cocuklarimiza tecrübe imkani saglayabilmek

Başlatan hizmetci, 21 Aralık 2009, 17:15:56

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

hizmetci

Anne baba olmanın zorunluluklarından biri de �kontrollü tecrübe aktarımı�na �hakemlik� yapmaktır� Kontrollü tecrübe aktarımı hem zor, hem de zahmetli olduğu için, anne babalar daha çok çocuklarına (sözlü) �bilgi aktarımını� tercih etmektedirler.

Çocuklar, hiç tanımadıkları bu evrene geldiklerinde, bir yandan �şaşkın�, bir yandan da her şeyi �hemen öğrenme� arzusundadırlar. Onlar için �olamaz� diye bir şey yoktur. Her şey olabilir... Elindeki cam bardağı havaya atan çocuk, bardağın yere düşüp kırılacağını bilmesi için yer çekimi kanununu tecrübe etmesi gerekir. Ona göre bardağın havada durmaması için bir sebep yoktur.

Mesela siz, çok titiz bir annesinizdir. Ev dekorasyonuna çok önem vermektesinizdir. Salondaki �fiskos masanızın� üzerine serdiğiniz saten masa örtüsü ile aynı renkten çiçekli vazonuzun bir renk kombinasyonu oluşturmasının zevkini yaşıyorsunuzdur.  Allı pullu, cicili bicili bir masa ve aynı tonlara yakın bir vazo� Oluşturduğunuz bu köşeniz, sizin dünyanızda, evinizin bütünlüğü ile uyum içinde bir değer ifade etmektedir. Hatta masanızın yanından gelip geçtikçe masa örtüsünü hafif düzeltir ve en ufak bir dağınıklığa meydan vermemeye çalışırsınız.  Ama -ve ne yazık ki- o masa, o saten örtü ve üzerindeki o çok cicili-bicili vazo, çocuğunuz açısından hiçbir şey ifade etmeyebilir. Aslında, çocuğunuz açısından bakıldığında, oluşturmaya çalıştığınız o köşe, ne kadar alacalı bulacalı, süslü püslü ise, o kadar da merak edilecek bir yerdir. Çocuk, ne orijinal dede yadigârı vazonun kaç para olduğunu bilir� Ne de biraz sonra gelecek misafirlere evin dağınık bulunmasının ne anlama geldiğini... Onun için etraftaki her ilginç şey, bu garip gezegeni tanımak için el atılması gerekli olan bir �deney tahtası�dır.
Düzen içinde hazırladığınız bu köşe ve üzerindeki vazo, çocuğunuzun kafasında birçok soru işaretinin oluşmasına sebep olabilir. Mesela �bu vazo havada nasıl duruyor?� diye düşünebilir. �Acaba, havada durma özelliği vazonun kendisinden mi, yoksa masa örtüsünden mi kaynaklanıyor?� diye düşünebilir� Bu sorusuna cevap bulmak için, masa örtüsünü ucundan çekebilir. (Masa örtüsünü çeken çocukların bir çoğu, masa üzerindekinin, masa örtüsü ile birlikte hala havada duracağını zannederek masa örtüsünü çekerler).

Anormallik girdabına henüz girmemiş hiçbir çocuğun niyeti, ortalığı dağıtmak ve kaos oluşturmak değildir. Onlar �hayatı tecrübe� ederek tanımaya çalışırken, vazoyu masadan düşürebilirler. Bu artık onlar için bir tecrübedir artık. Çocuk �vazonun altında masa olmadıkça, vazo havada durmuyormuş�u öğrenmiştir artık. Böylesi bir tecrübeyi kazanan çocuğa kızmak, bağırmak ve ceza vermek, çocuğun hayatı �tadarak� tanımasına engel olacaktır�  Bir anne baba olarak yapılması gereken şey, �bırak kırsın�ı kabullenebilmektir.

Hayatı �bırak kırsın� diye değil de, �ben kırılacağını anlatayım� diye öğretmeye çalışan anne babaların çocuklarında, her ne kadar bilgi birikimi olsa da,  tecrübe eksikliği olduğu için, hayatın diğer merdivenlerini tecrübe ile değil, birilerinden duyduğu bilgilere dayanarak çıkmaya çalışacaktır ki, bu da çocuğun �kişilik gelişimini� ve �irade gücünü� tehlikeye atmak demektir. �Bilgi ile hayatı tanıyan� çocuklar, �hayatı tadarak tanıyan� çocuklara nazaran daha �bilgisiz� ve daha �istikametsiz� olabilmektedirler� Hayatı bilgi ile öğrenen çocukların, �birilerine kanması� ve �kandırılması� daha kolaydır. O yüzden �feleğin çarkından geçme� deyimi çocuk terbiyesinde de büyük önem taşımaktadır.

Evli bir çift, çocuk sahibi olduğunda, yani yeni bir �dünyalı�yı evlerine �buyur� ettiklerinde, artık, bütün hayatlarını bu yeni dünyalıya göre ayarlamalıdırlar. Eski alışkanlıklar, ev dizaynları ve dekorasyonlar değişmelidir.

Çocuk ne kadar �dokunma yasak�lı bir evde büyümüşse, o oranda kendinden ve yapacağı işten tereddüt duyabilir. Eşyayı tanımada başarısız olabilir.

Bütün bunlar, tecrübesi sıfır olan çocuğun temel bilgi ihtiyaçlarıdır. Tatmak ve tanımak� Anne babanın görevi ise, �öğrenme� ve �hayatı tatma� konusunda merak dolu olan bu yeni dünyalıya, �kontrollü tecrübe akışını� sağlamak olmalıdır.

Yeni ve dünyalar tatlısı bir misafire �buyur� etmiş bir anne baba, evlerinin içindeki her şeyi çocuğa göre yeniden gözden geçirmelidir. Kırması ve kırılmaması gerekli olan eşyaları bu yeni dünyalıya göre seçmelidirler. Boyaması ve karalanması gerekli olan duvarların hangisi olduğuna karar vermelidirler� Videonun düğmesine basıldığında ekrana görüntü geldiğini sevinerek öğrenmesi� müzik setinin düğmesini açtığında evin içinin gürültüye boğulduğunu duymasına anne baba izin vermelidir�  Bütün bu tecrübeleri geciktirmek, hem çocuk, hem de anne baba için bir gün hayatın zorlaşmasına sebep olabilir.

Mesela, nezaket ve hürmet ile kabul edildiğiniz bir aile dostunuzun evinde misafirliktesinizdir. Çocuğunuz, vitrin içindeki müzik setinin sesini bir açıp bir kapatarak, kendisine göre �akustik keşfe� çıkmıştır. Ancak bu bir açılıp bir kapanan ses, misafirlikte bulunduğunuz ortamı rahatsız etmektedir. Eğer, çocuğunuz, kendi evinizde, bu tecrübeyi yaşamamış ve tatmin olma noktasına kadar özgür bırakılmamışsa, o anda, anne babanın �dur�, �çek elini�, �bozarsın yapma� demesi pek bir şey ifade etmeyecektir. Ya da, masa olmadan, vazoların havada duramayacağı tecrübesini yaşamamış olan bir çocuk, komşunuzun, fiskos masası üzerinde duran �dede yadigârı� bir vazonun altındaki masa örtüsünü çekerek, vazonun yere düşmesine sebep olması, hem sizi mahcup edecek, hem de �belki- komşunuzun üzülmesine sebep olacaktır�.

O yüzden, çocuk terbiyesinde anne babalara tavsiyemiz: �Bırakın tecrübeyi sizinle birlikteyken yaşasınlar� Bırakın kırsınlar� Bırakın tatsınlar��

Adem Güneş
AllahIM BANA SENIN SEVGINI; SENIN SEVDIKLERININ SEVGISINI VE BENI SANA YAKLASTIRAN HERSEYIN SEVGISINI VER!!!AMIIN.

İsra

Ebeveyn olarak en önemli görevlerinizden biri çocuğunuzun bağımsızlığının gelişmesi adına onu cesaretlendirmektir. Eğer gereksiz yere endişelenen biriyseniz, bu endişelerinizden kaçının; hatta onları kendinize saklamanız gerektiğini düşünün.

Aşırı endişe, çocuğa yöneltilen gereksiz düzeltmeci, uyarıcı ya da disipline edici anne-baba yorumlara gönderme yapar. Bu anne-babaların yorumları birçok nedenden ötürü gereksizdir:

1. Çocuk zaten çoğunlukla durumu idare etme becerisine sahiptir.

2. Çocuk durumu idare etme becerisine sahip olmasa bile, doğrudan doğruya tecrübelerle öğrenmesi tercih edilir.

3. Sorun, çoğu kez çok da anlamlı değildir.

Çocuk durumu kendi başına idare edebilir!

Anne-babanın çocuğu üzerinde gerçekleştirmesi gereken ilk ve en önemli yatırım ona güvenmektir. Ebeveynler eğer gerçekten çocuklarının durumlar karşısındaki tepkilerine güvenirlerse, gereksiz düzeltmelere ya da uyarılara gerek kalmaz. ‘Dikkat et, çikolatanı yere düşürme!’ gibi gereksiz bir uyarının aslında ebeveynin endişelerinden ortaya çıktığını çocuk kaynaklı olmadığını söyleyebiliriz. Çünkü hiçbir çocuk elindeki lezzetli çikolatasını yere düşürüp onu yeme zevkinden mahrum kalmak istemez.

Tecrübe ederek öğrenmek daha etkili olabilir!

Anne-baba olarak çocuğunuzun dış dünyada adeta vahşi bir ormanda savunmasız kaldığını düşünebilirsiniz. Onun, her an bir tehlikenin içinde olduğunu varsayıp sık sık müdahalelerde bulunma ihtiyacı hissedebilirsiniz. Oysa sizin gözetiminiz altında olmadığı zamanlarda da arkadaşlar arasındaki anlaşmazlıkların kolayca çözümlendiğini, yeni arkadaşlar edindiğini ve durumla kendine özgü yollarla baş edebildiklerini kabul etmelisiniz. Çocukların oyun ortamlarında ebeveyn tarafından sürekli gözetim ve müdahaleye ihtiyaç yoktur. Ayrıca, arkadaşlık ilişkileri ve karşılarına çıkabilecek durumlarla nasıl baş edeceklerini kendi başlarına öğrenmeleri gerekir.

Zaman zaman başa çıkamadığı konularda ona duygusal destek vermek, çözüm yolu bulmasına yardımcı olmak, yeni deneyimler kazandırmak elbette ki gerekebilir. Ancak, destekleme ve müdahale etme arasındaki farkı iyi anlamak gerekir.

Sorun anlamlı değildir!

Ebeveynler bazen aşırı hassasiyetlerinden dolayı, sessiz kalmaları gereken durumlarda müdahale etme gereği duyarlar. İki taraf arasındaki durumları bırakın kendileri çözümlesinler. Çünkü bazen size göre sorun olan durum, çocuklar için hiç de öyle olmayabilir. Biraz dışarıda kalmayı başardığınızda çözümün kendiliğinden oluşabildiğini görebilirsiniz.

Kaygılı ebeveyn, kızgın çocuk

Elbette ki uyarı ve düzelme de eğitimin bir parçasıdır. Endişeli anne-babalar bunu tekrar tekrar yaparlar ve aşırı endişe çocuklar üzerinde görülebilen olumsuz etkiler bırakır. Bu yüzden çocuğunun davranışlarını her düzelten ya da uyaran ebeveyn kaygılı ebeveyn sınıfına girmez. Ancak çocuklar, gereksiz ebeveyn uyarılarına ve gereksiz disipline çeşitli tepkiler vereceklerdir ve bunlardan hiçbiri olumlu olmayacaktır. Bu tepkileri zamanla birbirlerine ekleyin, elde edeceğiniz şey çocuğunuzun kişiliği ve onuru üzerinde önemli olumsuz etkiler olacaktır.

Aşırı endişeli anne babaya cevap olarak, çocukların verecekleri ilk tepki kızgınlık olacaktır. Bu duruma ‘kaygılı ebeveyn, kızgın çocuk’ denir. Çocukları hakkındaki endişelerini devamlı olarak çocuklarına sözle ifade eden ebeveynler; çocuklarını sinirlendirirler ve kendilerine olan inançlarını zayıflatırlar. Tabii ki bazı durumlarda endişeleri sözle ifade etmek gereklidir. ‘Karşıdan karşıya geçerken her iki tarafa da bakmayı unutma.’ Bu, beceriye sahip olmayan bir çocuğun güvenliği için gerekli bir uyarıdır.

Çocuğu kızdıran, amaçsız endişelerin durmadan tekrarlanmasıdır. Çocuklar bu tekrarlara neden kızarlar? Kısaca özetlemek gerekirse, bu durum onları hiçe saydığı için. Burada ebeveynin temel mesajı şudur: Senin için bu kadar endişelenmek durumundayım çünkü sen yetersizsin; benim yönlendirmem ve denetimim olmadan kendi başına yapabileceğin çok fazla şey yok.

Gereksiz ebeveyn müdahalesinin çocukta yaratacağı bir diğer sakınca da çocuğun güveninin zayıflamasıdır. Eğer birilerinin neyi yapabileceğiniz ve neyi yapamayacağınız ile ilgili düşüncelerini sıklıkla duyarsanız, kendi becerilerinizle ilgili yüksek beklentilerinizin olmaması doğaldır. Aşırı endişe, anne-babalığın temel görevlerinden birine ters düşer; çocuğu bağımsızlığa ve özerkliğe teşvik ederek cesaretlendirmek. Yaşları ilerledikçe, çocuklar kendi başlarına olayların altından kalkmayı öğrenmelidirler. Sonuçta, hiçbir ebeveyn çocuklarının hayatları boyunca onlarla yaşamasını istemezler.

Bazı durumlarda sessiz kalmak, rahatlamak için elinizden geleni yapmak, çocuğunuzun öğrenmesini ve olgunlaşmasını seyretmek daha iyidir. Birçok durumda çocuğunuzun iniş çıkışları karşısında sağlam yetişkin duruşunu koruyabilmeniz, onunla birlikte dalgalanmaktan çok daha olumlu sonçlar verecektir.

Uzm. Pedagog Fariha Dildar

hizmetci

AllahIM BANA SENIN SEVGINI; SENIN SEVDIKLERININ SEVGISINI VE BENI SANA YAKLASTIRAN HERSEYIN SEVGISINI VER!!!AMIIN.

tercüman

Bir eğitim sözü şunu der: "Anlat bileyim, söyle hatırlayayım, yaptır öğreneyim." Sanırım orjinal hali buydu.
All I know is that I know nothing.
Tüm bildiğim hiçbir şey bilmediğim.
-Sokrates-