Fatiha'nın Kalbime Açtığı Yol

Başlatan salihkul, 22 Kasım 2008, 22:38:52

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

salihkul

Her gün dilimize değen, kalbimize de değmesi gereken Fatiha, Kurânın ifadesiyle 'şifa' saklar içinde.

Dertlerimizin devası, yalnızlıklarımızın çaresi, Kurânın sonsuz ve dipsiz anlam denizinin derinliklerinde inciler gibi bekler bizi. Çoğunlukla, kıyıda kalıp denizin suyunu elden geçirerek incileri bulmaya çalışırız. Islanmayı göze alıp denizin içine dalmak ise nadiren yaptığımız bir iştir. Fatihanın bize neler söylediği konusunda elbette ki satırlar yetmez. Ancak Fatihanın hissettirdikleri konusunda her birimizin özel bir güncesi olması gerekmez mi? Dilimize Rabbimizin değdirdiği bir dua olarak Fatiha, Rabbimizin 'Benden bunları isteyin ki vereyim!' ya da 'bunları size vereceğim, yeter ki Benden isteyin!' demesi değil midir? Rabbimizin bizden neyi isteyeceğimizi öğrenmemizi istemek üzere kalbimize söylediği Fatiha, Onun bize 'sonsuz anlayış'ını da seyredebileceğimiz bir ayinedir. Fatihanın aynasında nasıl 'sonsuz bir anlayışla' ağırlandığımızı seyretmeye çağırıyorum sizi.

Hamd [olsun]: Varlığın boş yere ve rasgele değildir. Burada çaresiz, amaçsız ve sahipsiz değilsin. Öylesine ya da tesadüfen var olmuş değilsin; sen var edildin. Varlığın yokluğuna bilerek ve isteyerek tercih edildi. Önüne sonsuz genişlikte bir sofra konuldu. Duyguların ve bedenin, hayallerin ve ideallerin besleniyor. Hiç ummadığın bir yerdesin ve hiç beklemediğin güzellikler içindesin. Şimdi, 'Tabii ki, bunlar benim hakkım!' diyerek şımarman mı gerekir yoksa derin bir mahcubiyetle minnettarlığını ifade etme telaşına mı kapılman gerekir? Onun için teşekkür et. Minnettar ol. Hamd et.

Rabbine âlemlerin: Seni var eden, sana eşlik edecek âlemler de var eyledi. Onları ve seni terbiye ediyor. Her şeyi sana uyumlu kılıyor. Her şeyi sana sevimli eyliyor. Ne senin varlığın ne de diğerlerinin varlığı anlamsız ve boştur. Gördüğün her şey, seni çevreleyen herkes, senin gibi bile-isteye var edildi. Varlıkları yokluklarına tercih edildi. Yabancı ve yabanî bir yerde değilsin. Her şey seni terbiye eden Rabbinden terbiye almış. Bütün bir kâinat kardeşindir. Kardeşlerin arasındasın. Herkes senin için var edilmiş, senin için yaşıyor. Her şey sana dostluk elini uzatıyor. Dostlarının yanındasın. Telaşlanma. Korkma.

Rahman O, Rahîm O: Sana şefkat eden bir Rabbin var; sahipsiz değilsin. O seni ve diğerlerini şefkatle terbiye ediyor. Herkesi merhametinin kucağında ağırlıyor. Seni sevdiği için var eyledi. Seni severek var eyledi. Senin varlığından hoşnut. Varlığın Ona yük değil. Yaşaman Ona ağır gelmez. Seni beslemek ve büyütmek Ona zor değildir. Rabbin seni seviyor. Rabbin senin sevdiklerini de seviyor. Rabbin sevdiklerini sevmeni seviyor. Rabbin sevdiklerini sevindiriyor. Rabbin sevdiklerini sevindirmeni seviyor. Üzülme. Endişe etme.

Din gününün sahibi O: Ayrılıklara ve vedalara üzülüyorsun. Sevdiklerin gidiyor, sevenlerin uzaklara dağılıyor. Kalbin acı çekiyor, ağlıyorsun. Merak etme; seni var eden Rabbin senin kalbini de biliyor. Senin çektiğin acıları ve hüzünleri senin bildiğinden daha çok biliyor. Her şeyin dağıldığı gün, her işin sonlandığı gün sana ve sevdiklerine sahip çıkar Rabbin. Uzaklara gitmene gerek yok; her gününü gün eden, sabahı pencerene getiren, gündüzü sana aydınlık eyleyen, geceyi uykunun ve dinlenmenin döşeği eyleyen Odur. Akşamla veda eden her günü, yeni bir sabahla sana getiren, sana bütün zamanlarda, ebediyen sahip çıkacaktır. Emin ol!

Yalnız Sana kulluk ederiz: Şimdi yüzünü Ona dön. Başkasından medet umma; herkese ümit ve medet veren Rabbindir. Şimdi sadece Ona yönel. Başkalarının peşinde koşup yorulma; seni biricik eyleyen ve önemli kılan Rabbindir. Korkma; O seni kalabalıkta unutup bırakmaz. Endişe etme; O seni yolda bırakıp terk etmez. Telaşlanma; O sana arkasını dönüp gitmez.

Yalnız Senden yardım dileriz: Her ihtiyacını Ondan iste. Başkaları sana yetişemez. Her dilediğin Onun yanındadır. Başkaları seni ciddiye almaz. Sen O;nun için sıradan biri değilsin; önemlisin, bi;tanesin. Sana iyilik etmek yormaz Onu. Senin dilediklerini yerine getirmek usandırmaz Onu.

Bizi doğru yola hidayet eyle: Senin nasıl huzur bulacağını Rabbin senden iyi bilir. Kendine bulacağın yollar içinde, en iyisi Onun seni çağırdığı yoldur. Senin için doğru olanı O bilir. Senin iyiliğini senden çok O bilir.

Gazaba uğramışların ve sapmışların [yoluna] değil: Rabbin, yanlışa düşüp acı çekmeni istemez. Acılar ve sancılar, senin kendini bilmeyişinden kaynaklanır. Seni en çok sıkıntıya düşüren senin kendini bilmeyişindir. Rabbinin terbiyesini kabul et ki, kendine acı çektirmekten kurtulasın. Rabbinin senin iyiliğini istediğini bilerek Ona teslim ol ki, kendini ateşe kendi ellerinle ateşe atmayasın.

hmd

#1
Bu Mübârek Sûrenin de fazilet  havâssı çoktur. Bunlardan bazıları;
1.   Yatarken Fatihâ ile Kul Eûzü BiRabbi’lFelak ve Kul Eûzü BiRabbinnasi’yi (7) kere okuyup aynı zamanda vicuduna sivazlayıp uyursa ölümden başka her musibet ve kötülükten emin olur.
2.   Kur’ân-ı Kerimde (fâ) sız Sûre, Sûre-i Fâtihadır. Onun için her âfetten muhafaza eder. (40) defa yazılıp suda ezilerek suyu içildiğinde ve eller ile yüze sürüldüğünde, bin türlü derde devadır
3.   Tehlike vaktinde (19) defa okuyan, tehlikeden kurtulur.
4.   Cuma günü Fâtiha’nın harf adeti kadar yazıldığında, insanların, cinlerin, hayvanların şerlerinden ve ateş gibi âfetlerin zararlarından emin olunur.
5.   Yazılıp da yağmur suyu ile silinerek suyu içilse, her hastalıktan; bilhassa kalp çarpıntısından ve korku rahatsızlığından kurtulur.
6.   Misk ile bir kâse içine yazılıp yağmur suyu ile silinerek sürmeye katılsa ve gözü zayıf olan gözüne çekse, Biiznillah şifa bulur.
7.   Yukardaki sürmeye beyaz horozla siyah tavuk ödü katılsa ve göze çekilse, Ruhâni varlıkları görmek mümkün olur.
8.   Temiz bir kâseye yazılıp gül suyuyla silinerek kulağa damlatılsa, kulak ağrısını geçirir.
9.   İki Rek’at her Rek’atın da (7) Fâtiha ve (3) İhlâs okunsa, sonra her ne Duâ edilse, Biinâyetillah makbul olur.
10.   Günde (100) kere Fâtiha-i Şerifeyi okumaya devam eden her türlü kötü ahlaktan kurtulur, her türlü muradına nâil olur, her türlü serden emin olur ve zenginliğe kavuşur.

Ayrıca;   
1.   Aç kalan kimse, okursa doyar.
2.   Çıplak kimse okursa, giyecek bulur.
3.   Bekâr kimse okursa evlenir.
4.   Korkan kimse okursa emin olur.
5.   Sıkıntılı kimse okursa ferahlar.
6.   Yolcu okursa yardım görür.
7.   Bir şeyi kaybolan okursa onu bulur.
8.   Ölüye okunursa azabı hafifler.
9.   Susayan okursa susuzluğu gider.
10.  Hasta okursa şifa bulur.
Hizmet muvaffak olsun da bizim yerimiz caminin papuçluğu olsun

insirah

Allah razı olsun,yüce Allah bizleri hidayetten ayırmasın
Hayat başladığı noktaya, bittiğinde geri döner! Hayatta her şey noktayla başlar, noktayla biter... Sümeyra Denizli

Mahi

Ebû Hüreyre (r.a.)’dan rivayette, kendisi Resûlullah (s.a.s.)’den şöyle buyurduğunu işitmiştir:

“Allah (c.c.) buyurdu ki: “Ben, namazı kulumla kendi aramda iki kısma ayırdım. İs­tekte bulunduğu kısım kuluma aittir. Kul

“el-Hamdü lillahi Rabbi’l-âlemîn” dedi­ğinde, Allah Azze ve Celle:

“Kulum bana hamd etti.” buyurur. Kul:

“er-Rahmâni’r-rahim” dediğinde Al­lah (c.c.):

“Kulum beni senâ etti (övdü).” buyurur. Kul:

“Mâliki yevmi’d-dîn” dediğinde Allah:

“Kulum beni temcîd etti (yüceltti).” buyurur. Bir rivayette de:

“Kul: “İyyâke na’budu ve iyyâke nesteîn” dediğinde Allah (c.c.):

“Bu benimle kulum ara­sındadır ve istekte bulunduğu kısım kulumundur.” diye buyu­rur. Kul:

“İhdinas-sırâta’l-mustekîm, sırâta’l-lezîne en’amte aley­him, ğayri’l-mağdûbi aleyhim vela’d-dâllîn” dediğinde,

“Burası kulumundur. İstekte bulunduğu kulumundur (kuluma istediği vardır).” diye buyurur.

Müslim (395)