Soğan suyuyla zinde kalın

Başlatan belya, 18 Aralık 2008, 09:27:37

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

belya

Bir bardak soğan suyuna karıştıracağınız bir kaşık bal gün boyunca zinde tutuyor
Günümüzün yorucu şartları altında kendinizi iyi hissetmek için Mısırlı, Fransız, Çinli ve hatta Japonlar'ın geleneksel besin maddelerini kullanarak, zindeliğinize yeniden kavuşmanız mümkün.

Mesela Fransızlar gün boyu zindelik amaçlı her sabah bir parça soğan tüketirdi. Araplar ise daha genç ve sağlıklı görünebilmek için soğan suyunu balla karıştırarak gün boyunca içerlerdi.

Yüzyıllardır Avrupa'dan Mısır'a, eski Roma'dan Çin'e ve hatta Japonya'ya kadar birçok ülkede tedavi amaçlı kullanılan sarımsak da; mide asidini düzenleyip, sindirime yardımcı oluyor ve kan akışını hızlandırıyor. İçerdiği maddeler sayesinde derinin kendini yenilemesini hızlandıran safran ise sağlıklı ve canlı bir görüntüye sahip olmanıza yardımcı oluyor.

Demir ve çinko bakımından çok zengin bir besin maddesi olan midye; oksijeni hücrelere taşıyor ve metabolizmanın gelişmesini sağlıyor. Ayrıca midye, 18 mikrogram B12 vitamini içeriyor.

Çikolata; enerji ve mutluluk veren en özel besin maddelerinden biri olmayı sürdürüyor. Çikolata, rahatlama duygusunun yanı sıra olaylara daha olumlu bakma hissi uyandırıyor.
Bilgi paylaşıldıkça güzeldir.

Günbatımı

Soğan suyu ve bal... Deneyen var mı, tavsiye eder mi?  :)

Soğan doğal antibiyotik zaten. Balda da peygamberlerin duası var. Şifa kaynağı yani. Karıştırıp da içebilene  &))

Teşekkürler belya.
Dua'sız üşürmüş yürekler!
Sana bir dua eden olsun, senin de bir dua ettiğin...
Bilmezsin hangi kırık gönlün duasıdır karanlıklarını aydınlatan,
Sana ummadık kapılar açan.
Bilmezsin kimin için ettiğin duadır, seni böyle ayakta tutan...


Hz. Mevlana 

Tuğra


Block, "Sebze doğrayıp pişirirken, gözünüzün önünde çok sayıda olay meydana gelir. Burnunuzu kullanıp değişiklikleri takip edin, yeni ve nefis şeyler fark edeceksiniz" diyor.

Sarımsak ve soğanla barut arasındaki benzerlikler nelerdir? Çok benzerlik var ama öncelikle hepsi yakıcıdır. Hem zararlı hem yararlı olabilirler ve güçlerini sülfürden alırlar. Ayrıca bunlar, kokulu ama vazgeçilmez bitkileri barındıran soğangiller familyası (alyum) hakkında yakın zamanda olumlu bir bilimsel inceleme yayınlayan kimyacıya esin kaynağı oldu.

New York'ta büyürken kimyaya aşık olan Eric Block, Albany Devlet Üniversitesi'nde kırk yıldan uzun zamandır soğangillerin kimyasını inceliyor. Doktor Block'un kitabı "Sarımsak ve Diğer Soğangiller: Eski İnanışlar ve Bilim", bu yılın başında Kraliyet Kimya Derneği'nce yayınlandı.

Çok sayıda kültürel referansı ve çivi yazılı Sümer tabletlerinden alıntıları içeren kitapta, zarif kopyalanmış resimler var. Ayrıca "Drakula", süslü soğangillerin çarkıfelek tarzı çiçeklerinin, soğan kubbeli Rus kiliselerinin ve mimar Antonio Gaudi'nin Barcelona'daki üstü sarımsak biçimli apartmanının fotoğrafları da bulunuyor.

Block ayrıca, geleneksel ve modern tıpta soğangillerin faydalarına dair değişik bulguları dikkatle değerlendirip, sarımsaktan kaynaklanan ağız kokusunun kimyasını ve çaresini anlatıyor. (Ham kivi, patlıcan, mantar veya maydanoz, tam içimizden çıkıp bir gün veya daha uzun süre etkili olabilen bu kokuyu giderir.)

En faydalı tavsiyeleri aşçılara veren Block, farklı soğangillere ait lezzetleri tanıtıp bunların kesme tahtasında veya fırında nasıl değiştiklerini anlatıyor. Ufuktaki yeni soğangillerle ilgili kısa ve ilginç bir tanıtım da yapıyor.

Yeni Zelanda ve Japonya'daki araştırmacılar yakın zamanda, göz yaşartmayan deneysel soğanlar geliştirdi. Yeni türlerin "harika, taze ve tatlı soğan kokulu" olduğunu belirten Block, birkaç meslektaşıyla birlikte Orta ve Güneybatı Asya'da hâlâ yetişen soğangiller türünden birkaç yüz yabani bitkiyi inceliyor.

Block, "Soğan veya sarımsağı ısırdığımızda ya da doğradığımızda olanlar beni hâlâ şaşırtır. Orta Asya'da çok zor şartlarda yetişen bu bitkiler, savunma amacıyla çok ciddi kimyasal silahlar geliştirdi" diyor. Soğangillere karakteristik kokularını veren, sülfür temelli savunma sistemleri. Bitkiler bunları dokuları ısırılınca, ezilince veya kesilince harekete geçirir. Çoğu canlıyı bir daha kendilerine yaklaşmaktan alıkoyan bu rahatsız edici kimyasallar mikropları öldürür, böcekleri savar, köpeklerin ve kedilerin kırmızı kan hücrelerini tahrip eder. Her aşçı, soğangilleri kesince yakıcı kimyasalların açığa çıktığını bilir.

Block'a göre, bu türün değişik bitkileri kendi kimyasal silahlarını üretmek için farklı sülfür bileşikleri depolar. Koku farklılığının nedeni de bu. Soğan, arpacık soğanı, pırasa ve yeşil soğan, zarar gören dokudan açığa çıkarak gözümüzü ve genzimizi yakan küçük bir sülfür molekülü üretir. Gözleri yaşartan uzun menzilli bir silah olan bu maddeye "göz yaşartıcı faktör" deniyor.

Block, "Göz yaşartıcı faktör son derece etkili. Soğan keserken yüzünüze gelen cüzi miktardaki bu madde, gözleri yakmaya yeter. Bu maddenin saf halini koklamak son derece acı verir. Sanki biri gözünüze yumruk atmış gibi" diyor. Soğangillerin sülfür bileşiklerini böyle etkili kılan bu savunma mekanizması, bu silahın aynı zamanda çok kısa ömürlü olmasına neden olur. Pişirme ısısı bu ve benzeri tepkimeleri hızlandırıp keskin kokuyu büyük ölçüde giderir.

Block, "Sebze doğrayıp pişirirken, gözünüzün önünde çok sayıda olay meydana gelir. Burnunuzu kullanıp değişiklikleri takip edin, yeni ve nefis şeyler fark edeceksiniz" diyor.

Haber: HAROLD McGEE

Kaynak: New York Times / Sabah
〰〰〰〰🐠

mazhar

Ebu Ziyad Hıyar İbnu Seleme anlatıyor:  "Hz. Aişe radıyallau anha'ya soğan hususunda sordum.Şu cevabı verdi: "Resülullah aleyhisselatu vesselam'ın en son yediği yemekte soğan vardı."

Müslim-2052

mazhar

Soğan
Ukbe İbnu Amir el-cüheni radıyAllahü anh anlatıyor: "Resülullah aleyhisselatü vesselam ashabına: "Soğan yemeyin!"  dedi. Arkadan gizli (yani alçak sesli) bir kelime ile"çiğ" demiştir.

Kaynak:Peygamberimizin sağlık hakkında 100 vasiyyeti