Bitkisel ilaçlara aldanmayın

Başlatan Tuğra, 31 Aralık 2008, 01:39:04

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Tuğra

 
Ekinezya balonu

Doğal beslenme ürünleri mafyasının zaman zaman belirli bir bitkiyi, bir ürünü müthiş bir şekilde parlatmasına şaşmamak lâzım, zira bu işin içinde milyon dolarlar var.

Bitkisel ilaç endüstrisinin son zamanlardaki gözde bitkisi de 'ekinezya'. Ekinezyanın, bağışıklığı kuvvetlendirdiği... nezle ve gribi önlediği... yaraları iyileştirdiği... romatizmaya, alerjiye... iyi geldiği yazılıp çiziliyor. Bunlar, sonuçlarına hiçbir şekilde güvenilmeyecek bir takım sözde araştırmalara dayanan sonuçlar. Üstelik, bu bitkinin hangi türünün, bitkinin hangi kısmının, nasıl kullanılacağı konusunda fikir birliği de yok.

Soğuk algınlığının zirve yaptığı şu günlerde ekinezyaya methiyeler düzülmesi bir pazarlama stratejisinden başka bir şey değil. Ekinezyanın soğuk algınlığına karşı koruyucu olduğunu gösteren kesin bilimsel bir kanıt olmadığı gibi, bu konuda yapılan ciddi araştırmaların hiçbirisi ekinezyanın bir tedavi aracı olarak kullanılmasını da tavsiye etmez.

Üstelik, bu kadar 'ballandırılan' ekinezya için söylenebilecek en olumlu şey, tedavi edilmeden kendiliğinden geçen bir hastalık olan soğuk algınlığını önlemediği, sadece hastalık süresini ve belirtilerini bir miktar azaltmaya yardımcı olabileceğidir.

Oysa, doğal olarak yenmeyen bir maddenin tedavi amacıyla tavsiye edilebilmesi için etkinliğinin kesin olarak kanıtlanmış olması gerekir. Ayrıca, ciddi bir yan etkisi de olmamalıdır; ama ekinezya alerjik reaksiyonlara ve mide-bağırsak şikayetlerine yol açabilen ve tüberküloz, AİDS ve çeşitli romatizmal hastalıklarda tehlikeli olabilen bir maddedir. Gebelerde ve çocuklarda kullanılması da sakıncalıdır.

Gerçek doğal tedavi

Oysa, annelerimizin, ninelerimizin soğuk algınlığı belirtilerini hafifletmek için kullandıkları hiçbir yan etkisi olmayan pek çok 'gerçek doğal tedavi' var. Meselâ tavuk suyuna çorba, meselâ ıhlamur, ada çayı... meselâ nane-limon çayı, meselâ zencefilli bal.

Archives of Pediatrics and Adolescent Medicine isimli tıp dergisinin son sayısında yayınlanan bir araştırma 'yatmadan önce yenen bir kaşık bal'ın çocuklardaki soğuk algınlığına bağlı öksürüğü önlemede ünlü öksürük ilacı dekstrometorfandan daha etkili olduğunu ortaya koydu. Üstelik FDA' nın Amerika' da soğuk algınlığı ilaçlarını 6 yaşından küçük çocuklar için uygun görmediğini de tekrar hatırlatalım.

Bal, çok değerli bir besin olması yanında yüzlerce yıldan beri öksürük ve bronşit için önerilen bir tedavidir; yara iyileşmesini hızlandırdığına da inanılır.

Araştırmacılar da balın bu olumlu etkisinin hem tahriş olmuş boğaz mukozasını yumuşatmasından ve hem de içerdiği antioksidan ve antibakteriyel maddelerden kaynaklandığı düşünüyorlar.

Gelelim neticeye

Bitkisel tedavi diyince, her zaman herkesin pazardan, manavdan alıp yediği işlenmemiş, ambalajlanmamış, doğal haldeki yiyecekler anlaşılmalıdır. Kahverengi şişelere konmuş eczanelerde satılan 'bitkisel ilaçların' gerçek ilaçlardan hiçbir farklarının olmadığı asla unutulmamalıdır. Doğal tedavi elma yemektir; kuersetin hapı içmek değil.

Doğal tedavi balık yemektir, balık yağı hapı içmek değil. Doğal tedavi domates yemektir, likopen hapı içmek değil.  Paranız ekinezyaya değil bala gitsin; lütfen.

Prof.Dr. Ahmet Rasim Küçükusta
〰〰〰〰🐠

Tuğra


Bu hafta iki sağlık haberi beni fazlasıyla mutlu etti. Bunlardan biri 'Bitkisel tıbbi ürünler sadece eczanelerde satılacak' diğeri ise 'Geleneksel tıbba Bakanlık ruhsat verecek' başlıklı haberlerdi.

Senelerden beri reçeteli veya reçetesiz tüm ilaçların, bitkisel tıbbi ürünlerin, doğal beslenme ürünlerinin, antioksidanların, vitaminlerin, tıbbi amaçla kullanılan besin desteklerinin ve benzerlerinin mutlaka ve sadece eczanelerde satılması;

bu tür ürünlere Tarım Bakanlığı' nın değil Sağlık Bakanlığı' nın ruhsat vermesi gerektiğini anlatan onlarca yazı yazdım. Çünkü kanunlardaki boşluklardan yararlanan uyanıklar bu sayede halkı kandırıyorlardı.

Bu iki yeni düzenleme ile hem bir takım şarlatanların halk sağlığı ile oynamaları ve hem de haksız kazanç sağlamaları büyük ölçüde önlenmiş oluyor.

Bu konu ile ilgili olarak hatırlanması ve yapılması gereken çok önemli bazı hususlar var.

Her türlü ilaç eczanede satılmalı

Bizde parasını verdikten sonra özel reçetelere tâbi olanlar dışında her türlü ilacı istediğiniz kadar satın almanız mümkün. Ülkemizde de gelişmiş ülkelerde olduğu gibi tüm ilaçlar reçete ile eczanelerde satılmalıdır.

Tüm ilaçlar sözünün altını özellikle çizmek isterim. Çünkü Amerika ve birçok Avrupa ülkesinde 'over the counter drug' ve kısaca OTC adı verilen bazı ilaçlar eczane dışında market veya bakkallardan reçetesiz alınabiliyor; reklâmları yapılabiliyor.

Bunlar, bazı ağrı kesici hap ve pomatlar, romatizma ilaçları, soğuk algınlığı ve üst solunum yolları hastalıklarında kullanılan ilaçlar, alerji hapları, antiasit olarak bilinen mide asidini gideren hap ve pastiller, vitaminler gibi ürünler. Bu tür ilaçlar dilimizde tezgâh üstü ilaçlar olarak tanınıyor.

Bana sorarsanız ilaçlar için tezgâh altı veya tezgâh üstü gibi nitelemeler yapmak yanlıştır. Tezgâh üstü ilaç, ilaç tüketimini artırmayı amaçlayan bir pazarlama numarasından başka bir şey değildir. İlaç ilaçtır. Tezgâh üstü veya altı, ilaçların tümünün eczanelerde satılması gerekir. Çünkü zararsız diye bilinen bu ilaçların da tıpkı reçete ile satılanlar gibi ölüme kadar gidebilen ciddi yan etkileri vardır.

İlaçların reçetesiz satılmasının ve ilaçlara her yerde kolayca ulaşabilmenin getireceği yabana atılamayacak bir tehlike de madde bağımlılığı riski' dir.

İlaç reklamına da izin verilmemeli

Hiçbir ilacın reklâmının yapılmasını doğru bulmadığım gibi, hatta tam tersine 'ilaç reklâmlarının son derecede sakıncalı olduğu' kanaatindeyim. Üstelik de bu düşüncem sadece tüketicilere yönelik reklâmlarla da sınırlı değil. Doktorlara ilaç reklâmı hatta ilaç tanıtımı yapılması da yanlıştır. Bunlarla ilgili düzenlemelerin de bira önce yapılması gerekir.

İlaç ve bitkisel ürünlerin internet yoluyla reklamlarının ve satışlarının engellenmesi gerekir.

Halen ruhsat almış olan ürünlerin ruhsatları da Sağlık Bakanlığı tarafından yenilenmelidir.

Eczacılara düşen görevler

Nasıl bir doktor yerine bir kalfa veya çırağın hasta bakması ve ilaç yazması mümkün değilse reçetelerin de mutlaka eczacı tarafından değerlendirilmesi gerekir. Çırak veya kalfa ilacı raftan alıp eczacının masasına koyan kişiler olmalıdır.

Eczacılar doktorların yardımcılarıdır. İlacın nasıl kullanılacağını, nasıl saklanacağını, hastanın hangi durumlarda doktorunu araması gerektiği gibi hususları hastaya anlatmakla yükümlü olmalıdır.

Doktorların ilaç etkileşimleri konusunda bilgileri yetersizdir. Neredeyse her gün yeni bir kimyasal maddenin ilaç olarak piyasaya girdiği günümüzde eczacılar ilaç etkileşimleri ve dozaj bakımından doktorları uyarmakla yükümlü olmalıdır. Tedavide eczacılar da doktorlar gibi sorumlu olmalıdır.

Bunlara karşılık da eczanelerin şampuan, deniz topu, oje, ruj, gözlük gibi ilaç olmayan ilaç dışı ürünlerin hiçbiri ile ilgilenmemeleri lâzımdır.

Prof.Dr. Ahmet Rasim Küçükusta

http://www.ahmetrasimkucukusta.com/2010/10/06/yazilar/elestirel-yazilar/bitkisel-tedaviler/ilaclar-ve-her-turlu-tibbi-urun-eczanelerde-satilmalidir-2/
〰〰〰〰🐠