlarının yaptığı işlerin -yani evi silip süpürme, yemek, ütü, çamaşır, çocuk bakıcılığı gibi belli başlı kalemlerdeki işlerin- karşılığı bir değer olarak hesaplandığında, bir kadının yılda 139 bin dolarlık iş yaptığı ortaya çıkmıştır , bir diğer araştırma ise ülkemizde yapılmıştır. Bu araştırma ise ev hanımlarının yaptığı işlerin ücretlendirilmesi durumunda aylık 8500 TL maaş almaları gerektiği yönünde…

Kapitalist sistem kendi düşüncesiyle çelişen bir yapı içinde kıvranıyor. Gerek açıkladıkları 139 bin dolarlık rakam gerekse toplumlarındaki örnekler o basit mantığı çürütür nitelikte.

Sistemin tıkandığı noktada marketlerin hazır yemek standları hızla büyüyor. Batı’da hazır yemek reyonları sadece mikro dalga fırına sürünce hazır hale gelen yiyeceklerle dolu. O reyonlarda doğranmış maydanoz, pişmiş pirinç gibi ilginç ürünlere rastlamak mümkün oluyor .

Bir kadın için çok sıradan olan pilav pişirmek bile yeterli zamanın olmayışı nedeniyle artık endüstriyel üretimin konusu oluyor ve bunun sonunda market rafında yerini alıyor. Amerika’da Martha Stewart isminde bir kadın var , Amerika’nın en çok kazanan üç kadınından biri.

Bu kadın televizyon ekranlarından ev hanımlığını yani düğme dikmeyi, ütü yapmayı, çarşaf, gömlek katlamayı, pasta yapmayı öğretiyor. Bu yolla kazanılmış devasa bir servete ve büyük bir şöhrete sahip.

Anneliği aşağılamanın çok çeşitli yolları var. Bunların başında dünyanın en şerefli işini yapan annelere “boş kadın” muamelesi yapmak geliyor. Annelere “boş kadın” muamelesi yapanlar insanı gelişigüzel büyüyen bir ot zannetseler de insan bir çiçek gibi bakım ve ilgi ister. İşin garip yanı başkalarının doğurduğu çocuklara bakmak için kurulan sektörlerde çalışmak “iş”, orada çalışanlar da “çalışıp üreten kadın” oluyor ama kendi doğurduğu, canının parçası olan yavrusuna bakmak, hayırlı bir evlat yetiştirmek “iş” sayılmıyor.

Batılı düşünürlerden George Herbert “Anne şefkatini insan hayatından çektiğimiz gün, insanlık soysuzlaşmaya maruz kalır” diyor. (Bunun yanı sıra çocuk sahibi olamayan yada çocuk sahibi olamadığı halde mükemmel annelik yapan saliha hanımlar da var, sözüm asla onlara değil) Sonra “bebek mi-köpek mi?” ikilemi gündeme geliyor.

Fransa’da, Almanya’da, Hollanda’da olduğu gibi vücudu deforme etmeyen köpek ,bebekten daha sevimli oluyor. (Almanya’da kayıtlı köpek sayısı nüfus ile neredeyse eşit) Zaman zaman gündemi meşgul eden bu tutarsız düşüncelerin cevabını sizlerin yüksek takdirlerine bırakıyorum.

Senaryo açık ve net, Cenneti annelerin ayakları altına seren İslam dini kadını aşağılamadı ama cenneti dünyada arayan bazı insanlar gözümüzün içine baka baka anneliği aşağılıyorlar. Üstelik her birini bir anne doğurduğu halde…

Ömer SUCU/İstanbul insan ve hayat
〰〰〰〰🐠

mazhar

Alıntı Yap1.İhtiyaçtan dolayı çalışanlar: Maalesef ki günümüzde hayat şartlarının ağır olması sebebiyle bazı kadınlar istemese de çalışmak zorunda kalıyor. Ailesinin maddi sıkıntısı yüzünden çalışmak zorunda olan genç kızlar ya da evli olup eşinin kazancı ihtiyaçlarını karşılamaya yetmeyen çalışan evli kadınlar ve bir de eşinden ayrılmış çalışmak zorunda olan kadınlar var.

http://www.sadakat.net/forum/evlilik_ve_aile/ynt_kadinlarin_calisma_meselesi-t60978.0.html;msg266876;topicseen#msg266876