Haberler:


X adresimiz

Ana Menü

dua.

Başlatan ebrarrana, 31 Ağustos 2005, 19:55:00

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

yusufum

Alıntı Yap
Sahurdaki zevkimle,oruçtaki şevkimle,iftar vaktindeki neşemle,göklere ve yere,insanlara ve meleklere ilan ediyorum:
“Beni Alemlerin Rabbinden başka hiç kimse doyuramaz”
ve ondan başka hiç kimse beni aç bırakamaz.”

:x  :x  :x  :x
Dualarınıza yürekten amin diyorum
ANA HAKİKAT'İ ANLAT

İsra

Bütün dulara AMİN

chechen

İslerine kapılıp da bir saman çöpünü yani fani bir güzeli kendine
yakın bir dost olark seçme.Çünkü ondaki sevgi ve yakınlık duygusu
geçicidir.Sen kalıcı dostu ara.
Eğer Allah'tan başka senin gönül verdiklerinde vefa ve bağlılık
olsaydı,senin en vefalı yakının olan annen ve babanın dostluğu nerede?
Eğer Hak'tan başka biri dayanmaya ve güvenmeye layık olsaydı ,seni
yetiştirenlere bağlılığın ,dostluğun devam etmez miydi?
Senin süte memeye olan alışkanlığın kalmadı;mektepten nefret
ederdin;oda geçti gitti.
O dostluk,o alışkanlık onların varlık duvarlarına akseden ışıktı.
O ışık güneşe döndü gitti.
Hak güneşin ışığı her her neye düşerse,ey yiğidim sen ona aşık
olursun.
Böylece sevdiğin her varlıktaki güzellik Allah'tan geliyor.Sen her
neye aşık olursan o şey ilahi sıfatlardan biri ile yadızlaşmış,nurlanmış.
Gönül verdiğin şeyin yaldızı aslına gidip de o çirkinleşince,bakırı
meydana çıkınca,tabiatın ona doyar,ondan hoşlanmaz,onu boşlayıverir.
Sevgilinin seni büyüleyen o yaldızı güzelliğinden elini ayağını
çek;bilgisizlik yüzünden sahte bir madeni altın sanıp da hoşdeme.
Çünkü sahte şeylerdeki hoşluk,güzellik iğretidir.Görünüşte süslü ve
püslüdür ama altında süssüzlük ve çirkinlik vardır.
Fani varlıklarda görülen güzellik,ilahi güzelliğin iğreti olarak
onlara aksetmesinden ibarettir.Akseden o nur,günün birinde aslına geri
dönecektir.Bu yüzden ey salik;iğreti güzelliklere bakmada ,sen onun
aslını,yani güzelliği vereni ara!
Güneşin duvara düşen nuru,yine güneşe gider.Sen duvara düşen nura
değilde,o nuru düşürene,yani güneşe git.Sana layık olan da odur.
Mademki oluktan su akmadı,yani güzellerden vefa görmedin;bundan
sonra suyu sen göklerden elde et.

20.12.2001 12:27:30 Kaynak : mesneviden
Kim Allah'ı, Resûlünü ve iman edenleri dost edinirse (bilsin ki) üstün gelecek olanlar süphesiz Allah'ın tarafını tutanlardır.(Maide 55,56)

chechen

Duasızlık: Farkedilmeyen Büyük Ceza

İsrailoğullarından biri Allah'a hitap ediyor: -Yarabbi, ben ne günahlar işledim ve sen bana onların cezasını vermedin!
Allah onun peygamberine vahyediyor:
-Git ona de ki, ben kendisine cezaların en büyüğünü verdim ama, farkında değil... Ondan gözyaşı ve duayı kaldırdım! Hassas ve rakik gönüllerin neşe ve huzuru, Allah ile beraber olma şuurudur. Bu beraberlik hali gönülde dua hissiyatını doğururken, gözde yaş, dilde yakarış olarak tezahür eder. Bu itibarla kalbinde dua coşkusu, dilinde yalvarıp yakarma terennümü, gözünde gözyaşı bulunmayan bir kul elbette mahrum bir kuldur. Bu mahrumiyet de nice istiğfârı gerektirecek büyük bir ceza-yı ilâhîdir. Kullarına karşı merhamet ve sehaveti nihayetsiz olan Rabbimizden, bizleri duadan ve kendi rızası için dökülen gözyaşından mahrum bırakmamasını niyaz ederiz!

AMİN
Kim Allah'ı, Resûlünü ve iman edenleri dost edinirse (bilsin ki) üstün gelecek olanlar süphesiz Allah'ın tarafını tutanlardır.(Maide 55,56)

ebrarrana

Şüphesiz ki, kıyamette yollar ayrılacak insanların bir grubu Cennet’e, diğer bir grubu da Cehennem’e gidecek cennet ve cehennem yaratılmış olup şu anda mevcutturlar. Hazreti Adem cennetten kovulmuş, Kur’an’daki (viddet lil kafirin - kafirler için hazırlandı” veya “muttakiler için hazırlandı” gibi lafızlar Cennet ve Cehennem’in halihazırda mevcut olduğunu gösterir. Bu noktada mirac hadisinin de ayrı bir yeri vardır.

“Cennette yüz derece vardır. Her derecenin arası sema ile arzın arası gibidir. Firdevs en yüksek derecedir. Onda dört cennetin nehirleri fışkırır. (Firdevsin) üstünde de Rahman’ın arşı bulunur. Allah’tan isterken firdevsi isteyiniz.” (Tirmizi-2533)

Cennetin Kapıları:

“Cennette sekiz kapı vardır. Onlardan birine reyyan denilir. Oruçlulardan başkası giremez.” (Buhari-2084, Müslim-1152)

Ahmet bin Hanbel, Muaz bin Cebel’den nakleder: Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem: “Cennetin anahtarı Allah’tan başka ilah olmadığına şehadet etmektir.” buyuruyor.

Gölgeler:

Sıcağın alnında yanan bir kişi için rahatlığı ne ile anlatabilirsiniz? Ona serin bir gölgelikten bahsedersiniz. Şöyle yüksek bir yerde rüzgarın hafif estiği söğüt ağacının altı gibi kutuplarda titreyen bir müslümana serin bir yerden bahsetsen belki dinlemez bile. Rahmetin lapa lapa kar gibi yağdığını bahsetseniz, bizler için bir anlamı olabilir ama Afrika’da yaşayanlara rahmet sağanak halde inen bir yağmur gibi anlatılırsa kulaklar kabarır.

“Önceki resullerden sana bahsettiklerimiz olduğu gibi, bahsetmediklerimizde oldu.” (Nisa, 164)

Kur’an’da bahseden 25 Peygaberden önce de Peygamberler indi. Çin’e, Endenozya’ya, uzaklardaki bir adaya gidip görülme imkanı bulunmayan ülkelerdeki Peygamberlerden bahsetmek, belki dinleyenler için bir ütopyadan ileri gitmeyebilirdi. Ama bir İbrahim (a.s.), İsmail (a.s.), İshak (a.s.), Musa (a.s.), Süleyman (a.s.), Yakub (a.s.)... Ortadoğu’ya gidip bu insanların yaşadıkları yerleri, yaptıkları binaları görmek mümkün. Muhatabımıza anlatılan şeylerin umumun ve onun aklına uygun olması, aklından uzak olsa da diğer gerçeklerin varlığı onu inanmaya itecektir.

Bizler, Türkçe’de güzel ve iri gözü temsil için “sıpa gözlü” tabirini kullanırız. Belki de adada yaşayıp balıkçılıkla geçinen bir toplum için “uskumru gibi bir göz” makbuldur velhasıl...

Hadislerde: “Hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın duymadığı ve hiçbir kalbin (aklın)de tasavvur edemeyeceği” bir cennet insanlara anlatılır. Belki de cennette ifade edilen külgeler, meyveler, ırmaklar ve huriler bizlerin bu dünyadaki zevk anlayışımız bunlar olduğu için temsil edilmiştir.

Evet cennet vardır.

Evet ırmaklar, külgeler, huriler vardır, ama biz bunların keyfiyetini idrak edemeyiz. Bekleyip göreceğiz inşaAllah.

“Kimin kalbinde zerre kadar iman varsa cennete girecektir.” (Buhari-ilim)

Şu kesindir ki: “Razı oldunuz mu (kullarım)?” diye sual buyurunca, cennet ehli: “Hiçbir yarattığına vermediğin şeyleri bize verdin. Bizlere ne oluyor da razı olmayalım.” diyecekler. (Buhari-6183, Müslim-2829)

Cennet ehli yiyecek, içecek ama tuvalet ihtiyacı olmayacak. Bunlar misk kokusu gibi bir koku ile vücuttan çıkacak. Cennet, güzel hurilerinden tek bir tanesi yeryüzüne indirilse yer ve sema onun ışığıyla aydınlanıp, onun güzel kokusuyla dolacak (Buhari ve Müslim). Unutmayın ne kadar güzel düşünürseniz düşünün, hiç bir kalp onu tasavvur edemeyecek.

Yedi adet (kat) cennet vardır. Firdevs, Adn, Huld, Naim, Me’va, Darusselam, Darulcelal. Bazıları ise dört tane olduğunu, bazısının bazısına bağlantısı olduğunu söyledi. Emekli ve ihtiyarların cennete giremeyeceğini de unutmayalım. Çünkü kaç yaşında olursanız olun orada otuz yaş civarında, güzel, has, parlak bir cemalde olacağız.

Hepimizi Alacak mı?

Geçmiş insanlara nazaran kıyamete daha yakın olduğumuzu, şu zamanlarda insan, çevresindeki İslam düşmanlarına bakıp, “cehennem bunlar ve bunlardan önceki Firavunlar, Nemrutlar ve ateşe lâyık olan herkes cehenneme sığacak mı” diye düşünürken, Hazreti Allah cehenneme sorar: “Doldun mu?” (helimtele’ti). Cehennem cevaben: “Daha var mı ya Rab?” (hel min mezid) diyecek.

Mustazaflar, üzülmeyiniz cehennem pek geniş.

Ateş:

Dünya ateşi gibi bir ateş değil. Bin sene kızartılmış, bin sene beyazlamış ve bin sene de kararmış bir ateş (hadislerdeki tabir). Kafiri sıkıca saracak bir azap. Allah’ın, zalimi zulmuyle bırakması makul müdür?

Buhari, Müslim ve Tirmizi rivayetinde Numan bin Beşir Efendimizden şöyle duyduğunu söyler:

“Kıyamet gününde ateş ehlinden bir insan için en hafif azap topuklarına konan ufak bir parça ateşten dolayı beyninin kanaması.” İçecek olan irin, kan vesair şeylerden bahsetmeye tahammülüm kalmadı.

Cebinde taşıdığı çakmakla bir haram gördüğünde elinin altına tutup pek de sıcakmış diye haramdan imtina eden akıllı insanlar gördüm. İnsan bütün ciddiyetiyle kendini haramlardan muhafaza etmeye çalışmalıdır. Zira bu işin şakası yok.

Ölen Çocuklar:

Müslümanların büluğa ermeden ölen çocuklarının cennete gireceği, cehennemi görmeyeceği söylenilir. Zirâ onlar mükellef değildirler. Kafirlerin büluğa ermeden ölen çocukları konusunda ise uzun tartışmalar olmutur. En iyi hüküm veren ise Hazreti Allah’tır.

Arş:

Büyük bir cisimdir ve Allah’ın yaratması ile var olmuştur. Üzerine oturmak için yaratılmamıştır. “Ve o arşı azimin de rabbidir.” Keyfiyetini en iyi yaratan bilir.

Kürsü:

Büyük bir cisimdir. Ama arş kadar büyük değildir. Kürsi de üzerine oturulmak için yaratılmamıştır. Keyfiyetini en iyi Yaratan bilir.

Kalem:

Allah’ın yarattığı diğer bir cisimdir. İbni Abbas (Allah ondan razı olsun) der ki: “Allah ilk önce kalemi yaratmış ve ‘yaz’ demiştir. ‘Ne yazayım’ sorusuna ‘kaderi yaz’ denilmiş ve kalem kıyamete kadar olacak şeyleri yazmıştır.” “Nun, kaleme ve yazdıklarına yemin olsun.”

Levh:

Allah’ın yarattığı bir cisimdir ki, kalem ona, Allah’ın kudretiyle meleklerin vasıtası olmadan yazar. Keyfiyetini en iyi bilen O’dur.

Allah Azze ve Celle, Cenneti, cehennemi arşı kürsüyü, kalemi, levhi ihtiyacı olduğu için yaratmamıştır. Muhakkak ki, onun hiçbir şeye ihtiyacı olmadığı gibi herşeyin de ona ihtiyacı vardır. Bunları yaratmasının sebebini ise en iyi Yaratan bilir.

Ey kulu olmakla iftihar ettiğimiz Rabbim! Görmediğimiz halde Senin ve elçinin bize bildirmesinden dolayı cennete, cehenneme levh’e, arşa, kürsüye, kaleme tam bir kalp mutmainliği ile iman eyledik. Bizler, hakkındaki rahmetinden de ümitvarız. Rahmetini bizden eksik eyleme. (Amin)
KULA BELA GELMEZ HAK YAZMADIKÇA....

HAK BELA YAZMAZ KUL  AZMADIKÇA.....

yusufum

Alıntı yapılan: "ebrarrana"Ey kulu olmakla iftihar ettiğimiz Rabbim! Görmediğimiz halde Senin ve elçinin bize bildirmesinden dolayı cennete, cehenneme levh’e, arşa, kürsüye, kaleme tam bir kalp mutmainliği ile iman eyledik. Bizler, hakkındaki rahmetinden de ümitvarız. Rahmetini bizden eksik eyleme. (Amin  

 

Amin.amin amin.
Allah razı olsun kardeşim
ANA HAKİKAT'İ ANLAT

chechen

Allahım! Sen bizlere Adınla başlayan, Sevginle olgunlaşan; Vahyinle bilen, kalple gören; sabırla beslenen, takvayla yücelen; rahmetle seven, sevgiyle yönelen; vecdle bağlanan ve çekincesiz inanan bir iman ihsan eyle. Allahım! Sen bizlere Rızana ulaştıran bir hayat ihsan eyle.

amin
Kim Allah'ı, Resûlünü ve iman edenleri dost edinirse (bilsin ki) üstün gelecek olanlar süphesiz Allah'ın tarafını tutanlardır.(Maide 55,56)

hulefai rasidin

bütün edilen dualara en içten dileklerimle amiiin
dünyanın taşı yağsa başıma illa  dostun gülü öldürür  beni:(

chechen

Tertemiz aklansam kainattaki tüm Esmaül Hüsnaları okuyarak sığınsam Kadir-i Mutlak'a..Sani-i Zülcelal'e....
Kalbimdeki vesveselerden Kitab-ı Kebir-i Kainat'taki tüm ayetleri okuyarak temaşa ederek aklansam..yıldız parıltıları gibi....
Latifelerimin Allah sevgisiyle beslenmesi için zerrelerdeki zikirlerle zikredebilsem..yalvarsam beni Sani-i Zülcelal'in tüm sonsuzluktaki zerrelerin tesbih ve dualarını bütün hüceyratıma,bedenime nakşetmesi için...
Beynimdeki vesveselerin tertemiz güneş parıltıları gibi olması için tefekkür edebilsem tüm alemlerdeki Esmaül Hüsnaları...
Tüm kainat ve sonsuzluk aleminde Kainatın Efendisi'nin Nuru'nu nakşedebilsem bütün latifelerime...
Sığınsam Sani-i Zülcelal'e bunlarla hemhal olarak boynu bükük...

İşte o zaman Allah'ın hakiki ve sevgili kulu oluruz inşaAllah..dua ederek...dua ederek..dua ederek...
Allah tüm Hakiki iman edenlerin dualarını Dergah-ı Uluhiyetinde kabul eylesin
.
..Amin...Amin...Amin....
Kim Allah'ı, Resûlünü ve iman edenleri dost edinirse (bilsin ki) üstün gelecek olanlar süphesiz Allah'ın tarafını tutanlardır.(Maide 55,56)

ebrarrana

Bismi’llâh’ir-Rahmân’ir-Rahîm

(1) Tebârekelleziy biyedihil mülkü ve hüve alâ külli şey’in kadiyrün (2) elleziy halekal mevte vel hayate liyeblüveküm eyyüküm ahsenü amela ve hüvel azıyzül ğafur (3) elleziy haleka seba semavatin tibakan ma tera fiy halkır rahmani min tefavüt ferciıl basare hel tera min füturın (4) sümmerciıl basare kerreteyni yenkalib ileykel besarü hasien ve hüve hasiyr (5) ve lekad zeyyennes semaed dünya bimesabıyha ve cealnaha rücûmen lişşeyatıyni ve a’tedna lehüm azâbes seıyr (6) ve lilleziyne keferu birabbihim azabü cehenneme ve bi’selmasıyr (7) izâ ülku fiyha semiu leha şehiykan ve hiye tefurü (8) tekadü temeyyezü minelğayzı küllema ülkıye fiyha fevcün seelehüm hazenetüha elem ye’tiküm neziyr (9) kalu belâ kad câena neziyrün fekezzebna ve kulna ma nezzelellahü min şey’in in entüm illâ fiy dalâlin kebiyr (10) ve kalu lev künna nesmeu ev na’kılü ma künna fiy ashabis seıyr (11) fa’terefu bizenbihim fesuhkan liashabis seıyr (12) innelleziyne yahşevne rabbehüm bilğaybi lehüm mağfiretün ve ecrün kebiyr. (13) ve esirru kavleküm evicheru bihî innehu aliymün bizatissudur (14) elâ yalemü men halâk ve hüvel latıyfül habiyr (15) hüvelleziy ceâle lekümül’arda zelûlen femşu fiy menâkibiha ve külu min rizkıhî ve ileyhinnüşur (16) eemintüm men fiyssemâi en yahsife bikümül’arda feizâ hiye temur (17) em emintüm men fiyssemâi en yürsile aleyküm hasıba feseta’lemune keyfe neziyr (18) ve lekad kezzebelleziyne min kablihim fekeyfe kâne nekiyr (19) evelem yerev ilettayri fevkahüm saffatin ve yakbıdne ma yümsikühünne iller rahmân innehu bikülli şey’in basıyr (20) emmen hâzelleziy hüve cündün lekum yansurukum min dunir rahmân inilkâfirune illâ fiy ğurur (21) emmen hâzelleziy yerzükuküm in emseke rizkah bel leccû fiy utüvvin ve nüfur (22) efemen yemşiy mükibben alâ vechihi ehda emmen yemşiy seviyyen alâ sıratın müstekıym (23) kul hüveleziy enşeeküm ve ceale lekümüssem’a vel’ebsâre vel’ef’ideh kaliylen ma teşkürun (24) kul hüvelleziy zereeküm fiyl’ardı ve ileyhi tuhşerûn (25) ve yekûlune meta hazelvadü in küntüm sadıkıyn (26) kul innemel ılmü ındAllah ve innema ene neziyrün mübiyn (27) felemma reevhü zülfeten si'yet vücuhülleziyne keferu ve kıyle hazelleziy küntüm bihî teddeun (28) kul ereeytüm in ehlekeniyAllahü ve men maıye ev rahımena femen yüciyrül kafiriyne min azabin eliym (29) kul hüver rahmân amenna bihî ve aleyhi tevekkelnu feseta’lemune men hüve fiy dalâlin mübiyn (30) kul ereeytüm in asbeha maüküm ğavren femen ye’tiyküm bimâin meıyn (Allâh-u Rabbül Alemin)

Anlamı:

1. Hükümrânlık elinde olan mukaddes ve mubarektir; ve her şeye gücü yeter.

2. Hanginizin daha iyi iş işlediğini belirtmek için hayatı ve ölümsonrasını yaratan O’dur. Azîz ve Gafûrdur.

3. Gökleri yedi tabaka halinde yaratan O’dur. Rahman’ın bu yarattığında bir düzensizlik asla göremezsin. Gözünü çevir bak, bir kere daha bak, bakalım bir düzensizlik görecek misin?..

4. Sonra tekrar tekrar çevir bak gözünü, ama asla göremiyecek aradığını ve yorgun, bitkin dönecek gene kendine!..

5. And olsun ki, göğü yıldızlarla bezedik ve bazılarıyla şeytanların taşlanmasını sağladık: onlara yalın ateş azabını hazırladık.

6. Rabları gerçeğini örtenlere cehennem azabı vardır; o ne berbat sonuçtur!..

7. Bunlar cehenneme atıldıkları zaman, gümbür gümbür gürültüsünü duyarlar; kaynama sesidir bu!..

8. Ve cehennem (ehli) hiddetinden parçalanacak gibi olurlar. Her bir bölük atıldıkça sorarlar cehennem melekleri: Sizi uyarıcı gelmemiş miydi!..

9. Onlarda cevablarlar: Evet, bize uyarıcı geldi, ama onu yalanlamıştık!.. Allâh hiç bir şey inzâl etmemiştir, siz aldanmışsınız, demiştik.

10. Ve derler; eğer söz dinleyip aklımızı kullansaydık bu çılgın ateşli cehennemde olmazdık.

11. Böylece yaptıklarını itirâf ederler. Uzak olsun bu cehennemlikler.

12. Gaybın kendisi olan Rablerine karşı haşyet duyanlar bağışlanmayı ve büyük mükafaatları hakkedenlerdir!..13. Sözünüzü ister içinizde tutun, ister açıklayın; hep birdir. Şuûrunuzdakini O bilir!..

14. Hiç bilmez mi onu yaratan?.. O lâtîf olarak haberdardır herşeyden.

15. Yeryüzünü yaşıyacağınız biçimde altınıza seren O’dur. Yeryüzünde gezin, dolaşın, ihsan ettiği rızıktan faydalanın ve O’na döneceğinizi bilin!..

16. Göktekinin sizi yerin dibine geçirmesine karşı güvencede misiniz?.. O durumda yer harekete geçer;

17. Yoksa göktekinin başınıza taş yağdırmasına karşı mı güvencedesiniz?.. Anlıyacaksınız bu uyarının manâsını.

18. Andolsun ki, bunlardan öncekiler de yalanlamışlardı. İnkârlarının sonucu dehşetti!..

19. Üzerlerine kanat çırpan dizi dizi kuşları görmezler mi. Onları uçuran Rahman’dır!.. Şüphesiz ki O, şeyin bizatihi kendisi olarak görür her şeyi!..

20. Rahman’a karşı size yardım edecek ordularınız mı var!.. Gerçeği örtenler aldanmıştır ve aptalca bir gurur içindedirler.

21. Ya, Allâh rızkınızı keserse, kim verecek size onun kestiğini?.. Onlar, nefret ve azgınlık halinde ileri gidenlerdir.

22. Yüzüstü kapanıp sürünen mi yoksa ayakta önünü görerek yürüyen mi doğru yol üzeredir?..

23. De ki: Sizi yaratan, size kulak, göz ve kalp veren O’dur. Ne kadar az şükrediyorsunuz?..

24. De ki: sizi yeryüzünde çoğaltan O’dur ve O’nun indinde hep bir araya toplanacaksınız.

25. Derler ki; Tehdidiniz doğru ise, ne zaman gerçekleşecek?..

26. De ki; Bunun bilgisi Allâh’a aittir!.. Ben sadece apaçık uyarıcıyım.

27. Tehdit edildikleri şeyin yaklaştığını gördüklerinde, inkârcıların yüzleri kararacak, kendilerine, işte arayıp sorduğunuz buydu, denilecektir!..

28. De ki; Allâh, beni ve benimle olanları helâk edecek ya da rahmetine erdirecek olsa; acaba inanmayanları elim azaptan kim koruyabilir?..

29. De ki; O Rahmandır, O’na imanlıyız ve O’na güveniyoruz. Bileceksiniz elbet apaçık gerçekten sapmış olan kimmiş.

30. De ki, suyunuz çekilecek olsa yerin dibine, kim size bir pınar verebilir?.. (Allâh-u rabbül âlemiyn)

&

Bilgi:

Seyyîdimiz, Resûlümüz, Muhammed Mustafa efendimiz salla’llâhu aleyhi ve sellem buyurmuştur ki; Mülk sûresi için:-O bir maniâdır; O bir müncie (kurtarıcı)dır. Kişiyi kâbir azabından korur ve kurtarır.’

Biliyoruz ki, ölüp yokolmak, ya da ölüp derin bir yoklukta beklemek asla sözkonusu değil.

Ölümü tadacağız!..

Yani, bu beden kullanılmaz hale gelip elimizden alınacak ve onun yerine hemen o anda yeni bir bedenle yaşamımıza kâbir âleminde, kâbir içinde, canlı canlı, diri diri; aklı, şuûru yerinde olarak; zihinsel faaliyetleri aynen eskisi gibi bir halde devam edegideceğiz.

Bu konuyu daha önce "Hazreti MUHAMMED’in Allah"ı isimli kitabımızda "ÖLÜMÜN İÇYÜZÜ" bahsinde son derece tafsilatlı olarak anlatmıştık. Ölümün nasıl tadılacağını iyice anlamak isteyenler, bu kitabımızı ya da "insanın gerçeği" isimli ses kasetimizi, veyahut da "Dostça bir söyleşi" ile "RUH - CİN - MELEK" isimli video kasetlerimizi edinerek geniş bilgiye kavuşabilirler.

İşte "ölümü tadmak" diye Kur’ân-ı Kerîm’de târif edilen; şuûrlu bir biçimde kâbir yaşantısına intikâl durumunda, hazır olmayanlar için şu anda akılların kavrayamıyacağı kadar büyük azablar sözkonusudur.Bu sebebledir ki, Efendimiz hazreti Rasûlullah salla’llâhu aleyhi ve sellem, kâbir azabına karşı tedbir almak üzere, bize bu sûreyi çokça okumamızı tavsiye ediyor. Bakın ne buyuruyor:

"Kur’ân’da otuz âyetlik bir sûre vardır ki, bu bir adama şefâat etti; ve o nihayet bağışlandı: o, Tebarekelleziy biyed’ihil mülk (sûresi)dir."

Abdullah b. Mes’ûd radıya’llahu anh bakın Rasûlullah aleyhi’s-selâm’ın kabir haliyle ilgili uyarısını nasıl naklediyor:

"Kişi kabre konulunca, azab melekleri ayakları tarafından gelir. Mülk sûresinin vazifelileri karşı çıkar; benim yönümden size yol yoktur çünkü o hayatında mülk sûresi okurdu, der. Sonra azab melekleri göğsü veya karnı cihetinden gelir; gene meleklerin, benim cihetimden size yol yoktur, o Mülk sûresi okurdu, cevabıyla karşılaşır. Daha sonra, başı istikâmetinden yaklaşmak isterler azab melekleri; gene aynı güç ve aynı cevabla karşılaşırlar. Mülk sûresi men edicidir. Kabir azabını men eder. Kim onu gece okursa, çok sevab kazanmış ve çok iyi bir iş yapmış olur."
KULA BELA GELMEZ HAK YAZMADIKÇA....

HAK BELA YAZMAZ KUL  AZMADIKÇA.....

chechen


  Allâh'ım, Sana sonsuz hamd ü senâlar; Habîbin Efendimiz Muhammed Mustafa -sallallâhu aleyhi ve sellem-'e O'nun âl ve ashâbına gönülden salât ve selâmlar...
  Allâh'ım, benim Rabbim Sensin, Senden başka ilah yoktur. Beni Sen yarattın, ben Sen'in kulunum. Elimden geldiğince Sana verdiğim kulluk sözü üzerindeyim; işlediğim hata, günah ve kötülüklerden Sana sığınırım. Bana olan nimetlerini ve bu nimetlere karşı benim günah ve kusurlarımı itiraf ediyor, beni bağışlamanı diliyorum. Sen'den başka günahları bağışlayacak yoktur.
  Allâh'ım, dînim, dünyam, çoluk çocuğum ve malım içinde sağlık ve âfiyetle yaşamamı nasib eyle. Allâh'ım, vücuduma sağlık ver, Sen'in yolunda hizmet edeyim, kulağıma sağlık ver, hakikati işiteyim, gözüme sağlık ver, hakikati göreyim. Sen'den başka ilah yoktur.
  Allâh'ım, kusurlarımı ört, beni korktuklarımdan emin eyle. Allâh'ım, önümden, arkamdan, sağımdan, solumdan, üstümden ve altımdan gelecek tüm kötülüklerden sana sığınırım. Allâh'ım, dinimi düzelt, evimi genişlet, bana verdiğin rızkı bereketli kıl.
  Allâh'ım, ömrün en kötü dönemine düşmekten, hayırdan uzak bir ömür yaşamaktan sana sığınırım. Allâh'ım, beni en güzel amellere kavuştur, en güzel ahlak sahibi olmaya ilet, senden başka güzel ahlâka götürecek yoktur. Beni kötü amel ve kötü ahlâktan uzaklaştır, senden başka kötü ahlaktan uzaklaştıracak yoktur.
  Allâh'ım, kalb katılığından, gafletten, zillet ve meskenetten sana sığınırım. Küfürden, fısktan, nifak ve gösterişten sana sığınırım. Sağırlıktan, dilsizlikten, cüzzamdan, tedavisi mümkün olmayacak kötü hastalıklara düşmekten sana sığınırım. Bana iki dünyada da âfiyet ve huzur ihsan eyle!..
  Allâh'ım, küfürden, fakirlikten, kabir azabından sana sığınırım, senden başka ilah yoktur. Allâh'ım, kederden, tasadan, âcizlikten, tembellikten, cimrilikten, korkaklıktan, borç altında ezilmekten, düşmanlara yenilmekten sana sığınırım.
Zararlıların, kendisi sapmış, insanları da saptırmaya çalışan kimselerin, beni senin nimetlerinden mahrum bırakmalarından önce, sana kavuşmamı nasib eyle.    Haksızlık etmekten, haksızlık edilmekten, saldırmaktan, saldırılmaktan, hatâ işlemekten, bağışlamayacağın bir günaha düşmekten sana sığınırım.
  Allâh'ım, nefsime takva ver. Onu temizle, nefsi en iyi temizleyen Sen'sin, nefsimin velîsi ve Mevlâsı Sen'sin.
  Allâh'ım, faydasız ilimden, huşuu olmayan gönülden, doymayan nefisten, kabul edilmeyen duâdan sana sığınırım. Allâh'ım, yaptığım ve yapmadığım şeylerin şerrinden sana sığınırım. Allâh'ım, üzerimde bulunan nimetinin gitmesinden, sağlığımın ters dönmesinden, ansızın bastıracak öfkenden ve her türlü gazabından sana sığınırım. Kalbin mühürlenmesine sebep olacak tamahtan sana sığınırım. Allâh'ım, bana kazâya rıza, öldükten sonra rahat hayat, kerîm vechine bakma lezzeti lûtfeyle.
  Allâh'ım, bugünün önünü salâh, ortasını felâh, sonunu hayırlı kıl. Bize dünya ve âhiret iyiliği ver, ey merhametlilerin merhametlisi!
  Allâh'ım, yıkıntı altında kalmaktan, boğulmaktan, yanmaktan, ihtiyarlıktan Sana sığınırım. Ölüm sırasında şeytanın beni şaşırtmasından Sana sığınırım.
  Allâh'ım, beni, Sana şükreden, Sana itaat eden ve Seni zikreden bir kul eyle.    Rabbim, tevbemi kabul buyur, beni günahlarımda arındır, duâmı kabul et, hüccetimi sağlam yap, kalbimi Sana yönelt, dilimi düzelt, gönlümü nûrunla aydınlat.
  Allâh'ım, bana işimde sebat, doğru yolda olduğum zaman kararlılık ve azim ver. Nimetine şükür ve sana güzel kulluk etmeyi nasib eyle. Bana selim kalb, doğru konuşan dil ver. Bana, ancak Sen'in bildiğin tüm iyilikleri ver; ve ancak Sen'in layıkıyla bildiğin tüm kötülüklerden beni koru! Senden gizli kalmayan bilerek veya bilmeyerek işlediğim bütün günahlardan beni bağışla! Günahlarımı setret, beni bu dünyada ve âhirette günahlarım sebebiyle insanlar önünde mahcub ve rezil etme! Hatalarımızı, sevaplarla değiştir.
  Allâh'ım, kötü huy ve amellerden, heveslerden ve hastalıklardan sana sığınırım. Borç altında kalmaktan, düşman kahrından, düşmanlar karşısında hakir ve gülünç duruma düşmekten Sana sığınırım.
  Allâh'ım, her işimin koruyucusu olan dinimi düzelt, geçim yerim olan dünyamı düzelt, gideceğim yer olan âhiretimi düzelt, hayatta iken pek çok hayırlı işler yapmamı nasib eyle, ölümümde her kötülükten beni rahata kavuştur.
  Allâh'ım, bana düşüncede kemâl, hareket ve ahlakımda kemâl ver! Beni azgın nefsimin şerrinden koru. Allâh'ım, bana iyilikler yapmak, kötülükleri bırakmak, yoksul ve zavallıları sevmek nasib eyle. Beni bağışla, bana acı. Kullarını imtihan etmeyi dilediğin zaman, beni dinin üzere sâbit-kadem eyle! Kulluk üzereyken beni olarak huzuruna al. Rabbim bana yardım et, bize zafer ver, bizi yenilgiye uğratma. Bana doğru yolu göster, doğru yolda yürümemi kolaylaştır.
  Yüce Allâh'ım, bana Sen'i sevmeyi, Sen'i sevenleri sevmeyi ve beni sana yaklaştıracak işleri sevmeyi nasib eyle.
  Allâh'ım, bana en iyi işleri istemeyi, duâların en hayırlısını, başarıların en üstününü, sevapların en mükemmelini ihsan buyur. Ayaklarımı doğru yolda sağlamlaştır, sevap tartılarımı ağırlaştır, hatalarımı bağışla, cennetin en yüce derecelerine ermemi nasib eyle.
  Allâh'ım, ey kalpleri çeviren Rabbim, kalbimi senin dinin üzerinde sağlam tut.
  Allâh'ım, ey kalpleri ve gözleri döndüren, kalplerimizi sana itâate döndür.    Allâh'ım, sevâbımızı arttır, eksiltme... Bizi yücelt, ulvîliklere yaklaştır, alçaltma; bize ver yoksun bırakma. Rabbim, kardeşlerimizle aramıza ünsiyet, birlik, vefâ ve muhabbet ihsan et; aramızdaki soğukluğu, ayrılık ve nefreti kaldır.
  Allâh'ım, her bakımdan sonumuzu güzel eyle, bizi dünya ve âhiret perişanlığından kurtar. Allâh'ım, zâtından korku ver ki, günah işlememize engel olsun. Bizi senin cennetine ulaştıracak işler yapmamızı nasib eyle. Bizi, dünya üzüntülerini unutturacak bir yakîn derecesine erdir.
  Bize haksızlık edenden öcümüzü al, düşmanlık edene karşı bize zafer ver. Bizi dünyanın ardında koşturma; dünyayı, en çok düşündüğümüz, tasasını çektiğimiz bir varlık haline getirme, dinimiz hususunda eksiklerimizden ötürü bizi belâlara düşürme. Günahlarımız yüzünden Senden korkmayan, bize acımayan kimseleri üstümüze salma.
  Allâh'ım, Senden mağfiretini, bağış ve lutfunu, her türlü şer ve günahtan selâmeti, her türlü iyiliğe ermeyi, cennete ulaşıp cehennemden kurtulmayı dilerim.
  Allâh'ım, kalbimi hidâyete yönelt, dağınık işlerimi topla, perişanlığımı düzelt, rahmetinle âhiretimi koru, dünyamı yükselt, rahmetinle yüzümü ağart, işlerimi temizle, bana doğru düşünce ve olgunluk ilham eyle, fitne ve belaları benden sav, rahmetinle beni her türlü kötülüklerden koru.
  Allâh'ım, âhiret gününde yüz akıyla sağ tarafımızdan kitabımızı almayı, şehitlerin makamına ermeyi ve Peygamberlere arkadaş olmayı nasib eyle.
  Allâh'ım, nefsimin kötülüklerinden, her canlının şerrinden sana sığınırız. Allâh'ım, Sen sözümü duyarsın, yerimi görürsün, gizlimi ve açığımı bilirsin, hiçbir işim senden gizli kalmaz. Ben, yardım ve kurtuluş dileyen, huzurunda korkudan titreyerek günahlarını itiraf eden zavallı bir yoksulum. Bir zavallı kulun olarak Sana yalvarıyor, boynu bükük bir âciz olarak sana iltica ediyor, huzurunda zilletle eğilmiş bir biçare olarak Sana duâ ediyorum. Duâmı kabul eyle…
  Âmin.
Kim Allah'ı, Resûlünü ve iman edenleri dost edinirse (bilsin ki) üstün gelecek olanlar süphesiz Allah'ın tarafını tutanlardır.(Maide 55,56)

ebrarrana

AMİN AMİN AMİNNNN............
KULA BELA GELMEZ HAK YAZMADIKÇA....

HAK BELA YAZMAZ KUL  AZMADIKÇA.....

yusufum

Alıntı yapılan: "cahit kardeşim"Allâh'ım, Sana sonsuz hamd ü senâlar; Habîbin Efendimiz Muhammed Mustafa -sallallâhu aleyhi ve sellem-'e O'nun âl ve ashâbına gönülden salât ve selâmlar...
Allâh'ım, benim Rabbim Sensin, Senden başka ilah yoktur. Beni Sen yarattın, ben Sen'in kulunum. Elimden geldiğince Sana verdiğim kulluk sözü üzerindeyim; işlediğim hata, günah ve kötülüklerden Sana sığınırım. Bana olan nimetlerini ve bu nimetlere karşı benim günah ve kusurlarımı itiraf ediyor, beni bağışlamanı diliyorum. Sen'den başka günahları bağışlayacak yoktur.


 

Allah'ım Dualarımızı kabul et.

Alıntı yapılan: "ebrarrana kardeşim"Kişi kabre konulunca, azab melekleri ayakları tarafından gelir. Mülk sûresinin vazifelileri karşı çıkar; benim yönümden size yol yoktur çünkü o hayatında mülk sûresi okurdu, der. Sonra azab melekleri göğsü veya karnı cihetinden gelir; gene meleklerin, benim cihetimden size yol yoktur, o Mülk sûresi okurdu, cevabıyla karşılaşır. Daha sonra, başı istikâmetinden yaklaşmak isterler azab melekleri; gene aynı güç ve aynı cevabla karşılaşırlar. Mülk sûresi men edicidir. Kabir azabını men eder. Kim onu gece okursa, çok sevab kazanmış ve çok iyi bir iş yapmış olur."


 

Allah'ım .. Kur'an hakkı için Amin.
ANA HAKİKAT'İ ANLAT

muallim

dua peygamber efendimizin agzından cıktıgı sekliyle olur. o nasıl dua etmişse biz de onun gibi senden yardım bekleriz...
"Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah'tan korkun ki rahmete eresiniz."
[Hucurat Suresi 10]

muallim

Peygamber efendimizin, müslümanların nasıl duâ etmesi gerektiğini bildiren duâlardan bazıları :



(Ya Rabbi, sana ve Resulüne itaat etmemizi ve bildirdiklerinle amel etmemizi nasip eyle!)

(Ya Rabbi, faydasız ilimden, makbul olmıyan ibâdetten ve kabul edilmiyen duâdan sana sığınırım.)

(Ya Rabbi, bildiğimiz-bilmediğimiz bütün iyilikleri ver, bildiğimiz-bilmediğimiz bütün kötülüklerden de koru!)

(Ya Rabbi, her işimizin sonunu güzel eyle, dünya sıkıntılarından ve ahıret azabından bizi koru!)

(Ya Rabbi, bizi sabreden ve şükredenlerden eyle!)

(Ya Rabbi, bizi dostlarına dost, düşmanlarına düşman olanlardan eyle!)

(Ya Rabbi, acizlikten, tembellikten, korkaklıktan, cimrilikten ve her çeşit hastalıktan sana sığınırım!)

(Ya Rabbi, işinde sebat eden, nimetine şükreden, ibâdetini güzel yapan ve doğru konuşanlardan eyle!)

(Bedenime, kulağıma, gözüme sıhhat ver! Küfürden, fakirlik ve kabir azabından sana sığınırım.)

(Ya Rabbi, kusurlarımızı ört, korkulardan emin kıl ve borçlarımızı ödememizi nasip et!)

(Ya Rabbi, sıhhat, afiyet ve güzel ahlâk ver! Kaza ve kaderine rıza gösterenlerden eyle!)

(Ya Rabbi, gece ve gündüz gelecek kötülüklerden, sıkıntılardan kötü arkadaştan ve kötü komşudan sana sığınırım.)

(Ya Rabbi, ölünceye kadar ibâdet etmemizi, ömrümüzün hayırlı amellerle sona ermesini nasip et ve Cennetini ihsan eyle!)

(Ya Rabbi, zulmetmekten, zulme uğramaktan sana sığınırım.)

(Bize dünya ve ahırette iyilik, güzellik ver ve Cehennem azabından bizi koru!)
"Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah'tan korkun ki rahmete eresiniz."
[Hucurat Suresi 10]