Asıl Fazilet

Başlatan Mücteba, 21 Ocak 2012, 19:16:24

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mücteba

Asıl Fazilet

İslamın fazilet ölçülerinden biri şudur: "Fazilet o üstünlüktür ki, düşman bile onu kabul ve tasdik eder."
Bir insanın kendi (olan veya olmayan) faziletlerini sayıp dökmesi fazilet değil, faziletsizliktir.
Faziletli insan ben faziletliyim diye davul çalmaz, kendi reklamını yapmaz.
Dostların kabul ve itiraf ettikleri de asıl fazilet değildir.
Lakin düşmanların bir kısmı veya hepsi onun faziletli olduğu kabul, tasdik, ikrar, teslim ederlerse işte asıl fazilet odur.
Düşmanlar bir Müslümanın ardından şöyle konuşabilir:
Bu adam çift hörgüçlü deveyi hamuduyla yutar...
Yahut:
Bu adam gericidir, tutucudur, eski kafalıdır ama direk gibi dosdoğrudur. Büyük bir hazinem olsa ona emanet bırakmakta hiç tereddüt etmem.
Biz Müslümanlar faziletli olmak istiyorsak, kendimizden menkul ucuz fazilet edebiyatını bırakmalı ve düşmanlarımızı/karşıtlarımızı lehimizde konuşturabilmeliyiz.
İlmimizi, irfanımızı, kültürümüzü düşmanlarımız kabul etmeli.
Ahlakımızı, doğruluk ve dürüstlüğümüzü düşmanlarımız görmeli, kabul etmeli, hayran kalmalı.
Mürüvvetimizi, fütüvvetimizi (gönül yiğitliği), âlicenablığımızı, hikmetimizi onlar kabul etmeli.
Bizim için:
Onların inançlarını ve dünya görüşlerini paylaşmıyorum ama üstünlüklerini kabul ediyorum dedirtmeliyiz.
Biz böyle olabilirsek İslam'ın ve Müslümanların üstünlüğünü ispat etmiş oluruz.
Şayet:
Dinimiz yalan söylemeyi yasaklamış, biz ise yalan söylüyorsak.
Dinimiz emanetlere hıyanet etmeyi yasaklamış, biz ediyorsak.
Dinimiz, verilen sözün tutulmasını emr ediyor, biz vaatlerimizden dönüyorsak.
Dinimiz adaleti emr ediyor, biz zulm ediyorsak.
Dinimiz egoizmi yasaklıyor, biz bencillik sergiliyorsak.
Dinimiz faizi/ribayı haram kılmış, biz gırtlağımıza kadar ribaya batmış isek.
Dinimiz lüksü, israfı, sefahati yasak kılmış, biz ise bu necis çamurların içinde debeleniyorsak.
Dinimiz fakirlerin, açların, çıplakların imdadına koşmamızı emr ediyor, biz ise onlarla ilgilenmiyorsak.
Velhasıl dinimizin emirlerini yerine getirmiyor, yasaklarından uzak durmuyorsak.
Bir kısmımız:
Rüşvet alıp veriyorsa.
Haram kazanç elde edip, bunlarla zengin olup., bunları yiyorsa.
İhalelere fesat karıştırıyorsa.
Haram komisyonlar elde ediyorsa.
Emanetlere, işlere hıyanet ediyorsa.
İslam'ın kesin olarak yasakladığı yağcılığı, yalakalığı, dalkavukluğu yapıyorsa.
Ehliyetsiz yakınları, yandaşları kayırıyorsa...
İşte o zaman bizim arkamızdan "Bu sözde sofular çift hörgüçlü deveyi değil, üzerindeki maksureyle birlikte Hindistan filini bile yutar" derler.
Evet, faziletlerini sen söyleme, varsa onları düşmanların kabul ve ikrar etsin.
Ey fazilet-füruş, sus sus sus!... Sen sus, varsa faziletlerin lisan-ı hal ile konuşsun.

Mehmet Şevket EYGİ - 21 Ocak 2012 Cumartesi