Gazze yolu şehadet yolu ve ‘’geliyorum diyen şehadet ‘’

Başlatan vuslatım vahdet, 03 Haziran 2010, 20:37:57

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

vuslatım vahdet



Gazzeye insani amaçlı giden; ancak insanlıktan nasibini almamış vahşi terör devleti israil'in barbar askerleri tarafından silahsız ve masum insanlara ateş açılmış ve akabinde de açılan ateşle sivillerin katledilmesine sebep olunmuştur. Katledilen sivil ve silahsız insanlardan biri de sevdiğim bir kardeşim olan ''ali haydar bengi'' kardeşim de şehidler kervanı arasında yerini almıştır. Zaten diyarbakır ile filistin arasında manevi bir bağ vardı. Şehid kardeşim ali haydar'ın kanını gazze yolunda dökmesiyle de, gaze ve diyarbakır arasında bir kan bağı oluşmuştur. Kanımız ve canımız gazzeli kardeşlerimize feda olsun. Ali haydar bengi kardeşimin de şehadeti kutlu olsun. Aslen bingöl /genç'li (zıktej) köyünden devlet demir yolları emeklisi olan ve halen mersinde ikamet eden hacı mustafa'nın oğlu id şehid kardeşimiz. A. Haydar, 1971 diyarbakır doğumlu evli ve ikisi ikiz olmak üzere 4 çocuk (mahanur-14, semanur ve sena nur-9, muhammed mustafa-6) babasıydı. 1991'den 1997'e kadar mısıor el-ezher üniversitesi ilahiyat fakültesini okuyup mezun oldu. Diyarbakırda faaliyet yapan islami sivil toplum kuruluşlarından 'ay-der''in başkanlığını da yapıyordu. Eşi diyarbakırın tanınmış ailelerinden dicleli ensari oğullarındandır. Acı haberi alan şehid'in eşi sanye bengi, eşinin şehadet haberi ile gurur duyduğunu dile getirdi. Eşiyle en son yola çıkmadan önce telefonla görüştüğünü belirten şehidin hanımı, ''eşim mısırda okuduğu için, oradaki müslümanların durumunu çok iyi biliyordu. Bunun için islami sivil toplum kuruluşlarında aktif olarak faaliyet gösteriyordu. Mazlumlara, fakir ve yardıma muhtaç kişilere de elinden geldiğince yardım ediyordu. Yıllardır da filistine gitmek istiyordu ve sürekli de şehid olmak için dua ediyordu'' diye konuştu. Kızı senanur bengi ise '' babamı çok seviyorum. Onu çok özlüyorum. Bana bir isteğimin olup olmadığını sorduğunda, ben de 'inşaAllah şehid olursun' dedim diyerek hasretini dile getiriyordu. Geçimini, kardeşleriyle beraber ''ali haydar iletişim'' adında bir telefon tamir dükkÂnını işleterek sağlıyordu. Filistinli müslümanların gazzede 5 yıldır ambargo ve abluka altında olması nedeniyle yardım gemileriyle filistine gitmeye karar verdi. İhh tarafından organize edilen filistine yardım gemileri içinde ''rotamız filistin, yükümüz insani yardım'' sloganıyla 9 adet insani yardım gemisiyle filistine doğru yola çıktı. Ali haydar kardeşimiz, gazze'ye gitmek için diyarbakırdan yola çıkıp mersin limanına gitmeden önce, meslektaşı ve yakın arkadaşı olan ''hacı mustafa'' ali haydar'ın yola çıkmasından bir gece önce şöyle bir rüya görür:
''her tarafı bembeyaz olan ve beyazlığından gözlerin kamaştığı bir dükkÂnda, (ali haydar) beyaz bir elbise giymişti ve yerde de yüzüstü uzanmıştı. Beyaz bir örtünün üzerinde ve elinde de bir cımbız vardı, bir cihaz tamiri yapıyordu. Benim de üzerimde beyaz bir elbise vardı ve gittim ali haydar'ın ayaklarının yanında ön tarafında dikildim ve benim gölgem onun tüm vücudunu kapladı ve hiç bir yer de boş kalmadı. Bana döndü ve onunla şakalaşmaya başladım. O bana arapça olarak takıldı, ben de ona türkçe ve kürtçe olarak takıldım. Sonra ali haydar kalktı ve onunla sohpete başladık aniden kalktı ve şehiriçi minibüsüne bindi. Şoför koltuğuna oturarak kapıyı da sertçe kapattı. Hiçbir yolcu da almadan çekip gitti. Bende kendi kendime dedim ki,-bu adam nereye gidiyor. Sözde biz beraber gidecektik ve yolumuz da birdi ama o tek başına çekip gitti-''
sonra ben uykudan uyandım ve ali haydar'a telefon açtım. Nereye gidiyorsun dedim, hava alanına gidiyorum dedi. Bende evden çıkmışım zaten dedim, o da dedi ki, 'ben yoldayım ve gelip seni alacağım. ' az sonra gelip beni aldı ve havaalanına doğru giderken, onunla beraber gazzeye gitmek için çok ısrar ettim ancak yer sıkıntısı ve daha başka sorunlardan dolayı gelemeyeceğimi, ''eğer gitmek için bir imkÂn varsa, ben onu senin için sonuna kadar zorlayacağım'' diye cevap vermiş. Sonra hacı mustafa, ali haydar'a gördüğü rüyayı anlatıp, ''sen şehid olacaksın'' demiş. Rüyayı tam olarak ona anlattıktan sonra, gözleri dolmuş ve hacı mustafa'ya cevaben ''ben abdestliyim ve evden çıkmadan önce de kuşluk namazımı kıldım. Banyomu yapmış ve bütün vücud temizliğimi de yapmışım. Şehadete de hazırım'' demiş. Hacı mustafa, 'bak sen şehid olacaksın ve bana da şefaat edeceksin'' demiş. O da Allah'ın izniyle deyip söz vermiş hacı mustafa'ya şefaat edeceğine. Evet ali haydar kardeşimiz gerçekten de şehid oldu (inşaAllah). O muradına erdi ve sırada inşaAllah biz oluruz. Ali haydar kardeşimizin şehadetinden dolayı, bir taziye yeri belirlendi ve bu taziye yeri de şimdiye kadar kimseye nasip olmayan, diyarbakır'ın en kalabalık ve de maneviyatı en yoğun olan 'ulu camii' önündeki meydan bu iş için uygun görüldü. Evet şehid ali haydar bengi için diyarbakırda ulu camii önünde büyük bir taziye çadırı kuruldu. Çadırda taziyeleri kabul eden şehid'in kardeşleri aziz ve recep benginin metanetli hali, taziyeye gelenleri duygulandırdı. Ayrıca taziye çadırının içinde şehid ali haydar bengi'nin iki adet dev fotoğrafı ve onların arasında da ''ey şehid ali haydar bengi; onurlu direnişçimiz yolun yolumuzdur, yolunu sürdüreceğiz'' diye de yazılı bir pankart asılmıştı. Binlerce kişi dağkapıdaki ''selahaddin-i eyyubi'' yer altı çarşısının üstünde toplanarak, israil'i protesto etti. Akabinde dağkapıdan ulu camii önüne kadar kortej halinde ve sloganlarla yürüdüler. En önde pankartlı ve filistin bayraklılar, arkasından katılımcı erkekler ve onların da arkasından bayanlar hem yürüyor ve hem de slogan atıyorlardı. Protestocular ''çarşı polis karakolu'' nun önüne geldiklerinde, tekbirler ve israil'e la'net sloganları doruğa çıktı. Bunun nedeni de türk hükumetinin korsan devlet israil'e herhengi bir yaptırım uygulamayışı olarak yorumlandı. Şehidin ardından diyarbakırda bu birkaç gündür yoğun bir manevi hava esiyor ve halkın manevi durumu da zirve noktasına ulaşmıs durumda. Nasıl olmasın ki, mazlumca katledilen insanlar ve bunlardan biri de kendisini yakinen ve yakından tanıdığımız bir Allah eri idi. Onlar ellerine gül alıp yola çıktılar ve güle diken gibi saplanan siyonistler bu gül veren ellere kelepçe, tamamen masum ve iyilik dolu olan kalplere de kurşun sıktılar. Şehidler muradlarına erdi ve dilekleri olan ''madem ölüm tek bir defa gelecek o da neden alllah için olmasın? ! '' diyerek çıktıkları yolda muradlarına erdiler. Darısı biz bön ve pasif müslümanlara...
son olarak diyoruz ki; ''şerefiyle bir kere ölmeyen, hergün bin kere ölür ve ömür boyu şerefsizce yaşar. ''
Allah'ım! Böylesi kardeşlerine yardım etmek için yola çıkan ve akabinde de şerefli bir ölümü bizlere de nasib et. . Amin vel hamdu lillahi rabbil alemin. Fi emanillah vesselam

şehidlerimiz için ve Allah için el fatiha

KudusyoLu.NeT
Hacı Abdullah


http://www.kudusyolu.net/gazze-yolu-sehadet-yolu-ve-%e2%80%98%e2%80%99geliyorum-diyen-sehadet-%e2%80%98%e2%80%99